Alper GÖRMÜŞ
Hrant Dink’in Ermeni soykırımı hakkında diasporadaki radikal Ermenileri sinirlendiren, soykırımın açıkça ve ısrarla telaffuz edilmesi gerektiğini savunan Türkiyeliler arasında ise genellikle ‘naif’ diye değerlendirilen ilginç bir yaklaşımı vardı:
“Hasta iki toplum var: Türkler ve Ermeniler… Ermeniler büyük bir travma yaşıyor Türklere yönelik, Türklerse Ermenilere yönelik büyük bir paranoya yaşıyor. İkisi de klinik vakalar… Kim tedavi edecek bizi? Fransız senatosunun kararı mı, Amerikan senatosunun kararı mı? Kim reçeteyi verecek? Kim bizim doktorumuz? Ermeniler Türklerin doktoru, Türkler de Ermenilerin doktoru… Bunun dışında doktor, ilaç, hekim mekim yok. (…) Türklere diyorum ki, ya, Ermeniler niye bu kadar ısrar ediyor bu sorunun üzerinde, diye sorun kendinize… Biraz empati yapın, o zaman bu duruşta belki biraz onur görebilirsiniz… Ermenilere diyorum ki, Türklerin ‘Hayır, bu bir soykırım değildir’ demelerinde de bir onur görmeye çalışın. Nedir o onurlu duruş? ‘Bir Türk olarak ben soykırıma karşıyım, ırkçılığa karşıyım, soykırım Allah’ın belası bir şey, nasıl ya, benim atalarım böyle bir şey yapamaz, çünkü ben yapmam.’ Dolayısıyla burada da bir onurlu duruş vardır.”
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, 1990’larda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) mensup bazı askerlerin Güneydoğu’da, sonradan Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da mahkûm edilen operasyonlarını hatırlatan CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na karşı başlatılan seferberlik -artık nasıl bir çağrışımla bilmem- bana Hrant Dink’in bu sözlerini hatırlattı. Ona nazireyle şöyle naif bir paragraf peydahladım:
“Sezgin Tanrıkulu’na karşı başlatılan öfkeli kampanyaya katılanları kınayanlara diyorum ki, onların ‘Hayır, TSK dünyanın en şerefli, en mert ordusudur, asla böyle bir şey yapmamıştır, yaptı diyenler alçaktır’ demelerinde bir onur görmeye çalışın. Nedir o onurlu duruş? ‘Bir Türk olarak ben savunmasız insanların tepelerinden aşağı bomba bırakılmasını kabul edemem, dünyanın en şerefli, en mert ordusunun askerleri böyle bir eylem gerçekleştirmiş olamaz; nasıl ya, benim ordum böyle bir şey yapamaz, çünkü ben yapmam…’ Dolayısıyla burada bir onurlu duruş vardır.”
Keşke böyle olsaydı, yürümekte olan linç kampanyası hiç değilse böyle bir duygudan kaynaklansaydı. Fakat biliyoruz ki bu naif bir temenniden öteye geçemez.
Peki, hangi duygu devrede? 1990’larda böyle şeyler olduğunu bilmeyen, dolayısıyla söylenenlerin alçakça bir iftiradan ibaret olduğuna inananların duyguları mı?
Hayır, ne yazık ki o da değil. Öyle olsaydı, bu dahi zorlansa teselli bulunabilecek bir ihtimal olurdu.
Devrede olan ne yazık ki “Biliyoruz fakat dile getirenin burnundan getiririz”ci bir milliyetçilik, bir hakikat düşmanlığı ve buralardan kaynaklanan hoyrat bir duygu.
Koca bir toplumun hukuken de tescillenmiş bazı gerçekleri bildiği halde bilmiyormuş gibi yapması ve dile getirenlere karşı hakiki bir öfke (hatta nefret) duyması ne çürütücü bir şey.
Milyonlarca insanın oluşturduğu bir toplumdan söz edince böyle cümleler soyutlaşıyor, anlaşılmaz oluyor. Anlaşılması için mikro düzeyden, mesela aileden bir örnek verelim.
Büyük ağabeyin kız kardeşine tecavüz ettiği varsayımsal bir aile bu… Kalabalık aile bireylerinin tümü tek tek bunu bildiği halde bırakın aile dışını, birbirlerine bile bundan söz etmemekte, böylece belki ağırlığından kurtulabileceğini düşünmektedir. Ne var ki yıllar sonra, artık bir nesil atlamış olan aile üyelerinden biri bir vicdan krizi ânında olayı hatırlatır ve kıyamet kopar.
Bu kıyamete kaynaklık eden muhtemel duyguların sayısı burada da üç: “Olamaz, benim soyumdan biri böyle bir şey yapmış olamaz, çünkü ben yapmam” diyenlerin duygusu… Hakikati -bir önceki nesil kendisine anlatmadığı için- gerçekten de bilmediği için bunun ‘alçakça bir iftira’ olduğunu söyleyenlerin duygusu… Ve “hepimiz, bütün aile yaşananları biliyoruz fakat bunu dile getiren üyemizin dilini kopartırız”cı bir hakikat düşmanlığı ve buralardan kaynaklanan hoyrat bir duygu.
İlk ikisinde az da olsa bir teselli bulabiliriz, fakat üçüncüsünde bulamayız. Her şeyi bildiği halde birbirinin yüzüne baka baka bilmiyormuş gibi yapan ve hakikati dile getirenlere karşı hakiki bir öfke (hatta nefret) duyan o aile içten içe çürür.
Şu anda toplum Sezgin Tanrıkulu’na karşı iktidarından muhalefetine hatta kendi partisine kadar, bildiği aile içi tecavüz vakasına ‘yok’ muamelesi yapan ve ‘var’ diyen mensubuna dünyayı dar eden aile gibi davranıyor… Ve çürüyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025