Oya BAYDAR
Bu kadar rezil bir seçim kampanyası hiç yaşanmadı
İktidar uğruna ihlal edilmeyen yasanın, ahlâkî-vicdanî değerin, edep adap ve terbiye kuralının kalmadığı şu cinnet günlerinde, Cumhurbaşkanı unvanlı AKP reisi Erdoğan’ın Tekirdağ mitingi hepsinin üstüne tüy dikti. Tek bir karesini izlemeye yüreğinizin, vicdanınızın dayanamayacağı Yeni Zelanda’daki cami katliamının video görüntülerini Erdoğan miting meydanına kurulmuş ekranlardan meydanda toplanmış binlerce kişiye seyrettirdi. Zat’ı muhteremin tuvalete gitmesini bile ekranlarından yansıtmakta yarışan bütün televizyon kanallarında da aynı görüntüler izlendi. Korkunç katliamın video görüntülerini, katliamcı beyaz faşist terörist bizzat kaydetmiş ve kanlı eyleminin propagandasını yapmak amacıyla servis etmişti.
Facebook’un özür dileyerek yayından kaldırdığı 1,5 milyondan fazla kanlı katliam/ terör eylemi videosunu Türkiye Cumhuriyeti’nin başı, aynı zamanda başkanı olduğu siyasî partiye birkaç oy kazandırır hesabıyla milyonlara yaygınlaştırmakta beis görmedi. Bunu; siyasî etik zaafı, sınır tanımayan nefret söylemi, Makyevelist siyaset tarzı ile açıklayıp geçmek mümkün değil. Ortada çok daha vahim bir durum var: Tekirdağ mitinginde, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun “…terör ögütüne üye olmamakla birlikte….” diye başlayan; şiddet eyleminin propagandasının yapılmasına yardımcı olmak, propagandayı yaygınlaştırmak, vb. fiillerini içeren 7/2 maddesi açıkça ihlal edilmiştir.
Kaç kişi bu maddeden yatıyor ya da yargılanıyor biliyor musunuz?
Kimse çıkıp da, sözünü ettiğin fiil o maddeye girmez, demesin! Eğer girmiyorsa, o zaman haishanelerdeki on binlerce siyasî tutuklu ve hükümlünün yarısından fazlasının, haklarında dava açılmış yüzbinlerce kişinin de hemen tahliye edilmesi, haklarıdaki soruşturma-kovuşturmaların düşmesi gerekir. Çünkü, bu insanlar bir söz, birkaç satır yazı, bir imza nedeniyle, delilsiz mesnetsiz olarak “terör örgütü üyesi olmamakla birlikte” diye başlayan 7/2’den yargılanmakta veya içerde gün saymaktadırlar.
Binlercesi arasından çok bilinen birkaç örnek: Bir televizyon kanalına bağlanıp “Çocuklar ölmesin, savaş olmasın, barış olsun”diye feryad eden Ayşe Çelik’in mahkûmiyeti, Barış Bildirisi imzacısı akademisyenlerin şu günlerde peş peşe mahkûm edilmeleri, Cumhuriyet davası mahkûmiyetleri, çok sayıda gazeteciye, yazara yazıları nedeniyle açılan yüzlerce dava… Bu davalarda yargılananlar ve hüküm giyenler, övgü, propaganda falan da yapmadıkları halde FETÖ, PKK, PYD, THKP-C, vb. örgütlerin bir açıklamasını, ya da bir eylemlerinin fotoğrafını/videosunu paylaşmak, aynı paralelde konuşmuş olmak, benzer sözcükler kullanmak (mesela barış istemek, çözüm olsun demek, inanç özgürlüğünü savunmak, Demirtaş’ın bir tweet’ini retwit etmek, vb., vb.) yüzünden içerdeler veya mahkeme kapılarını aşındırmaktalar.
(Yeri gelmişken, söz konusu madde, muğlaklığı, yoruma açık olması, kötüye kullanılma ihtimali, objektif temele dayanmaması nedeniyle AB’nin ilgili organlarının, AP Komisyonu ve Venedik Komisyonunun yıllardır itiraz ettiği; müzakerelerin devamı için kaldırılmasını veya değiştirilmesini şart koştuğu maddedir. Son olarak, görüşmelerin askıya alınması tavsiye kararında Türkiye’deki demokrasi ihlalleri yanında, maddede Türkiye’nin söz verdiği değişikliklerin yapılmamasının rolu büyüktür.)
Bu kadar rezil bir seçim kampanyası hiç yaşanmadı
Ülke siyasetiyle ilgili bir evde büyüdüm. Bu yüzden, on yaşından bu yana, 68 yıldır bütün seçimleri izledim. Demokrat Parti’nin iktidara geldiği ilk serbest seçimler olan 1950 seçimlerinde, bizim evde tek parti iktidarına karşı demokrasi için DP’ye oy kullanılmıştı. Babamın daha 1954’ten itibaren yaşadığı hayal kırıklığını, “bu ülkenin hamurunda demokrasi yok, bunlar da aynı soyun boku” demesini de hatırlarım. 12 Eylül 1980’den sonra yurt dışında mülteci olarak yaşadığım 12 yıl dışında her seçimde oy kullandım.
Demem o ki, 70 yıl boyunca bu ülke, böylesine müptezel, düzeysiz, belden aşağı vurulan, bu kadar siyasî ahlak yoksunu; yalanın, iftiranın, haysiyet cellatlığının, nefret söyleminin, şiddet dilinin hakim olduğu, böylesine adaletsiz ve antidemokratik bir seçim kampanyası yaşamadı.
Atılan adımlara bakılınca artık ihtimal değil kesinlik haline gelmiş olan türlü çeşitli seçim hileleri bile önemini yitirmiş durumda. Çünkü seçimler misli görülmemiş bir tek taraflı saldırı ortamında yapılacak. İktidarı korumak için her yolun, siyaset etiği ve ahlak dışı her yöntemin mubah sayıldığı bir çöküş dönemindeyiz.
İhlal edilen tek yasa TMK’nın 7/2 maddesi değil
Hukukun ve yasaların geçerli olduğu asgarî demokratik bir ülkede, en tepedeki, en yetkili kişiden başlayarak iktidar mensuplarının kademe kademe, derece derece siyasî rakiplerine ağır hakaretler yağdırmaları, onları -hem de yalanlarla, tahrifatla- kitleler önünde şeytanlaştırmaları, suçlu göstermeleri; vatan hainliğiyle, teröristlikle damgalamaları suçtur.
Halkı kin ve adavete teşvik, nefret söylemi, halkın bir kesimini diğer bir kesime karşı kışkırtmak, parti liderlerine hakaret, vb. bölücülüğün ta kendisidir. Hem çeşitli yasa maddelerinde suç sayılır hem de siyasal ahlak açısından siyasetten dışlanması gereken bir tutumdur.
Ülkenin ve milletin birliğini, bütünlüğünü, kardeşliğini sağlama yemini etmiş bir cumhurbaşkanının, görevi bu olan bir içişleri bakanının bu suçu işlemeleri, sizin benim, herhangi bir densizin ya da provokatörün suç işlemesine benzemez. Sıradan kişininki, cürmü kadar yer yakar ama bölücülük, ayrımcılık, bir kesimi diğerine karşı kışkırtma, nefret yaratma suçunu en sorumlu mevkide olanlar işlediler mi, işte o zaman ülke gerçekten de çöker, dağılır, iç çatışmalara kadar sürüklenir. Vebali çok çok büyüktür.
AKP’de MHP’de vicdanlı, sağduyulu kimse kalmadı mı?
Sorumun cevabını kendim vereyim: Tabii ki var, en azından olduklarını umud etmek istiyorum. Peki nerede bu insanlar? Neden uyarmıyorlar, neden uçuruma doğru doludizgin sürüklendiğimiz apaçıkken, gidişata dur demiyorlar? Neden reislerine, başkanlarına, bakanlarına, “Siz ne yapıyorsunuz, milletin yarısından fazlasını nasıl hain ilan edersiniz, onlara nasıl nefret kusarsınız” diye haykırmıyorlar? Korkudan mı, basiretleri bağlandığından mı, çıkar ilişkileri yüzünden mi? Yarın öbür gün devran değiştiğinde suç ortağı olarak anılacaklarının da farkında değiller mi?
Bir ülke, halkın çeşitli kesimleri birbirini düşman görmeye başladığında, ortak yaşam imkânsızlaştığında gerçekten bölünür. İktidarın başındakilerin kin kusan nefret dili ayrışma ve bölünmeyi körüklüyor. Ey AKP’liler, MHP’liler, toprakların bölünmesinden bile daha vahim olan bu derin yarılmanın farkında değil misiniz? Böyle bir ortamda elde edilen iktidar, kazanılmış değil gaspedilmiş olacak, kimseye de hayır getirmeyecektir. Görmüyorsanız görün, uyanın, uyarın!
Çok geç olmadan, diyeceğim ama, belki çok geç oldu bile…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024