Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve medyası hukuki zeminin hazırlandığını ve Hizmet Camiası’nı hedef alan bir darbe davası açılacağını ileri sürüyor.

Mehmet Metiner gibi isimler daha ileri gidip, delil oluşturulduğunu bile söyledi. 17 ve 25 Aralık soruşturmalarının bir darbe girişimi olduğunu savunan bir siyasi söylem kitleleri ikna etmek için işe yarayabilir. Ama bunu hukukun sahasına taşıdığınızda belli şartlar ve kurallarla bağlı olmak zorundasınız. Söz ettiğimiz hukukun temel kavram ve esasları olduğu için her şeye rağmen hayattalar. Onun için darbe davası açmak hukuken ve fiilen mümkün değil.

    Hukuken mümkün değil zira yolsuzluk soruşturmaları iki koldan devam ediyor. Hem ilk derece mahkemesi savcılığı hem de Yüce Divan için savcılık makamı vazifesi yapan parlamento, soruşturmayı sonuçlandırmadı. Ya gerçekten yolsuzluk iddiaları yargılanabilir bulunur ve kovuşturma safhasına geçilirse?.. O zaman darbe iddiaları doğrudan çöpe gider. Doğal yargıç ilkesini ayaklar altına alarak oluşturulan İstanbul Başsavcılığı’nın vereceği ve dosyayı kapatma anlamına gelecek takipsizlik kararı bile yetmez. Darbe varsa hükümet üyelerine yönelik olması gerekir. Onların yani dört bakanın soruşturması ise TBMM’de bekliyor. AK Parti bir ayı geçkin süredir üye vermediğinden çalışmaya başlamayan komisyondan söz ediyorum. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi komisyonu çalıştırmak istemiyor. Komisyon çalışıp bakanları aklamadan darbe davası nasıl açılacak? Meclis, suç şüphesini kuvvetli bulup 459 oyla soruşturma komisyonu kurulmasına onay vermedi mi? O soruşturma usulüne uygun tamamlanmadan 17 Aralık konusunda söylenen hiçbir şeyin hukukta anlamı yok. Bakanların Yüce Divan’a gitme ihtimali yasal olarak diğer seçenekle eşit. Ayrıca 17 Aralık soruşturması darbe ise Meclis’te soruşturma yönünde oy kullanan AK Partililer dahil 459 vekil de darbeci midir? Hukuk zorlandığında varacağımız absürtlükleri önümüzdeki günlerde de göreceğiz.

    Fiilen de açılması imkânsız bir davadan söz ediyoruz. AK Parti ve Erdoğan bu riski göze alamaz. O davanın sanıkları kim olacak? Sivil kişilerle beraber Zekeriya Öz başta olmak üzere soruşturma savcıları ve kararlara imza atan yargıçlar. Zekeriya Öz’ü sorgulayacak savcı ve hakim olmak istemem. Bu kişiler kendilerini nasıl savunabilir? Söz konusu soruşturmanın doğal ve haklı olduğunu ispat ederek. Erdoğan devam eden soruşturmayı kapattırmayı başarsa bile darbe davası fiilen 17 Aralık duruşmasına dönüşür. Süreçteki bütün adli işlemler, deliller, fezlekeler ortalığa saçılır. Müştekiler sanık gibi olur ve soruşturmayı yapanlar haklı çıktıkça karşı taraf en azından vicdanlarda mahkum olur. Hele bir de 17 Aralık aklanırsa yolsuzluk soruşturmasının gereğini yapmak kaçınılmaz olur. Tam bir bumerang vaziyeti yani. ‘Yok edilecekken kurtardık’ denilen kağıtları bile ancak ucundan azıcık gösterebilenler bu riski nasıl göze alacak?

    Erdoğan’ın ‘malum gazeteye abone olanlar fezlekeye yazılmamış, olmayanlar yazılmış’ türü uçuk açıklamaları, açılacak denilen davayı inandırıcılıktan iyice uzaklaştırır. Aynı zamanda kendisinin de darbe davasından umutsuz olduğu ve algı mühendisliğine devamda karar kıldığı anlaşılır.

    Kurtarıldı denilen ama gösterilemeyen ve belge olduğu öne sürülen şeyde ‘dönemin başbakanı’ ifadesinden daha ağırı var. ‘Şüpheliler’ ibaresi çok kanıksandığı için mi tepki gösterilmiyor? Ya da o konu açılırsa kapatmak zor olur diye mi düşünülüyor? Buzağı arayacaklar zahmet etmesin önden söyleyeyim, kendilerinin yayınladığı kısmı gördük ya...