Münir AKTOLGA
İÇİNDEKİLER:
GİRİŞ.. 1
ÇAĞRININ BENCE EN ÖNEMLİ OLAN YANI..3
ZAMANIN RUHU NEYİ GEREKTİRİYOR, 21.YY’IN PROBLEM ÇÖZME YÖNTEMİ NEDİR?.4
ŞİMDİ, SÖZ TEKRAR ÖCALAN’DA.. 7
ÇÖZÜM SÜRECİNİN TARAFLARI, YA DA DİNAMİKLERİ..15
ÖCALAN’IN “DEMOKRATİK MODERNİTE SİSTEMİ”NEDİR..17
SONUÇ:20
GİRİŞ:
ZAMANIN RUHU NEYİ GEREKTİRİYOR, 21.YY’IN PROBLEM ÇÖZME YÖNTEMİ NEDİR?.
Bugün öyle bir noktaya gelmiş bulunuyoruz ki, artık hiçbir toplumsal sorun 21.yy’ın ruhuna aykırı yöntemlerle çözülemez. Bakın Öcalan bu konuda ne diyor:
“Zamanın ruhunu okuyamayanlar, tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler, uçuruma sürüklenirler. Bölge halkları yeni şafakların doğuşuna şahitlik etmektedir. Savaşlardan, çatışmalardan, bölünmelerden yorgun düşen Ortadoğu halkları artık kökleri üzerinden yeniden doğmak, omuz omuza ayağa kalkmak istiyor”...Evet, bu satırlar Öcalan’ın Çağrı’sındandı.. Aşağıdaki satırlar ise 2007 Yılında benim yazdığım bir makaleden[1]:
“Ben ‘kürt sorununu’ Türkiye’nin demokratik cumhuriyete dönüşümü süreci içinde çözülebilecek bir demokrasi sorunu olarak görüyorum. Bütün diğer sorunlar gibi onun da, zora, şiddete, silaha başvurmamak kaydıyla, her türlü görüşün açıkça ifade edilebildiği bir ortamda çözülebileceğine inanıyorum. Bunun için de artık Türkiye’nin şu insiyatifi-cesareti gösterebilmesi gerektiğini düşünüyorum: Türkiye diyebilmelidir ki, “ne isti-yorsun kardeşim sen, ayrılmak, ayrı devlet kurmak mı, “demokratik özerklik”mi, “fede-rasyon” mu (bakın Erdoğan bile, neden olmasın, eyalet sistemi-yani federasyon-aslında iyi birşeydir deyiverdi), “Apo’yu serbest bıraktırmak” mı, “Kürtlerin kendi kimliklerini özgürce ifade edebilmelerini sağlamak” mı, buyur kur partini, al işte sana legal siyaset yapma olanağı, anlat düşüncelerini insanlara, eğer onları ikna edebili-yorsan ne ala, yok edemiyorsan, bu da artık senin kendi sorunundur!..
“Ama sadece Kürt sorunu için de değil, bütün diğer “sorunlar” için de geçerlidir bu çözüm yolu! “Sen ne istiyorsun, şeriat devleti kurmak mı? Buyur sen de kur partini, al sana da legal siyaset yapma olanağı!
“Ama bir şartla! Zora ve silaha, teröre başvurmamak kaydıyla! Halkı kin ve nefrete yöneltmemek, insani duyguları zedelememek kaydıyla! Kimseye hakaret etmeden, kimseye saldırmadan yap siyasetini, anlat düşüncelerini”. Aksi halde en sert şekilde cezalandırılırsın! Hem bu sefer artık, demokratik kamu oyunu da karşına alacağın için hiçbir şansın kalmaz”!..
Peki, yıllardır “çözüm” “çözüm” denilen şeyin hepsi bu mudur? Yani, her türlü düşünceye özgürlük tanınınca, herkese özgürce siyaset yapma olanağı tanınınca bütün sorunlar birden çözülüvermiş mi olacaktır; örneğin, ondan sonra artık “Kürt Sorunu” diye birşey kalmayacak mıdır ortada, bu mudur benim bütün söylemek istediğim?
Ne alakası var!! Tekrar altını çiziyorum: “Çözüm”, bütün fikirlerin özgürce ortaya konulabildiği, siyasi olarak örgütlenebildiği bir ortamın-sürecin içinde, kollektif iradenin ürünü olarak ortaya çıkacaktır; benim söylediğim budur. İnsanların kendi geleceklerini özgür iradeleriyle inşa etmelerinin mekanizması budur. 21.yy’ın insan ilişkilerinde problem çözme yolu budur. Demokratik Cumhuriyet’e giden yol budur. Şimdi Öcalan’ın söylediği de bundan başka birşey değil. Yani, “silahların sustuğu, artık fikirlerin ve siyasetin konuştuğu” bir ortamın yaratılması sadece bütün sorunların çözümü yolunun açılması demektir. Kim ki bunu anlamazlıktan geliyor ve “bu muydu sizin çözüm dediğiniz şey” diyerek onu küçümsemeye çalışıyor onun niyetinden şüphe etmek gerekir. “Biz ayrılık istiyoruz, ya da, biz özerklik veya federasyon istiyoruz” diyerek “silahların sustuğu, fikirlerin-siyasetin konuştuğu” bir ortamın yaratılması yoluna engeller çıkarmak iyi niyetle bağdaştırılamaz! Önce herkes durduğu yeri bir belir-lesin!..
“Var mısın Türkiye?..Türkiye bu cesareti gösterebildiği an olay biter”!.
“Yapın yeni bir anayasayı, genişletin özgürlükleri, vatandaşlık tanımını yeniden yapın, her türlü etnisiteden soyutlanmış bir öze kavuşturun şu maddeyi; kaldırın o anadildeki eğitim yasağını, isteyen istediği dilde eğitim veren okullar açabilsin, istediği okula göndersin çocuğunu. Talep varsa-ya da talebin olduğu yerlerde Kürtçe eğitim veren okullar da açılabilsin-açın- ne olacak ki! Ve de, adına ne derseniz deyin yerel yönetimleri güçlendirecek önlemleri alın..Siyasi partiler kanununu değiştirerek ayrılıkçılığa-şeriat devleti kurmayı savunanlara bile siyaset yapma hakkını tanıyın, sonra da bir genel af çıkarın bu zemine uygun olarak! Bakın bakalın neler oluyor[2]! Ne diyecek o zaman dağda silahlı eylem yapanlar, “hayır biz açık-legal faaliyet göstermek istemiyoruz” mu diyecekler! Hayır biz af istemiyoruz mu diyecekler! Böyle bir durumda, “peki o zaman sizin derdiniz ne kardeşim” diyenlere-bizzat kendi tabanlarına- ne cevap verecek bu insanlar! “Hayır, biz düşündüklerimizi açıkça söylemek istemiyoruz” mu diyecekler? Anadilde eğitim istemiyoruz mu diyecekler, eşit vatandaşlık istemiyoruz, biz etnik bir kimlikle-“statüyle” kalmak istiyoruz mu diyecekler! Ne olur o zaman onların hali düşünebiliyor musunuz!.
“Mücadeleyi önce ideolojik planda kazanacaksınız! Ama ideolojik mücadele de, bir ideolojiye karşı başka bir ideolojiyi öne sürerek, ideolojileri çarpıştırarak kazanılamaz!![3] Çünkü, her ideoloji son tahlilde bir reaksiyondur ve etki tepki ilişkisi içinde oluşur. İşin içine zor faktörünü katmadan bir mücadeleyi kazanabilmenin yolu, insanların gönüllerine, insan olan yanlarına, özgür insan bilincine-onların bilişsel yanlarına- hitab edebilmekten geçer.
“Eskiler, tasavvuf bilgini atalarımız insanı ata binmiş bir jokeye benzetirlerdi! Çünkü insanda, jokeyi temsil eden bilişsel benliğin yanı sıra, bir de onun duygusal reaksiyonlarla hareket etmesini sağlayan, onun hayvanlarla ortak olan yanını temsil eden, kısaca “nefs” adı verilen bir benliği daha vardır! Bu yüzden insanları, insan ilişkilerini ele alırken dikkat edilmesi gereken nokta, iplerin kimin elinde olduğudur! Yani jokey mi atı yönetiyor, yoksa at mı jokeyi! Temel soru budur!. Bu nedenle, insan ilişkilerinde ortaya çıkan problemlerin çözümünde, çözüm yollarını ve sonucu belirleyen, daima, diyaloğun-etkileşimin hangi zeminde yürütüldüğüdür. Problemi, üst katta oturan jokeyin bulunduğu zemine çıkarak orada mı çözmeye çalışıyorsun, yoksa alt kattaki hayvanın düzeyinde mi?
“Kürt sorunu nasıl çözülür” diyoruz! Kim biliyor ki tek başına bunun nasıl çözüleceğini? Ya da kim dikte ettirebilir ki böyle bir çözümü? Hiç kimse! Çünkü, bütün diğer toplumsal sorunları olduğu gibi bu sorunu da ancak halk çözebilir. Halkın özgür ireadesi çözebilir. Bu nedenle, önce kaldırın halkın iradesinin önündeki şu engelleri bir bakalım! Değiştirin şu 82-Darbe Anayasa’sını!. Olmuyor mu, değiştirtmiyorlar mı! O zaman gene halka gideceksin ve diyeceksin ki “ey halkım, bak ben sana yeni-demokratik bir Anayasa sözü vermiştim, ama görüyorsun yaptırtmıyorlar. Benim parlamentodaki oyum da yetmiyor tek başıma anayasa yapmaya. Bu nedenle gene sana dönüyorum, eğer gerçekten bütün sorunların kaynağının yeni bir anayasadan geçtiğini düşünüyorsan-ki ben öyle düşünüyorum-bana daha çok yetki ver”!..Bitti! Bu kadar basit yani çözüm! Ve göreceksiniz bakın, iş buraya gidiyor!..
“Kürt sorununa devletten “çözüm” bekleyenlere söylüyorum: Hadi diyelim ki bizim devlet süperdir, tuttu “sorunu çözdü”, ve örneğin, alın işte size “demokratik özerklik” veya “federasyon” dedi! Hatta, olay bitsin diye Apo’yu da serbest bıraktı!. Ya sonra birileri tutar da derse ki, “biz böyle çözüm istemiyoruz, bizim çözümden anladığımız ayrılmaktır, başka türlü bir çözümü de kabul etmiyoruz”! Ne olacak o zaman!
“Türkiye’de 15-20 milyon Kürdün bulunduğu” söyleniyor, acaba bu insanlar ne düşünecekler, onlar hak verecekler mi devletin bulacağı bu “çözümlere”, kim karar verecek buna? Yani, sorunu devlete yıkarak, devletle masaya oturmayla falan çözülemez bu sorun. Direkt olarak halka bırakacaksın çözümü. Bunun da yolu yukarda söylediğimiz gibidir.
“Sonra, madalyonun bir diğer yanı daha var, acaba Türkler ne düşünüyorlar çözüm konusunda? Bunu kim belirleyecek? Öyle ya, Kürtler kadar Türklerin de ne düşündükleri önemlidir böyle bir konuda. Çünkü sen bin yıldır beraber yaşamışsın, içiçe geçmişsin, hemen öyle bir tarafın istemesiyle tek yanlı bir çözüm olur mu böyle bir ilişkide. Eğer bir çözümden bahsedeceksek bunun tek yolu iknadır. Karşı tarafı da, en doğru olan budur diyerekten ikna etmektir.
“Nasıl ikna edeceksin peki? Savaşarak mı?Olayı-problemi-etnik düzeyde bir Türk-Kürt sorunu olarak ele alarak mı? Etnik anlamda, “Türklerle Kürtlerin eşit koşullarla içinde yer alacakları yeni bir birlik” tartışmasıyla mı? İlk bakışta kulağa hoş geliyor değil mi! “Türklerle Kürtlerin demoktatik cumhuriyeti” lafı ilk bakışta adil bir çözüm olarak görünüyor! Ama, etnisiteyi temel alan son derece tehlikeli milliyetçi-ırkçı bir tuzaktır bu, şekere bulanmış bir tür zehir gibidir!. Çünkü, olayı Türk-Kürt etnik zemininde ele alarak bir yere varmak mümkün değildir. Açık konuşalım, kan gövdeyi götürür o zaman, eski Yugoslavya falan hiç kalır yanında! Öyle bir kan ki, ne Türkiye kalkabilir bunun altından, ne de Kürtler. Amerika’yı ve Avrupa’yı da alır götürür bu sel! Ne NATO kalır ortada ne de Kopenhag Kriterleri! Yani, öyle dışardan gazel okumayı seven Avrupa’lılar da nasibini alırlar bu işten. Ne huzurları kalır, ne de düzenleri. Bu nedenle, herkes aklını başına toplasın! Herkesi kucaklayacak tek çözüm yolu diyalogdur, açıkça konuşabilmektir, zora, şiddete başvurmadan düşüncelerini ortaya koyabilmektir. Olayı etnisite zemininde tartıştığımız zaman bile, çözüme giden yolun daha üst düzeyde bir birlikten-Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığını esas alan bir üst kimlikte buluşmaktan- geçtiğini görebilmektir”...
DEVAM EDECEK…
5 „Milliyetçilik Nedir, Kürt Sorunu Nasıl Çözülür“, www.aktolga.de Makaleler
6 Bu satırların 2007 yılında kaleme alınmış olduğunun altını çizmek istiyorum!..
7 Kürt milliyetçiliğine karşı Türk milliyetçiliğini savunarak bir yere varamazsınız! Varırsınız aslında tabi, ama bu, önce kanın gövdeyi götürdüğü, sonra da ikiye bölünmüş bir Türkiye gerçeğinden başka bir yer olmaz!..
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023