Etyen MAHÇUPYAN
Ermeni soykırımı tartışması ne zaman gündeme gelse Türkiye kamuoyu bir anda Rumeli'den ve Kafkaslar'dan zorla göç ettirilmiş ve kıyıma uğratılmış olan Müslümanları hatırlar.
Bunlar zihinlerde kolayca Türkleştirilirler ve Ermenilere yapılmış olanın karşısına psikolojik bir denge unsuru olarak çıkarılırlar. Öte yandan böylece meselenin bir Hıristiyan/Müslüman çatışması olduğu izlenimi de yaratılarak, yaşanmış bütün 'kötülükler' son kertede Batı emperyalizminin hanesine yazılır.
Neredeyse bir tür 'kaçış' olarak değerlendirilebilecek olan bu tutumu, Türklüğe atfedilen epeyce popüler alicenaplık hasletine bağlayarak, yani Türklerin aslında 'unutmayı' tercih ettiklerini söyleyerek açıklayabilirsiniz. Ama tarihsel soru bu unutmanın 'nedeninin' ne olduğudur ve yanıt da esoterik bir kimlik niteliği üzerinden verilemez.
Öncelikle Rumeli ve Kafkas göç ve kıyımları arasında bir fark olduğunu tespitle başlayalım. Kafkaslar'daki insanlar sonradan keşfedilen 'soydaşlardı' ama aramızda gerçek bir kültürel bağ yoktu. Onlar sürüldükten sonra ve sürüldükleri için 'biz' haline geldiler. Oysa Rumeli Osmanlı'nın kendi eliyle oluşturduğu bir nizam, kendi eliyle yerleştirdiği bir zümreyi ifade ediyordu. İmparatorluğun merkezi hep Anadolu'nun batısında ve Doğu Rumeli'de kaldıysa da, hayalleri daima Batı'ya dönüktü. Bu nedenle Rumeli bir anlamda imparatorluğun namusu gibiydi...
Dolayısıyla Ermeni soykırımının karşısına çıkarılan örnek esas olarak Rumeli'dir. Ancak bu bölgenin önemini idrak ettiğimizde söz konusu 'unutmanın' daha da garip olduğunu teslim etmek durumundayız. Acaba Türkiye halkı ve kıyıma uğrayarak yurtlarını terk eden Müslümanlar niçin bu olayı bu denli kolayca unutmaya eğilimliler? Ve buna karşın acaba Ermeniler niçin ısrarla hatırlamayı zorluyorlar?
Yol temizliği açısından hemen söyleyelim ki, bu karşılaştırmada soykırım tespiti talidir. Çünkü Rumeli kıyımında da merkezi ve sistematik bir imha siyasetinin olduğu her olay açıkça soykırımdır. Yani hukukî açıdan bakıldığında ortada unutulabilecek bir geçmiş olduğu söylenemez. O halde yukarıdaki soruların yanıtı ne olabilir?
Birincisi Ermeniler ve Rumelili Müslümanlar arasında bir 'otoktonluk' farkı var: Ermeniler bilinen tarihle en az üç bin yıldır bu topraklardalar. Oysa Müslümanlık Rumeli'ye son üç yüz yıl içinde girmişti ve bazı küçük bölgeler dışında Müslümanlar hiçbir zaman oranın gerçek anlamda 'yerlisi' haline gelmediler. Ermenilerin Osmanlı'yı tercihleri kendi iradeleriyle olurken, Rumeli fetihlerle kazanılan bir toprak parçası oldu. Karşılaşmanın ilk dönemlerinde Müslümanların sayısı her iki örnekte de din değiştirenler sayesinde arttı, ama Ermenilerinki kendiliğinden süreçler içerisinde yaşanırken, Rumeli'de bu geçişte güç ve rant elde etme isteğinin payı çok daha fazlaydı. Bütün bu faktörler Ermenileri 'doğal' haklarını istemeye iterken, Rumeli göçmeninde eskiden sahip olduğu hakkın ne denli doğal olduğu sorusunun uyanması şaşırtıcı olmaz.
İkinci unsur, Osmanlı'nın Rumeli'de Müslümanlık üzerinden bir yönetici zümre oluşturması, dolayısıyla Müslümanlığın bir imtiyaz alanı olarak kullanılmasıdır. Tabii ki zaman içinde her çeşit insan Müslümanlaşmış, içlerinde toplumsal anlamda ezilenleri de barındırmıştır. Ancak siyasî sistematik açısından İslam bir üstünlüğü, birçok zaman hak gaspını ima etmiş ve yerel halkın tepki birikimine yol açmıştı. Buna karşılık Ermenilerin cemaatsel alanı daha derin ve korunaklı kaldı, çünkü Ermeniler birçok cemaatten biriydiler. Diğer bir deyişle Ermeniler kendi topraklarında olabilecek en gerçekçi düzenin sürdürülmesinin peşindeyken, Yunanistan ve Bulgaristan'ın yerlileri karşılarında bir tür sömürgeci merkez ve ona bağlı hakim sınıf buldular. Öyle ki 19. yüzyıla gelindiğinde Müslümanlar artık sömürünün ve adaletsizliğin de öznesi gibi algılanmaya başlanmıştı ve Müslüman kesim de bunun farkındaydı. Diğer bir deyişle Ermenilerin katli için 'ihanet' türünden bir gerekçeye ihtiyaç varken, Rumeli'deki Müslümanların katli için aranan gerekçe zaten mevcuttu.
Üçüncü olarak, Ermeniler yığınlar halinde yâd ellere, dilleri ve mezhepleri onlarla uyuşmayan ülkelere gitmek zorunda kaldılar ve hiçbir zaman 'oralı' olamadılar. Oysa Rumeli göçmenleri kendi kimliklerinin egemen olduğu bir toplumun parçası haline geldiler. Eskiden hakim unsurken, katliam sonrası başka bir coğrafyada yine hakim unsur olmayı sürdürdüler. Ermenilerde toprağın terki aynı zamanda kimliksel bir yabancılaşma anlamına geldi. Rumeli Müslümanları ise toprağın terki karşılığında kimliksel bütünlüklerini ve onurlarını kazandılar...
Hiçbir katliam veya soykırım, unutulmayı hak etmez. Yaşanan acıya saygı duyulması insanlığın gereğidir... Ama her birinin arka planında farklı bir tarih ve o yaşanmışlığın ürettiği, açıkça ifade edilmese de bilinen bir hakkaniyet duygusu var. İşte o nedenle bazı olayları daha kolay unutur, bazılarını ise bir türlü unutamayız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları


















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024