Akif BEKİ
İran’da yıllardır bastırılan hoşnutsuzluklar, biriktirilen öfke sokakta patladı. Hedefteki Ruhani bile isyanı, halkın yolsuzluklardan, hayat pahalılığı ve baskı rejiminden bunalmasına bağlıyor.
Bizde bazı yayınlara bakıyorum, ‘Mesele hayat pahalılığı, yolsuzluk, baskı filan değil, bu görüntü altında düğmeye bastılar, dış güçlerin oyunu, sen hâlâ anlamadın mı’ şablonlarını zorluyorlar.
Zorla değil ya oturmuyor. Cumhurbaşkanları ısrarla “Sokağa çıkan herkesin dış güçlerce yönlendirildiğini söyleyemeyiz. İran halkı yöneticilerini protesto etmekte özgürdür, devlet eleştirilere kulak vermeli” diyor. Sokağın taleplerini yerine getirme, sıkıntılarını çözme sözü veriyor.
Devirmek istedikleri Ruhani bile halkının memnuniyetsizleriyle empati kuruyor. Fakat yok, bizim gayretkeşler baskıcı rejimle empati kurma peşinde. Sanki saldırı altında olan bizim devlet, özdeşleştirircesine savunuyorlar, ne alaka!
Sosyal patlamalar yaşandığında, bundan yararlanan dış düşmanlar muhakkak ki çıkar.
Bizim ‘dış güçlerciler’in yaklaşımı ise tam tersi. ‘Sosyal patlamayı İran’da bile olsa mutlaka dış mihraklar çıkarır, kötü yönetimler değil, onu külahıma anlat’ teorisine dayanıyorlar.
İran’a düşman mı yok oysa; Suud’u, Amerika’sı, İsrail’i aportta bekliyor, molla rejimini sokakta yıktırmak için ellerinden geleni artlarına koymayacaklarına ne şüphe.
Fakat dış müdahalecilere fırsat vermemenin yolu da kendi halkını hoş tutmak, hak ve özgürlük taleplerini karşılamak değil mi?
Bunun farkında olmasa, ‘yağmacı azınlık’ diyerek vandalları marjinalize etmekle uğraşır mıydı Ruhani! Kolaycılığa kaçmaz, alayına yapıştırmaz mıydı ajan, provokatör, uşak, maşa, satılmış yaftasını!...
Barışçıl protestoları toptan suçlaştırır, yasal eleştirileri de kriminalize eder, sokakta terör estirenlerle hak arayan meşru muhalifleri bir tutup hepsini birden yasaklar, hepsini başı ezilesi ‘rejim düşmanı’ torbasına tıkıştırırdı.
Ama alttan almaz, tepkileri anlayışla karşılama basiretini göstermezse sokaklarının körükleyeni, kızıştıranı, karıştıranı da eksik olmaz, bilmez mi Ruhani!...
GEL DE BARLAS’A HAK VERME
Halkın şurasına gelmiş, burnundan soluyor. Şii milislerin kendi paralarıyla Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de kazandığı zaferler, dalgalandırdığı bayraklar karın doyurmuyor, kayıplarını telafi etmiyor, siyasi özgürlüklerini geri vermiyor.
Onun için Hamaney’den aşağı, rejimin bütün baskı ve dikta unsurlarına ‘ölüm’ sloganları atıyor, ‘kahrolsun’ diye bağırıyorlar.
“Kanımız, canımız İran’a feda ama Irak’a, Suriye’ye değil” diyorlar.
Kendi keselerinden fetih ihtirasları peşinde koşulmasını, yayılmacı siyaset güdülmesini, ona buna kafa tutulmasını istemiyorlar.
Devletini yaşatmak için insanını feda etme pahasına girilen güç gösterileri canlarına tak etmiş. Yeterince dolmasa, yoksullaşmasalar kim, hangi emperyalist parmak bir işaretle sokağa dökebilirdi İranlıları?
Türkiye için en doğru tutumu, Sabah’ta Mehmet Barlas yazdı.
Salı günü, aynı hataya düşmeyelim diye uyardı.
Yazısındaki, Suriye’de rejim muhalifi diye terör örgütlerine destek verdiğimiz iddiasını bir kenara ayırıyorum.
Fakat ‘İran bizim iç işimiz değil, bırakalım aralarında halletsinler, ne halkını ne yönetimini karşımıza alalım’ demekte haksız mı?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025