DOĞAN ÖZGÜDEN
Türkiye komünist hareketinin seçkin simalarından Mihri Belli’yi bundan tam on yıl önce, 16 Ağustos 2011’de sonsuzluğa uğurlamıştık.
Aralık 1915'te Silivri’de doğmuş, 40’lı yıllardan itibaren Türkiye komünist hareketinin hep ileri saflarında bulunmuş olan Mihri Belli’yi ve eşi Sevim Tarı’yı daha 50’li yıllardan, ünlü Türkiye Komünist Partisi davasının önde gelen sanık ve mahkumları arasında ismen tanıyarak saygı duymuştum.
Anımsadığım kadarıyla, hapishanede tanışmışlar ve 1957 senesinde evlenmişlerdi.
60’lı yıllarda ortaya attığı Milli Demokratik Devrim stratejisini ve Kürt sorunundaki mesafeli yaklaşımlarını Ant Dergisi’nde sürekli eleştirmemize, aramızda sert polemikler olmasına rağmen, İnci de, ben de, gerek kendisinin, gerekse değerli eşi Sevim Belli’nin mücadeleciliğine ve kişiliğine hep saygılı olduk.
MDD stratejisine karşı olmamıza rağmen, gerek Mihri Belli’ye, gerekse Sevim Belli’ye karşı açılan soruşturma ve davalara Ant’ta sert eleştiriler getirmiştik… Örneğin 5 Aralık 1968’de Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki bir konferansında komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandığında, haberi Mihri Belli’nin ve o sırada tutuklu bulunan Deniz Gezmiş’in fotoğraflarıyla birlikte vermiş, Sevim Belli’nin de bu tutuklamalar üzerine “Elbette karşı-devrimciler ellerindeki tüm silahları kullanarak bizleri susturmaya çalışacaklardır. Herşeye rağmen tarihi oluşum içinde doğrular ortaya çıkacak ve haklar sahiplerine teslim edilecektir” şeklindeki yorumunu yayınlamıştık.
Bu nedenle de 1966 Malatya büyük kongresinden beri MDD’cileri partiden tasfiye etmek için her yola baş vuran TİP genel merkez yöneticileriyle ciddi gerilimler yaşamıştık.
Mihri Belli ile dostluk ilişkilerimiz ancak 12 Mart 1971 darbesini izleyen sürgün günlerinde gelişti.
1973 yazıydı, iki yıllık illegal mücadeleden sonra, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türk delegasyonu başkanı Turhan Feyzioğlu’nun sürgündeki varlığımızı ifşa etmesi üzerine legale çıkmak zorunda kalmış, Brüksel’de İnfo-Türk’ü kurma hazırlıklarına girişmiştik.
12 Mart cuntasına karşı Demokratik Direniş mücadelesini yürütürken o dönemin Albaylar cuntasına muhalif Paris’teki Yunanlı dostlarımız, bizimle olduğu gibi, sürgündeki Mihri Belli ile de ilişkideydi. Bir gün bizimle temas kurarak seyahat zorluğuyla karşı karşıya kalmış olan Mihri Belli’ye bir sahte pasaport sağlanması gerektiğini bildirdiler, bir de onun vesikalık fotoğrafını ilettiler.
İskandinav ülkelerindeki temaslarımız sırasında İsveç’teki Türkiye Komitesi üyesi, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en ünlü heykeltraşlarından dostumuz İlhan Koman bize pasaport tahrifatında alçıyla soğuk damga uygulamasını nasıl yapacağımızı öğretmişti. Kendisi Mihri Belli’nin de yakın dostuydu. Kendisiyle Stockholm’de ya da Brüksel’de her buluştuğumuzda Belli’nin de mutlaka kulağını çınlatırdık.
Belçikalı bir devrimcinin verdiği kendi pasaportuna Belli’nin soğuk damga uyguladığımız fotoğrafını yapıştırarak yine Yunanlı dostlarımız aracılığıyla kendisine ilettik.
1973 yazında, bizim Demokratik Direniş örgütü adına yayınlayıp Avrupa Konseyi başta olmak üzere tüm uluslararası insan hakları kuruluşlarına ve medyaya dağıttığımız İngilizce File on Turkey isimli 336 sayfalık kitaba misilleme olarak, tüm muhalifleri karalamak için Türk Devleti hem Türkçe, hem İngilizce bir Beyaz Kitap yayınlamıştı. Kitap, hem Ant’ın, hem de Demokratik Direniş’in sorumluları olarak İnci’yle beni teröristlikle suçluyor ve hedef gösteriyordu.
Demokratik direniş mücadelesini hâlâ Mehmet Tuğsan takma adıyla yürüttüğüm günlerdi. Bu saldırılar üzerine Mihri Belli 18 Haziran 1973’te bana şu dayanışma mektubunu gönderdi:
“Kardeşim Mehmet,
“Haberini doktordan aldığım için sana ayrıca yazmanın gereğini duymadım şimdiye kadar. Çalışmalarını izliyorum. Bunlar çok yararlı çalışmalar. Faşist terörü bütün ayrıntılarıyla açığa vurmak ve kamuoyunu bu önemli konuda aydınlatmak bu şartlarda devrimciliğin ve yurtseverliğin emrettiği bir görevdir. Bu böyle olduğu içindir ki karı koca size diş biliyorlar Türkiye faşistleri. Son olarak elimize geçen Beyaz Kitap’da tahrifler yaparak sana sövüp saymaları doğru yolda olduğunuzun bir yeni kanıtıdır.”
Mektupta sözünü ettiği “doktor”, cuntaya karşı yurt dışındaki mücadeleye büyük katkılarda bulunmuş olan devrimci dostlarımızdan Dr. Gençay Gürsoy’du.
O sıralarda Mihri Belli aleyhine Türkiye’de bir iftira kampanyası açılmış, CHP’nin yeni lideri Bülent Ecevit de çirkin bir şekilde bu kampanyaya katılmıştı. 1 Temmuz 1973 tarihli Milliyet’te yayınlanan bir habere göre, Ecevit kendi “orta sol” anlayışını gençlere benimsetmek için Mihri Belli’yi CIA ajanı olmakla suçluyor, “Mihri Belli kuş uçmayan sıkıyönetim bölgelerine gidip geliyor. Bunu bize resmi makamlar itiraf ediyorlar. Bu nasıl şey?” diye iftira ederek kafa karıştırmaya çalışıyordu.
Tam da o günlerde, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Cunta’ya karşı mücadele yürüten sürgünler olarak yeni dönemde neler yapılabileceğini görüşmek üzere Cenevre’de Dr. Bülent Tanör’ün evinde bir araya gelmiştik. Toplantıya ben ve İnci’nin yanısıra Dr. Gençay Gürsoy, Dr. Yücel Sayman, Dr. Öget Öktem ve Nurkalp Devrim katılmıştı.
Toplantıda Gençay Gürsoy, Ecevit’in tavrını gündeme getirerek savunmasız bir sosyalist lidere karşı arkadan vururcasına böylesine adice suçlamada bulunan bir kişiye asla güvenilemeyeceğini söylemiş, hepimiz de Gençay’ın tepkisini paylaştığımızdan Ecevit’in Mihri Belli’ye yönelttiği bu çirkin saldırıya karşı birlikte tavır koymayı kararlaştırmıştık.
Bu toplantıdan sonra, Bülent Tanör ve Yücel Sayman’ın istemleri üzerine, Filistin’den yeni gelmiş olan yoldaşları Cengiz Çandar ve Melek Ulagay’ın da Amsterdam’da iltica almalarına yardımcı olduk. Onlarla ilişkilerimiz sırasında Hollanda’da siyasal mülteci olarak bulunan Mihri Belli çizgisine yakın Ahmet Kardam’la da görüşmüştük.
Ahmet Kardam görüşmemizden Mihri Belli’ye de bahsetmiş, o da kendisine bizimle ilgili tavsiyelerde bulunmuştu. 2003 yılında TUSTAV’a “Yörükoğlu Mektupları”yla ilgili olarak gönderdiği bir mesajda Kardam şöyle diyor:
“Mihri Belli’ye Hollanda’dan yazdığım 24 Ekim 1973 tarihli mektupta şöyle yazmışım: ‘Lideri durumunda olan kişi [yani Nihat Akseymen] Mihri Belli ile görüşme arzusunda olduğunu söylemiş [Filiz’e]. ... Ben senin bu arkadaşlarla görüşmek arzusunda olduğuna eminim. Türkiye’deki durum biraz daha açıklığa kavuştuktan sonra, fazla vakit kaybetmeden böyle bir buluşma ayarlanamaz mı? ... Senin İngiltere ile bir görüşme yapmanı arzuluyorum. Hatta Demokratik Direnme Hareketi [Doğan Özgüden] ile de yeniden görüşebilirsin. Teşebbüsün bizden gelmesi olumlu olacaktır. Ne dersin?’”
Mihri Belli, Kardam’ın bu önerisini 16 Kasım 1973 tarihinde şöyle yanıtlamış:
“Progresiflerin [İTİB’in] TKP sempatizanı olduğunu söylüyorsun. Bu hayra alamet değil. TİP ile TKP çatışmasında biz kayıtsız şartsız TİP’i tutmalıyız. TİP Türkiye solunun bir parçasıdır. Öteki değildir... Bu arkadaşlarla görüşmek işini ileride tartışırız. Şimdi dursun hele. Bence Direnme Hareketi ile [Doğan Özgüden’le] ilişki çok daha önemlidir. Bu sonuncusunun Türkiye gerçeği ile bir bağlantısı var.”
……
1974 yılı… Artık legale çıkmış ve Brüksel’de İnfo-Türk’ü kurarak çeşitli dillerde yayına başlamıştık.
Bir gün Almanya’dan bir telefon geldi. Arayan Mihri Belli’nin kendisiydi.
Hal hatır sormadan sonra arama nedenini açıkladı:
“Duydum ki, Belçika’da sınavsız araba ehliyeti alınabiliyormuş. Benim Türkiye’den ehliyetim var, oraya gelsem Belçika ehliyetine değiştirebilir miyiz?”
Ömrümde hiçbir zaman arabam olmadığından bu konuda pek bilgili değildim, ancak bir zamanlar sınavsız ehliyet verilirken araba sayısı çoğalıp kazalar artınca Belçika’da da ehliyet almak için teorik ve pratik sınavdan geçmenin zorunlu kılındığını biliyordum.
Kendisine durumu izah edince, “Demek bana yanlış bilgi verilmiş. Ehliyet almak mümkün olmasa da Belçika’ya gelip seninle uzun uzun görüşmek isterim. Türkiye bir değişimden geçiyor. Devrimciler olarak bundan sonra ne yapmamız gerek. Konuşalım” dedi.
Kendisini ağırlamaktan memnun olacağımı söyledim. Birkaç gün sonra geldi. Türkiye’deki birkaç saatlik siyasal görüşmelerimiz dışında şahsen birbirimizi pek tanımıyorduk. Brüksel’de kaldığı birkaç gün içinde aramızda sıcak bir dostluk oluştu. Geniş bir kültür birikimi ve güçlü espri yeteneğiyle Belli gerçekten sohbetine doyum olmaz can bir arkadaştı.
İnci ve ben, Mihri Belli ile Brüksel’de epey dolaştık. Üçümüzü de en çok etkileyen yerlerden biri, oturduğumuz Anderlecht semtinde, kaldığımız apartmana birkaç yüz mesafedeki tarihi Erasmus Müzesi’ydi. Deliliğe Methiye’nin yazarı, aydınlanmacı büyük düşünür Desiderius Erasmus16. yüzyıl başlarında bu müzenin bulunduğu evde yaşamıştı.
O dönemde verdiği eserlerin orijinallerini seyrederken, günümüzden 500 yıl önce yaşamış olan bu insanın üretme ve yaratma gücü, beyin kapasitesi, el yazısıyla bunca eser ortaya koyabilmiş olması, bizim gibi Belli’yi de büyülemişti. Hele Deliliğe Methiye…
Erasmus’un canlılığını, geçerliliğini ve çekiciliğini günümüze kadar değişmeden koruyabilmiş gülmece türündeki bu tek yapıtının MEB klasikler dizisinde yayınlanmış olan Türkçe’sini ilk kez 1957’de, Mamak’taki Muhabere Okulu’nda yedek subaylık eğitimi görürken tekrar tekrar okumuş, etkilenmiştim.
Erasmus deliliği konuştururken başta kilise olmak üzere bağnazlığın her türlüsüne en acımasız eleştirileri yöneltmiş, Deliliğe Methiye bu niteliğiyle çağlar boyunca bağnazlığa karşı en etkin ve kalıcı referanslardan biri olmuştu.
Deliliğe Methiye, Belli’nin de en sevdiği yapıtlardan biriydi… Müzeyi ziyaretimiz sona erdikten sonra tipik bir Brüksel kahvehanesinde biralarımızı yudumlayarak söyleşirken farkettim ki, aramızdaki yaş ve kuşak farkına rağmen, Mihri Belli’nin de, benim de yaşamlarımızı belirleyen karakteristiklerden biri herhalde her ikimizin de gerektiğinde yaptığımız delice çıkışlardı…
Mihri Belli’yle ilgili hiç unutamadığım bir başka sürgün anısı daha…
12-13 Mart 1994 tarihlerinde Brüksel’de Kürt sorunu üzerine yapılan uluslarası bir konferansa Vedat Türkali gibi aynı kuşaktan Mihri Belli de katılıyordu. Belli, Kürt sorunu konusunda 60’lı yıllarda eleştirdiğimiz mesafeli tavrını çoktan geride bırakmıştı, ömrünün sonuna kadar da Kürt ulusal mücadelesiyle dayanışma içinde olacaktı.
Vedat Türkali’nin yenilerde yayınlanan Tek Kişilik Ölüm adlı kitabı komünist hareketin geçmişine damga vuran bazı isimlere yönelttiği eleştiriler nedeniyle polemiklere yolaçmıştı, Belli de büyük tepki göstermişti.
Sabah kahvaltı masasında Türkali’yle başbaşa tam da bu konuda konuşuyorduk ki salona Mihri Belli’nin girdiğini gördüm. Sevinçle Türkali’ye “Kendisini hemen masamıza davet edeyim,” dedim.
Tam da konferans öncesi kitabından ötürü tatsız bir tartışma çıkmasını istemediği için olmalı, önerimi önce pek sıcak karşılamadı. Israrım üzerine de, “Mihri’yi severim, oldu, görüşelim,” dedi.
Belli beni görünce çok sevindi, kucaklaştık. “Ama sizi görünce sevinecek başka kişiler de var,” dedim. İlerideki masada oturan İnci’yle Türkali’yi gösterdim.
İnci’yi görünce o tarafa doğru bir hamle yaptı. Ama Türkali’yi farkedince duraklayıp kafasını çevirdi, “O kitabı yazan kişiyle görüşeceğim bir şey olamaz,” dedi.
Israr ettim: “Bakın bugün Kürt halkının haklı mücadelesine destek vermek için buradayız. İki eski kavga arkadaşı, iki yoldaş arasında küslük olmaz.”
Gülümsedi, “Madem öyle, görüşelim” diyerek masaya yöneldi…
İki yoldaşın dostluğunun yeniden kurulmasına vesile olmak İnci’yle benim en tatlı sürgün anılarımızdandır.
Mihri Belli 2011 yılında Feriköy’de toprağa verilirken mezarı başında en duygulu konuşmayı yapan, hattâ fizik handikapından beklenmeyecek bir hamleyle yoldaşının resmini öpen, ondan beş yıl sonra, 2016’da sonsuzluğa yolcu edeceğimiz ortak dostumuz Vedat Türkali idi...
Her ikisini de sevgiyle ve saygıyla anıyoruz.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024
9.09.2024
19.08.2024
8.04.2024