Murat BELGE
Seçime iki gün kala, bu konuda bir şey yazmak, söylemek, içimden gelmiyor. Söyleyecek sözümü çoktan söyledim, bitirdim. Yalnız ben değil, birçok kesimin böyle hissettiğini sanıyorum. İktidarda bulunan kişi ve parti hakkında “açıklayıcı” bir şey söylemek de mümkün değil; çünkü şimdiye kadar yapılanların bir gizlisi saklısı yok. Olmadığı gibi, yapılanlar, buna “devam” denildiğinde yapılacaklar hakkında yeterli fikir veriyor.
Dolayısıyla “bilinmez” olan, “muamma” olan iktidarın ne yapacağı değil, muhalefetin ne yapacağı da pek değil, “Türkiye toplumu” denilen kapalı kutunun ne yapacağı. Onların bu “bilinen”ler arasından neyi seçeceği asıl “bilinmez.” Öte yandan, onların bu seçmeyi “bilerek” yapacaklarını da tahmin ediyorum. Sonuçlarla oynanır mı, oynanırsa ne derece oynanır, bu konularda fikrim yok; ama “kandırılarak” oy verecek kişi sayısının fazla kabarık olacağı kanısında değilim.
Seçim üstüne kelâm etmekten fazla hoşlanmadığıma göre, ne konuda kelâm edeyim? Dünya Kupası olabilir belki. Bu yıl ne olduysa epey bir maç seyrettim şimdiye kadar. Daha önceki kupalara göre bunu daha bir sadakatle izle oldum. Oysa gene şimdiye kadarki gözlemle, pek parlak geçmediğini düşünüyorum. Bu ilk turu aşmak kaygısından ileri gelen temkin ve ihtiyat mıdır, her neyse bayağı sıkıcı maçlar görüyoruz. Arjantin ve Brezilya, Almanya ve Fransa sıkıcılık bakımından başa güreşiyorlar.
Bu kupa tarihe teknolojik özellikleriyle geçecek. Ekranlı odalarında maçı seyreden hakemler, sahada koşuşan hakemlerden daha fazla yetkili olacak bu gidişle. Uygulama daha yeni başladığı için muhtemelen aksayan şeyler oluyordur; hız kesen bir yanı da oluyordur. Ama deneyimlerle bunlar giderilir herhalde.
Sahadaki hakemlerin emin olamadığı dört durumda ekran hakemleri penaltıya karar vermiş şimdiye kadar. Kupa tamamlanıncaya kadar bu sayı yükselir herhalde. Yani, yeni sistemin yararları görülmeye başladı. Biraz daha sık başvurulması sanki daha iyi olacak. Çünkü bütün bu teknolojik donanıma rağmen sanki bir şeyler gene gözden kaçıyor gibi. İsviçre’nin Brezilya’ya attığı kafa golünden önce adam Miranda’yı düpedüz itmişti, düşürmüştü, örneğin. Böyle daha birçok olay sayılabilir.
Zaten faul çok oluyor. Birçoğu da anlamsız, gereksizi hareketlerden ileri geliyor. Sanki böyle bir “vecibe” varmış gibi, itiyor, çelmeliyorlar birbirlerini. Teknik inceliğin yerini fiziksel güç alıyor gibi.
Nitekim, sabah gazetelerinden birinde, bu kupada atılmış toplam gollerin yarısının “duran top”tan geldiğini okudum. Başından beri benim de dikkatimi çeken bir olguydu bu: “Ne çok penaltı oluyor” diye düşünüyordum.
“Sonuç almak”, “gerçekçi olmak…” Bütün dünyaya yayılmış ve iyiden iyiye içselleştirilmiş “hayat dersleri” bunlar. Tamamen rekabete, öne geçmeye bağladığımız spor dallarında özellikle tartışılmaz sayılan “ilkeler.” Ama, bunlar böyle belirleyici olduğunda, şimdi şu futbol turnuvasında olduğu gibi, “sonuç” her şeyin üstüne çıkıyor: Futbolun “niteliğinden” değil, “sonuç”tan zevk almaya başlıyoruz. Tabii bu anlayış sporla başlayıp, sporla bitmiyor. Hayatın her alanında çıkıyor karşımıza. Sonunda siyasete de, her şeye de siniyor bu tavırlar. Tabii öyle olduğunda sorun zevk almak, almamaktan ibaret değil. Çok daha vahim işler olabiliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025