Ahmet AY
Heyecanlıydık. Bazıları gibi kurulacak parti ne kadar yaşayacak? AYM bunu da kapatacak mı? Endişelerine zamanımız yoktu. Çünkü onlar kapatmaktan bıkmayıncaya kadar siyasi mücadelemize devam edecektik. Bu davada yılgınlık yoktu, bu dava haktı.
Tek sıkıntımız Erbakan Hocamızdan ayrılıp ona rakip olacaktık, onun yasaklı olması bize teselli için yeterli değildi. Onu bırakmak en zor ve tek sorunumuzdu. Doğrusunu isterseniz, AK Parti'nin kuruluşu ve sonrasında hiçbir zaman rahmetli Necmettin Erbakan Hoca'yı “bırakmak” gibi bir amaç ve gayreti olmadı, tam tersine onun istek ve idealini gerçekleştirmek için gerekli olan ruhu sağlamaktı çabamız.
Neydi ideali?
Adil ve hakkaniyete uygun bir ülke, bir bölge, bir dünya…
Onu yasakladılar, siyaset yapmasına izin vermediler, lakin onun yetiştirdiği dava arkadaşlarının siyaseti bırakıp gitmeye niyetleri yoktu.
Gerçi Recep Tayyip Erdoğan'a da yasak koydular. Hatırlarsınız; “Artık muhtar bile olamaz.” manşetlerini. Cezaevine koymuşlardı ya, yerleşik düzenin mafyası/medyası bayram yapıyordu.
“Milletin gücü üstünde beşeri manada güç tanımayan”ların bıkacaklarını, pes edeceklerini umuyorlardı. Oysa bu kadro, “Bu davanın sahibi Hak'tır, Hak olan davada zafer muhakkaktır.” ilkesini şiar edinmişlerdi. Dolayısıyla yılmak yoktu, yorulmak yoktu, tırsmak hiç yok.
14 Ağustos 2001, mütevazı bir salon, yüreği milletine sevdalı insanların doldurdukları salonda Recep Tayyip Erdoğan yaptığı ilk konuşmada:
“Değerli dostlar, bugün, Türk siyaset tarihine, hizmete sevdalı insanların kurduğu Ak Partinin doğum günü olarak geçecek, kutlu olsun ve bugünden sonra Türkiye'mizde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…” demişti.
Tarihi bir konuşmaydı, konuşmasını bitirirken son cümlesi sonradan Ak Parti'nin değişmez sloganı olmuştu:
“Her şey Türkiye için.”
Bu konuşma sonunda başta Abdullah Gül, Bülent Arınç olmak üzere bütün salon gözyaşlarıyla ve coşkuyla ayakta alkışlamışlardı Genel Başkanlarını.
Yerleşik düzen de pes etmiyordu, yasakladılar, seçime sokmadılar partinin genel başkanını. Oysa Milli Eğitim Bakanlığının kitaplarında Ziya Gökalp'in yazdığı şiiri okumuştu Sayın Erdoğan. Yargı, hukuku ayakları altına alarak yasak koydu Recep Tayyip Erdoğan'a.
Biz de bıkmıyorduk,
Kurulduktan sadece 15 ay sonra tek başına iktidar olmuştu Ak Parti. Millet derdine deva olarak AK Parti'yi seçmişti. Bismillah diyerek işe başladı Ak Parti, ama ordu içinde bir grup darbe için çalışmalara başlamıştı bile. “Kendilerinden” olmayan Anadolu insanına ülke teslim edilemezdi. Çünkü Anadolu aynı zamanda dindar, kuşatıcı, farklılıkların diyarıdır, yerleşik düzen ise “öteki” üzerinden sürdürdüğü kavgalarla muktedir olmayı tercih etmişti.
Bunları aşan AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'a, 27 Nisan 2007 Cuma akşamı korsan e-muhtıra ile “çekil” mesajı gönderdiler. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bana bağlı kurumlar hassasiyetlerini benden alır.” diyerek cuntaya haddini bildirip girdiği genel seçimlerde milletin yarısının oyuyla iktidarını güçlendirdi ve ilk Başbakanları Sayın Abdullah Gül'ü Köşke çıkardı.
Kendilerini devletin sahibi, milleti de kendilerine hizmetkâr gören yerleşik düzen bıkmıyordu. 2007 seçimlerinden sadece 8 ay sonra AK Parti'ye kapatma davası açıldı. Bu süreç çok çetindi, ama AK Parti milleti “azgın azınlığa” bırakmaya niyetli değildi. Direndi, mücadele etti ve bu badireyi de atlatmıştı.
Şımarmadılar, ihanet eden yol arkadaşları olsa da, korkanlar kaçıp gitse de “Abdulmecitlerin imanı”na sahip dava adamlarının gayretleri ile bugünlere geldiklerini unutmadılar. Daha çok çalışmak gerek dediler, çalıştılar.
İçerdeki elemanlarını tek tek kullanan dış güçler netice alamayınca bütün elemanlarını bileştirerek bir yandan terörle, bir yandan saldırılarla, bir yandan medya ve siyasi partilerin ahlaksızlıklarıyla netice almak istediler, olmadı. Kaos, terör, linç teşebbüsleri yine kararlı kadrolar sayesinde, ama en çok Recep Tayyip Erdoğan‘ın cesur liderliği ile bertaraf edildi.
En has elemanları olan Fetullahçılar üzerinden gerçekleştirmek istedikleri 17-25 Aralık yargı-emniyet darbesi de püskürtüldükten hemen sonra Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmaması için “çatı” kurdular. Lakin millet kararını vermişti, Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı.
Baş edemiyorlardı, milletle başa çıkılmayınca 2016'nın 15 Temmuz'una geldik.
Tarihin kayıtlarına, “daha alçağı olmadı” diye geçen Fetullahçı Terör Örgütü'nün ülkeyi işgal teşebbüsü yine “Abdulmecitlerin imanı”na sahip bu kadrolar ve aziz millet defetti. İşgalci güçler en büyük kozları olan FETÖ'yü saldırtarak Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve partisinden kurtulmak istediler.
Allah yardımını esirgemiyordu, Sayın Erdoğan 16 Nisan 2017'de bağımsızlık anahtarını tam 100 yıl sonra İngilizlerden almaya muvaffak oldu. Tarihe geçecek başarılardan sonra yeni bir dönem başlıyor.
Bugün artık parti 2019'da yapılacak olan mahalli seçimlere, ama daha önemlisi yeni sistem gereği hükümet edecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanacak. Bu seçimin matematiği bugüne kadar yapılan hiçbir seçimin matematiğine benzemez.
O zaman yeniden “Abdülmecit'ler” olma zamanıdır. Hepimize büyük iş, görev düşüyor.
Ama en çok Genel Merkez hassas olmalıdır. İl, İlçe Başkanlarının “Abdulmecit'in imanı”na olup olmadıklarına mutlaka bakmalı.
Yeni Sistemin başlayacağı bu ilk seçimlerde Genel Merkez başta olmak üzere teşkilatların yapacakları hata/lar sadece hata olarak değerlendirilmeyecektir, biline.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019