Halil BERKTAY
İki buçuk hafta süreyle bu köşeyi kapatıp spor sayfasına taşındım. Bir bakıma, İki Sene Mektep Tatiligibiydi (Jules Verne). Küçükken bu başlıkla okumuştum, o yüzden öztürkçesini düşünmeye bile kalkmıyorum. Zihinsel bir tatil oldu gerçekten. Hafta sonları oturup, 3 x 700 = 2100 kelime, üç “Okuma Notu”nu birden yazıp yollamaktan yorulmuştum. En azından, uğraştığım konular itibariyle. Gece ilk yatışım ve sonra su içmeye her kalkışımda, hafif REM uykumun arasında hep devleti, ulusalcılığı, Ergenekoncuları, Kürt ve Ermeni sorunlarını, (çeşitli anlamlarda) PKK realitesini, haklı ve devrimci şiddet fetişizminden kopamayan bir kısım “solcu”yu, gene aynı “sol” kafanın artık geleceğe değil sırf geçmişe dönüklüğü içinde sarılmaya muhtaç olduğu (1 Mayıs 1977 gibi) yalanları, bu enkazdan “sosyalizm” fikri ve kavramının diri çıkıp çıkamayacağını ve işte buna benzer daha birçok şeyi görüp durdum. 2500 yıl önce Sokrates “Gözden geçirilmeyen bir hayatı yaşamaya değmez” demiş, hem de son savunması, Apologia’sında. Karşıtlarımla galiba burada ayrılıyoruz. Onlar bu anlayıştan çok uzak. İçsel bir rahatsızlıkları yok. Sadece politik tavır ve sloganlar düzeyinde varoluyor; lâf yetiştirmeye çalışıyorlar.
Sıkıldım, sabahın 3’lerinde, aynadaki traşsız yüzüme bakıp bunları düşünmekten. Biraz gevşeyeyim, ağırdan alayım dedim. Aziz Nesin’in tek odada yaşayan üç kardeşle ilgili bir hikâyesi olmalı. Ayrıntılarını unutmuşum; her biri hayvan besliyor, diyelim kedi, köpek, kuş, tavşan gibi. Yersizlikten çıldıracaklar. Deli doktoruna mı gidiyorlar ne; o da mevcutlara ilâve, beş keçi, yedi kuzu, on tavuk, on iki güvercin daha almalarını tavsiye ediyor. Sonra haftalar boyu azar azar attırıyor yeni gelenleri; gün geliyor, o tek odaları onlara inanılmaz ferah gözüküyor.
İşte o misal. Haftanın beş günü ders verip, Cumartesi-Pazar da üç yazı yazmaktan bıkan ben, 16 gün boyunca saat 6’da hep bir panik ve âciliyet hissiyle uyandım. İlk işim fırlayıp bilgisayardan o ve ertesi günün programlarına bakmak oldu. Buna göre kafamda dört-beş yazılık planlar oluşturdum. Salı ve Perşembe 7:20 servisine yetişip üniversiteye gittim ve sabah iki saat yaz okulundaki konferanslarımı sürdürdüm. İster evde ister kampüste, öğlen 12’den itibaren televizyon karşısına geçip kâh yüzme, kâh atletizm seçmelerini seyretmeye koyuldum. 14:30 gibi ekran karşısından kalkıp klavye başına geçtim; 18’e kadar, Taraf’ın taşra baskısına girecek unsurları yetiştirmeye koyuldum. Bu arada öğrendim ki, İstanbul baskısına mutlaka yetişmesi gereken finaller varsa, ya taşraya bir “tampon” koyup sonra yerine aynı uzunlukta bir başka yazı geçirmek, ya da 19. sayfanın taşra baskısındaki manşet yazısını güncellemek gerekirmiş. 15-18 taşra furyası bitince biraz soluklandım; 21’de bu sefer yarı-final ve finaller için gene tv’ye göre pozisyon aldım; her madalya töreni ve reklam arasında koşup, açık duran laptop’uma notlar girdim; bazen yarışlar ancak 23:30, hattâ 23:50’de bittiğinden, ikinci ve asıl büyük telâş da o son bir veya yarım veya çeyrek saatte yaşandı; geldi, gelmedi, hat kaçıyor derken, son satırları, eh işte, tamı tamına geceyarısı yollamayı başardım diyelim. Bitmedi; bir telefon faslı başladı. Meğer bir editörden (Tamer Kayaş’tan) güya “kaçarken” diğerine (Begüm Doğanay’a) “tutulmuş”um. 00:03 : başlık kısa geldi, iki kelime eklemek lâzım; 00:07 : ikinci yazının spot’larını birleştirip, 15 çıkarıp 23 ekler ve ikiye bölüp üçle çarparsak tam oturacak. 00:10 : hangi resmi atalım ?
Gecenin 1’i; bu vartayı da atlattık, yarına allah kerim; çarpıntılar içinde uzanıyorum ve gözlerim kapanıyor nihayet. Oh, dünya varmış. Yok, deliksiz uyuduğumdan değil. Sadece, REM uykumda artık gözlerimin arkasından sırf Franklin’ler, Chicherova’lar, Felix’ler, Fraser-Pryce’lar geçiyor. Duramayan beyin korteksim, 1:41’ler (800 pist) veya 1:43-44’leri (200 serbest) ezberliyor; 3 santim ve 0.01 saniyeyle kaçan birinciliklere hayıflanıyor; 5000’in her tur 61’de geçilirse 12:42.50, 62’de geçilirse 12:55 koşulacağını hesaplıyor. Başımı yastığa koyuyor ve havada uçan çekiçler, çift burgulu iki buçuk perendeler görüyorum.
Velhasıl bir dinlendim, bir dinlendim, hiç sormayın. Derken kapanış töreni de oldu ve sustu her şey. Geçen Çarşamba’dan bu yana, bu “yaz gecesi rüyası”ndan, Hüseyin Aygün’ün “şikâyetler üzerine, ifadesini almak amacıyla” kaçırılmasıyla; bir “konteynır kenti”nin vurulan polisleriyle; artık hiçbir anlam ifade etmeyen, sahte ve duygusuz “bütün ölümler bitsin”ler, “üzgünüz”ler, “barış istiyoruz”larla; BDP milletvekillerinin “habersiz” yol kesen PKK gerillalarıyla kucaklaşmasıyla; Gaziantep’te patlayan bombanın öldürdüğü ve yaraladığı insanlarla uyandım.
Özlemişim. Sevgili memleketim. Canım Türkiyem.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
müfit günal
Melih bey, yazınızı okuduktan sonra , AKP li olmamama rağmen iyi ki AKP var diyorum,hangi parti olsaydı bu durumdan vazife çıkaran askerlerin yaptıklarına dur denecekti.