Alper GÖRMÜŞ
Kısa bir süre önce piyasaya Fatih Vural imzalı, bir yandan Can Paker'in hayatını anlatırken, öbür yandan Türkiye'nin son 50 yılına dair çok şey söyleyen çok önemli bir kitap çıktı: Geriye Bakmak Yok...
Can Paker, hayatı boyunca içinde yaşadığı toplumun sorunlarına, dertlerine -hayatlarını “bana ne” dememek üzerine kuranların kahramanlığını hak edecek kadar çok- kafa yormuş, düşünmüş, eylemiş biri...
Paker'in kendine “dert” olarak seçtiği alan Türkiye'nin demokratikleşmesi olduğu için, o alanda yapıp ettiklerini, karşılaştığı güçlükleri bir kitapta hülâsa edince, yeteneklerini demokrasiye çelme takma yolunda kullanmış birilerinin onun hatırlattıklarından gocunması, rahatsız olması gayet doğal.
Böyle durumlarda onlar “ben Hüsamettin değilim kardeşim” diye bağırırlar... Birini öyle bağırırken görürseniz, bilin ki o, tıpkı fıkrada anlatıldığı gibi Hüsamettin'dir!
(Tribünün birinde, ön sıralarda oturanlardan bir seyirci ikide bir arka sıralara dönüp “Hüsamettiiiin” diye bağırıyormuş... O bağırırken, hiçbiri Hüsamettin olmayan seyirciler, adama hiç aldırmadan maçı izlemeye devam ediyormuş... Nihayet: Ben diyeyim ellincide, siz deyin elli birincide o kalabalıktan biri ağzından köpükler saça saça terslemiş adamı: “Ben Hüsamettin değilim kardeşim, anladın mı!”)
Beyaz Türklerin sorunu: Can Paker'i takmamak!
İş dünyasının önde gelen isimlerinden Can Paker Geriye Bakmak Yok'un 600 sayfası boyunca, içinde yaşadığı toplumun daha sivil zihniyetli, onu yöneten devletin daha demokratik olması için elini nasıl taşın altına koyduğunu, sanki bir eli yağda bir eli balda olan herkes öyle yaparmış gibi mütevazı mütevazı anlatıyor...
Tabii madalyonun öteki yüzünde de toplumun zihniyetinin sivilleşmesi, devletin demokratikleşmesi mücadelesinin önüne taş koyanlar bulunuyor ve Paker dolaylı olarak onlarla da hesaplaşıyor. Yani, bir anlamda, 600 sayfa boyunca “Hüsamettiiiin” diye bağıran bir kitapla karşı karşıyayız... Kitabın yayımlanmasından sonra, “Ben Hüsamettin değilim kardeşim” diye bağıran ilk kişinin Ertuğrul Özkök olması, doğrusu beni hiç şaşırtmadı!.. Anladım ki, bu kitap, geçmişteki bütün yapıp ettiklerine rağmen hâlâ “demokrasi savaşçılığı” iddialarını sürdürmeye çalışan Ertuğrul Özkök ve benzerlerinin canını çok sıkmış.
Aslında dıştan bakıldığında Özkök de Paker de beyaz Türk! Fakat içlerine bakıldığında durum değişiyor: Ertuğrul Özkök'ün içi de (zihniyeti de) beyaz (hatta belki dışından da beyaz)... Can Paker'in içi ise rengârenk!
Can Paker'in, başta ordu olmak üzere Türkiye'nin statükocu-vesayetçi güçlerinin geriletilmesi yolunda verdiği mücadeleyi “Paker'in sınıfına ihanet etmesi” olarak değerlendirenler var. Ne yanılgı! Can Paker, onlara çaptan düşmemeleri için yapmaları gerekenleri anlatmaya çalıştı hayatı boyunca. Fakat onlar onu dinlemediler ve maalesef çaptan düştüler. Beyaz Türklerin sorunu: Can Paker'i takmamak!
Gündelik hayatta liberal, siyasette otoriter...
Aslında, farklı bir yorumla Paker de kabul ediyor “ihanet” suçlamasını... Paker'in arkadaşlarından Asaf Savaş Akat kitapta çok güzel özetliyor bu hali:
“Can, beyaz Türklüğüne atıfla, sınıfına ihanet ettiğini söyler,
ama bana sorarsan sınıf, yani beyaz Türkler bize ihanet
etti! Bizim sınıfsal olarak mağlup cephede olmamızın
sebebi oldu. Bana en büyük kazığıdır. Biraz esneklik, biraz
akıl sahibi olsaydı sınıf, şimdi daha iyi yerde olurdu. Biz de
kendimizi daha iyi yerde hissederdik. Kim kime ihanet etti?
Görmüyor musun yenilmişliği? Perişanları oynuyorlar.”
Bence, Asaf Savaş Akat'ın işaret ettiği “perişan” görüntünün temeldeki kaynağı, Türkiye'nin beyaz Türklerinin gündelik hayatlarında liberal, siyasette otoriter tercihlerde bulunmaları...
Bu sonucun bin türlü nedeni var, fakat bu fasıl açıldığında, Hürriyet'in ve uzun yıllar boyunca gazetenin genel yayın yönetmenliğini yürüten Ertuğrul Özkök'ün hakkını da yememek lâzım.
Özkök ve gazetesi: Hazcı bedende militer ruh...
Beş yıl önce Aktüel dergisi için kaleme aldığım Ertuğrul Özkök portresinde onun bu hakkını şu satırlarla teslim etmiştim:
“Ertuğrul Özkök’ün bence asıl büyük başarısı, çıkardığı gazetenin şu iki zıt fonksiyonu aynı anda ifa edebilmesindedir: Gazete aynı anda hem Türkiye’deki toplumsal hayatın, özel hayatların libere edilmesinde hem de ülkenin siyasi liberasyonunun engellenmesinde ciddi bir rol oynadı. Siyaset bilimciler, ikincinin birincinin neredeyse doğal bir uzantısı olduğunu düşünürler; o gözle bakarsanız, Ertuğrul Özkök’ün başardığı şeyin hiç de kolay bir şey olmadığını anlarsınız.
“'Yaşam tarzı' söz konusu olduğunda “çağdaş” birer şahin kesilen Hürriyet okurlarının iş siyasete gelince nasıl bir dil kullandıklarını öğrenmek isterseniz, Hürriyet’in internet sayfasına girin ve okur yorumlarına bir göz atın. Ertuğrul Özkök’ün neyi başardığını o zaman daha iyi anlayacaksınız.
“Bu başarıda, yüreklerine korku salınmış, böylece zaten siyaseten alıklaştırılmış bir kitleye hitap ediyor oluşunun payı var kuşkusuz. Ama bana sorarsanız, genel yayın yönetmeninin samimiyetinin de (hakikaten) büyük payı var bunda. Ben, Ertuğrul Özkök’ün gönlünün (ruhunun) samimi olarak devletten (toplumdan değil), samimi olarak otoriterlikten (özgürlükten değil), samimi olarak militerlikten (sivillikten değil) yana olduğuna inanıyorum. Çok sert bulduysanız şöyle değiştireyim: Ertuğrul Özkök bu ikililer arasında bir gerilim olduğunda her zaman birincilerden yana tavır almıştır.”
28 Şubat, 27 Nisan, kaosa kalkan eller...
Can Paker kitabında, bu bu tavır alışlarından birkaç örneği de hatırlatarak Ertuğrul Özkök'ü şöyle tanımlıyor:
“28 Şubat’ı desteklemiş, 27 Nisan e-muhtıra’sını doğal karşılamış, başörtüsüyle ilgili 411 milletvekilinin oyunu 'Eller kaosa kalktı' şeklinde yorumlamış, parti kapatılmasının çok doğru olduğunu söylemiş bir demokrasi anlayışına sahip biri...”
Eh, sicili böyle olan ünlü bir gazetecinin, Can Paker'in kitabını okur okumaz “Ben Hüsamettin değilim” diye bağırmasından daha doğal ne olabilir...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025