Etyen MAHÇUPYAN
Hükümet bürokrasiyi yeniden inşa etmeyi hedefleyen hamlelerden birini seçim sonrasına bıraktı.
MİT yasasında da AKP aynı taktiği uyguladı: Önce bazı maddelerine itiraz edilmemesi mümkün olmayan maksimalist bir yasa teklifi getiriliyor. Ardından kamuoyundaki itirazlara ve başta Cumhurbaşkanı olmak üzere farklı aktörlerin algısına bakılarak teklifte düzenlemeler yapılıyor ve muhtemelen hükümetin zaten istediği bir şekilde yasa Meclis’ten geçiriliyor. Alternatif yöntem Meclis’e tasarı sunmak ama o zaman yasanın ne zamanlamasını kontrol edebilirsiniz, ne de içeriğini. Ayrıca tartışmanın dallanıp budaklanması durumunda öneri kadük de olabilir. Oysa bu usulle yasa hem çabuk, hem istediğiniz gibi çıkıyor. Üstelik de geri adım atılması sayesinde belirli bir meşruiyet sağlanmış oluyor. Öte yandan şu soru da meşru: Eğer içinde olduğumuz kavga ortamı olmasaydı, AKP böyle bir yasa çıkarmaya kalkar mıydı? Muhtemelen bu sorunun cevabı ‘hayır’. Çünkü bizzat AKP kadroları şu anki halleriyle çıkmakta olan yasaları yeterince demokratik bulmazlar, bazı maddelerinin ise kabul edilemez olduğunu söylerlerdi.
O halde bu yasaları nasıl yorumlamak lazım? Eğer hükümet yandaşlığı veya karşıtlığına kategorik olarak mahkum olmuş değilsek, her şeyden önce internet, HSYK ve MİT düzenlemelerinin hem olumlu, hem de olumsuz yönlere sahip olduğunu teslim etmek durumundayız. Olumlu yönleri görmezden gelerek yapılan değerlendirmeler ne denli yanıltıcı ve ideolojik ise, tersi tutum da öyle… MİT yasasının da önerildiği biçimiyle olumsuz yönleri vardı. MİT’in tek bir hakim onayıyla dinleme yapabilmesi, kamu kuruluşları ve bankalardaki her türlü bilgi ve belgeye engelsiz ulaşabilmesi, sızmaların yayınlanmasına doğrudan hapis cezası getirilmesi gibi… Ancak olumsuzluk hanesine yazılması gereken bir husus daha var: MİT’in yetkileri iç güvenliğe de sirayet eden şekilde çok geniş tutulmuş ve üstelik denetimsiz bırakılmıştı. Bunun kötüye kullanılmaya açık, hatta kötüye kullanılmayı ‘davet’ eden bir zemin oluşturduğu rahatlıkla öne sürülebilir. Diğer taraftan bütün bu tabloyu ironik hale getiren de bir gerçek var: MİT zaten bu yetkileri kullanmaktaydı ama bu işi tamamen gizli kararnamelere dayanarak yapıyordu. Bu teklif ile kurumun şeffaf olması yönünde de bir adım atıldı…
İyi de, asıl soruyu şimdi sormalıyız: Durup dururken hükümet MİT’in şeffaflaşmasını niye istesin? Zaten görevini gizli kararnamelerle yürüten, kimsenin ne yaptığını tam olarak bilmediği, yargıya hesap vermekten kaçınabilen bir kurumun şeffaflaştırılması hükümet açısından akıl kârı mı? Üstelik şeffaflaşma ile birlikte MİT’in yetkilerinin tartışmaya açılacağı ve bunların tepki çekeceği de belli. Diğer bir deyişle şeffaflaşma ile birlikte kaçınılmaz olarak MİT’in yetkilerinin daraltılacağını da kabul etmek durumundasınız. O zaman hükümet niye böyle bir adım attı?
Herhalde iki nedenle… Birincisi 17 Aralık sonrasında güvenebileceği ve kullanabileceği tek kurum olarak görünen MİT’i koruma altına almak için. MİT hakkında açılabilecek olan siyasi nitelikteki soruşturmaların önünü keserken, aynı zamanda bu kurum üzerinden hükümete yapılan ‘darbenin’ üzerine gidilebileceği hesaplanıyor olabilir. İkinci neden daha da kritik ve önümüzdeki birkaç yılla ilgili işaretler taşıyor. AKP’nin üç seçim sürecini şu anki kavga atmosferi içinde taşıması, sürekli ‘müsvedde’, ‘virüs’ ve benzeri kelimelerle süslenen bir söylemle desteklemesi mümkün değil. Bunun sosyal ve siyasi bir bedelinin olacağını, uzaması halinde söylemin ahlaki yönünün öne çıkacağını AKP kurmayları da biliyordur. Dolayısıyla kendisini güvenceye aldığı anda hükümetin reformcu bir dile kayma ihtimali yüksek. Bu dilin en somut tezahürü ise Kürt meselesinde atılması gereken adımlar veya alınması gereken tutumlar… Ne var ki AKP hâlâ Kürt siyasetine fazla güvenmiyor ve BDP’yi sağlam bir muhatap olarak görmüyor. O nedenle de süreç MİT üzerinden yürüyor. Kısacası hükümetin toplum önünde meşruiyet sıçraması yapmış bir MİT’e ihtiyacı var.
Geçen haftalarda BDP’nin çözüm sürecine ilişkin yasa teklifine AKP’nin cevabı MİT’in şeffaflaşması ve meşru bir aktör olarak sahneye çıkması olacak. BDP teklifi yeni bir yasalaşma ve yönteme işaret etmenin yanında bir kurumsallaşmayı da davet ediyordu. Hükümet şu an için öyle bir kurumsallaşmaya girişemeyeceğini biliyor, bunun seçim atmosferini alabora edebileceğinden tedirgin, ama çözüm sürecini de başıboş bırakmak istemiyor. Söz konusu denge bugün önümüze yeni bir MİT tasavvuru ile yansıyor ama asıl değişiklik MİT’in siyasi görevlerinde ve işlevinde ortaya çıkacak gibi gözüküyor. [email protected]
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024