Markar ESAYAN

Barış bir semboldür
20.11.2013
2231

 Hafta sonu Diyarbakır'da yaşanan tarihi buluşmanın sembolizmi üzerinde duruluyor daha çok.

'Sembolizm' sözcüğü kimileri tarafından devlet aklının bir daha o inkâr ve asimilasyon çılgınlığına geri dönülmeyecek bir eşiği aştığı anlamında kullanılıyor. Tıpkı Dersim özründe olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, siyasi, kültürel ve tarihi 'sembolik' önemi büyük olan Diyarbakır'da verilen bu barış fotoğrafı, evet böyle sembolik bir kırılmayı ima ediyor.

Eski devlet aklıyla köprüleri atmayı...

Ama bazıları için de, bu buluşmanın içinin boş olduğunu temellendirmek için bu kelime tercih ediliyor. Böyle tarihi bir olayın önemine, sırf sekter muhalefet için Birgün gibi 'Nereden baksan tutarsızlık' diye manşet atanlar da var, aslında olayın tam da özünü anlatan Yeni Şafak gibi 'Diyarbakır Sözleşmesi' diyenler de...

Evet, bu yeni bir sözleşme. Olması gereken, birarada yaşamanın asgari şartlarını önemseyen, kurumsal hale getirmeye çalışan, bir darbeyle her şeyin tersine döndüğü 2. Meclis'i veya 1924 anayasasını değil, 1. Meclis ve 1921 anayasasını feyz alan yeni bir sözleşme.

Diyarbakır buluşması yaşanmadan yazdığım son yazıda, 'Kimse Erdoğan veya Barzani'nin şapkadan tavşan çıkarmasını beklemesin' demiştim. Çünkü Çözüm Süreci ile ilgili bir 'somut' adım yönünde beklenti yığılması yaşanıyordu.

Bunun nedeni, önemi pekâlâ bilinen bu buluşmanın sembolizminin değerini azaltmaktı.

Halbuki sembolik denen bu buluşma, bizatihi çok somut bir adımdı. Belki de bu süreci en az demokratikleşme paketleri kadar etkileyecek bir adım. Sürecin sigortası, barış ruhuna sahip olmaktır. Zihniyet dönüşümü olmadan süreç ilerleyemez.

Geçen hafta sonu Diyarbakır'da Türklerle Kürtlerin eşitliği ilan edilmiştir. Devlet adına Kürtlerden özür dilenmiştir. Eski zihniyet mahkûm edilmiştir.

Kaldı ki, Erdoğan, sembolizmi aşan ifadeler de kullanmıştır. Bir Başbakan tarafından Kürdistan'ın adının açıkça telaffuz edilmesi, hapishanelerin boşalacağı, gençlerin dağdan ineceğinin söylenmesi, kabul edilmelidir ki, önemli somut adımlardır.

Diyarbakır'da sürecin en önemli yol temizliği yapılmıştır. Bu yol temizliğinde halk yardıma, desteğe çağrılmıştır. Bundan daha demokratik, şeffaf bir tutum olabilir mi?

Üstelik, bunca travma, önyargı ve güvensizlik zemininde, adeta ince bir buz üzerinde yol alırcasına ilerlenen barış sürecinde, evet, bolca sembolizme, ağlamaya, gülmeye, yas tutmaya, kucaklaşmaya, birbirimize hikayelerimizi anlatmaya ihtiyacımız var.

Benim için, demokratikleşme paketleri ne kadar önemliyse, barışın kalplere indiğini gösteren bu kucaklaşmalar, akıtılan gözyaşları da önemlidir.

Eğer milyonlarca insan, ekranları karşısında ve Diyarbakır'da, gözyaşları ile bu kucaklaşmayı seyrediyorsa, evet, bu sürecin en büyük garantisidir.

İnsan olan, derdi gençlerin hayatta kalması olanlar için bu böyledir.

Sinizmle, Erdoğan nefretiyle, zihinsel darlıklarla, 'ötekilerle' eşit olmayı hazmedememekle malul kesimler için barış treninin son vagonu kalkıyor.

Bu son vagona, akla, vicdana, eşitliğe halel getirmeden alınacak etkili muhalif bir tavırla da binilebilir. Hatta buna o kadar çok ihtiyaç var ki!

Hadi bavullar toplansın, eski Türkiye'yi terk edelim. Gitme vakti çoktan geldi.

Arkada kimse kalmasın.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar