Eser KARAKAŞ
Hep söyleyegelmişimdir, Türkiye’nin en heyecan verici süreli yayını Resmi Gazete’dir, gazete okumaktansa her gün muntazaman Resmi Gazete'yi takip etmek bu ilginç ülkeyi anlamak için çok daha yararlıdır şayet Resmi Gazete'yi okumayı öğrenmiş iseniz ki bu iş de çok kolay değildir.
Bugün size yine Resmi Gazete'den ama okunması kolay, sıradan bir haber aktaracağım.
Ankara’da bir Sosyal Bilimler Üniversitesi varmış, ben de yeni öğreniyorum, bu üniversitenin bir de “Dini Bilimler Fakültesi” varmış ve 25 Haziran 2019 tarihli ve 30812 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 24 Haziran 2019 tarihli ve 1157 sayılı karar sayılı bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2. Maddesiyle bu fakültenin adı “İslami Bilimler Fakültesi”ne dönüştürülmüş.
“Dini bilimler”den “İslami bilimler” ismine bir kayış ve bu isim değişikliği bir üniversitenin bir fakültesi için gerçekleşiyor.
Bir üniversite bünyesinde teoloji, ilahiyat eğitimine çok önem veriyorum ama mesele sandığımızdan çok daha ciddi bir mesele, biliyorum, bir üniversitede ilahiyat eğitimini küçümseme hatta reddetme eğiliminde arkadaşlar vardır ama bu tutumun asla doğru olmadığını düşünüyorum.
Teoloji, ilahiyat eğitimi ve öğretimi son derece ciddi, ciddi olmaktan da öte çok sofistike bir alandır ve bendenizin tartışmaya açık görüşü de bu tür bir eğitimin ancak lisansüstü düzeylerde verilebileceği yönünde.
Neden mi?
Çünkü, nitelikli bir teoloji, ilahiyat eğitimi için öğrencilerde çok sağlam genel tarih, genel felsefe birikimi gerekiyor ve bizim lise mezunlarımız maalesef böyle bir birikime sahip değiller.
İlaveten de, öğrencilerin Arapça, İbranice, Aramice ve eski Yunancayı okuyabilmeleri de gerekiyor, böyle bir birikimin de ancak lisansüstü düzeylerde söz konusu olabileceği açık.
İlahiyat, teoloji fakülteleri, bölümleri öğretim üyeleri için de çok daha ağır ön koşullar gerekiyor kanımca; bir ilahiyat profesörünün çok nitelikli genel tarih ve genel felsefe birikimi sahibi olması olmaz ise olmaz ama ilaveten yukarıda saydığım dört klasik dile (okuma düzeyinde en azından) ilaveten İngilizce bilmesi de şart gibi çünkü bu dallarda Amerikan ve İngiliz üniversiteleri çok nitelikli yayın yapıyorlar, bunları izlemeden olmaz muhtemelen.
Oysa, bizim necip ülkemizde, bir ara ciddi ciddi ilahiyat fakültelerinden genel felsefe ve mantık derslerinin tamamının kaldırılması önerildi, bu öneriyi anlı şanlı ilahiyat hocaları da desteklediler, Allah’tan son anda sağduyu hakim oldu da bu büyük yanlıştan dönüldü.
Şimdi gelelim Resmi Gazete'den öğrendiğim tuhaf habere.
Bir üniversite bünyesinde verilecek ilahiyat, teoloji eğitim ve öğretimine ne kadar önem verdiğimi belirttim zannediyorum ama bir fakültenin adının Dini Bilimler Fakültesi’nden İslami Bilimler Fakültesi'ne dönüştürülmesini de anlamak mümkün değildir.
Bir ilahiyat-teoloji fakültesinde tabii ki İslami bilim dalları da okutulacaktır ama bu eğitimin örgütlenme yeri bir bölüm olabilir ama ayrı bir fakülte olması akademik standartlarla açıklanabilecek bir konu değildir.
Peki İslami bilimleri bir fakültede öğretiyorsanız genel dini bilimler nerede aktarılacak, bu konuda nerede araştırma yapılacaktır?
İslami bilimler eğitimi görmüş bir öğretim üyesi mesela Vatikan’da Katoliklik konusunda Katolik papazlarla dişe diş akademik bir tartışma yapabilecek midir?
Tarihini, dokusunu bile pek bilmeden dillerinden düşürmedikleri Kudüs’de bir uluslararası dini bilimler tartışmasında Hristiyanlık, Musevilik konularında görüşleriyle ses getirebilecekler midir?
Tabii ki Türkiye’de İslami bilimler konusunda önemli araştırmalar şarttır ama “Biz Hristiyanlıkla, Musevilikle ilgilenmeyiz” demek ilahiyat dalında üniversite hocasının ifadesi olamaz.
Bunlar olmaz ise bu fakültelerin mezunlarına, öğretim üyelerine ilahiyatçı, ilahiyat profesörü demek mümkün müdür?
Bir benzetme yapmama izin verin, bir Tarih Fakültesi'nin isminin Osmanlı Tarihi Fakültesi'ne dönüşmesi ne ise, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi'nde yapılan da odur.
Bu kararın verilebilmesi için öncelikle fakülteden bir talebin rektörlüğe, rektörlükten de YÖK’e ulaştırılması gerekiyor; bu tuhaf talebin bu silsile-i meratipten geçmesi ve nihai olarak da kabul edilmesi Türkiye’de hem genel anlamda üniversite kurumunun hem de daha özelde ilahiyat eğitim-öğretiminin düzeyini göstermektedir.
Maalesef.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
15.06.2025
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025