Ferhat KENTEL

Ferhat KENTEL
Ferhat KENTEL
Tüm Yazıları
Dağda ve ovada savaş
8.10.2011
3087

 Bir toplumsal hareket, içinde evrildiği toplumdan bağımsız değildir. Bir toplumsal hareket o toplumun dinamikleri, düzeni, hukuksal yapısı, demokrasi ve totalitarizm arasındaki gidiş-gelişleri, baskı ve özgürlükler konusundaki pratikleri ve bütün bunlara karşı o toplumsal hareket içinde yer alan insanların sahip oldukları kültürel ve sınıfsal sermayeye bağlı olarak verdikleri cevaplarla ortaya çıkar.


Bir toplumsal hareket toplumdan etkilenir ve toplumu etkiler; toplumla birlikte değişir ve toplumu da değiştirir.

Hiçbir toplumsal hareket homojen, tek bir kalıp altına sokulabilecek türden “özet bir kimliğe” sahip değildir. Toplumsal hareket, farklı dertlere sahip olan insanların ortak dertlerini dile getirmek üzere, bizzat bu insanların kurmasıyla, ve daha çoklarının dâhil olmasıyla vücut bulur. Bu ortak dert ve ortak dil, altında toplanan insanları “özetler”, onları yoğunlaştırır ve çoğul ve karmaşık durumu basitleştirir; onların taleplerini o toplumda varolan söylemler içinde anlaşılabilir kılar; sloganlaştırır.

Toplumsal hareket çoğul bir zeminden, çok farklı insan hissiyatlarından, duygularından, korkularından, endişelerinden, taleplerinden ve bütün bunların farklı yorumlarından neşet etse de, bu dağınıklığı “ortaya toplar” ve bir “kimlik” verir.

Ancak inşa olan bu “özetlenmiş kimlik”, kendi başına ortaya çıkmaz. O toplumda varolan yapıların, egemen zihniyetin, düzenin kontrol ve savunma mekanizmalarının verdiği cevaplarla birlikte şekillenir ve kendini tahkim eder. Toplumsal hareket sonucunda ortaya çıkan kimliğe karşı alınan tavır “sertlik” üzerine kuruluysa, yani egemen yapı o toplumsal hareketi ve kimliği dışlayarak kendi kimliğini kuruyorsa, farklı ve yeni bir hayat için mücadele eden kimlik de buna karşı kendini yeniden şekillendirir.


Yani kimlik karşılıklıdır...

İşte Kürt hareketi ve Kürt kimliğinin bugün aldığı içerik ve biçim de Türkiye’de kendisine cevap veren ve devlet ve hükümet politikalarından bağımsız değildir.

100 küsur yıllık, baskı, dışlama ve asimilasyon tarihi bu kimliğin inşasında birinci dereceden rol oynadı. Ve bugün, Kürt hareketi karşısında alınan tavır, bu harekete vücut veren karmaşık, çoğul, heterojen hali ve dilleri giderek daha da içe kapanmaya, bir anafor gibi derin bir kuyunun içine çekilmeye itiyor.

Kürt toplumsal ve siyasal hareketinin çeşitli veçhelerine işaret eden BDPPKKKCKDTK gibi kısaltmalarla ifade edilen oluşumların varlığı ya da Şerafettin ElçiAltan Tan gibi insanların varlığı bile aslında birbirleriyle mutlak anlamda örtüşmeyen dilleri, toplumsal ve siyasal yan yana gelişleri gösterirken, bu hareket karşısında uygulanan, “yukarıdan bakan”otoriter politikalar Kürt hareketini köşeye sıkıştırıyor; o köşede Kürt hareketi “tek bir kimliğe” doğru evriliyor.

İçinde şiddet uygulayan PKK’nın, “terör” uygulayan “TAK”ın, yerlerinden zorla göçertilmiş insanların, hafızaları travmatize olmuş çocukların, anadil derdinde olan, bütünlüklerine saygı gösterilmeyi bekleyen insanların vücut verdiği bir hareket var önümüzde...

Ve sorulması gereken soru şu: bir toplumsal harekete cevap verirken, o hareketin çoğulluğu içinde hangi dili bütünün yerine koyacaksınız?

Eğer sadece şiddet dilini görüp, o harekete şiddetle cevap verecekseniz, en azından şiddet karşısında o hareketin çoğulluğunun mesafe almasını daha da zorlaştıracaksınız.


Yani bütün o kısaltmalarla ve tabii ki aslında “kısaltılamamış” kelimelerle kendilerini anlatmaya çalışan insanları nereye iteceksiniz?

O çoğul hareketin PKK’sına dağda “operasyon” düzenleyip, BDP’sine ovada 7748 insanı gözaltına alarak, 3895’ini tutuklayarak savaş açıp, onu “teke” indirirseniz, o hareket giderek daha da “tek” olacak demektir.

Meclis’te, kendileri için o aşağılayıcı yemini etmeyi bile sineye çeken BDP kitlesini, KCK’yı, DTK’yı ve o hareket içinde kendilerini anlatmaya çalışan insanları PKK’ya itmekle uğraşmak yerine, PKK gibi şiddet dilini savunanları BDP’ye çekmeye uğraşmak “daha makul” olmaz mı?

Yoksa “ihtiyaç” duyulan şey savaş mı?


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar