Sinan ÇİFTYÜREK
I – Rusya’nın Kafkasya (Çeçenistan) savaşına bakıldığında, Rusların “başarı”sında başka faktörlerle birlikte izlediği şu taktiğin önemli rol oynadığı görülür: Çeçen iktidarını katı şeriatı savunmak gibi en uca iterek yalnızlaştırmak!
SSCB’nin yıkılmasının ardından her federal cumhuriyet kendi bağımsız devletini ilan etme sürecine girmiş, Kafkasya halkları özellikle Çeçen iktidarı da bağımsızlık yolunda belli adımlar atmıştır. Çeçen halkı da ezici çoğunlukla bu adımların arkasında durmuştur.
Fakat süreçte Kafkasya özellikle Çeçenistan bağımsızlık hareketi giderek İslami-Şeriatçı kimliğe doğru evrilmiş, derken Cahar Dudayev’in 1996 yılında suikastla öldürülmesinden sonra Ruslar; Çeçenistan bağımsızlık hareketini katı şeriat düzenini savunan en uç siyaset çizgisine özel olarak itmeye çalışmışlardır. Bunu da önemli ölçüde başarmış, böylece bağımsızlık hareketini halktan ve uluslararası kurumlardan büyük ölçüde soyutlamışlardır.
Ruslar; 70 yıl yani birkaç kuşak boyunca laik, toplumcu, hayatın her alanında kadının erkekle eşit şartlarda yer aldığı Sosyalizm (SSCB) altında yaşamış topluma özelde de kadına ortaçağ köleliğini öyle ki sakal bırakmayan erkeği bile cezalandırmaya giden şeriat uygulamalarını dayatan Şeriatçı hareketi ezdi. Ezerken de ne AB, BM ne de Çeçen halkı Rusların büyük katliamlarına rağmen Çeçen Şeriatçı muhalefetine sahip çıkmadı, çıkamadı. Bu durum Rusya’nın işini kolaylaştırdı. Çeçenler hem politik duruş hem mücadele taktiği olarak Katalanya benzeri bir siyaset izleyebilseydi şimdi onlar da muhtemelen bağımsız bir devlet olurlardı.
II – Gelelim Kürdistan’a; halkımız ulusal uyanışta büyük ilerleme sağlamış; üçü anakent olmak üzere 100 civarında belediye yıllardır zaten Kürt siyasetinin elinde! Seçimde Kürt kentlerinde HDP’ye yer yer %80’lere varan oy desteği var. Sistem partileri önemli ölçüde çökmüş, Türk rejimi giderek bir askeri aparata dönüşmüş!
7 Haziran sonuçları Kuzey’de de Kürdistan haritasını açığa çıkartmış; Güney Kürdistan bağımsızlığa gidiyor, Rojava siyasi statüyü güvenceye alma çabasında, Doğu’da da yeniden hareketlenme var…
Suriye üzerindeki küresel hesaplaşmaların Rojava Kürdistanı’na kayarak yoğunlaşması; silahlı YPG’nin gerek ABD gerekse İran-Rusya tarafından destekleniyor olması; Rojava’nın uzun sınırına, Kuzey ile her açıdan yoğun trafiğinin de eklenmesi Türkiye’yi ciddi korkutuyor. Öyle ki bu durum, Türk devletini Rojava üzerinden Kuzey siyasetini belirlemeye itiyor. Çünkü Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgeninde yaşananlardan hareketle Türkiye “Irak, Suriye veya Pakistan benzeri bir durumla yüzleşebilirim” tehdidini algılıyor. Dahası Türk devletinin Kuzey’in ilçelerinde silahların eşliğinde özerklik ilanlarını Kobanê, Qamışlo, Efrin benzeri kanton ilanının provası olarak algılaması yani Rojava’da olanın Kuzey Kürdistan’a uyarlanacağı korkusu!
ABD ile İncirlik anlaşmasıyla da mümkün olduğunca Rojava’daki Kürt kazanımlarını tırpanlamak, Kuzey’de Kürtlere karşı girişeceği saldırılar karşısında ABD’nin ve Batı’nın en azından sessiz kalmalarını sağlamak!
Türk devleti, tüm bu gelişmelerden hareketle halkımıza yeniden savaş açmaya hazırlanırken, KCK’yi tekrar savaşmaya zorlayarak iç ve dış kamuoyuna “görüyorsunuz terörle savaşıyorum” diyebilmenin bahanesini oluşturma arayışındaydı! Aradığı bahaneyi kimi ilçelerde silah eşliğindeki özerklik ilanlarında kendince bulmuş oldu!
III – Yukarıda özetlediklerimizden hareketle devlet, halkımıza savaş açtı. Halkımız, siyasetimiz bu savaşı elbette göğüsleyecek; asıl mesele bu savaşa nasıl ve hangi politikalarla yanıtın verileceğidir!
Öncelikle “Devlet halkımıza tankla topla savaş açtı, kentlerimiz yakıp yıkıyor halkımızı savunacağız gerekirse gerilla da şehre iner ve halkı korur” diyerek silahlı özerklik ilanını savunmanın bugün için karşılığı yok!
Ulusal bilinç ve mücadele yönünden en duyarlı en kararlı ilçelerde silahlı özerklik denemelerine; yani Cizre, Nusaybin veya Silvan üzerinden Kobanê, Qamışlo benzeri Kanton denemesine girmek, yine en azından bugün için yanlış. Silahlı mücadele Kuzey’de yapacağını yaptı, mevcut ülke ve bölge koşullarında Kuzey’de ilerletici olmayacağı çokça söylendi, KCK yöneticileri de bunu defalarca tekrarladılar. En son Cemil Bayık’ın BBC’de Mahmut Hamsici’ye verdiği uzun röportajda da bu yönlü açıklamaları var.
Sanırım siyaset ile ilgili herkes Türk devleti ile Irak, Suriye’nin pozisyonlarının aynı olmadığını kabul eder. Suriye devletinin kendiliğinden Kürdistan’da çekildiği, küresel güç merkezlerinin tümünün Suriye’de bulunduğu gerçeği var. Ayrıca Türk devleti, Kuzey Kürdistan’a daha fazla askeri olarak yerleşiyorken, Ankara da güçlü ve Batı ittifakının (hele son Rus uçağı kriziyle daha da NATO’ya sığınmış bir Türkiye var iken!) üyesiyken Cizre, Silvan ile Kobanê, Efrin kıyaslamasını yapmak “yanlıştır” demeye bile gerek yok. Böyle bir kıyaslama üzerinden hareket etmek ağır sonuçlar doğurabilir, şimdiden doğurdu da!
Son aylarda yaşananlar; Kürt halkının rejim ve partilerinden kopuşunu derinleştiriyor mu yoksa Kürt halkı, çözüm yöneliminde Kürt ulusal hareketine ilişkin umutsuzluğa mı düşüyor? Bunun üzerinde herkesin düşünmesi lazım!
Kürdistan’da mevcut koşullarda özerklik veya bağımsızlığı ilan etmenin tek yolu silahtan da geçmiyor. Geçmediğinin yakın örneği Katalanya’dır. Katalanya benzeri demokratik siyaset ile geliştirilecek özerklik, federasyon ya da bağımsızlık adımı halkımızdan destek alacağı gibi uluslararası kamuoyu nezdinde de Türkiye’nin elinden “terörle mücadele ediyorum” silahını alır. Arkasında üçü ana kent olmak üzere 100 belediye varken böyle bir ilan hem iç ve dış kamuoyu nezdinde meşrulaşır hem de halkın desteğini alır.
IV – Devlet kendince aradığı bahaneyi silahlı özerklik ilanıyla buldu. Buna bir de Ankara, Paris… katliamları eklenince, Türkiye “terörle mücadele ediyorum” propagandasını daha çok yapmaya başladı ki bu propaganda etkili de oluyor. Avrupa Parlamentosu’nun ve ABD’nin tutumu bunun kanıtı.
Devlet, silahlı özerklik ilanları ve hendek kazılmasını bulunmaz fırsat olarak görüp adeta sıraya koymuş gibi ulusal özgürlük bilincinin en yüksek olduğu ilçelerimizi kuşatıyor, halka günlerce açık cezaevi yaşatıyor. Her ilçe kuşatmasında yaşlı, çocuk, kadınlarımız katlediliyor. Yani İsrail’in Gazze’de yaptığının beterini halkımıza yapıyor.
Devlet, halkımıza dönük savaşı şimdilik lokal sürdürüyor. Varto’ya savaş açmışken hepimiz seyrediyoruz; sonra sırayla Silvan, Cizre, Nusaybin, Derik, Sur’a savaş açıyor aynı tablo tekrarlanıyor.
Silvan, Cizre başta olmak üzere kitlesel göçün sürdüğünü sivil toplum kurumları paylaşıyor. Mazlum-Der, “Silvan’da 3 mahalleden yaklaşık 25 bin kişinin evlerini terk ederek, başka mahalle ya da farklı illere göç ettiğini”; Silvanlı esnafın “20 yılda kendine gelemeyeceğini” söylüyor. Kısaca 1990’lı yıllarda köyler, kırsal alanlar boşaltıldı; şimdi ilçeler boşaltılıyor.
Jitem davalarının beratla sonuçlanması da kentleri kuşatan güvenlik güçlerine kuvvetli mesajdır: “rahat olun yargılanmayacaksınız” denildi ve hemen ardından bu davayı başından beri takip ederek sorumluların cezalandırılması için mücadele eden Tahir Elçi öldürüldü.
Erdoğan “milli birlik ve kardeşlik projesi” dediği “çözüm” sürecini keyfince kâh buzluğa kaldırıyor kâh çıkarıyor. Devlet yeni yönelimiyle paralel olarak Kürt siyaseti yerine, aşiret liderlerini, köy korucuları başlarını, STK temsilcilerini muhatap alacağını açıkça söylüyor ve böylece Kürt siyaset dokusuna yeni mühendislik müdahalelerinin işaretlerini de veriyor.
Devlet, içeride bunlarla yetinmeyip aylardır her seferinde otuz kırk savaş uçağı ile Kandil’i bombalıyor! Yetmedi; Türk devleti, ABD’ye “ya ben ya Kürtler” ikilemi dayatarak Rojava’yı baskılama arayışında.
Bütün bunlar olurken; Dünya, Kuzey Kürdistan’da olanları seyrediyor dahası “demokrat” Batı “Türkiye’nin kendini savunma hakkı var” demenin ötesinde sözü edilir bir tepki, baskı Türkiye’ye uygulamıyorsa; Türkiye halkları seyrediyorsa; belki de en vahimi Antep, Mardin, Diyarbakır, Van’daki halkımız da devlet ile YDG-H gençleri arasındaki çatışmayı seyreder duruma düşürüldüyse… Türk devleti, Kürt silahlı hareketini, tam olarak Rusların Kafkasya siyaseti benzeri olmasa da uca mı itiyor?
Eğer bugün Dünya, Türkiye halkları ve önemlisi halkımızın desteği alınmak isteniyorsa, silahlı özerklik ve hendek siyaseti geride bırakılmalı. İlçelerde silahlı özerklik denemeleri ve hendek kazma siyaseti başka bir ifadeyle “tutarsa biz yaptık tutmazsa gençlerin yanlışı” siyaseti, geride bırakılarak TC köşeye sıkıştırılmalı.
Ayrıca halk ve siyaset kadrosu hendek siyasetine nasıl bakıyor? Kaba gözlemlerle görebildiğim, hendek kazma siyasetini halk da ve önemli oranda PKK tabanı da yanlış buluyor fakat parti resmiyetinde savunuyor, resmiyet dışında ise eleştiriyor. Seçimlerde Varto, Cizre, Nusaybin, Silvan’da halkın yine HDP’ye oy vermesi “bak gördünüz mü Hendek siyaseti yanlış olsaydı halk bizi desteklemezdi” denilemez; çünkü halkın AKP karşısında başka alternatifi yoktu!
V – Devlet ve AKP hükümetinin, son yıllarda izlediği “dağda silah yerine ovada siyaset yap” politikası da diğer politikaları gibi oyalamadan ibaret. HDP’nin başına getirilenler bunun en yakın somut örneği. Bu nedenle her defasında “çözüme çok yakınız, PKK sınır ötesine çekiliyor, kimi adımlar atılacak” denildiğinin üzerinden çok geçmeden herkesin yeniden kendi mevzisine çekilerek ateşe başladığı görüldü.
Her defasında sürecin tıkanmasında baş sorumlu elbette devlet ve ilgili hükümetleri olmuştur. Çünkü devlet Kürt meselesinin kendisini değil sadece kimi sonuçlarını ortadan kaldırmaya yöneldiği için süreç tıkanmış ve “çözüm” aradıkça çözümsüzlük derinleşmiştir.
Sonuç olarak;
Birincisi, Rusların Çeçenistan’da yaptığını kimi farklılıklarla Türkiye, Kuzey Kürdistan’da mı yapmak istiyor? Bu mümkün mü? Elbette Çeçenistan ile Kürdistan her açıdan pek çok farklılık içeriyor. Ama yine de “Osmanlı’da oyun bitmez” misali bunun üzerinde herkes düşünmeli!
İkincisi; zaman geçirilmeden Amed’de “Kürdistan’da savaşa hayır çözüm hemen şimdi” benzeri bir adla iki gün sürecek bir Konferans düzenlenmelidir. Bu Konferans’a tüm siyasal partiler, STK temsilcileri, bağımsız şahsiyetler, rusipiler katılmalı. Böyle bir Konferans Kuzey’de aciliyet kazanmıştır; çünkü Kürt hareketinin (siyasetinin) ortak ne yapacağını tartışıp belirlemesi gerekiyor. Hatta böyle bir Konferans yeni bir çözüm sürecinin kapısını da aralayabilir, aralaması için de özel çaba harcanmalıdır.
Üçüncüsü; siyasal yapılarımız yapılacak Konferans’ın da etkisiyle ulusal ittifakı sağlayarak AKP’nin Kürt siyasetine dönük yeni mühendislik müdahalelerinin önünü kesebilir.
Dördüncüsü; Kürt siyaseti ve önemlisi kadınlar başta olmak üzere halk, “barış, barışçıl çözüm” demekten yoruldu; çünkü halkımızın “oyala-ertele-asimilasyonu sürdür” siyasetini izleyen devlet ve hükümetin adım atacağına güveni kalmadı. Bu nedenle Kürdistan’da barış, özgürlük isteyenler için siyaset yapma alanı da bir hayli daraldı. Tam da bu daralma ortamında Tahir Elçi katledildi. Buna rağmen Kürt siyaseti ulusal ittifakla “barışçıl demokratik çözüm”de ısrar etmelidir! 03- 12 – 2015
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018