Selva Demiralp
Bir süredir duyduğum bir argüman, 2002-2008 dönemini örnek göstererek geleneksel para politikasının Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde uygulanamayacağını öne sürüyor. Argüman, 2002-2008 dönemine ait üç gözlemden yola çıkıyor:
1 - Merkez bankası politika faizini yüksek tuttu
2 - Yüksek faiz, dış sermaye girişini artırdı, bu da yüksek büyüme sağladı
3 - Enflasyon düştü
Argüman şunu söylüyor: Eğer geleneksel politika yüksek faizin talebi azaltması ve bu şekilde enflasyonun düşmesi esasına dayalı ise 2002-2008 döneminde Türkiye’de yaşanan bu değildir. Çünkü dış sermaye girişindeki artışla talep azalmamış, bilakis, artmıştır. Yani enflasyonu düşüren talepteki düşüş değil, TL’deki değerlenmedir.
Benim görüşlerim ise şöyle:
Enflasyonun kaynağı kritik
- 2002-2008 döneminde ya da şu anda yaşadığımız süreçte olduğu gibi, enflasyonun sebebi şişkin talepten ziyade kurdan gelen maliyet ya da yapışkanlık etkisi ise, geleneksel mekanizma gelişmekte olan ülkelerde hâlâ etkilidir. Çünkü düşük iç talebe rağmen faizi yüksek tutmak bir taraftan kuru kontrol edip maliyet enflasyonunu düşürürken, bir taraftan da sermaye girişini artırarak yüksek faizin iç talep üzerindeki olumsuz etkisini azaltır.
- Eğer enflasyonun sebebi yüksek talepse ve faizi artırmak dış sermaye girişini artırarak bu talebi iyice şişiriyor ve kurun olumlu etkisini bertaraf edecek bir enflasyonist baskı oluşturuyorsa o zaman geleneksel politika daha zor çalışır. Bu durumda TCMB’nin 2010 sonrasında uyguladığı gibi geleneksel olmayan tedbirler devreye sokularak geleneksel politika dengelendirilmeye çalışılabilir.
Yüksek büyüme ve düşük enflasyon
- 2002-2008 döneminde yüksek büyüme ile düşük enflasyonun bir arada görülmesi geleneksel parasal aktarım mekanizmasının çalışmadığı anlamına gelir mi? Hayır. Bu gözlemi geleneksel çerçevede açıklayacak birkaç faktör sayabiliriz.
1 - Eğer ekonomik büyüme üretim kapasitesini artırdıysa, daha fazla üretirken fiyatların aşağı indiğine şahit oluruz. Keza 2002-2008 döneminde yaşanan verimlilik artışları potansiyel büyüme oranımızın yükseldiğine
işaret etmektedir.
2 - 2001 krizi sonrasında olduğu gibi, resesyon dönemleri sonrası ekonomide bir atıl kapasite oluşur. Böyle durumlarda fiyatlarda oluşan aşağı yönlü baskı talebi artırır ve büyümeyi destekler. Yani bir taraftan enflasyon düşerken,
bir taraftan büyüme artar.
3 - 2002-2008 döneminde gerek para gerekse maliye politikasının sıkı ve kararlılıkla uygulanması kredibiliteyi artırmıştır. Kredibilitenin arttığı bir ortamda beklentiler çıpalandığı için yükselen talebin enflasyonist etkisi de sınırlı olur.
Sonuç olarak, geleneksel politikanın gelişmekte olan ülkelerde daha zor uygulandığı durumlar olabilir. Ancak bu durum temel iktisat prensiplerinin çalışmadığı anlamına gelmez. Zorluk var diye temel politika araçlarından uzaklaşmak ise makroekonomik
dengeleri daha fazla bozar.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
20.03.2025
6.01.2025
2.01.2022
30.07.2021
3.06.2021
28.04.2021
10.04.2021