Yusuf Kaplan
Emperyalist her yerde: Dünyada, coğrafyamızda, ülkemizde, eğitim sistemimizde hatta evimizde ve cebimizde...
Adeta bir şeytan gibi içimizde ve dışımızda kol geziyor, bizi perişan ediyor, dahası günümüzde ayartıcı nitelikler kazandığı için, zihinlerimizi işgal edecek biçimler alarak bizi kendisine âşık ve esir ediyor!
O yüzden, İstikametin üzerinde titre, diyorum.
Ve ekliyorum: İstikametini kaybedersen, hiç bir yere ulaşamazsın çıkmaz sokaklardan başka!
Burada, dünyayı daha iyi, daha derinlemesine tanımamıza imkân tanıyabilecek, dolayısıyla geleceğimize ışık tutabilecek bir emperyalizm okuması yapmak istiyorum.
ÜÇ TÜR EMPERYALİZM BİÇİMİ
Emperyalizm, münhasıran Batı uygarlığının karakteri ve eseri.
Elbette ki, tarih boyunca farklı zaman dilimlerinde irili ufaklı envai çeşit emperyalizm biçimleri varoldu.
Ama Batı uygarlığının Hümanizm’le başlayan, Rönesans ve Reformasyon’larla kıvamını bulan modern / pagan Batı emperyalizmiyle hiç bir medeniyet yarışamaz.
Hiç bir medeniyet Batı uygarlığının kabaca 5 asır içinde geliştirdiği ve bütün insanlık üzerinde denediği, buradan dünya üzerinde hegemonya ürettiği Batılı / pagan emperyalizm biçimlerinin eline su dökemez.
Batı uygarlığı, modernliğin başlangıçlarından günümüze gelinceye kadar üç tür emperyalizm biçimi üretti.
Birincisi, ontolojik emperyalizm biçimi.
İkincisi, siyasî-coğrafî emperyalizm biçimi.
Üçüncüsü de, kültürel-zihnî emperyalizm biçimi.
Bu yazıda, ilk emperyalizm biçimi üzerinde yoğunlaşacağım; yarınki yazıdaysa diğer emperyalizm biçimlerini mercek altına alacağım.
Emperyalizmi, bütün emperyalizm tanımlarını da içerecek şekilde, çok katmanlı bir saldırı ve hükümranlık kurma kaygısı hatta fobisi olarak tarif ediyorum.
İlk emperyalizm biçimi, Tanrı’ya, dolayısıyla hakikate saldırı; ikinci emperyalizm biçimi dünyaya saldırı, üçüncü emperyalizm biçimi ise insana saldırı olarak gerçekleşti.
İlk emperyalizm biçimi, modern Batı uygarlığının kendisine, kendi temellerine, dolayısıyla hakikate saldırı olarak, ikinci ve üçüncü emperyalizm biçimleri ise başkalarına, bütün dünyaya ve insana saldırı olarak tezahür etti.
ONTOLOJİK EMPERYALİZM: TANRI’YA VE HAKİKATE SALDIRI
Modern / pagan / seküler Batı uygarlığı, kontrol ve kolonizasyon kurma fobisi ile işleyen, bu fobi üzerinden hem varlığını idame ettirmeye hem de hükümranlık geliştirmeye, hükümranlığını yine bu temel üzerinden pekiştirmeye ve meşrûlaştırmaya çalışan bir uygarlık.
Ontolojik emperyalizm biçimi, bizzat Batı uygarlığının kendine uyguladığı, bizzat Batı insanına yaşattığı bir emperyalizm biçimi.
Tanrı üzerinde hükümranlık kurmaya çalıştı Batılılar başlangıçta.
Şunu hemen vurgulamakta yarar var burada: Batılıların, hümanistlerin, rönesansçıların, reformasyoncuların temel kaygısı Tanrı üzerinde hükümranlık kurma kaygısı olmamıştı aslında.
Petrarca’dan Kant’a, Hegel’den Newton’a kadar modernliğin ilk dönem ve son dönem kurucu “baba”ları, şu ya da bu şekilde dindar insanlardı.
Dertleri, dinle savaşmak, tanrıtanımazlık kaygısıyla hareket etmek filan değildi.
Dertleri, insanın çiğnenen onurunu, önce yoksayılan, sonra zamanla yok edilen, kilise tarafından ipotek altına alınan özgür iradesini kurtarmaktı.
Bu ilk ontolojik emperyalizm biçiminin kaynağı, sebeb-i vücûdu, Kilise’ydi.
Hıristiyanlığın Tanrı’sı yoktu; Hıristiyanlığın tanrısı, her bakımdan tanrısı Kiliseydi yalnızca: Tanrı’nın Kilise’de tecessüm ettiği vazedilmiş, böylelikle Kilise tanrısallaştırılmış, kutsanmıştı.
Kilise tanrısı, insanın özgür iradesini ipotek aldığı için, yok saymıştı.
Tanrı fikrinin olmadığı yerde insan da olmazdı, olamazdı, varolamazdı.
Nietzsche’yi “Tanrı öldü” fikrine götüren yer tam da burasıydı işte.
Nietzsche, “Tanrı öldü” derken, bir ateist olduğunu ilan etmiyordu; “Tanrı’nın öldürüldüğünü”, Tanrı’sız yaşanamayacağını haykırıyordu.
Hümanistlerin de, modernliği kuran bilimsel devrimin ve felsefî devrimin babalarının kahir ekseriyeti de, Hıristiyanlıkla kavgalı değildi. Ama Kilise’nin önlerini tıkadığını, zihinlerini körleştirdiğini görüyorlar, çıkış yolu arıyorlardı.
Burada sade ama muhkem bir Tanrı tasavvuruna, insanın özgür iradesini hayata ve harekete geçiren sağlam bir insan ve hayat-dünya tasavvuruna sahip olan İslâm medeniyetiyle karşılaşmalarının Batılıların zihinlerinin açılmasında belirleyici roller oynadığını söylemekle yetineceğim sadece.
İFRAT-TEFRİT’İN SÜRÜKLEDİĞİ ÇIKMAZ SOKAKLAR…
Batı uygarlığı, ifrat / abartı ve tefrit / ayartı arasında gidip gelen bir yapıya sahip Greklerden itibaren.
William McNeill, bu zihin açıcı hakikati özlü bir şekilde şöyle özetler: “Batı uygarlığı, Grek naturalizmi / paganizmi / agnostisizmi ile Hint gnostisizmi / mistisizmi arasında yaşanan bir ifrat ve tefrit hikâyesidir.”
Bu tespitin modern zamanlara uyarlanışını Fransız tecrübesi üzerinden örnekleyebiliriz: Bir yanda kaskatı rasyonalizm biçimi, öte yanda katı Katolik geleneği.
Batı’yı felsefî olarak hem kuran hem de paradoksal olarak yıkan dinamik, işte burada gizli olan düalizm biçimleridir. Bu düalizm biçimleri, birbirlerine kapalı, hatta düşman tavırlar üretmiştir her alanda.
Tanrı-İnsan, Ruh-Beden, Metafizik-Fizik vesaire gibi...
Diğer iki emperyalizm biçimlerinin kaynağı da bu birinci / ontolojik emperyalizm tecrübesidir.
Tanrı’ya saldıran insan, elbette ki, dünyaya ve insana da saldıracak, dünya ve insan üzerinde de -günümüzde iliklerimize kadar yaşadığımız gibi- zorba, ürpertici tahakküm biçimleri geliştirecekti/r kaçınılmaz olarak.
Burada birilerini suçlama kaygısı içinde değilim. İçinde yaşadığımız dünyayı, devâsâ bir ağ’a dönüşen çağ’ı entellektüel bir arkeoloji yaparak tanıma çabası ortaya koyuyorum.
İstikametini yitiren dünyanın bizi çıkmaz sokakların eşiğine fırlattığını görelim, diyorum.
O yüzden onu-bunu suçlama kaygısıyla hareket etmek yerine, içinde yaşadığımız dünyayı, bizi ağlarına hapseden çağı iyi tanıyarak kendimize bakalım, kendimize çeki düzen verelim, istikametimiz üzerinde titreyelim, diyorum.
Bakın o zaman, bu üç emperyalizm biçimini nasıl yeneceğimizi, dize getireceğimizi göreceğiz sarahatle...
Bir adım daha öteye giderek, bu üç emperyalizm biçimini yalnızca bizim yenebileceğimizi, aşabileceğimizi idrak edelim ve kendimize çekidüzen vermeye odaklanalım, diyorum.
Yarınki yazıda, son iki emperyalizm biçimi üzerinden kendimize nasıl çekidüzen verebileceğimize ilişkin de bir iki cümle kurmak niyetimdeyim.
Vesselâm.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları





































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020