Abdurrahman Dilipak
Cola reklamını görmüşsünüzdür, başörtülü ve gökkuşağı rengi saçlarıyla, sakallı ve pop kıyafeti ile herkes Ramazanda da Cola sofrasında iftarın keyfini çıkarıyor. Ne güzel değil mi, farklı ve bir aradalar. Zemzem ve rakı eksik sofrada. Bir sonraki Ramazana helal bira, helal şarap, helal şampanya, sonra “Nane Likörü” ile başlarız.
Ben bugün, bir suikast sonucu dar-u bekaya göç eden bir “fani”nin Twitter hesabından seçime dair bir “Memleket manzarası” sunmak istiyorum size. Hem de ölümüne AK Partili genç bir hukukçunun Twitter hesabından. Kim bilir belki de o bir “ölü” değil, “şehid”dir. Allah rahmet eylesin.
Genç avukatın ölüm sebebi de ilginç: Aksaray’da çiftçi Abdurrahman Düzgün, eski eşinin boşanma davası avukatı Av. İbrahim Ergin’i ofisinde göğsünden tabancayla vurarak öldürdü. Aynı silahı başına dayayıp ateşleyen A. Düzgün, ağır yaralı kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Olay, 29.4.2019 günü saat 12.30 sıralarında Eski Sanayi Caddesi’ndeki ofiste meydana geldi. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Allah rahmet eylesin.
Onun şahitliğine şahitlik etmek istedim. Aşağıdaki satırlar, 2018’den bu güne Twitter’da ağırlıklı olarak AK Partinin süreçteki durumunu sorgulayan cümleler. O diyor ki: “Kişinin sahip olduğu inanç, değer ve yargılarını bildikten sonra, nasıl davranacağını tahmin etmek zor değildir. Özellikle son dönemde Ak Partide yapılan yanlışlıklar mevcut. Fakat hiçbir sebep Ak Parti içinden çıkacak yeni bir oluşumun gerekçesi olamaz. Kaybettim diye mücadele bırakıldığı zaman asıl kayıp anı başlamıştır. Mesele; neden kaybettim muhasebesini yaparak, ihlasla daha da gayretle çalışmaktır.
Gemi su almaya başladı mı, fareler gemiyi terk etme planları yaparmış. Şaşırdık mı, elbette değil. Sorun farelerin zamanında el üstünde tutulmasıydı... Gün, yanlışlıkları devamlı konuşmaktan daha önemlisi olan, hatalarımızdan ders alıp ileriye dönük çalışmalarda aynı hataları tekrar etmemektir.
Bu seçimler gösterdi ki, kaybedilen belediyeler, kazananların başarısından çok daha önemlisi yaptıklarımız yanlışlıkların sonucudur. Anlamıyorsan gönül dilinden, göremiyorsan kalp gözünden, nasıl anlatayım sana, ben içimdeki kopan fırtınayı... Dava diye bir derdi olan adamların, mücadele ruhunu öldüren en önemli şey, mücadele ettikleri kişilerin kendilerine karşı tercih edilmeleridir. Davamız aşkımız olmuş, davası aşk olan ise yorulur mu? Dünyada imtihan, ahirette hesap var. İmtihanı vermek şüpheli, hesaba çekilme kesin. Karar senin...
Bu seçimler sonucunda ortaya çıkan tabloya göre, ekonomik verilerin seçmen tercihini beklenenden etkilediği görülmüştür. Biz bu memleketin tozu dumana katan delice esen yeline bile, vurgun insanlarız şimdi ben sana, neyi anlatayım... Hayırlısı ile oyumuzu kullandık ama önümüzde sıkıntılı günler var. Allah’ım, Reisin ve aziz Türk Milletinin yardımcısı olsun... Tavrımız ve safımız... Yüreğinin seni götürdüğü yerde, ihlasla konuş, yoksa söylemek için ya yıllarca arar ya da yıllarca beklersin”.
Seçim öncesi mesajlar: “31 Mart 2019 yerel seçimlerinde eğer Ak Parti istediği başarıyı yakalayamaz ise, çok neden sayılabilir ama ilk maddesi, yanlış aday tesbitidir. Başarısızlıkta, hataları tesbit etmek kolaydır. Önemlisi, başarı sırasında, yapılan hataların tesbitidir. Bir gün aklın ve vicdanın bir şeyler diyorsa, sen vicdanının sesini dinle. Vicdanınla aldığın karar her zaman lehine olmayabilir ama bil ki, haklıdan yanadır. Bence 31 Mart gecesi, Ak Partide artık hiçbir şey gönüllü / gönülsüz eskisi gibi olmayacaktır. Ak Parti’de ayak bağı olanların, değişimi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkacaktır. Vatandaşın Ak Parti ile genel anlamda sorunu yok(tu). Sorun, aday olarak vatandaşın önüne konan tabanda karşılığı olmayan, atanan, sıkıntılı adaylar ve bunlara referans olanların samimiyetsizliğidir. Ekonomik veriler bozulmadan, halkın cebine ve mutfağına dokunmadan Ak Parti içinden çıkarmaya çalışılan yeni oluşumun toplumda hayat bulması zordur. Bu nedenle önümüzdeki süreç, ekonomik saldırıları yoğun yaşayacağımız zamana gebedir. Eğer kirli üst akıl, yeni bir oluşumu hayata geçirecek ise, bu oluşumun önünü açmak için ekonomik saldırı ve gezivari eylemleri hayata geçirmeye çalışacaktır. Kıyafetimiz, mesleğimiz veya malımız bizleri değerlendiren şeyler değildir. Değerlerimize hizmet ettikleri oranda değerlidirler. Hedefe götürmüyorsa, yolun ve yoldaşın, gir ağla, çık ağla... Doğrularıkonuşmak kadar, doğruları savunmak ve kabul etmek de önemlidir.
Hedefe giden her yol doğru veya mübah değildir. Hedefe, her yolu mübah gösteren yol, yanlış yol, yolcu da yanlış yoldadır. Kişinin diplomalara sahip olması, adaletli olmasını sağlamıyorsa, o insan beyni kitap yüklü cahilden başka bir şey değildir. Bugün teşkilatlarda söylenen, kefenimizle geldik, başımızı değil gövdemizi taşın altına koyduk gibi sözlerin halkta karşılığı yoktur. Halkımız çok şey istemiyor. Sadece Reis gibi olun diyor. Son dönem Ak Partide işler kötü gidiyor yorumu eksiktir. Düşünün başımızda Reis gibi bir dünya lideri var. Ya Kılıçdaroğlu Ak Parti başında olsaydı? Bu nedenle işler kötü değil, görünenden çok daha sıkıntılıdır. Uğrunda kavga ediyorsan çilesini çekiyorsan, ilkelerin dava, sense dava adamısındır. Çilen yoksa, ya davan ya da dava adamlığın yoktur. Yanlış arkadaş, bozuk yemek gibidir, insanı zehirlemese bile, ishal eder ve sonra, ishalken gaz çıkarmanı bekler. Ak Parti içinden çıkacak / çıkabilecek oluşumlar kazanmak odaklı olmayıp kaybettirme odaklıdır. Asıl hedef Reisin desteğinin yüzde elli altına düşürülmesidir. 31 Mart gecesi Sayın Devlet beyin yapacağı seçim sonuçlarına yönelik değerlendirmenin en büyük olumlu/olumsuz yansıması Ak Partide oluşacaktır.
İster kabul edelim, ister etmeyelim. Görünen o ki, Ak Parti Ankara’da belediye başkanlık seçimini kaybetmesi halinde, sistem tartışması ve meşruluk tartışması başlayacaktır. Önce fısıltısı duyulan şimdi ise, yavaşça ete kemiğe bürünmeye başlayan, Ak Parti içindeki yeni parti kurma heveslileri zannediyorlar ki, kendileri iktidara gelecekler. Görmedikleri, kendilerini mancınık olarak kullananların amacı, Ak Parti olmayıp, Reisin, başkanlıktan düşürülmesidir. 28 Şubat sürecinin,1- Sivil toplum örgütleri, 2- Silahlı Kuvvetler, 3- Sermaye, 4- Medya, 5- Muhafazakâr grup kesimi maalesef tam açığa çıkarılamamıştır. Görünen resme göre çok zor, hadi kazansak bile... Kimleri küstürerek ve neleri kaybederek.. KAZANIRKEN KAYBETMEK..
Dikkatinizi çekmiştir, Aksaray’da Ak Parti adına son dönemde, dikkate almamız gereken, en azından oldukça dikkat çekici siyasi gelişmeler yaşamaktayız. İstifa eden, belde teşkilat başkanları, teşkilat yönetim üyeleri, küstürülen, dışlanan dava adamları ve tüm bunlara rağmen, şımarıklığı tavan yapmış bazı yöneticiler. Seçim çalışmalarını, partide, al külah ver takke, dostlar alışverişte görsün olarak görenler ve en tiksindiricisi de, dizilere taş çıkartan fiskoslar, dedikodular. Bütün bunların yanında, bırakın partiye kendine hayrı olmayan Polat Alemdar rolüne bürünmüş ve parti bizden sorulur havasındaki bazı zübükler. Görünen köy kılavuz istemezmiş. Demem o ki, Ak Parti Aksaray Belediye Başkanlığı seçiminde durumu oldukça sıkıntılı. Vatandaşın nezdinde, partinin saklanamayan ciddi bir oy kaybı mevcut. Hadi daha açık ve kitabın ortasından konuşalım. Ak Partinin 31 Mart akşamı Ankara’yı kaybetmesi durumunda, ete kemiğe bürünecek Gül - Davutoğlu - Babacan oluşumuna, Aksaray teşkilatında, yetkili ve görevli bulunan bazı kişilerce, şimdiden, Aksaray’daki kadroları hazırlanıyor. Bu nedenle, Aksaray’da, Ak Partiye gönül vermiş dallar birer birer kırılıyor. Benden söylemesi, kazanırken kaybediyoruz. Çünkü sessiz çoğunluğun feryadı duyulmayacak, görülmeyecek gibi değil. Benimki ise, bir feryat, bir çığlık, ne derseniz, nasıl görürseniz işte. Çünkü partide bir görevim yok, yetkim de yok, GÖREV VERİN ÇALIŞALIM teklifimize zaten gel çalış diyen de yok. Sanki zemheride hayallerim, bu nedenle bu yazıma, ister bizimkisi bir aşk masalı veya vebal atma amaçlı züğürt tesellisi olarak görün. Bütün bunlardan sonra önümüzdeki seçimlerde, Aksaray’da belediye başkanlığını, kazanabilir miyiz?” Bu yarın da devam edecek. Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022