Roni MARGULIES
Herkes bilir ki “Yahudiler” diye bir şey vardır. Bu, dünyanın her yerinde ve Türkiye’de siyasî ve ekonomik gelişmeleri anlayabilmek için çok önemli bir teknik terimdir. Bu kavramı kullanmadan hiçbir şeyi açıklamak mümkün değildir.
Ben de bu kavramla her karşılaştığımda “Vay be, neymişiz biz!” diye düşünmeden edemem. Ama bir yandan da Amerikalı milyarder bir Yahudi’yle benim aramda, annemle İsrail Genelkurmay Başkanı arasında, Yahudi fıkralarının kahramanı Balatlı Mişon ile Ukraynalı bir Yahudi bakkal arasında nasıl bir ortaklık, nasıl bir aynılık vardır, hepsini nasıl aynı başlık altında toplayabiliriz diye düşünürüm.
Üstelik, annem hariç bunların hiçbirinin dindar olmadığını düşünürsek, birlikte ve aynı davranmaları nasıl mümkün olabilir diye merak ederim.
Aslında merak bile etmem. Aralarında hiçbir ortak yan olmadığını, “Yahudiler” kavramının teolojik tartışmalar haricinde anlamsız bir kavram olduğunu bilirim.
Bilirim de, bana bakanların bütün “Yahudiler”i temsil eden bir simge görmesini engellemek için de elimden bir şey gelmez. N’apalım, bir süre sonra insan alışıyor.
Bütün bunlar “Müslümanlar” kavramı için de geçerli tabii.
Kim bu “Müslümanlar”?
Mesela Yeni Akit gazetesindeki köşesinde Sivas davası hakkında şu sözleri yazan Ali Karahasanoğlu mu Müslüman: “... hepsinin ağzındaki sakız aynı: ‘Sivas olayları insanlık suçudur’.. Öyle bir hale geldiler ki, yolda yürürken ayakları bir taşa takılıp düşseler, hemen ciyaklayacaklar: ‘Bu insanlık suçudur.’”
Yoksa “Müslüman”, Hrant Dink davası hakkında aşağıdaki çağrıyı yapan 32 kişi mi:
“Adaletin yerini bulmasını bekleyen bizler, derin bir hayal kırıklığı içindeyiz.
‘Hak’ söz konusu olduğunda, Müslümanlar meselenin tabiî ve zaruri tarafıdırlar.
‘Bir insanı haksız yere öldürenin tüm insanlığı öldürmüş’ gibi olduğuna inananlar, her durumda adaleti üstün tutmak ve hakikatin şahitliğini yapmakla yükümlü olanlar, bu aleni haksızlık karşısında da susamazlar ve inançları gereği müdahil olmak zorunda oldukları bir davaya kayıtsız kalamazlar.
İslamî hassasiyet sahibi tüm kişi ve kuruluşları kendi davalarına sahip çıkmaya, sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye ve heba edilen beş yılın ardından, kapsamlı ve sahici bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için her kesimden vicdan sahibi insanlarla beraber daha aktif bir şekilde çalışmaya davet ediyoruz.”
Sivas davasının zamanaşımından düşürülmesi karşısında “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun”diye kem küm eden Başbakan mı “Müslüman”? Hocalı mitinginde “Hepiniz Ermenisiniz, Hepiniz piçsiniz” pankartlarıyla flört eden İçişleri Bakanı mı “Müslüman”?
Yoksa “Birçok Müslüman genç iktidar sahibi olmaktan rahatsız. ‘Biz ötekiyken daha iyiydik, merkezde değilken kardeşlik duygumuz daha yüksekti, dün kızdığımız şeyleri bugün biz yapıyorsak yanlış giden bir şey var’ diyor. Ben Başbakan için ‘Türkiye A.Ş. CEO’su’ dedim, artık daha ne diyeyim?” diyen İmam-Hatip Liseli ‘İHL Sözlük’ yazarı mı Müslüman?
Cumhuriyet tarihi boyunca bu farklı Müslüman türlerini devlet baskısı birleştirdi. Baskı, hem Müslümanları sanki aralarında fark yokmuş gibi birlik olmaya zorladı hem de dışarıdan böyle görülmelerine yol açtı.
Bu baskıya karşı çıkan bir partinin 2002’de hükümet olması, Müslümanların birliğinin devam etmesini, bu partinin etrafında sanki yekpare bir kitleymiş gibi durmasını sağladı.
Aynı İHL Sözlük yazarının dediği gibi: “Bizler çok ciddi bir baskı döneminden geçtik. 28 Şubat, bir kuşağın hayatından 10 yıl çaldı. ‘Biz sokak sokak başörtülü insanların tespit edilip kameraya alındığı, Kuran’ın ahırlarda öğretildiği günlerden geldik’ diyorlar. Bu psikolojiden hareketle ‘Aman AK Parti’yi yıpratmayalım, yine o günlere döneriz’ fikrindeler.”
Böyle olması çok doğal.
Ama o günler geride kaldı. Artık ayrışma zamanı.
Çünkü “Müslümanlar” diye yekpare bir şey yok. “Müslümanlık” ne bir siyasî duruştur ne de bir sınıfsal konumdur. Sağcı Müslüman da olur, solcu Müslüman da. Fabrikatör Müslüman da olur, vasıfsız kol işçisi Müslüman da.
Devlet baskısından kurtulan ve AK Parti keyfinden yavaş yavaş sıyrılan “Müslümanlar” da artık genel bir kategori olmaktan çıkıp farklılaşmaya başlıyor.
Ve Türkiye çok daha ilginç bir memleket haline geliyor.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023