Fehmi KORU
Bakanlar Kurulu’nun Külliye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan toplantısına verilen arada gazetecilerle buluşan hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuşgündeme dair açıklamalar yaptı.
Cumhuriyet gazetesine yönelik ‘operasyon’ için de şunları söyledi:
“Şu anda devam eden bir hukuki süreç var. Hep beraber bu hukuki süreci izleyeceğiz. Bizim siyaset olarak bu süreçle ilgili şöyle ya da böyle olsun şeklinde bir söz söylememiz doğru değil…”
Duyulduğunda muhalif çevrelerin bu açıklamayı nasıl karşıladığını tahmin edebilirsiniz…
En insaflısı “Sorumluluğu yargının üstüne atmak” oldu yorumların…
Ben öyle düşünmüyorum.
Gelişmenin hükümetin başını ağrıtmaktan başka işine yarayacak bir yönü yok çünkü…
Yeni Türkiye’de yeni bir medya düzeni var
Türkiye’de bugün siyasi iktidardan memnun, siyasi iktidarın da memnun olması gereken bir medya düzeni var. Gerçek anlamda ‘muhalif’ denilebilecek pek az gazete, ondan daha da az TV kanalı bulunuyor.
Ne zaman medya desteğine ihtiyacı olsa, bu tablodan sonuna kadar yararlanıyor hükümet. Derdini anlatmakta, mesajlarını aktarmakta, propagandasını yapmakta hiç zorlanmıyor…
Muhalif sesler ve o seslerin içerisinde yer aldığı gazetelerin kamuoyunu etkileme gücü olağanüstü zayıf.
Geçmişi hatırlayalım: Gerek henüz ‘basın’ diye adlandırılırken gerek ‘medya’ halini aldıktan sonra, ‘4. Kuvvet’ diye de tanınan kitle iletişim araçları, siyasi kadrolarla çoğu zaman ters düşerdi.
İktidarların en büyük derdi, siyasi hayattaki muhaliflerinden çok, gazetelerin manşetleriydi.
Aynı gazeteler –ve devreye girdikten sonra özel TV kanalları– partilerin başına lider, ülkenin başına da iktidar çıkarmada hayli etkiliydiler…
‘Leydi’nin topuk sesleri’ manşetini gördüğünüzde, DYP gibi bıyıklıların hakim olduğu bir partiye, bir kadının genel başkan olarak geleceğini anlardınız.
Kadın genel başkan gelirdi de…
Ortalıkta henüz herhangi bir emare bulunmazken, bir bakarsınız bakanlar değişir, hükümetler çözülür, ya da seçimi erkene alma girişimi başlatılır; biraz deşince, her gelişmenin ardında, şu veya bu medya grubunun –çoğu kez de patronunun– tercihinin rol oynadığını anlardınız…
Bu tespit bile doğru dürüst kamuoyuna yansımazdı; yazılabilen gazetelerin sesi cılız çıktığı için…
Artık farklı bir medya ortamı var ve yeni durum her mesajını doğrudan kitlelere yansıtabildiği için siyasi iktidarın işine yarıyor.
Tabloya bir-iki yeni gazete daha katılsa veya muhalif bir gazete eksilse ne olacak?
Kendi topuğuna ateş etmek akıl kârı mı?
Cumhuriyet gazetesini hedef alan son girişim hükümetin tercihi ise buna gerçekten şaşarım.
Şaşarım, çünkü bu gelişme en fazla hükümetin başını ağrıtacaktır; hem de daha önce kendisine yönelik eleştirileri katlayacak bir ağırlıkta…
İktidarlar –hatta siyasi hayat içinde bulunan her kurum ve kişi– medyayı ve medya içinde yer alanları sevmez. İktidar da muhalefet de gazeteci milletinden hoşlanmaz, onlardan çekinir. İki alanın doğasından dolayı…
Gazeteci politikacının saklamaya çalıştığını ortaya çıkarmak isteyen mesleğin adamıdır çünkü…
Uzun yıllar sol siyasette en önemli bir koltuğu işgal etmiş bir politikacı dostla aynı masayı paylaşırken, bana, “Seninle buluşup konuşmak bizimkilerle biraraya gelmekten çok daha fazla huzur veriyor bana” demişti.
Burada anmak istemediğim başka sebepleri de zikretmişti de, konumuzla ilgili yönü şuydu iltifatının: ‘Bizimkiler’ diye andığı siyasi çizgisine yakın gazetecilerin, partisi üzerinde, çizgisine uzak bir yazardan çok daha fazla etkisi var…
Sözün kısası şu: Cumhuriyet gazetesi aslında AK Parti’den çok CHP’nin derdidir…
Okurları zaten AK Parti’ye oy vermeyen ve asla vermeyecek olan bir gazetenin muhalefeti, iktidar partisi açısından bir operasyona muhatap edilmeyi gerektirir mi sizce?
Daha başlar başlamaz operasyona içeriden ve özellikle dışarıdan gelen tepkiler benim bu akıl yürütmemin hesaba katılmadığını gösteriyor.
Hesaba hiç katılmayacak ve girişimden siyasi iktidar doğrudan sorumlu olarak görülecektir.
Gözaltına alınanlar arasında belli bir kesimin önemli saydığı, değer verdiği isimler var.
Uluslararası câmia da hesaba katılmalı
Ayrıca ‘Uluslararası Basın Enstitüsü’ (IPI) yönetiminden de bir yazar…
Bir ara benim de üyesi olduğum, değişik ülkelerde yapılan toplantılarına da katıldığım IPInormal zamanlarda gazetecilerin karşısına çıkan sorunların üstesinden gelmede bir işe yaramaz. Ancak şimdikine benzer ortamlarda sesi yüksek perdeden çıkan ve başka ülkelerle uluslararası kurumların politikalarını etkileyebilen bir örgüttür IPI…
12 Eylül (1980) darbesi sonrasında askerlerin basın üzerine geçirdikleri demir yeleğin sırttan çıkarılmasında IPI’nin Türkiye’ye dönük olumsuz kampanyalarının büyük rolü olmuştur.
Eğer ülkeniz kendisini Enver Hoca’nın Arnavutluk’u gibi dış dünyadan tecrit etmemiş ise, başka ülkelerin ve o ülkelerde yaşayan insanların hakkınızda olumsuz hisler taşımaması önemlidir.
Şimdilerde daha da önemli.
‘4. Kuvvet’ diye boşuna tanımlanmıyor medya… Bugünün dünyasında, etkili kişi ve çevreler ‘medya özgürlüğü’ kavramına önem veriyor ve medyayı demokratik düzenin hükümet, meclis ve yargısı ile eş değerde kamusal bir organ olarak değerlendiriyorlar.
Yatırım yapacaksa… Silâh satacaksa… Herhangi bir konuda yanına ‘ortak’ alacaksa… Bir uluslararası kurumda açılan konuma o ülkeden birini getirecekse… Ülkenin ‘medya özgürlüğü’ skalasındaki durumuna bakıyor diğer ülkeler…
Türkiye’nin skaladaki yer son yıllarda olabildiğince kötüleşti.
‘Cumhuriyet olayı’ tüy dikecektir…
İktidarın, Ak Parti’nin hoşlanacağı bir durum yok ortada.
Kim yapıyor bunu?
Meclis’in 15 Temmuz darbe girişimini araştırma amacıyla kurduğu Komisyon önüne çıktığımda, tutanağı okudunuzsa görmüşsünüzdür, AK Partili bir üye, “Bu sözleriniz CHP’ye yardım ediyor” demişti de, ben, “Buraya CHP’ye değil size yardım etmeye geldim; çünkü süreç içerisinde yapacağınız yanlışlıkların bedelini CHP değil, siz ödeyeceksiniz; fatura size kesilecek” anlamına gelen sözler sarf etmiştim.
Şimdi yaptığım da o. Bugünkü medya tablosuna bakıldığında yeterince destekçisi olduğu hemen fark edilen bir siyasi iktidarın, muhalif medya organlarını sindirecek veya yok edecek bir girişimde bulunduğu izlenimi AK Parti’nin lehine değildir.
Tıpkı ‘gazeteci’ ve ‘yazar’ bilinen isimlerin cezaevlerinde bulunmasının…
Ya da, yıllardır yayın hayatını sürdüren gazeteler ve ajansların KHK’lerle kapatılmalarının…
İktidarın işine yaramayacağı gibi…
Bu noktada gelmesi mukadder soruyu biliyorum: “İşine gelmeyeceği belli böyle bir girişimi iktidar partisi –AK Parti– yapmamış ise kim yaptı?”
Önemli bir soru bu; ama cevabını ancak iktidar partisi ararsa bulabilir…
ΩΩΩΩ
NOT:
Dün Cumhuriyet operasyonu henüz başlamamışken yazıp siteye koyduğum yazımdaİslamiyet’in düşünce ve ifade özgürlüğü konusuna yaklaşımını ele almıştım.
Yapılanın ‘din’ ve ‘dindarlık’ ile de bir ilgisi yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025