Ali Saydam
Bir okurum uzunca bir mektup yazmış. Anayasa değişikliği konusunda yasal meseleleri tam olarak kavramakta zorluk çektiğini söylemiş. Ben de ona başka bir yöntem önerdim ve dedim ki:
“Size tek tavsiyem olabilir. O da olayı, tarihi perspektif içinde bakarak anlamaya çalışmanızdır.
Naçizane görüşüme göre toplumda siyasî ve ekonomik kırılmaların nedeni; toplumun üretici güçleriyle o üretici güçlerin (yani insanlık tekâmül serüveninin) önündeki engellerin kaldırılması meselesinden kaynaklanmaktadır.
Fransız devriminin, gelişen burjuvazinin ve manifaktür dönemi üretim ilişkilerinin önlerindeki siyasal, ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması yolunda hayata geçtiği iddia edilir.
Aynı şekilde kapitalizm, buhara dayalı sanayileşmenin direttiği bir kırılma idi (Hani şimdilerde ona 'Sanayi 1.0' diyorlar). Hemen ardından elektrik enerjisinin devreye girmesinin peşine liberalizmin takıldığı ifade edilir. (Sanayi 2.0)
Otomasyon ise serbest pazar ekonomisi ve ona bağlı olarak küreselleşmeyi, demokrasiyi dikte etti toplumlara (Sanayi 3.0). Bugün artık dördüncü kırılmadan, İnternet'in devreye girmesiyle adından söz edilmeye başlanan Sanayi 4.0 gündemde (Şeylerin interneti vs). O da kendi ekonomik, sosyal ve yasal ekosistemini, toplumlar o olgunluğa eriştiklerinde, dikte edecektir.
Şimdi bu çok özet perspektif içinde Türkiye'deki kırılma noktalarına bakalım. İmparatorluktan Cumhuriyet'e geçiş tabii ki en belirgin kırılmaydı. İmparatorluğun hiçbir sistemi, üretim ilişkilerinde gelinen noktaya cevap verebilecek nitelikte değildi. O nedenle sıçrama kaçınılmazdı.
İkinci büyük kırılma 1950'de çok partili sisteme geçişle birlikte Demokrat Parti'nin tek başına iktidara gelmesiyle yaşandı. Ticaret burjuvazisi hızla gelişmiş, özellikle de çiftçilik ciddi boyut kazanmıştır. Hem rahmetli Celal Bayar'ın hem de rahmetli Adnan Menderes'in kırsal kesim üretiminden geliyor olmaları bir tesadüf değildir.
Asker - sivil - aydın bürokrasisiyle ülkenin üretim güçlerine ve siyasal sistemine hâkim olmuş 'devlet partisi' CHP'nin yeni gelişen bu kesimlerin önünü, daha fazla kesmesi mümkün değildi. Demokrasinin ilk tohumlarının atılması; yeni filizlenen üretici güçlerin önünün açılması gerekiyordu.
Bir sonraki kırılma 1983'te, 24 Ocak Kararları ve hemen ardından Özal döneminin devreye girmesiyle yaşanacaktı. Taşra burjuvazisi de gelişmişti artık ve serbest piyasa ekonomisinin önünde duran engeller kaldırılmalı, liberalizme yol açılmalıydı.
Bütün bunlara rağmen devlet hâlâ en büyük ekonomik ve üretici güç olarak pozisyonunu koruyor; asker-sivil-aydın bürokrasisi hâkim-i mutlak gibi iktidarlarla dilediği gibi oynayabiliyordu. O yıllarda hükümetlerin ortalama ömrü 1,5 yıldı ve meclis aritmetiğine bakılmadan atanan Nihat Erim, Yalım Erez gibi millette tabanı olmayan bürokratların kurdukları hükümetlere güven oyu aldırılıyordu...
İlk kurulduğu günden bu yana siyasî varoluş erkini asker-sivil-aydın bürokrasisinden alan ve bu nedenle çok partili sisteme, yani millî iradenin bir ölçüde tecelli etmeye başladığı sisteme adapte olamayan CHP, genlerine yerleşmiş 'halka rağmen halk için' konseptinin etkisiyle bir kez daha tek başına iktidar olma şansını elde edemeyecekti.
AK Parti ve lideri tarih sahnesine bir gereklilik sonucu çıktılar... Toplumun ekonomik, siyasî ve sosyal anlamda geldiği tekâmül noktasının gereklerini bir bir yerine getirmek durumundaydılar; yoksa varoluş nedenlerini inkâr etmiş olurlardı. Neydi misyonları? Devleti küçültmek; özelleştirmelere, CHP'ye ve muhafazakâr sola rağmen hız vermek, sağlık meselesini çözmek; alt yapı yatırımlarını hızlandırmak; ihracatı ve mega projelerle ülkenin refah seviyesini artırmak...
Türkiye'nin bütün üretici güçlerinin ülke ekonomisi içinde yer almalarını ve refahtan pay elde edebilmelerini sağlamak üzere yeni gelişen millî burjuvazinin temsilcisi olan AK Parti (Bazılarını AK Parti'de karşılaştıkları zaman şaşırtan sosyal demokrat söylem ve politikaların nedeni, temsil edilen işte o millî burjuvazidir) misyonunu tamamlayabilmiş midir?
Hayır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz, pek çok iktidarın önünde tutucu bir set gibi duran asker-sivil-aydın bürokrasisi, bu misyonun ve Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinin önündeki engellerden en yamanı, ancak belki de sonuncusudur. Toplum dinamikleri değişir, Sanayi 4.0 çok farklı bir kırılımı dikte eder, onu bilemem. Ancak Türkiye'nin önündeki son çağ dışı engel budur ve bu engel aşılmak üzeredir...
Anayasa değişikliği bu misyonun son aşamasıdır. Bugün Evet çıksa da, çıkmasa da, yakın bir gelecekte mutlaka gerçekleşecek bir 'kırılmadır'... Çünkü yumurtanın içindeki civciv olgunlaşmıştır. Ve var olabilmek, hayatta kalabilmek için kabuğunu kırmak durumundadır...
Var oluşunun kaynağını o bürokrasiden alan; sadece onun desteğiyle iktidar, ya da hiç değilse iktidarın en azından bir parçası olma arzusunu bir refleks haline getirmiş olan CHP ise, kabuğun kırılmaması için bütün gayretiyle mücadele etmektedir. İnsanların bu serüvende nerede pozisyon alacakları, onların gelecek konusundaki sorumluluklarının bir parçası olacaktır...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019