Alper GÖRMÜŞ
Gazetecilerin, başlarına gelen her musibeti “iktidarın baskısı”na havale edip kendi sorumluluklarından kaçmaları (psikolojide bu türden davranışlara “yansıtma” deniyor) Hasan Cemal hadisesinden sonra bir “imkân” olmaktan çıktı.
Bu “imkân”ın sürdürülebilmesi için Hasan Cemal ve benzeri hadiselerde gazetecilerin denizanası pelteliğindeki dirençsizliklerinin hatırlatılmaması; gazetecilerin başlarına gelenlerin çoğunun müsebbibinin “iktidar baskısı” bahanesine sığınıp kendilerini gizlemeyi başaran patronlarolduğundan söz edilmemesi gerekiyordu...
İşte bu nedenle, gazeteleri ve televizyonları yöneten gazetecilerin, iktidarın patronlar üzerinden gönderdiği söylenen “talimat”lara direndikleri takdirde neler olabileceği, bu ezberlerin içine hiç nüfuz edemedi.
Şimdi, ilk kez Hasan Cemal hadisesi vesilesiyle ezber bozuluyor, “basın özgürlüğü, baskı, sansür, otosansür” bahsi, “gazeteciler direnseydi böyle mi olurdu” sorusuyla birlikte mütalaa edilmeye başlıyor.
Tarhan Erdem’in yazıları
Bu işin öncülüğünü Tarhan Erdem’in yaptığını söylemek yanlış olmaz. Ya da şöyle diyeyim: Bu işi,“iktidarın gazeteciler üzerindeki baskısını önemsizleştiriyor” eleştirilerine aldırmadan ve lafını dümdüz söyleyerek yapan gazetecinin adı, Tarhan Erdem.
Erdem, meselenin özüne önce, “Milliyet olayı” başlıklı yazısındaki (Radikal, 7 mart) şu cümlesiyle parmak bastı:
“Eğer, Başbakan’dan ve danışmanlarından gelen baskılar gerçekten varsa, iki taraf için de ahlaki olmayan bu girişimler yok sayılabilmelidir!”
Tarhan Erdem, 21 mart tarihli “Hasan Cemal ve Özkök” başlıklı yazısında da, “iktidarın patron üzerinden gazetecilere baskı yapması” denklemine, editoryal bağımsızlıklarına kıskançlıkla sahip çıkan gazetecilerin dahil edilmesi durumunda işleyişin nasıl değişeceğini, Hasan Cemal hadisesi üzerinden anlattı.
“İktidardan arıyorum, atın şu adamı”
Tarhan Erdem’in bu ikinci yazısı, son yıllarda bazı muhalif gazetecilerin başına gelen her şeyi doğrudan iktidara bağlama refleksine dair, tanığı olduğu bir hikâyeyle başlıyordu:
“Bundan üç yıl kadar önceydi; hükümet kaynaklı baskılardan yakınan bir gazete sorumlusundan; baskının failini, araçlarını, yöntemini öğrenmeye çalışmıştım.
“Muhatabım, failin sesini duymadığını, başkasının aracı olduğunu, patrondan da doğrudan bir talimat almadığını belirtiyordu, ama ısrarlıydı; çeşitli yollar veya tavırla istediği yayını yapamıyordu! O gün, baskının kaynağını duymuştum ama ‘talimatı vereni’ öğrenememiştim! O gün bugün yakınmalar arttı, son aylarda Başbakan’ın isteğiyle yazarların işine son verildiğine herkes inanır oldu, hatta AK Partililer bile!”
Tarhan Erdem’inkine benzer bir yakınmayı ben de iki yıl kadar önce CNNTürk’te Ayşenur Arslan’ınMedya Mahallesi programına katılan tiyatrocu Mehmet Ali Alabora’dan dinlemiş, o günlerde bu hikâyeyi sıcağı sıcağına bu sütunlarda şöyle anlatmıştım:
“(...) Arslan, sözü, medyadaki ‘hükümet baskılarından kaynaklanan oto-sansür’e getirince Alabora patladı ve bu anonim edebiyatın yazarlarının ortaya çıkıp bütün bildiklerini anlatmalarını istedi. Alabora, orada burada olan bitene ‘göz tanıklığı’ yaptıklarını öne süren gazetecilerin varlığından söz etti ve onların artık susmamaları gerektiğini söyledi.
“Dikkatimi çekti: Ayşenur Arslan, Alabora’nın ‘çıksınlar, açık açık söylesinler’ talebine nedense hiç destek vermedi. O sanki, bu edebiyatın ‘anonim’ kalmasından memnun gibiydi.” (Taraf, 22 Kasım 2011).
Bugüne kadar bu anonimlikten patronlar da gazeteciler de bol bol yararlandı: Patronlar, “iktidar baskısı”nı kullanarak editoryal sürece mecburen müdahale etiklerini söyleyegeldiler... Gazeteciler de başlarına gelenlerin çoğunun durumdan vazife çıkaran patronların tasarrufu olduğunu bildikleri hâlde, daha “şık” olan “iktidar baskısı”nı vurgulamayı tercih ettiler.
T. Erdem, E. Özkök’e soruyor...
Tarhan Erdem, yazısının son bölümünü, Hasan Cemal hadisesinin de bu çerçevede algılanmasını isteyen Ertuğrul Özkök’e cevaba ayırmıştı...
Şöyle diyordu Ertuğrul Özkök:
“Gazetecilerin sesinin kesilmesinin arkasında onu aramayacaksak kimi arayalım. Başbakan’a en kritik konularda, en yakın arkadaş grubunu kaybetme pahasına en büyük desteği veren bir Hasan Cemal bile fikrini yazacağı 100 cm kâğıt bulamayacaksa, kim, hangi demokrasiden söz edecek ki...”
Tarhan Erdem, ardından, bu yaklaşımın neyi gizlediğini fâş eden birkaç soru sıralıyordu:
“Derya Bey, yazıyı gazetede bassaydı, Hasan Cemal ayrılacak mıydı? Derya Bey, Milliyet’in sahibinden talimat almasaydı, bu mesele çıkar mıydı? Milliyet sahibi, eğer yapıldığı söylenen baskı karşısında, ‘Herkes kendi işine baksın’ diyebilseydi değil, düşünebilseydi, Hasan Bey gazeteden ayrılır mıydı? (...) Başbakan’ın, halka söylediklerini eleştirme görevi başka, sözlerini tehdit veya emir saymak başka bir yaklaşımdır; ikincisi Hasan Cemal olayındaki gibi, ‘vazife çıkarma’ yolunu açar.”
Gazeteciler artık sorumluluklarını gizleyemezler
Toparlayarak bitireyim...
Gazeteciler yıllardır iktidarlar karşısında mızıldanmaktan başka bir şey yapmadılar, ortaya direnme anlamına gelebilecek hiçbir şey koyamadılar.
Hasan Cemal hadisesiyle, bu risksiz, tehlikesiz pozisyon sürdürülebilir olmaktan çıkıyor, tablo netleşiyor.
Psikolojideki “yansıtma” tekniği, kendi sorumluluklarının yükünü azaltmak isteyen öznelerin bilinç-dışı davranışlarına dairdir; yani aslında o özneler yaptıkları şeyin farkında değillerdir ve dolayısıyla bir ölçüde mazurdurlar...
Fakat kendi sorumluluklarını gizlemek için sürekli olarak ve sadece iktidar baskısını işaret eden gazeteciler her şeyin farkındadırlar ve dolayısıyla mazur değildirler.
Bu davranışlarını, Ertuğrul Özkök’ün yaptığı gibi Hasan Cemal hadisesinden sonra da sürdürürlerse, basın özgürlüğü kavgaları inandırıcı olmaktan çıkacaktır.
***
Bir düzeltme, bir özür...
Düzeltme: 22 marttaki “Öcalan’ın büyük dönüşümü ve sol” başlıklı yazımda, 2005’te Öcalan’ı temsil ettiğini söyleyerek gazetecilerle (bu arada benimle de) görüşmelerde bulunan Türk solunun önemli isimlerinden Sarp Kuray’ın, yanındaki avukatı da “Öcalan’ın avukatı” diye tanıttığını yazmıştım.
Zihnimde kalan buydu, fakat bana gönderilen bir e-mail mesajından bunun doğru olmadığını öğrendim. Zaten, dönüp kontrol ettim, o görüşmeyi anlattığım 2010 tarihli yazımda da o kişiden sadece “bir avukat” diye söz etmişim.
Özür: Aynı yazıda Öcalan’ın o dönemdeki avukatlarından Mahmut Şakar’ın adı da geçiyordu....
Öcalan’ın eski avukatlarından Ahmet Zeki Okçuoğlu, 2010’da Yeni Şafak’a verdiği bir söyleşide, Şakar’ın, PKK’nın 2004 kongresinde aldığı koşulsuz silah bırakma kararını, son anda kongreye yetişerek ve Öcalan adına konuştuğunu söyleyerek geri aldıran kişi olduğunu söylemiş, ben de bu bilgiyi Okçuoğlu’ndan alıntıyla kullanmıştım.
Ayrıca, Sarp Kuray’la birlikte ziyaretimle gelen avukatla ilgili olarak “belki de Mahmut Şakar’dı”diye ilave etmiştim.
Şakar, gönderdiği mesajda, PKK kongresine son anda yetişen adam olduğu yolundaki iddianın sekiz yıldır sürdürülen bir yalan olduğunu söylüyor...
Bana gelince: Birinden alıntı yaparak dahi olsa bu spekülatif iddiayı sorgulamadan bir kez daha kullanmam da... Ziyaretime gelen ve adını hatırlamadığım avukatın Mahmut Şakar olması ihtimalinden söz etmem de doğru olmadı.
Avukat Mahmut Şakar’dan özür diliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025