Sinan ÇİFTYÜREK
Anketlerin neredeyse tamamı AKP’nin 7 Haziran’daki almış olduğu % 40,8’in üstünde oy alacağını, HDP’nin baraj meselesi olmadığı, CHP’nin oylarını bir miktar artıracağı ve MHP’de oy düşüşü yaşanacağı söyleniyordu ki sadece anketler değil yorumcular da çoğunlukla bu çerçevede değerlendirdiler. Peki, ne oldu?
Seçim sonuçları ile yapılan öngörüler genel olarak örtüştü. AKP %49,4 ile oyunu ciddi oranda artırdı fakat bu kadar bir oy artışını ne anketörler ne de AKP yöneticileri beklemiyordu. CHP, %25,4 ile çok küçük bir oy artışı sağladı. MHP, %11,9 ile 7 Haziran’a oranla en çok oy kaybeden parti oldu. HDP ise %10,6 ile 7 Haziran’a göre oy kaybeden ikinci parti oldu.
Bu sonuçların alınmasında birden fazla iç ve bölgesel faktör etkili olmuştur. Şöyle ki:
Öncelikle başta Kürdistan’da olmak üzere, silahların, katliamların, baskı ve yasakların gölgesinde bir seçim yaşandı. Hele Ankara katliamı, yani seçim arifesinde bunca cana kıyılması yurtsever, ilerici sosyalist kesimin şevkini kırdı.
İkincisi; seçim propagandası, kitleleri hedef alan kör terörün ağır baskısı altına alınmıştı. İktidar ve sistem partileri dışında demokrat, yurtsever partiler doğru dürüst miting vb. kitle propaganda araçlarını hem kullanamadılar, hem ayrıca “can kaybı olur” kaygısıyla sorumlu da davranarak bilinçli kullanmadılar. 1980 askeri rejim sonrasında, 6 Kasım 1983 yılında yapılan ilk genel seçimlerde, Turgut Özal rahat propaganda yapamadığından “gözüme bakın ne demek istediğimi anlarsınız” benzeri propagandayı HDP ve muhalif partiler de 1 Kasım’da kullanmak zorunda kaldılar.
Üçüncüsü; Türkiye tarihinde ilk kez bir seçim bu kadar yoğun bölgesel-küresel siyasal girdilerin etkisinde geçti. Gerek iktidar partisi, gerekse muhalefetteki sistem partileri ve gerekse HDP, seçim propagandasında hemen hemen her konuyu; bir biçimiyle Irak, Suriye, Kürdistan, ABD, Rusya, “ülkenin birliği bütünlüğü”, “bizi parçalamak isteyen dış güçler” vb. ilişkilendirdiler. Özellikle AKP “ülkenin birliği” propagandasını güvenlik ve istikrar temelinde iyi kullandı ve etkili de oldu.
Dördüncüsü; 7 Haziran seçimlerinin ana konusu, HDP barajı geçecek mi? AKP’nin tek başına iktidarı ve Erdoğan’ın başkanlığı engellenebilecek miydi? 1 Kasım seçimlerinde ise merak edilen, koalisyon mu tek başına iktidar mı? Herkesin odaklandığı esas konu buydu! Alınan seçim sonuçları bu soruları manasızlaştırdı çünkü AKP ezici çoğunlukla tek başına hükümet kurabilecek duruma geldi!
Beşincisi; bin bir türlü taktikle aldırdığı erken seçim kararıyla Erdoğan oldukça riskli bir hamle yapmıştı. Bu hamle ile bitebilirdi de kazanabilirdi de! Kazandı en azından şimdilik. 1 Kasım seçiminden beklenen, başta halkımız olmak üzere Türkiye halklarının, ilerici demokratlarının Erdoğan ve partisini ciddi olarak cezalandırmasıydı fakat alınan sonuçlar itibarıyla beklenenin tersi oldu. Erdoğan’ın, siyaseti Saray merkezli yönetme ısrarı yanı başkanlık hevesinin zemini bir adım daha güçlendi. Dahası bu sonuçla önce de belirtiğim gibi, Doğu despotizmin İslami versiyonu olarak Erdoğan, Putinleşmede de şimdilik kısmen yol almış oldu.
1 Kasım seçim sonuçları ile de AKP’nin AP, ANAP veya SP olmadığı görüldü. AKP herhangi bir sistem partisi değildi 50 yıllık Milli Görüş geleneği birikiminin üzerine oturmuştu. Dolaysıyla seçimle gelen AKP’nin gidişinin, en azından köklü bir ekonomik kriz ve bunun ağır sosyal sonuçları olmadan seçimle olmayacağı yönündeki görüş ve iddialar, 1 Kasım sonuçlarıyla biraz daha güçlenmiş oldu
Altıncısı; AKP 13 yıllık iktidarına rağmen oyunu ciddi artırdıysa şunların da payı bulunmaktadır: 7 Haziran seçimlerinin aksine 1 Kasım’da propagandasını yaptıklarının savunulması üzerinden değil, muhalefetin de baskısıyla yapacakları ekonomik, sosyal ve siyasal hedefler üzerinde kurmuş olması.
Derin devletin, hatta kimi Avrasyacı dinamiklerin “ülkenin bölünmez birliğini bugün AKP sağlar” diyerek destek vermeleri ki Perinçek partisinden bile oy kayması olduğu iddiaları var. Buna azda olsa Kürdistan’da belli bir oyu bulunan Hüda Par’ın desteğini de ekleyelim. Ve devletin tüm olanaklarını arkalayan AKP’nin derin mühendislik müdahalelerini unutmayalım.
AKP’nin 1 Kasım seçimlerinde ki oy artışında belki de en fazla; toplumsal “huzur ve güvenlik” arayışına yaptığı vurgu rol oynamıştır. Aslında kalkış noktaları farklı olsa da tüm partiler, “güvenlik ve huzur” dediler ama bunu en çok AKP propaganda olarak kullandı ve etkili de oldu. HDP’nin “barış ve kardeşliği biz temsil ediyoruz, silahlar sussun” propagandasına karşın, AKP’nin, “güçlü ve tek başına iktidarla güvenliği sağlayacağız” propagandası bölgenin savaş koşullarında seçim siyasetinde etkili oldu.
Yedincisi; seçmen sayısında kısmi artışa karşın HDP 1 milyon civarında oy kaybetti. Muş, Bitlis, Urfa, Kars, Ağrı, Van başta olmak üzere tüm Kürt illerinde HDP, az veya çok oy kayıpları yaşadı. Neden?
Bu sorunun yanıtını illa ki başta HDP olmak üzere ilgili herkes ciddi irdeleyecektir. Burada ilk elde şunları belirtebiliriz:
Kürdistan’da devlet ve hükümetin uyguladığı ağır baskı ve terör iklimi seçimde AKP’nin lehine işlemiştir. Davutoğlu’nun “ya biz ya Toros arabaları geri gelir” tehdidi bu çerçevede etkili olmuştur. Silahların eşliğinde kimi ilçelerde ilan edilen özerklik ilanları ve devlet kuşatması altında uygulanan sokağa çıkma yasakları halkı canından bezdirmiş ve oy kaymalarına neden olmuştur.
HDP’nin 7 Haziran başarısından sonra sıkça Kandil tarafından politikalarının eleştirilip dizayn edilmesi, Kandil ile paralel sıkça görüş ve politika değiştirmesi de, Kürdistan’da ve esas olarak da İstanbul, İzmir gibi metropollerdeki oy düşüşünde etkili olmuştur. Devletin ısrarla sürdürdüğü savaş siyasetine PKK’nin de silahla yanıt vermesi ve batıya gelen asker-polis cenazelerinin Batıdaki “emanet oyları”nın geri gitmesinde payı olduğunu belirtelim. Tabi ki emanet oyların geri dönüşünde, “nasıl olsa HDP barajı aşıyor” rahatlığının da payı oldu.
Sekizincisi; Kürdistan’da HDP belli oranda oy kaybetmiş olsa da, AKP kısmen oyunu artırsa da Kürt halkının tercihinde köklü bir değişiklik olmadı bundan böyle olmaz da. Onca baskı, katliam ve ekonomik baskılara rağmen halkımız gerek Kürdistan’da gerekse metropollerde ulusal özgürlük çizgisindeki duruşunu ana hatlarıyla korudu ama ciddi uyarı mesajını da verdi!
Kürt halkının, HDP politikalarına eleştirileri, beğenmediği birçok yönü var fakat iki nedenle bu seçimde de ağırlıkla HDP’nin arkasında durdu. Kürtler adına seçime katılan HDP dışında HAK-PAR da vardı fakat şimdilik onu alternatif görmediğinden ve AKP, CHP, MHP gibi sistem partileri karşısında da, “yanlışları olsa da HDP bizim” anlayışıyla hareket ettiğinden HDP’yi destekledi ama uyarmaktan da geri durmadı! Muş, Van, Urfa ….. sonuçları bu uyarı mesajlarıyla yüklüdür! Öyle ki eğer yurtdışı (Avrupa) olmasaydı HDP baraj altında kalıyordu. Dolaysıyla HDP Avrupa’daki yurtsever, ilerici, sosyalist dinamiklere özel olarak teşekkür etmelidir.
Türkiyelileşme siyasetine gelince, zaten 7 Haziran’da bu yöndeki tüm ısrarlara rağmen tersine yanı Kürdistanileşme olarak içerik kazanmıştı. 1 Kasım’da da bunun karşılığının olmadığı bir kez daha görüldü. Dolaysıyla HDP Türkiyelileşme siyasetini ciddi olarak sorgulamakla yüz yüzedir.
Sonuç olarak; gerek Kürdistan meselesi gerekse temel hak ve özgürlükler açısından ele alındığında en kritik olan AKP-MHP iktidarı senaryosuydu! Çünkü böyle bir koalisyonun kurulması demek, Kürt meselesinde askeri çözümün katı bir tutumla uygulanacağı demek olacaktı. Ancak AKP’ye tek başına iktidar yolunu açan seçim propagandasının temel ayaklarından birinin, Kürt meselesinde AKP’nin giderek MHP’lileşmesi olduğunu unutmamak gerekir. Kaldı ki 1 Kasım seçim sonuçları, AKP’nin elini güçlendirmiş olduğu ve çözüm sürecine daha fazla kendi belirleyiciliğinde yönelmek isteyeceği gibi bir durum da var.
AKP tek başına iktidar oldu olmaya fakat kan gölüne çevrilen ülkede iktidarını dört yıl sürdürmesi zor görünüyor. Bölgenin devam eden ve giderek ağırlaşan savaş hali, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki gelişmelerin Kuzey Kürdistan ile karşılıklı etkileşmesi ve küresel ekonomideki kırılganlıkla paralel içerde potansiyel olarak varlığını koruyan ekonomik kiriz! Bütün bunlar önümüzdeki siyasal süreçte AKP’yi ciddi zorlayacak gelişmelere yol açabilir. Kısacası tüm bunların etkisiyle AKP hükümet çoğunluğunu sağladı ama iktidarı eskisi gibi istikrarlı sürdürmesi zor! [email protected]
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018