Murat BELGE
“İmparatorluk” üstüne yazıyordum. Daha doğrusu, bu kavramın (ve onun tekabül ettiği olgunun) Türkiye’de ve İngiltere’de algılanması üstüne yazıyordum. Bu iki toplum, oldukça yakın bir zamana kadar bir “imparatorluk” olarak varolmanın anılarıyla yaşıyor. Bu aynı zamanda, “bir imparatorluk kaybetme”nin anılarıyla yaşamak demek çünkü olgu kendisi tarihe karışmış durumda.
Türkiye’de “Kemalist ideoloji” bu “kaybetme” durumunu bir talihsizlik olarak değerlendirmez, çünkü zaten “kaybedilen” şeyin “iyi” bir şey olmadığını kabul eder. Osmanlı İmparatorluğu bir kere “Türk” değildi. Sonra, padişahlar başlangıçta “fütuhat” yaparken yozlaşmış ve “halkı” düşünmez olmuşlardı v.b. Aslında bunlar eski saltanat meşruiyeti karşısında yeni cumhuriyet rejiminin kendi meşruiyetini kabul ettirme mücadelesiydi. Bu yeni rejimin getirdiği “merkezileşme” çerçevesinde ve onun takatı ölçüsünde Türkler’in Osmanlılık’tan kurtulmaları kendileri için iyi bir şey olmuştu.
Ama rejim herkesin olayı bu gözle görmesini sağlayamadı. “Takat” buna yetmedi. Bugünkü rejim yetmediğini gösteriyor. Bugün, futbol takımına “Osmanlı” adı vermeye uzanan bir “Osmanlı nostaljisi” yaratma atmosferi içinde yaşıyoruz.
Her iki toplumda da, imparatorluk olmaktan çıkmanın “iyi” bir şey olduğuna inananlar da var. Ancak buna inanma gerekçeleri farklı olabilir. Türkiye’de yukarıda özetlediğim Kemalist gerekçeler sözkonusudur. Britanya’da, “imparatorluk” denen şeyin kendisinin kötü bir şey olduğunu düşünenlerin sayısı daha fazladır.
Kemalizm imparatorluğun kötü olduğunu telaffuz etmez. Otuzların başında yazdırılan “Türk Tarihinin Anahatları” ve onun çok sayıda basılıp dağıtılan “Methal”i gibi metinlerde Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüşme süreci ve bunu gerçekleştiren erken padişahlar övgüyle anlatılmıştır.
Ayrıca, Osmanlı yerine ikame edilmek istenen “Türk” tarihi de bir tür imparatorluk olacak gibi tasarlanmıştır: dünyaya medeniyet öğreten Türkler! Bu “medeniyet” vurgusu ön planda olmakla birlikte “savaşçı Türk” imgesi de ihmal edilmemiştir.
“İmparatorluk”tan büsbütün vazgeçmek kolay değil.
Bu kavramla takıntılı bir ilişki kuranlar, “bir imparatorluk vardı ama elden gitti” demekle yetinmiyorlar zaten. Benim bugünlerde kıyasladığım iki toplumda da, imparatorluk olmaktan çıkış, aynı zamanda “sömürgeleşmek” anlamına gelmiyor. Bunu Türkiye’de birinin söylemesi daha anlaşılır (hatta hak verilir) bir durum. Henüz “İmparatorluk” adı ve ünvanı devam ederken Osmanlı’nın emperyalist sömürüye açıldığını iddia etmek pekala mümkündür. Ama İngiltere’de birinin çıkıp Avrupa Birliği’ne girmekle Britanya’nın sömürgeleştirildiğini söylemesi patoloji sınırlarına daha kolay girer. Ne var ki orada şimdilerde bunu söyleyen bir değil, çok kişi var.
“İmparatorluk elden gitti” söylemi, bir “hayıflanma” söylemi. Demek ki ortalık yerde böyle bir şey yapmaya yatkın bir ruh hali var. Öyleyse, madem hayıflanacağız, tam hayıflanalım: “Bizi sömürgeleştirdiler! Bu bize yapılır mıydı? Ama yaptılar!”
Böylece daha büyük bir haksızlığa uğramış oluyoruz; dolayısıyla daha fazla öfkelenmeye hak kazanıyoruz. Bize bunu yapanlara daha fazla düşman olmamız normal ve aslında gerekli oluyor.
Peki, kim onlar? Kim bize bunları yaptı?
Tabii emperyalistler yaptı (bu kafadaki İngilizler’e göre Avrupa Birliği yaptı). Bu emperyalistler şimdi de bizi birtakım sudan sebeplerle eleştiriyorlar.
Ama yalnız onlar değil. Bizim içimizde de, onlara hayran olan, onları taklit etmek isteyen birtakım gafiller vardı. Zaten onlar bizi ite kaka bu yola soktular.
Zaten bugün de, bu memlekette, “Osmanlı haşmeti nereye gitti?” diye hayıflananları eleştiren ve köstekleyenler onlar.
Aynı anda hem “emperyal”, hem de “kolonyalize” olmak çok akıl kârı değil.
Ayrıca, “bize” kötülük eden emperyalistleri lanetlerken kendi imparatorluğumuzu övebilmemiz de tuhaf. Biz yaptığımız sürece imparatorluk iyi bir şey, başkası yaparsa kötü, günah!
Tabii bunun da cevabı hazır: “Biz öyle kötü şeyler yapmadık.” Buna başkalarını da inandırabilirseniz sorun yok.
Hem “emperyal” hem “kolonyalize” olmak aslında “şizofrenik” bir durum. Böylece bu yazının başlığının ikinci durağına geldik: “şizofreni”!
Şizofreni, yani “kişilik bölünmesi”, “imparatorluk sorunsalı”nın kendi içinde olan bir şey. Bir imparatorluktan söz ettiğinizde bir “mazlum” ve bir “zalim” olduğunu söylemiş oluyorsunuz. Ve bunların ikisini de olmak istiyorsunuz. Bunu mümkün mertebe meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz: bir duruma düşürüldüğünüz için öteki olmaya hak kazanmak gibi bir mantık. Ama bu mantığa, onu telaffuz edenden başkasının ikna olması pek olabilir gibi görünmüyor. Ancak sorun bir “mantık” sorunu değil. Bir psikolojik ihtiyaçtan söz ediyoruz ve psikolojik ihtiyaçlar ille de “mantığa uygun” olma gereğini duymazlar. Hatta kural, öyle olmamalarıdır. Bireysel değil, toplumsal olmaları da bu durumu değiştirmez.
Öte yandan, şizofreninin de, gene bireysel ya da toplumsal biçimleriyle, “sağlıklı” olmasını bekleyemeyiz. “Sahibine” iyilik getireceğini düşünemeyiz.
Burada Türkiye’den ve İngiltere’den söz ettim ama hegemonya özleminin ne kadar yaygın olduğunu biliyorum elbette. Arkaik biçimleriyle (bizimki büyük ölçüde öyle) veya modernleştirilmiş biçimleriyle her yerde hazır ve nazır, ama insan tarihinin vardığımız aşamasında bu tür özlemleri laf ola değil, içtenlikle bir kenara bırakmamız gerekiyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları



























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025