Metin Münir
Nunavut, Kanada’da yarı otonom statüye sahip, 28,000 Eskimo’nun yaşadığı bir yerdir.
Eskimo artık kullanılmayan bir kelimedir. Onun yerine kutuplarda yaşayan insanların kendilerine verdikleri isim kullanılıyor: İnuit.
Eğer Nunavut bağımsız bir devlet olsaydı dünyanın en büyük intihar oranına sahip ülkesi olacaktı.
Nüfusunun çoğunluğu İnuit olan Grönland’da intihar oranı 100,000’de 85’tir. Onun ardından gelen Litvanya’da 100,000’de 32’dir.
Nunavut’taki oran ise 100,000’de 100’dür.
Bu, Kanada’daki intihar oranından on misli yüksektir.
Nunavut’un başkenti Iqaluit’i ziyaret ederseniz rastlayacağınız hemen hemen herkesin kendi canını almış bir akraba veya tanıdığı olduğunu öğrenirsiniz.
Nunavut’ta yaşayan İnuitlerin yaklaşık üçte biri, en az bir defa intihara teşebbüs etti.
Bu intihar dalgası göçebe, avcı bir toplum olan İnuitlerin Yirminci Yüzyıl’ın ortalarında zorla kasabalara taşınması ile başladı. O zamana kadar intihar çok ender bir olaydı ve gençler arasında neredeyse hiç görülmüyordu.
İnuitlerin kasabalara taşınmadan önce yaşadıkları yerlerde, uzun kışların karanlığında sıcaklık bazen -50 derecenin altına düşer ve rüzgâr insanın yüzünden kan akıtacak kadar güçlüdür.
Toprak böğürtlen, yosun ve yabani çiçekten başka bir şey vermediği için İnuitler balık, fok, kuş, kutup ayısı, denizayısı ve balina avlayarak hayatlarını sürdürürlerdi.
Evlerini kar, yosun ve deriden yaparlar, kas tellerinden iplik ve denizayısı kemiklerinden çentiklenen iğnelerle dikilen hayvan derisi elbiseler giyerlerdi.
İnuitleri doğal yaşam alanlarında tanıyan herkesin ortak kanaati, bu kar insanlarının olağanüstü barışçıl olduğudur.
Aileler hep iyi ilişki içindeydiler.
Çocukları “müşfik, sevgiyle birbirlerine bağlı ve itaatkâr”dılar.
Bir seyyahın sözleriyle “Bu insanlarda aileler başka yerlerde ender görülen bir mutluluğa sahiptirler.”
Bugün ise intihar dışında İnuitler arasında cinayet, ev içi şiddet, çocuklara kötü muamele, Vandallık ve alkolizm yaygındır.
İnuitlere göre bu ölümcül değişiklik 1950’lerden sonra başladı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan ve Kanada orduları Kuzey Kutbu’nda Rusya’ya yönelik radar istasyonları kurdular.
Hükûmet maden ve doğal gaz zengini bu bölgede Amerikalıların hâkimiyet iddia etmesinden korktuğu için oralarda alelacele kasabalar kurdurdu ve İnuitleri buralara yerleştirdi. Zorlamak için kızak çeken köpeklerini gözlerinin önünde öldürdüler.
Aralarında beş yaşında olanlar dâhil çok sayıda İnuit çocuk uzak yerlerde yatılı okullara gönderildi.
Orada isimleri değiştirildi ve onlara Hristiyan isimler takıldı. Kendi dillerini konuşanlar cezalandırıldı. Batı tarzı elbiseler giymeye zorlandılar ve doğdukları dünya ile alakası olmaya dersler gördüler. Birçoğu öğretmenleri tarafından dövüldü, kız çocukların ırzına geçildi. Binlerce çocuk hastalık ve açlıktan öldü.
2015 yılında yayımlanan resmî bir raporda, bu okullardaki uygulamanın bir tür soykırım olduğu kabul edildi.
İntiharın bir salgın hâlini alması bu sefaleti yaşayanların çocuklarının 1980’lerde ergenlik çağına ermesi ile başladı.
Benzer şeyler yaşamış Avustralya Aborijinleri, Yeni Zelanda Maorileri, Alaska ve Grönland İnuitleri ve bazı Kızılderili kabilelerinde de azalmayan, dünya ortalamasının çok üstünde yüksek bir intihar eğilimi var.
Travma, bir nesilden diğerine nasıl aktarılır? Tecrübelerimiz çocuklarımızın ve torunlarımızın ruh hâlini nasıl etkiler? Bu soruların cevabı açık değildir.
Sanırım, nesiller geçiyor ve intiharlar azalmadan devam ediyorsa nedenini, binlerce yıl küçük, sakin topluluklar hâlinde yaşayan bu insanların sosyal yapılarının ve geleneklerinin beyazlar tarafından altüst edilmesinde aramak gerek.
Konu ile ilgili daha çok ayrıntı buradan okunabilir: https://www.nybooks.com/articles/2019/10/10/inuit-highest-suicide-rate/
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2021
1.02.2021
24.01.2021
18.06.2020
4.06.2020
29.02.2020
27.02.2020
25.02.2020
13.02.2020
30.01.2020