Fehim TAŞTEKİN
Depremden önce, depremden sonra...
Bu bağlamı kurmak zorunda kalacağımız toplumsal ve siyasal dönüşümler oluyor, olacak.
Felaket milyonları kahrederken siyaseten yüzünü güldürdükleri de oldu, olacak.
Fay hattının bir tarafında Tayyip Erdoğan, diğer tarafında Beşşar el Esad var; seçime doğru AKP liderini neyin beklediğini kestirmek zor fakat Suriye lideri uluslararası hakim güçlerin kendisine biçtiği ‘parya’ kefenini yırtıyor sanki.
El Vatan’a göre Amerikan yaptırımlarının caydırıcılığına rağmen Suriye’ye gönderilen insani yardım uçaklarının sayısı 25 Şubat itibariyle 239’u buldu. Uçaklardan biri de 15 ülke adına AB’den geldi. BM, Şam’la muhalifleri çıldırtacak düzeyde koordinasyon içine girdi.
Esad depremin tozu dumanı arasında Arap dünyasında BAE’den sonra ikinci ziyaretini Umman’a yaptı. Abu Dabi’ye ikinci kez gitmesi gündemde.
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen el Safadi ilk Şam ziyaretini gerçekleştirdi. Ürdün büyük bir üsle ABD’nin bölgesel çıkarlarına ortaklık sunmanın ötesinde Orta Doğu’daki Amerikan düzeninin önemli halkalarından biri.
Ürdün, ABD ile de müzakere ederek ‘adıma karşı adım’ stratejisiyle tedrici normalleşme önermişti. Bu konuda Londra’nın desteğini de almaya çalışıyorlar. Safadi’nin Şam ziyareti sırasında İran’ın askeri varlığıyla ilgili sorunun altını çizerek Esad’a “İran’la ilişkilerin tabiatı değişmediği sürece sizin arzu ettiğiniz şekilde Şam’la normalleşme zor” mesajı verdiği öne sürülüyor.
Daha önemli bir gelişme 26 Şubat’ta yaşandı. Arap Parlamentolar Arası Birlik, Şam’a deprem taziyesine gitti. Bu depremi aşan bir gelişme. Bir süredir Suriye’nin Arap bağrına döndürülmesini krizden çıkışın yegane yolu olarak görenlerin sesi daha fazla duyuluyor. Deprem normalleşmeyi önleyen bariyerleri yok etmese de yavaşça eritiyor.
18 ülkenin katılımıyla 25 Şubat’ta Bağdat’ta gerçekleşen Arap Parlamentolar Arası Birlik’in 34’üncü toplantısında Şam’a bir heyetin gönderilmesi kararlaştırılmıştı. Heyette Irak, Mısır, Ürdün, Libya, BAE ve Filistin parlamento başkanlarının yanı sıra Umman ve Lübnanlı temsilciler yer aldı.
Birliğin dönem başkanlığını yürüten Irak Parlamentosu Başkanı Muhammed el Halbusi Suriye’den yana değişen Arap tutumuna işaret etti. Mısır Temsilciler Meclisi Başkanı Hanafi Cebali, "Suriye ile dayanışma içinde olduğumuzu göstermek için buradayız" derken Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğuna döneceğini vurguladı. Bu hedef Cezayir dönem başkanlığında tutturulamamıştı. Diğer başkanlar da benzer mesajlar verdi.
SUUDİLERİN 10 ŞARTI VE RİYAD’DAN BEKLENEN ‘U’ DÖNÜŞÜ
Parlamento başkanlarının Şam ziyareti önemli bir kırılma. Cin şişeden çıktı denebilir. Fakat Suudi tutumuna özel yer ayırmak gerekiyor. Arap kilidini açacak olan Riyad’dan sürpriz bir çıkış bekleniyor. Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan’ın Münih’te Suriye’ye karşı farklı bir yol tutturmanın zamanının geldiğini söylemesi çok toz kaldırdı. “Ferhan’a Şam yolu gözüktü” yorumları yapılırken Riyad’dan henüz bir yalanlama çıkmadı.
İran’ın Suriye’deki askeri-milis varlığını ve Tahran-Şam ortaklığını en temel mesele olarak gören Riyad’ın yeni sayfa açması kartopu etkisi yapabilir. Arap kaynaklara göre Suudi yönetimi mart sonunda Riyad’da toplanacak Arap Birliği zirvesine kadar tutumunu netleştirmeye çalışıyor. Suudilerin diğer Arap ülkelerinden farklı olarak Yemen savaşıyla bağlantılı koşulları var. 2015’ten beri yıkıcı savaşla Yemen’de Husileri teslim alamayan Suudiler, bu dirençten İran ve Lübnan’daki Hizbullah’ı sorumlu tutuyor. Lübnan hükümetine yardımları kesmelerinin nedeni de Hizbullah’ın Yemen’de Ensarullah’a yardım ederek Suudilere komplo kurduğu iddiası. Körfez medyasına bakılırsa Suudiler, Esad’la el sıkışmak için 10 başlıkta müzakere istiyor:
- Siyasi tutukluların bırakılması.
- BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde siyasi anlaşmaya hazırlık olarak muhalefetle ciddi müzakerelere girilmesi.
- Anayasada değişiklik yapılması.
- İran’la artık stratejik anlaşmaların imzalanmaması.
- İran bağlantılı güçlerin bölgeden çıkartılması.
- Ürdün sınırlarında güvenliğin artırılması.
- Körfez’i hedef alan captagon kaçakçılığına karşı önlem alınması.
- Sınır kontrollerinin artırılması ve güvenli bölgelerin korunmasına katkıda bulunmak üzere Arap güçlerinin Suriye'ye sokulması.
- Uluslararası gözetim altında mültecilerin döndürülmesi ve dönenlere baskı yapılmaması.
- İnsani yardım operasyonlarının kolaylaştırılması.
Esad’ın bu şartları hin hin gülerek karşıladığını tahmin etmek güç değil.
BİR KIRILMA BEKLENTİSİ TÜRKİYE’YE DAİR: MOSKOVA’DA DÖRTLÜ BULUŞMA
Şam-Ankara normalleşmesine yönelik süreç de ilerlerse Suriye’yi diz çöktürmeye yönelik 12 yıllık siyasetin beli kırılmış olacak. Rusya, Türkiye ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat şeflerinin katıldığı toplantı 28 Aralık’ta Moskova’da gerçekleştirildikten sonra planda şubatta dışişleri bakanlarını buluşturmak vardı. Araya felâket girdi. Dün Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Kremlin’in Suriye özel temsilcisi Mikhail Bogdanov, RIA Novosti’ye röportajında, İran’ın da eklendiği dörtlü buluşma için hazırlıkların sürdüğünü açıkladı ama tarih vermedi. İran, Astana ortağı olarak süreçten dışlanmadan duyduğu rahatsızlığı farklı düzeylerde göstermiş, Şam-Tahran arasındaki temaslarda iki ülke arasındaki dayanışma ve koordinasyonun zorunluluğu teyit edilmiş, daha sonra Ankara ve Moskova’dan dördüncü koltuk için onay çıkmıştı.
Deprem Türkiye ve Suriye’yi çevreleyen pek çok diplomatik husumeti geriletse de bu yumuşama Ankara ve Şam arasında ‘diplomatik merhamet’ üretmedi. Erdoğan’ın, Esad’ın normalleşme koşullarını karşılayacağına dair bir emare çıkmadı. Malum iki temel koşul; Türk ordusunun çekilmesi ve silahlı gruplara verilen desteğin kesilmesi. Türk askeri varlığının geçici olduğunu belirten Bogdanov ilişkiler tesis edildiğinde Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine bağlılığın gereğinin yapılacağını düşünüyor. Fakat ortak acı bile iki ülkeyi bağdaştıramadı. Haliyle temenniden fazlası gerekiyor. Arap kaynaklara bakılırsa Şam “çekilme” koşulunu “Çekilme takvimi verilmeli” diye yumuşattı. Yine de süreci betimleyen tek şey “belirsizlik ve bilinmezlik”.
KÜRTLER ARAP NORMALLEŞMESİNDEN DE KAYGILI
ABD de 2019’da çekildiği yerlerde askeri görünürlüğünü artırarak bu normalleşmenin öyle basitçe üçlü-dörtlü masada pişirilemeyeceğini söylemeye çalışıyor.
Bu sürecin endişeli tarafında sadece Türkiye’nin koruması altındaki muhalif güçler değil Ankara’nın hedefte tuttuğu Kürtler de yer alıyor. Suriye Demokratik Meclisi Yürütme Konseyi Başkanı İlham Ahmed, Şark’ul Avsat’a, Arap ülkelerinin Şam’la normalleşme çabasını eleştirerek “Koşulsuz anlaşma, genellikle siyasi çözümlere değil, rejimin su üstünde tutulmasına yol açar. Rejim, politikalarını zerre değiştirmedi. Dolayısıyla bu ziyaretler Suriye halkına fayda sağlamayacaktır” ifadelerini kullandı. Ahmed “Rejim ne insani ne de siyasi düzeyde tutumunu değiştirdi. Kendisiyle aynı fikirde olmayan Suriyeliler hususunda herhangi bir esneklik göstermedi. Yıkıcı deprem ve insani trajedi ile başa çıkmak için iletişim kanallarını kabul etmedi. Rejimin bu insani felaketi istismar etmesi, Suriyelilerin acıları pahasına kendini ön plana çıkarması ve konumunu pekiştirmesi başlı başına bir trajedidir” diye ekledi. Ahmed burada Halep’in iki Kürt mahallesi Şeyh Maksud ve Eşrefiye’ye gönderilen deprem yardımlarına çıkartılan engellere gönderme yapıyor.
Kısa bir süre önce Ankara-Şam diyaloguna paralel olarak özerk yönetimden Bedran Çiya Kurd başkanlığında bir heyet Şam’da temaslarda bulunmuştu. Bu temastan da umut veren bir şey çıkmamıştı. Ahmed’in tepkisi, Kürtler Esad’la el sıkışmadan Arap ülkelerinin Şam’la normalleşmesinin özerk yönetimin pazarlık şansını baltalayacağı kaygısına işaret ediyor. Özerk bölgenin statüsü belirlenmeden Şam-Ankara barışı da tehlikeli bulunuyor. Tabii asıl kaygı Şam-Ankara hattındaki gelişmelerle ilgili. Depreme paralel olarak Türkiye’nin özerk yapıyı hedef alan saldırılara mola vermesi düşmanca siyasetin sürdürülemez olduğuna dair temkinli bir iyimserliğe yol açtı. Fakat Kamışlı’da bir araca yönelik SİHA saldırısı acıların da kronik düşmanlığı bitirmediğini gösterdi. Fırat’ın doğusundan Afrin’deki felaket bölgesine yardımları bloke eden irade düşmanlık çizgisinin derinliğini zaten teyit ediyordu.
CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI AMA...
Sonuç olarak deprem, Esad yönetimi için ‘rejim’ ifadesini kullananların “Suriye hükümeti” tanımına dönmesini kolaylaştırdı. Yani deprem geri çekilen meşruiyetin iadesine ivme kattı. Fakat Biden yönetimi Avrupa ve Orta Doğu’daki ortakları ‘çözülme olmaması’ için yakın planda tutuyor. 25 Ocak’ta Cenevre’de ABD, Britanya, Fransa ve Almanya arasındaki buluşma da bu amaca yönelikti. Yine Cenevre’de geçen ağustosta yapılan toplantıya Türkiye ile birlikte Arap ülkeleri de davetliydi. ABD, Şam’da siyasi geçiş olmadan normalleşme, yaptırımların kaldırılması ve yeniden inşaya geçit vermeyen parolasında gedik istemiyor. Daha önce pek çok coğrafyada kullandıkları ve yine kullanmak isteyecekleri İdlib’deki İslamcı bakiyenin de raf ömrünü uzatıyorlar. Deprem yardımlarına karşı izlenen strateji de bunu temine yönelikti. Fakat Batılı ortakların öne sürdüğü “üç hayır” için zemin aşınıyor. AB bu hayırların arkasında bir bütün değil ve Şam’a giden yardım da bunun ifadesi. Depremin bu ayrışmadaki etkisi izlenmeye değer.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025