Atilla Aytemur
Serbestiyet’te 2 Şubat 2017 tarihinde yayınlanan Alt tarafı hükümet sistemi, deyip geçmeyelim! (*) başlıklı yazımda, Prof. Dr. Emre Bağce’nin bir makalesi ve Parlamenter Sistem mi, Başkanlık mı? isimli kitabından hareketle (**) üç hükümet sisteminin gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksulluk endeksleri bakımından karşılaştırmasını yansıtmaya çalışmıştım.
Bu karşılaştırmanın uluslararası kabul gören bilimsel endeksler ve doğrudan ülkelerin kendisinden alınan teyitli verilere dayandığını belirterek, sistem tartışmasına farklı bir bakış getirebileceğini ifade etmiştim.
Değerli arkadaşım Halil Berktay o yazıdan hareketle ard arda dört yazı kaleme alarak, bir yandan benim yazıma dair eleştiri ve düşüncelerini ifade etti; diğer yandan da yönetim sistemlerinin tarihsel ve bölgesel oluşum süreçleriyle ilgili son derece zengin bilgiler verdi.
Kamplaşmadan tartışmak mümkün!
Siyasetin gündelik zemininde birbirini anlamaktan ve uzlaşmadan uzak, gittikçe sertleşen ve düşmanlaştıran polemik havasına bakınca, iyimser olmak için ortada çok fazla neden olmadığını da görüyorum. Buna karşılık Serbestiyet’te yayınlanan yazıların çoğu sığ bir taraftarlıktan uzak, başkanlık sistemi tartışmalarına genellikle katkı sunan ve olabildiğince serinkanlı değerlendirmeler. Ben de yazdığım yazının böyle bir çerçeve içinde kalması için çaba gösterdim.
Halil Berktay söz konusu yazımı ele alırken (mealen) “yöntem yanlışlığına düştüğümü; statik indirgemeciliğe başvurarak süreçlerin analizini göz ardı ettiğimi; sebep sonuç ilişkilerini korrelasyonla karıştırdığımı ve bütün bunların sonucunda da, çok şikayet ettiğim halde başkanlık sistemi konusunun sığ tartışılmasına kendimi kaptırdığımı ifade ederek, ‘başkanlık sistemi her şart altında kötüdür’ gibi nihai bir iddiaya savrulduğumu” yazdı. (***)
Söz konusu yazıyı yazmaktaki amacım basit bir karşıtlıkla başkanlık sisteminin mutlak kötülüğünü ve parlamenter sistemin ise her şart altında ve daima her konuda üstünlüğünü ispatlamaya çalışmak değildi. Referandum dolayısıyla toplumumuzda hakim hale gelmeye başlayan ideolojik ve politik katı taraftarlığın yarattığı sağırlaşma ortamında, sınırlı bir zaman diliminin fotoğrafını verse de, farklı gerçekleri de gösterme gayretiydi.
Nitekim, esinlendiğim Prof. Bağce de kitabında ve makalesinde, yönetim sistemlerine dair ağırlıkla 2014-2015-2016 yıllarına dair endeksler üzerinden sergilediği anlık fotoğraflarla, farklı bakışların da mümkün olabileceğini göstermek amacıyla hareket etmişti. Ben de bu sınırların içinde kalmaya özen göstererek söz konusu bilgileri aktarmaya çalıştım.
Birçok çevrenin ifade ettiği gibi, bugün Türkiye’deki haliyle mevcut parlamenter sistemin iyi işlemediğinin ve ciddi sorunlar ürettiğinin farkındayım. Bunun demokrasinin temel ilke ve değerleriyle hiç uyuşmadığı ve haklı olarak ciddi bir toplumsal memnuniyetsizlik yarattığı ortada. Çünkü kimi yapısal kimi konjonktürel sebeplerle sık sık krizlere yuvarlanıyor ve ülkenin ağır yönetim sorunlarıyla yüzyüze gelmesine yol açıyor. Durum böyle olunca, sorgusuz sualsiz parlamenter sistem yandaşlığı veya başkanlık sistemi karşıtlığı benim tercih edebileceğim bir şey değil.
İhtiyacımız kamu yönetimi reformu, ama sandığa götürülen o değil!
Türkiye’nin her yönden köklü bir demokratikleşmeye, iyi düşünülmüş ve zamanın ihtiyaçlarına uyarlanmış kapsamlı bir kamu reformuna ihtiyaç olduğunun da farkındayım.
Ancak, 16 Nisan Pazar günü “Evet” ya da “Hayır” demek üzere gideceğimiz sandıktan bu sorunlara yanıt veren bir değişim de çıkmayacak. Bunu da ülkenin hakiki sorunlarına karşı ideolojik angajmanları nedeniyle “yabancılaşmış” bir solcu olarak ben değil, milliyetçi-muhafazakar yeni iktidar blokunun referanduma sunduğu anayasa değişikliği söylüyor. Üstelik durumu daha da ağırlaştırması ihtimali dışı görünmüyor. Berktay’ın referanduma sunulan anayasa değişikliği paketi hakkındaki derin kaygıları da bunlara işaret ediyor.
Yazımda ele aldığım endeksler üç sistemi önemli kriterler üzerinden devletlerin bizzat kendilerinden temin edilen resmi bilgiler üzerinden kıyaslıyordu. Bu kıyaslamanın 2016 itibariyle başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sisteme dair sınırlı bir zaman kesitini, (anlık) fotoğrafı yansıttığı doğrudur. Zaten endeksler de ya bir yılı, ya beş yılı, ya da on yıllık zaman dilimlerini değerlendirmeye tabi tutuyor.
Böyle bir karşılaştırmanın sistemlerin tarihsel evrimini ve o evrimde görülen sebep-sonuç ilişkilerini anlamaya ve yansıtmaya tek başına yeterli olamayacağını, mutlak kesinlikte bir çıkarımın ise bilimsel bakımdan mümkün olamayacağını tabii ki ben de kabul ediyorum. Çünkü, bu tür endekslerin amacı bu alanda çalışma yapacaklara ve daha uzun dönemli analitik değerlendirmelere sağlam veriler sunmaktır.
Dahası, bu ve benzeri konular hakkında kesin kanaat oluşturmak için sadece ve sadece bu tür bir kıyaslamayla hareket etmenin meseleye statik bakmak anlamına geleceği de doğrudur. Hele bu yolla elde edilen sonuçların mutlaklaştırılması ve giderek halkın iradesini küçümseyen ve hattâ gereksiz gören demokrasi dışı elitist savrulmalara gerekçe olabilecek politik çıkarımlara meşruiyet kazandırması da uygun bulunamaz.
Fotoğraf anlık birşeyi anlatır, ama bu önemsiz değildir
Ancak anlık durumu gözler önüne seren ve meselelere farklı gözle bakma, birçok cepheden değerlendirme imkanı sağlayan bu tür fotoğrafları da göz ardı etmenin doğru olmayacağını hesaba katmak gerekir.
Söz konusu yazımın hareket noktası da, anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi tartışmalarına, birçok konuda yaptığımız gibi, sığ bir karşıtlık havasına kendimizi kaptırmadan, “konuya bir de şu açıdan baksak nasıl olur” demekti.
Örneğin, 2016’da açıklanan Pisa Testi’ndeki öğrencilerimizin durumunu gösteren endeks bilgileri belki anlıktı; belki herşeyi açıklayamıyordu ama eğitimimizin ne durumda olduğunu görmemize epey katkıda bulundu.
10 Ekim 2016’da Devlet Bahçeli’nin “Hadi başkanlık sistemini tartışmaya açalım” çıkışından bu yana, anayasa değişikliği ve başkanlık konusunu önemine uygun bir kapsam ve içerikle, kurumlarımızın ve toplumun eşit ve özgür katılımıyla tartışamadık. Şimdi de işimizi gücümüzü bırakıp anayasa değişikliği gibi bir meseleyi hainler ve vatanseverler kamplaşmasına sığdırmaya çalışıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan herkesin kendi meşrebine göre “Evet” ya da “Hayır” demek, açık ve tartışmasız hakkı iken en başta da devlet yöneticilerin bunu unuttuğunu görüyoruz.
İşte böyle bir itiş kakış noktasına gelinmemesi için, tercihlerin olabildiğince sağlıklı değerlendirmeler üzerinden yapılabilmesi için anlık fotograf ya da dönemsel kapsamlı analizler ayrımı yapmaksızın, onların birbirini tamamlayıcı olduğunu görerek, serinkanlı ve bilgilendirici tartışmalara ihtiyacımız olduğunu bir kere daha ifade etmek istiyorum.
Keşke hükümet sistemleri her yönüyle kıyaslanabilseydi…
Hiç şüphesiz sadece böyle önemli siyasal tercihlerin söz konusu olduğu dönemlerde değil, her zaman yönetim sistemlerine dair süreç analizlerine, sebep-sonuç ilişkileri üzerinden değerlendirmelerinin yapılmasına ihtiyaç var.
Örneğin, çok sayıda ülkenin bağımsızlaşarak BM listesine dahil olduğu son 60-70 yılın, yani İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze uzanan dönemin, demokrasi, hukuk, istikrar, yoksulluk, gelir dağılımı adaleti, insani yaşam, vb. kriterler açısından parlamenter sistem, başkanlık ve yarı-başkanlık sistemleri çerçevesinde performans kıyaslamaları yapılabilir. Böyle bir karşılaştırmanın da sistem tercihlerinde bulunanlar için son derece değerli bilgiler vereceği, anlayışlarına derinlik kazandıracağı inkar edilemez. Aksini düşünmek elbetteki bilim dışı bir şey olur.
Bütün bu tartışmaları da dikkate alarak, bu haftaki yazımda aynı kaynaktan hareketle ilave dört endeks üzerinden hükümet sistemleri kıyaslamasını aktarmaya devam etmek istiyorum.
Ah şu istikrarı bir yakalasak!
İstikrar konusu bizde genel olarak yürütmenin alanını yasama ve yargı aleyhine genişletme yönündeki istemlerin ve politikaların başta gelen gerekçesi oldu. Siyasal uzlaşmalara sırtını dönen partiler çoğu kez istikrarı bahane etti. Referanduma sunulması için cumhurbaşkanının imzasını bekleyen son anayasa değişikliği de iktidar çevrelerince ağırlıkla bu tema üzerinden savunuluyor. Bu nedenle Kırılgan Devletler Endeksi de bize bu yöndeki farklı düşünceleri değerlendirirken, bir döneme dair fotoğrafı çekiyor olsa da eminim epey fikir verebilecektir.
Bu endeks Foreign Policy dergisi ve United Nations Foundation (Birleşmiş Milletler Vakfı) işbirliğiyle Barış Fonu (The Fund For Peace) tarafından sayları 12’yi bulan temel siyasi, ekonomik ve sosyal gösterge ve çok sayıda alt gösterge dikkate alınarak hazırlanıyor. Bu çerçevede her yıl 178 ülke istikrar düzeyleri ve karşı karşıya kaldıkları muhtelif baskılar bağlamında endekste sıralanıyor.
Demografik baskı, mülteciler ve göçmenler, gruplar arası huzursuzluklar, insan kaçışı ve beyin göçü gibi konular sosyal göstergeler olarak ele alınıyor.
Ekonomik göstergeler arasında eşitsiz ekonomik kalkınma, yoksulluk ve ekonomik gerileme bulunuyor.
Devletin meşruiyet durumu, kamu hizmetleri, insan hakları ve hukukun üstünlüğü, güvenlik aygıtı, hizipleşmiş seçkinler ve dış müdahale konuları ise siyasi ve askeri göstergeler bağlamında endekse konu oluyor.
Size sonuçlarını aktaracağım İstikrar Endeksi (Kırılgan Devletler Endeksi), bu endekslerin onbirincisi olarak, 2014 yılı verileri üzerinden 2015 yılında yayınlandı. Bu endekste 178 ülke göstergelerin ortaya çıkardığı puanlar itibariyle sürdürülebilir, kararlı, ikaz ve alarm düzeylerine göre tasnif ediliyor. Bu yönleriyle ele alındığında, hükümet sistemleri çerçevesinde ülkelerin istikrar bakımından durumlarını ölçmek ve onları tasnif etmek mümkün olabilmekte.
Kırılgan Devletler Endeksi’nde bulunan 71 parlamenter sistemle yönetilen ülkenin ortalama puanı 55.55 olup, 70.20 olan dünya kırılganlık düzeyinin epey altında yer alıyorlar. Birbirine oldukça yakın ortalamalar veren başkanlık (57 ülke) ve yarı başkanlık (37 ülke) sistemleri sırasıyla 79.48 ve 80.28 puanlar ile dünya kırılganlık ortalamasının oldukça üzerinde bulunuyorlar. Yani, parlamenter ülkeler istikrarsızlıktan uzaklık anlamında dünya ortalamasının epey aşağısında bir Kırılganlık Endeksine sahipken, başkanlık ve yarı başkanlıklar bu konuda göreli olarak daha olumsuz bir fotoğraf veriyorlar.
Türkiye’ye gelince, istikrar açısından hem parlamenter ülkelerin, hem de dünya ülkelerinin ortalamasından 74.5 puanla negatif yönde ayrışıyor. Parlamenter sisteme sahip ülkeler arasında en kırılgan 20’nci ülke olarak görünüyor.
Sağlama yapmak amacıyla sistemlerden seçilen en kırılgan 25’er ülkenin katılımıyla oluşan 75 ülkelik grubun incelenmesinden çıkan sonuçlar da yukarıda belirtilenlere yakın görünüyor. 75 ülke içinde dünya kırılganlık ortalamasından uzak olan 41 ülkenin 20’si parlamenter sistemle yönetiliyor. 12’si yarı başkanlık, kalan 9’u ise başkanlıkla yönetiliyor. En kırılgan ülkeler arasında ağırlıklı olarak başkanlık ve yarı başkanlık ülkeleri yer alıyor.
Dünyanın en kırılgan 20 ülkesi arasında parlamenter sistemden 3, yarı başkanlık sisteminden 6 ve başkanlık sisteminden 9 ülke bulunuyor. Diğer iki ülkenin sistemi ise biraz tartışmalı.
Sonuç olarak Dünya Kırılganlık Endeksi 2015 yayınına göre parlamenter sistem içinde bulunan en kırılgan 25 ülke “düşük ikaz” ile “yüksek alarm” arasında yer alıyor. Yarı başkanlık sisteminde “İkaz” ve “çok yüksek alarm”, başkanlık sisteminde “ yüksek ikaz” ve “ çok yüksek alarm” seviyelerinde bulunuyorlar.
Çok şeyin temeli ekonomik özgürlük
Değerlendirmede yararlanılan “Ekonomik Özgürlükler Endeksi” 20 yılı aşkın bir zamandan beri yayınlanıyor ve Wall Street Journal ile Heritage Foundation işbirliğiyle hazırlanıyor. Mülkiyet hakları ve girişimciliğe dair muhtelif özgürlük kriterlerini barındırıyor. 2016 yılı için 178 ülkenin ölçümleri ele alınmış.
Bu bağlamda hukukun üstünlüğü, mülkiyet hakkı, yürütme gücü, mali özgürlük, hükümet harcamaları, iş yapma özgürlüğü, emek özgürlüğü, parasal özgürlük, açık pazar, ticaret özgürlüğü ve yatirim özgürlüğü gibi temel özgürlük kriterleri değerlendirmeye konu ediliyor. İnceleme de bu kriterlerin her biri eşit ağırlıkta ele alınmış.
Buna göre 178 ülke içinde parlamenter sistemle yönetilen ülkeler 66 ortalama ile dünya ortalamasının üzerindeler. Buna karşılık başkanlık 57 puanla ve yarı başkanlık 59 puanla dünya ortalamasının altında görünüyorlar. Bu çerçevede parlamenter ülkelerin yüzde 71’i, başkanlıkların yüzde 33’ü ve yarı başkanlıkların yüzde 36’sı dünya ortalamasını aşabiliyor.
Türkiye ise 62 puanla parlamenter ülkeler ortalamasının altında ama dünya ortalamasının üzerinde bulunuyor. Ancak kademeli seçilen 75 ülkenin ise epey altında yer buluyor.
Yine kademeli seçilerek belirlenen 75 ülkeye yönelik değerlendirme yönetimi bu endeks içinde kullanılıyor. Buna göre parlamenter ülkeler 75 puan ortalamasıyla dünya ortalamasının üzerine çıkıyor. Başkanlık ülkelerinin ortalaması ise 64.42 puanda kalıyor. Yarı başkanlığın puanı ise onun da altında 63.63. Bu bağlamda parlamenter ülkelerin tamamı (25) dünya ortalamasının üserinde kalıyor. Başkanlık sistemi ülkelerinden 6’sı, yarı başkanlık ülkelerinden ancak 5’i dünya ortalamasının üzerinde kalabiliyor. Yani, başkanlık ve yarı başkanlık sistemiyle yönetilen 50 ülkeden ancak 11’i dünya ortalamasının üzerine çıkabiliyor.
Demokrasinin terazisi siyasi haklar ve özgürlükler
Siyasi haklar ve özgürlükler kriteri için Freedom House’ın (Özgürlük Evi) “Endişeli Diktatörler, Kararsız Demokrasiler: Küresel Özgürlük Baskı Altında” alt başlığı ile duyurulan 2016 Dünya Özgürlükler Raporu’daki endeksler esas alınmıştır. Durumları tartışmalı olan Hong Kong, Porto Riko, Kuzey Kıbrıs, Batı Sahra ve Batı Şeria (Filistin) dahil 200 ülkedeki parlamenter, başkanlık ve yarı başkanlık sistemleri siyasi haklar ve özgürlükler bakımından kıyaslanmıştır.
Siyasi Haklar ve Özgürlükler Endeksi’nde dünya ortalaması yüzde 60.35 olarak tesbit edilmiş. Sayısı 86 olan parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde siyasi hak ve özgürlükler yüzde 75.97 ortalama ile dünya ortalamasının üzerinde bulunuyor. Toplam 59 ülkenin sistemi olan başkanlık yüzde 52.73 ile dünya ortalamasının altında bulunuyor. 41 ülkenin tercihi olan yarı başkanlık sistemi ise yüzde 54.15 ortalama ile başkanlığın üzerinde ama dünya ortalamasının altında kalıyor.
Türkiye’nin puanı 53’ü gösteriyor ve bu haliyle dünya ortalamasının altında kalırken başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerinin arasında kendine yer buluyor.
Sonuç olarak parlamenter ülkelerin yüzde 58’i, başkanlık ülkelerinin yüzde 25’i ve yarı başkanlık ülkelerinin de yüzde 17’si siyasi hak ve özgürlükler bakımından dünya ortalamasının üzerinde görünüyor.
Yukarıdaki verilerin sağlamasının yapılması amacıyla her sistemden kademeli olarak seçilen 25’er ülkenin (toplam 75 ülke) aynı kriterlerle yapılan kıyaslamasında elde edilen sonuçlar ise şöyle:
Parlamenter ülkeler 97.28 puan ile dünya ortalaması olan 82.77’nin epey üzerinde kalıyor. Başkanlık ülkelerinin puanı 79; yarı başkanlıkların ise 72.04 olarak görülüyor. Bu 75 ülkeden dünya ortalaması üzerinde kalan 43 ülkenin 25’i parlamenter ülke,11’i başkanlık ve 7’si yarı başkanlık ülkesi.
Bu kriterle ilgili değerlendirmeleri sonlandırırken şunları aktarmak isterim: Siyasi haklar ve özgürlükler bakımından parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin durumu daha yüksek bir düzeydeyken, başkanlık ve yarı başkanlık sistemleri epey aşağılarda kalıyor. 200 ülkeyi değerlendiren bu endeks söz konusu hükümet sistemlerinde siyasi hak ve özgürlükler kriteri açısından ciddi farklar olduğunu gösteriyor.
Turnusol olarak İnsani Gelişme Endeksi
Bilindiği gibi, bu endeks BM Kalkınma Programı (UNDP) tarafından her yıl hazırlanıyor ve dünyaya duyuruluyor. İlk kez 1990 yılında kullanılmaya başlandı. Kapsamında kriter olarak sağlık, gelir ve eğitim konuları var. Bu bağlamda yaşam beklentisi; kişi başı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) ve okullaşma oranı ile ortalama eğitim süresi üzerinden hesaplamalar yapılıyor. Değerlendirmeye konu olan 2015 yılı raporunda 188 ülke yer alıyor.
Buna göre 188 ülke içinde parlamenter sistemle yönetilen 80 ülke 0.771 ortalama ile insani gelişme bakımından en üstte yer alıyor. 58 ülke ile başkanlık ülkelerinin ortalaması 0.628 ve 39 ülke ile yarı başkanlık sistemlerinin ortalaması 0.631 olup, 0.692 puan olan dünya ortalamasının epey altında yer alıyorlar. Özet olarak parlamenter ülkelerin yüzde 79’u insani gelişme bakımından dünya ortalamasının üzerinde bulunurken, onu başkanlık ülkeleri yüzde 44 ve yarı başkanlık ülkeleri yüzde 36 ile epey gerilerden takip ediyor.
Türkiye ise 0.761 puanla dünya ortalamasının oldukça üzerinde bulunuyor. Yani mevcut haliyle Türkiye aşağıda ayrıntıları verilen 75 ülke dünya ortalamasının altında ve başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelere yakın bir seviyede görülüyor.
Kademeli 75 ülke değerlendirmesi de insani gelişme bakımından yukarıdakisonuçları aşağı yukarı teyit eder nitelikte görünüyor. Buna göre 75 ülke içindeki parlamenter ülkeler 0.902 puan ile 75 ülkenin dünya ortalaması olan 0.800 puanın oldukça yukarısında bulunuyor. Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler 0.732 puanla, yarı başkanlık ülkeleri de 0.766 ortalama puanla dünya ortalamasının bir hayli altında kalıyor. Bu bağlamda ortalamanın üzerinde bulunan 34 ülkenin 25’i parlamenter sistemle yönetiliyor. Yani, 75 içindeki parlamenter ülkelerin tümü dünya ortalamasının üzerinde yer alıyor. Yalnızca geriye kalan 9 ülke başkanlık ve yarı başkanlık sistemiyle yönetilenlerden olup, insani gelişme endeksinde dünya ortalamasının üzerinde kendine yer bulabiliyor.
Bitirirken…
Prof.Dr. Emre Bağce’nin sistem tartışmalarına farklı yönlerden de bakabilmemize katkı sunan araştırmasından aktarımlarımı burada noktalarken, ele almadığım endeksleri de hatırlatmak istiyorum.
Basın özgürlüğü, iyi ülke, sağlık çalışanı sıralaması, küresel barış, yürütmenin sınırlandırılması, yetişkin ölümleri, işsizlik, mutluluk sıralaması, sağlıklı yaşam beklentisi, tutuklu ve mahkum oranları, hukukun üstünlüğü, demokrasi, yolsuzluk algısı endeksleri.
Bunların bize gösterdikleri sınırlı bir zamana dair durumlar olsa da, nasıl bir ülkede yaşamak istediğimize dair tahayyülümüzü geliştireceğine kuvvetle inanıyorum. Yeter ki kutuplaştırıcı partizanlığın dar alanında top çevirmeye mahkum olmayalım.
(*) Atilla Aytemur, “Alt tarafı hükümet sistemi, deyip geçmeyelim!”, Serbestiyet, 2 Şubat 2017
(**) Prof. Dr. H. Emre Bağce, Parlamenter sistem mi, başkanlık mı?, Gonca Yayınevi, İstanbul, Mayıs 2016
Prof. Dr. H. Emre Bağce, “Parlamenter ve Başkanlık Sistemiyle Yönetilen Ülkelerde Gelir Dağılım Eşitsizliği ve Yoksulluk”, İnsan ve İnsan, Yıl 4, Sayı 11, Kış 2017,www. İnsanveinsan.org
(***) Halil Berktay, ”Ara nağme (intermezzo): başkanlık tartışmasının neresindeyim?” , Serbestiyet, 2 Şubat 2017; “Ara nağme (intermezzo): Atilla Aytemur’un korrelasyon ile sebep-sonuç ilişkisini karıştırması” aynı yerde; 3 Şubat 2017;” Ara nağme (3) geçmiş çağlarda ölçek ve güçlü yürütme ihtiyacı”, aynı yerde, 5 Şubat 2017;”(4) Avrupa’da demokrasi arayışı neden parlamenter sisteme kanalize oldu?”, aynı yerde, 6 Şubat 2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022