Markar ESAYAN
Başbakan Erdoğan’ın kendini olduğu gibi gösteren “gerçek” bir insan olduğu konusunda epey genel sayılabilecek bir konsensüs var. Halkın bunu büyük sempatiyle karşıladığı da sıkça dillendiriliyor. Ben de bu fikre katılıyorum. Tabii bir özelliğin getirileri olduğu kadar bir maliyeti de vardır. Herhalde kişinin kendisini iyi yönetebilmesinin en önemli kriteri de, olumlu ve olumsuz yönlerini iyi kontrol edebilmektir.
Türkiye gerçekten çok sıkışık, çok hassas bir dönemden geçiyor. PKK’nın silah bırakması hayati bir önem arz ediyor ve hükümet bu yakıcı konuda geçmiş hükümetlerin almadığı kadar büyük bir riski üstlenmiş durumda. Hükümet tabii ki bu sorun üzerine bu kadar cesaretle gitmenin gücünü ülkenin 10 yıldır içinde bulunduğu değişim sürecinden, toplumun sorunun çözülmesini şiddetle istemesinden ve zamanın ruhundan alıyor. Ancak, oy, hatta iktidarı kaybetme riskini göze alarak çözüm yönünde irade göstermenin değeri de azımsanmamalı. Bunu takdir etmek için AK Parti’li olmak gerekmiyor. Vicdanlı olmak yeterli.
Medyayla kavga ve başkanlık
Başbakan bence bu süreçte iki önemli hata yapıyor. İlki medya ile girdiği kavga. Medya tarafından yeteri kadar desteklenmediğini, hatta çözümü istemeyenlerin medya üzerinden kendisine operasyon yaptığını düşünüyor. Milliyet’i ve Hasan Cemal’i hedef alan sert sözleri bunu gösteriyor. Anlaşılmama, takdir görmemenin getirdiği öfke yanında, alınan riskin büyüklüğü ile doğru orantılı bir şekilde herkesin itirazsız kendisiyle aynı fikirde olmasını bekliyor.
Peki, kimin samimi eleştiri, kimin ise bir odağın tetikçiliğini yaptığını nasıl ayırt edeceksiniz?
Başbakan grupta yaptığı konuşmada “milli yayıncılık” çağrısı yapıyor. Milliyet’in yaptığı yayıncılığın ise gayrı milli olduğunu söyleyerek, aslında MHP’nin partisine çözüm süreciyle ilgili yaptığı insafsız “hainlik” suçlamasını daha üslupluca bir gazeteye yansıtıyor. Sonra ne oluyor? Bu konuşmalardan hemen sonra Milliyet’in patronu, durumdan vazife çıkararak yazarları işten atmaya kalkıyor. Ertesi gün ise Taraf dışında kimse korkudan gün boyu ortalığı birbirine katan bu haberi göremiyor. Milliyet dâhil.
Bu asla onaylanacak bir durum olmadığı gibi, en büyük zararı Türkiye’ye ve çözüm sürecine vermekte. Başbakan konuşmasında belirttiğinin aksine, asla yazarlarla kendisini eşit görmemeli, “Onlar yazıyorsa ben de cevabını veririm, bu benim hakkımdır” dememeli. Güçlü bir liderin ağzının içine bakan gazete patronlarının olduğu bir ülkede, insanların işlerini kaybetmelerinden dolayı sorumluluğu başkasına devredemezsiniz. Dünyaya da, kimseye de bunu anlatamazsınız.
Karmaşa değil, sadeleştirme şart
Diğer önemli hata ise, Türkiye’nin en büyük sorunu olan PKK şiddetini çözerken, bu süreci başkanlık tartışmalarıyla gölgelemektir. Ben başkanlık sistemine kategorik olarak karşı olanlardan değilim. Bu ayrı bir yazı konusu. Ama Türkiye’nin gündemine Başbakan’ın arzusuyla sokulan bir konunun, yeni anayasa ve çözüm sürecinin tam göbeğine oturtulması, barışı istemeyenlerin en büyük kozuna dönüşecektir. Tersinden de, başkanlık sistemine haklı argümanlarla karşı olanlar sanki çözüm sürecine karşıymış gibi anlaşılacak, başkanlık sistemi asla sağlıklı bir ortamda tartışılamayacak, tepeden inme, demokrasi dışı müdahale olarak görülecektir.
Lafı dolandırmaktan hoşlanmam. Başbakan ve hükümetin çözüm sürecindeki aldığı riski ve inisiyatifi çok önemsiyorum. Tutanakların yayımlanması değil ama, sızma mantığının da kuşkulu olduğunu düşünüyorum. Ancak medyayı şeytanlaştırmanın, başkanlıkta ısrar etmenin, bu tarihî fırsatı heba edeceğinden korkarım.
Başbakan bu zorlu süreçte çok sakin olmalı ve menzile varılana kadar soğukkanlılığını korumalı. Irkçılık ile ilgili yaptığı konuşmaların olumlu etkisi ortada. Bunun tersinin de ne kadar yıkıcı olabileceğini buradan yola çıkarak hesaplayabilir.
Kimse merak etmesin. Tarih her şeyi kaydediyor. Hiçbir şey saklı kalmıyor. Biraz sükûnet, biraz sabır yeterli.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019