Fehim TAŞTEKİN
Bir süredir farklı platformlarda Orta Doğu’da sorunların ana kaynağı olarak iki ülke resmediliyor: İran ve Türkiye. Bu tesadüf değil. Cemal Kaşıkçı cinayetiyle zirve yapan Türk-Suud gerilimi bu eğilimde katalizör etkisi yapıyor. Güya Türkiye, Suudi Arabistan’ı rezil rüsva edecekti. Kaşıkçı sonrası G-20 zirvesini ‘belasız’ atlatan Veliaht Prens Muhammed bin Selman geçen hafta Asya’nın kritik üç ülkesi Pakistan, Hindistan ve Çin’de milyar dolarlık ilişkilerle dökülen imajına cila attı.
Arap sokağında ‘yalan rüzgârı’ estiren ‘One Minute’ çıkışından sonra Lübnan’da gezdiğim Filistin kamplarında Arafat’ın afişleri solmaya yüz tutmuşken onların üzerine Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafları yapıştırılıyordu. Buna benzer görüntüler birçoğunu baştan çıkartıyordu. Ortalık “Orta Doğu’da Türkiye’nin zamanı” kıvamında ahkâm kesenlerden geçilmiyordu. O fotoğraflara eşlik eden bir afiş daha parlıyordu: ‘Kurtlar Vadisi’. Bu imgenin övünülecek bir tarafı yoktu. Ne yazık ki kısa sürede ‘Polat Alemdar’ ve ‘Memati’ karakterleri, yeni Türk dış politikasının Arap sokağındaki temsilleri haline geliverdi. Dil, üslup ve tarzıyla bu temsil meğer siyasetin özünde de varmış.
Filistin davasına yalandan sözcülükle başlayıp Araplarla ilişkilerin eksenine İhvan’ı oturttuklarında söylem “Türkiye’nin önü açılıyor” diye başlıyordu. İtiraz etmek nâmümkündü. Bu tarz-ı siyasetin Irak, Suriye, Libya, Mısır, Lübnan ve Yemen gibi yerlerde Türkiye’ye nasıl kaybettirdiğini uzun metrajlı bir film gibi izledik. Şimdi daha geniş coğrafyalarda Türkiye tecrit girişimleriyle yüzleşiyor. Elbette Türkiye’nin batırması bizi Arap devletlerinin pirüpak olduğu sonucuna götürmüyor. O cenahta da rezalet gırla.
***
Bir süredir farklı platformlarda Orta Doğu’da sorunların ana kaynağı olarak iki ülke resmediliyor: İran ve Türkiye. Bu tesadüf değil. Cemal Kaşıkçı cinayetiyle zirve yapan Türk-Suud gerilimi bu eğilimde katalizör etkisi yapıyor. Güya Türkiye, Suudi Arabistan’ı rezil rüsva edecekti. Kaşıkçı sonrası G-20 zirvesini ‘belasız’ atlatan Veliaht Prens Muhammed bin Selman geçen hafta Asya’nın kritik üç ülkesi Pakistan, Hindistan ve Çin’de milyar dolarlık ilişkilerle dökülen imajına cila attı.
Veliaht Prens’in Asya turuna geçmeden önce, babası Kral Selman’ın Suudi Arabistan’ı yeniden Arap denkleminin merkezine yerleştiren bir iki adımına değinmek istiyorum. Sağlık sorunları yüzünden nadiren ayağını dışarıya atan Kral, 24 Şubat’ta Şarm el Şeyh’te düzenlenen Birinci Arap Birliği-AB Zirvesi’ne bizzat katılmayı tercih etti. Öncesinde Kahire’de Mısır Parlamentosu’nda alkış tufanıyla karşılandı. Bu teveccühün nedenini çok da ‘İki Kutsal Şehrin Hizmetçisi’ unvanında aramayın! İhvan iktidarına karşı 2013’teki darbeden beri Abdülfettah el Sisi rejimini finanse eden Suud’un himmeti çok şeye kadir. Ki Kral, zirvedeki konuşmasında açılan krediler hariç hibenin miktarını 80 ülkede 35 milyar dolar diye verdi. ‘Himmet’ Suudi diplomasisinin en mühim enstrümanı. O himmet nice cihadi selefi örgütleri de doğurdu ya, orası ayrı mesele.
Zirvede Arap dışı aktörler olarak İran ‘olağan düşman’ olarak temada yerini alırken Türkiye de aynı kefeye itildi. Halbuki birkaç yıl öncesine kadar Arap diplomasisi Türkiye konusunda dikkatliydi. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Sisi, Türkiye ve Katar’ı işaret ederek “Maalesef terör bazı ülkeler tarafından komşularda nüfuz elde etmek amacıyla kaos yaratma aracına dönüştürüldü” ifadelerini kullandı. Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu’l Ghayt da Suriye, Yemen ve Libya’daki krizlerden söz ederken “Türkiye ve İran’ın eylemleri, bölgedeki krizleri körükleyen bir müdahale niteliğinde” dedi. Allah-u âlem kulislerde daha neler konuşuldu. 2005 sonrası Türkiye’nin AB yolculuğunu gıpta ile izlemiş olan Araplar, şimdi AB ile ortak platformda bu ülkeyi baş belası ilan ediyor. Nereden nereye!
Bir çalım da Filistin’deki bayrak kapmacada geliyor. Araplar, Filistin’de İranlılar ve Türklerin devreye girmesini büyük mesele yapmaya başladı. ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı Jared Kushner aylardır ‘yüzyılın barış anlaşması’ diye Filistin davasını tarihe gömecek bir planı Suudi-Emirlikler-İsrail üçgeninde pişiriyor. Taslağın açıklamasını İsrail’deki seçimlerden sonraya bırakan Kushner, Muhammed bin Selman’ı kafaya almıştı. Bu Arap meselelerinde Suudi otoritesinin sonu demekti. Bu kritik zamanda Kral Selman zirvede “Filistin’in hamiliğini kimseye kaptırmam” dercesine bir çıkış yaptı; dedi ki “1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması dahil Filistin’in bütün haklarının geri alınması konusundaki tutumumuz sabittir.”
Arap aleminde Türkiye’nin yeni yeri işte böyle.
***
Şimdi Türkiye’nin ‘Tecrit eder, hatta uluslararası mahkemeye çıkartırım’ diyerek peşi sıra ok attığı Muhammed bin Selman’ın krallar gibi karşılandığı başka bir coğrafyaya gidelim.
2015’te Yemen savaşına katılmayı reddettiği için Suudi Arabistan’ın gücendiği, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) “Bedelini ödeyeceksin” diye tehdit ettiği Pakistan, Muhammed bin Selman’ı öyle itinayla karşıladı ki sanırsınız cennetten bir melek düştü. ‘Hoş geldin’ seremonisi, prensin uçağı hava sahasına girer girmez JF-17 ve F-16’lar eşliğinde ta göklerde başladı. En büyük sivil madalya Nişan-e-Pakistan verildi. Devlet daireleri tatil edildi. Bütün bunlar soğukluğu gidermek, himmet köprüsünü tamir etmek ve prensin çantasındaki 20 milyar dolarlık yatırım projeleri içindi.
Pakistan özellikle Ziya’ül Hak’tan itibaren, bölgesel hevesler, cihatçı örgütler üzerinden komşulara müdahale ve istihbarat cinlikleriyle hem dışarıda hem içeride kaybeden bir ülke. Nevzuhur ittihatçıların Türkiye’yi soktuğu yolda, Pakistan yıllar önce debelenmiş bir ülke. Onların ‘Afgan cihadı’ ve ‘Keşmir cihadı’, bizimkilerin ‘Suriye cihadı’.
Pakistan onlarca yıl boyunca kendi toprakları ve Afganistan’da Suud’un parası ve vahhabi öğretisiyle yarattığı radikal cihatçı hücrelerin ceremesini çekiyor. Üç komşusu Hindistan, Afganistan ve İran terör belasından Pakistan’ı sorumlu tutuyor. Bir tarafta nükleer bombanın gururu, diğer tarafta ekonomik, sosyal ve yönetsel sefalet. Amerikalılar da 11 Eylül’den beri tepeleyip duruyor.
Şimdi İmran Han’ın Pakistan’ı, Muhammed bin Selman’ın Suudi Arabistan’ı geçmişten kurtarıp ‘ılımlı’, ‘barışçıl’, ‘hoşgörülü’, ‘istikrarlı’, ‘terör karşıtı’ bir yola sokacağına dair iki tarafta da hayırhah yorumlardan geçilmiyor. (Bu arada eski İstihbarat Şefi ve Washington Büyükelçisi Bender bin Sultan’ın kızı Prenses Rima bint Bender’in ilk Suudi kadın büyükelçisi olarak ABD’ye gönderilmesi de ılımlılığın karinesi olarak karşımızda. Kaşıkçı cinayetinin yol açtığı tahribatı gidermek, Kongre’de Suudi aleyhtarı gidişatın önünü kesmek ve Prens’in hala reformcu istikamette olduğunu göstermek için zekice bir hamle. 23 yıl Washington’da kalmış bir istihbarat ve diplomasi cini olan babasının vereceği akılla fark yaratacağı kesin.)
Pakistan’ı yeniden Suud eksenine oturtmak isteyenler İslamabad’ın İran ve Türkiye ile ilişkilerini de hedef alıyor. Pakistan 2016’da Katar’a karşı ablukaya eşlik etmediği için “Türkiye-İran eksenine kaydı” diye adeta kırbaçlandı. Expo 2020 oylamasında Türkiye’yi desteklediği için de topa tutuldu.
Düne kadar Pakistan’ın aynı zamanda Türkiye ve Suudi Arabistan’la kardeşliğinde bir sorun yoktu. Buradaki asıl rekabet İranlılar ile Suudiler arasında dönüyordu. Fakat kamplaşmalar öyle bir noktaya geldi ki İslamabad ikisinden birini tutmaya zorlanıyor. Aynı cendere İran-Pakistan ilişkileri için de geçerli. Suudiler İran’dan gelecek doğalgaz boru hattının inşasını geciktirmek dahil Tahran’ın önünü kesmek için bütün ağırlığını kullanıyor.
Fakat Başbakan İmran Han göreve geldiğinden beri bir taraftan Türkiye ve İran’la dostluğu korurken diğer tarafta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteğini kazanmak için ‘ekonomik diplomasi’ adıyla yeni bir strateji yürütüyor. Bu denge siyasetini Genelkurmay Başkanı Cavit Bajva’ya bağlayanlar da var. Bajva Orta Doğu’daki vekâlet savaşlarında yer almayacaklarını ama Körfez’in savunmasına katkı sunacaklarını söylüyor. Riyad ve Ebu Dabi’yi yakın planda tutan Bajva geçen sene Pakistan’dan İran’a resmi ziyarette bulunan ilk genelkurmay başkanı oldu. Bu dengeleme stratejisi ‘Bajva Doktrini’ olarak anılmaya başladı.
Pakistan, Suudiler için herhangi bir resmi anlaşmaya gerek olmadan iyi ilişkilerin sürdürülebildiği bir yerdi. Askerler de siyasiler de Suud’un kesesine bakardı. Bu sefer ilişkiler 6 anlaşmayla gelen devlet yatırımlarıyla boyut değiştiriyor. İki ülke arasındaki anlaşmaları yorumlayanlar, Suudi Arabistan’ın ilk kez Pakistan’a ‘kukla’ değil ‘eşit ortak’ muamelesi yaptığını savunuyor. Bunu da Bajva Doktrini’ne bağlıyorlar. İslamabad’ın Suudi yatırımlarının altında ezilip ezilmeyeceğini Ankara ve Tahran’la ilişkilerin seyrine bakarak göreceğiz.
***
Muhammed bir Selman, Pakistan’ın en büyük hasmı Hindistan’a ise 5 katı fazla yatırım sözü verdi. Bir nevi birbiriyle düşman iki ülkeyle aynı anda iyi ilişkiler geliştirebilme gösterisiydi. İslamabad’dan Yeni Delhi’ye doğrudan uçmak yerine Suudi Arabistan’a dönüp oradan Hindistan’a geçerek ilginç bir hassasiyet sergiledi.
Çin’e gittiğinde de 28 milyar dolarlık 35 ayrı anlaşmaya imza atarken Pekin’in Uygurları tornaya alan siyasetine hak verdi. Burada da bir Suud-Türk karşıtlığı şekilleniyor sanki. Pekin-Ankara hattında şalteri attıran şey, Türkiye’nin Doğu Türkistan’a ilgisi ve özellikle son yıllarda Uygurların Suriye’deki savaşa katılmasında bir kanal olması. Malum Türkistan İslami Partisi’ne bağlı İslamcı militanlar, Cisr el Şuğur kasabasını kontrol edecek kadar Suriye’deki savaşa dahil oldu. Veliaht Prens bu konuda da “Türkiye’den farklıyız” demiş oldu.
Türkiye-Çin ilişkileri bulanık sularda debelenirken Suudilerin ‘2030 Vizyonu’ ile Çinlilerin ‘Kemer ve Yol Projesi’ birbirini görmüş oldu. Suudi yorumcular, Batı ile ilişkileri bozmadan doğuya açılmanın faziletlerini yazıyor. Avrupa treni raydan çıkınca Erdoğan’ın “AB yoksa Şanghay beşlisi var” resti basitçe rest olarak kalırken Suudiler, Çin’de petrokimya dahil bir dizi sektöre el atıyor. Veliaht Prens ziyaret sırasında bir de Çince dersinin okul müfredatına eklenmesine karar vermiş.
***
“Orta Doğu bizden sorulur”, “Stratejinin alasını biz yaparız”, “Doğu da bizimdir Batı da” diye böbürlenenler için belki bir kez daha aynaya bakma zamanı. Lakin prens, adının Testere Babası’na çıkmasına aldırmadan fena çalım atıyor.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları




























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025