Neşe Düzel

"Kürdistan denilen bölge, Sivas Koçgiri’ye kadar olan sınırdır aslında. Maraş’ın bir kısmı, Erzincan, Malatya, Elazığ. Tarihsel olarak Erzurum, Van, Ağrı... Batman... Doğu ve Güneydoğu’nun tamamıdır bu"
"Özerklik işi yürümezse, otuz yıldır ne oluyorsa, o olacak. Devlet, ilan ettiğimiz şeyi ya kabul edecek ya kabul edecek. Talepleri hiçbir şekilde kabul etmemek bağları kopartır, hareketi radikalleştirir"
"Demokratik özerkliğini ilan eden yer, Ankara’ya vergi vermemeli ama devletten yardım almalı. Geri kalmış yörelerin hepsi için bu böyle olmalı. Zira bu bölgeler ihmal edildi, devlet yatırımları Marmara-Ege’ye yaptı"
NEDEN BENGİ YILDIZ Kürt sorunu çok tehlikeli bir viraja girdi. Birtakım hesaplarla siyaset devre dışı bırakılıyor, çözüm silahta ve şiddette aranıyor. Her gün çatışmalarda, operasyonlarda, pusularda çocuklar ölüyor. Şehirler bileniyor, mahallelerde Kürtler ve Türkler karşı karşıya geliyor. İşte böyle bir ortamda... Bütün Türkiye’yi sarsan ve insanları derinden etkileyen Silvan’da büyük çatışmanın yaşandığı günde, Demokratik Toplum Kongresi “demokratik özerklik” ilan etti. Aysel Tuğluk’un sözcülüğünde 14 temmuzda ilan edilen özerkliğin neleri kapsadığı, nerelerde ve nasıl uygulanacağı on gündür açıklık kazanmadı. Anayasa değiştirilmeden tek taraflı ilan edilen bu idari yapı değişikliğini, devlet kabul etmezse ne olacak, bu durumda DTK, KCK, PKK, ve BDP’yi içine alan Kürt hareketi ne yapacak tartışılmadı. Demokratik özerkliği DTK hangi bölgede ilan etti? Kürdistan denen bölge hangi illeri kapsıyor? Antep, Adıyaman, Siirt gibi iller de var mı bu demokratik özerklik ilan edilen bölgenin içinde? Özerklik ilan edilecek iller hangi ölçüye göre seçilecek? BDP’ye oy vermemiş Kürt kentlerinde de özerklik ilan edilecek mi? Halk desteğinin olmadığı yerlerde özerkliğin dayanağı ne olacak? Demokratik özerklik istemeyen Kürtler ne yapacak? Devlet, özerkliği kabul etmezse, ne olacak? Topyekûn bir halk ayaklanması mı düşünülüyor? Bütün bu soruları, demokratik özerklik ilan eden Demokratik Toplum Kongresi’nde BDP’yi temsil eden beş milletvekilinden biri olan Bengi Yıldız’la konuştuk. Bengi Yıldız, DTP-BDP çizgisinden iki dönemdir Batman milletvekili seçildi.
Demokratik Toplum Kongresi, demokratik özerkliği hangi bölgede ilan etti?
Önce şunu söyleyeyim. Demokratik özerklik, BDP’nin ve DTK’nın kendi programlarına koydukları projedir. Bu sistem, Türkiye’nin tamamı için önerilen bir modeldir.
Ama bu model, Türkiye’nin tamamında tartışılmadı! DTK, demokratik özerkliği nerelerde ilan etti?
Tabii ki, Kürtlerin yaşadığı bölgede... Yani Barış ve Demokrasi Partisi’nin, Demokratik Toplum Kongresi’nin gücünün olduğu yerlerde... Biz, “Bu model Türkiye gerçekliğine uyuyor” diyoruz ama netice itibarıyla bunu Türkiye’ye dayatamayız tabii. “Türkler, Karadeniz’de demokratik özerkliğinizi ilan edin. İstanbul, demokratik özerkliğini ilan et” diyemeyiz.
Demokratik özerkliği ilan ettiniz yer hangi bölge peki?
Bu açıdan Kürdistan’dır bu... Biz bunu Demokratik Özerk Kürdistan olarak formüle ettik ve bunu üç, dört yıldır söylüyoruz.
Kürdistan denen bölge hangi illeri kapsıyor?
Tarihsel ve coğrafi olarak nereyi kapsıyorsa orayı kapsıyor. Bu, Sivas Koçgiri’ye kadar olan sınırdır aslında. Maraş’ın bir kısmı, Erzincan, Malatya... Elazığ... Tarihsel olarak Erzurum, Van, Ağrı... Batman, Diyarbakır... Aslında Doğu ve Güneydoğu’nun tamamıdır bu. Coğrafi olarak baktığınızda, Osmanlı zamanında da Kürdistan’ın sınırlarıdır bu.
Bunun bir kısmı Ermenistan coğrafyası değil miydi?
Çok tarihsel arka plana giderseniz şüphesiz Ermenistan’dır. Ama 1514’ten sonraki Osmanlı döneminde orası Ermenistan değildir, Kürdistan’dır. 1900’lerin başına kadar, Kürdistan’daki beylikler kendi kendilerini yönetiyorlardı. Kürdistan dediğimizde, sadece Türkiye Kürdistanı açısından bakmıyoruz tabii biz.
Demokratik özerkliği Irak Kürdistanı için de mi ilan ettiniz?
Hayır. Kürdistan’ın sınırlarını çizin dediğiniz için bunu söyledim. Biz, Demokratik Özerk Kürdistan dediğimizde, şüphesiz Kürtlerin yaşadığı coğrafyayı kastediyoruz. Fakat bunu ilan ettiğimizde ve bu nerede uygulanabilir meselesine geldiğimizde... Ancak güçlü oy aldığımız, yerel yönetimlerinde, il genel meclislerinde iktidar olduğumuz yerlerde, bizim demokratik özerkliği pratiğe geçirme şansımız vardır. Yoksa şimdi ben, “Demokratik özerkliği Sivas’ta, Erzincan’da uyguluyorum” desem, olmaz.
BDP’nin oyunun yüzde 50’nin üzerinde olduğu yerlerde mi ilan ettiğiniz demokratik özerkliği? Oralarda mı uygulayacaksınız?
Biz, talep meselesine bakıyoruz. Biz demokratik özerkliği ilan ettik. Bunun, Kürtler açısından önemli bir proje olduğunu söylüyoruz. Kim bunun aksini iddia ediyorsa, kim, “Kürtler demokratik özerklik istemiyor, bu nereden çıktı” diyorsa, gelsin orada referanduma gitsin, diyoruz. Devlet yapsın bu referandumu ve “Ey Kürtler, siz nasıl yönetilmek istiyorsunuz, Demokratik özerkliğe evet diyor musunuz” diye sorsun.
Adım adım gidelim. Antep, Adıyaman, Siirt gibi iller de var mı bu demokratik özerklik ilan edilen bölgenin içinde?
Şimdi şüphesiz hedeflenen öyledir.
Şu anda nerede ilan edildi demokratik özerklik?
DTK, toplanıp, “Biz Batman’da, Şırnak’ta ilan ettik. Mardin’de ilan etmedik” şeklinde bir formülasyon geliştirmedi. Bu, Kürtlerin talebidir. Bu, bizlerin talebidir. “Demokratik Toplum Kongresi’nin, BDP’nin, KCK’nin etkin olduğu, yani Kürt siyasal hareketinin etkin olduğu yerlerde ilan ettik ve uygulayacağız biz bunu” diyoruz. Zaten birçok ilde halk meclisleri var. Bu proje beş, altı yıldır mahalle meclisleri, kent konseyleri vasıtasıyla zaten yaşama geçti. Batman’da halk meclisi, kent konseyi var.
Daha net sorayım. Özerklik ilan edilecek iller, hangi ölçüye göre seçilecek? BDP’ye verilmiş oylara göre mi?
Şüphesiz o, önemli bir veridir. Bizim belediye olduğumuz, il genel meclislerinde etkin olduğumuz, yani demokratik yollarla yapılan seçimlerde etkin olduğumuz yerlerde, demokratik özerkliği hayata geçirmek, organlarını oluşturmak çok daha rahat bir durum. Çünkü neticede meşruiyetini ve gücünü halktan alıyor. Ayrıca belediyeler ve il genel meclisleri vasıtasıyla pratik olarak orada uygulamak daha rahattır.
BDP’ye oy vermemiş Kürt kentlerinde de özerklik ilan edecek misiniz peki?
Oralarda bir talep var mı, demokratik özerklik nasıl hayata geçecek meselesini kendi aramızda konuşuyoruz, tartışıyoruz ve tartışacağız. Diğer kesimleri ve azınlıkları da içine katmak için bir çaba içinde DTK. Bu ay sonunda bir genel kurul yapacak ve yapısını yenileyecek. Size şöyle anlatayım. Biz bu süreci, hem ilan, hem inşa süreci olarak görüyoruz. Mustafa Kemal, “İsmet, yarın cumhuriyeti ilan edelim” dediğinde, cumhuriyet bütün kurum ve kuruluşlarıyla inşa edilmiş halde miydi?
Siz sisteminizi ve yapılarınızı, 19 ve 20. yüzyılın “klasik demokrasi”sine göre mi, yoksa 21. yüzyılın “katılımcı-çağdaş demokrasi”sine göre mi kuracaksınız?
Hayır, hayır. İspanya’da Katalanlar demokratik özerkliklerini nasıl ilan ettiler? Halkın taleplerine göre ilan ettiler. Halk bunu talep etti.
Adıyaman AKP’ye oy verdi mesela. Orada özerklik nasıl olacak? Orada ne inşa edeceksiniz? BDP’ye oy bile vermemiş bir kent, DTK’nın özerkliğini niye desteklesin?
“Ben bir milletim. Ben bir halkım. Benim dilim, kültürüm, tarihim var. Anadilimde eğitim görmek istiyorum. Kendi kendimi yönetmek istiyorum” demek için BDP’ye oy vermek mi gerekir? AKP’ye oy veren insanlar da bunu pekâlâ talep edebilirler.
Adıyaman’da özerkliği nasıl yapacaksınız? Halk desteği olmadığı yerlerde özerkliğin dayanağı ne olacak?
Demokratik özerkliğin ne olduğunu, kendisine ne kazandıracağını anlatmak suretiyle yapacağız. Biz demokratik özerkliği sadece Adıyaman’da değil, Türkiye’nin her tarafında, İstanbul’da da anlatacağız. Demokratik özerklik, bir barış projesidir ve bölünmenin panzehiridir. Dünyada demokratik ülkelerde halklar kendi kendilerini ya federasyonla ya da özerklikle idare ediyorlar. Türkiye gibi merkezden idare edilen bir başka ülke kalmadı.
KCK, demokratik özerkliğin içini doldurdu. İsteklerini, iki dilli yaşamın yanı sıra, “Demokratik özerklik ilan edilen yerlerde polis görev yapmasın, gençler askere gitmesin, öz savunma gücü oluşturulsun, devlete vergi verilmesin” diye sıraladı. Bunlara katılıyor musunuz?
BDP adına konuşamam. Bengi Yıldız olarak konuşabilirim. Askere gitmeme meselesini ben üç-beş yıldır söylüyorum. Kürtler kendi kendini idare etmelidir. Kendi polisini kurmalıdır. Vergiye gelince, vergiyi o yerelin kendisi toplar. Yerel özerklik kuracaksan, kendi vergilerinin önemli bir kısmını kendin harcarsın. Ama şu var. KCK’nin açıklamalarına katılıyor musunuz katılmıyor musunuz şeklinde meseleyi formüle etmek çok doğru bir yaklaşım değil. “Demokratik özerklikten BDP olarak siz ne anlıyorsunuz? Siz ne istiyorsanız?” derseniz...
Cevabınız nedir?
Dünyayı yeniden keşfetmiyoruz. Dünyada özerklik neyse, İspanya’da demokratik özerklik nasıl inşa edilmiş ve yürütülmüşse, biz de öyle yapıyoruz. Özerk parlamentoları var onların. Bu yüzden AKP ile BDP’yi birbirinden ayrıştırırsanız doğru bir yaklaşım olmaz. “Kürtler, kendi kendini yönetmek istiyor” diyorum ben. AKP’ye oy vermiş olanı da, CHP’ye oy vereni de bunu istiyor.
Bütün Kürtlerin, ilan ettiğiniz demokratik özerkliği istediğini, desteklediğini bir oylamaya, araştırmaya dayanarak mı söylüyorsunuz?
Bize verilen destekten anlıyoruz biz bunu. Kürtlerin geniş bir kesiminin tasvip ettiği bir projedir, yaklaşımdır bu.
Demokratik özerkliği dört-beş yıldır tartıştığınızı ve parti programınızda yer aldığını söylediniz. Size oy vermeyenler niye vermediler sizce?
Birden çok sebebi var bunun. Kürdistan’ın tamamına ve Türkiye halklarına biz ne istiyoruz meselesini yeterince anlatamadık. İmkânlarımız çok sınırlıydı ve seçimlere bile parti olarak giremedik.
Tam olarak planınız nedir?
Biz üç, dört yıldır, konuşuyoruz, tartışıyoruz... Mesela parti programımıza koyduk. Bu bir yaklaşımdır. Biz henüz bu projeyi madde madde sıralamadık. Kürtlerin bütün kurumları, demokratik özerkliğin içinin nasıl doldurulacağı, bu projenin nasıl inşa edileceği konusunda fikirlerini açıklayacaklar.
Bir haritası var mı bu özerk bölgenin?
Şu anda öyle bir şey yok.
Peki, mesela Diyarbakır... BDP yüzde altmış oy aldı ama karşısında yüzde kırk var. O yüzde kırkı özerklik istemiyorsa ne olacak?
Demokrasinin bütün kurumlarında kim çoğunluksa, orayı o yönetir. Dolayısıyla yüzde 50 oy aldığımız yerleri tabii ki biz yöneteceğiz ve zaten biz yönetiyoruz şu anda...
Demokratik özerklik çoğunluk oyunu aldığınız yerler için ilan edilmiş oluyor bu durumda öyle mi?
Tabii, ilan edildi.
Özerklik istemeyen yüzde kırka ne yapacaksınız?
Hiç bir şey yapmayacağız. İstemiyorum deyip ne diyecek yani... Sen kendi kendini yönetme, meclislerinde karar alma mı diyecek? Savaş mı ilan edecek? Kalan kısma da demokratik özerkliğin ne olduğunu anlatmaya çalışacağız, onları da ikna etmeye çabalayacağız. Dayatmayacağız.
Siz hukuk fakültesini bitirdiniz. Demokratik özerklik ilanı, bir idari yapı değişikliğidir. Eğer “Çoğunluğu alan, azınlığın isteklerine aldırmadan ve azınlığa sormadan idari yapıyı değiştirebilir” diyorsanız, AKP’nin bütün ülkede idari yapıyı keyfince değiştirmesini de desteklersiniz mantıken, öyle değil mi?
AKP de keyfince değiştiremez, biz de keyfince değiştiremeyiz. Çoğunluğun sağlamış olduğu bir meşruiyet, bir dayanak vardır. Şüphesiz azınlığı ikna ederek, onunla konuşarak yaparsınız bu uygulamayı. Biz öneriyoruz, biz Türkiye’ye dayatmıyoruz ki. Bizim temsil ettiğimiz Kürtlerin böyle yaşamak istediğini söylüyoruz.
Konuşmanın başında bütün Kürtlerin demokratik özerklik istediğini söylediniz ama...
Hayır, ben onu söylemiyorum. Bize oy vermeyen AKP’lilerin demokratik özerklik istemediğini söyleyemezsiniz, diyorum ben. Onlara referandumla demokratik özerklik isteyip istemediklerini sormak lazım.
Sizin mantığınıza göre, AKP, çoğunluk olduğu her ilde, ki bu illerin sayısı çok fazla, kendince bir yapı kurabilir. Siz buna evet mi diyorsunuz?
Hayır.
Kendiniz için hak gördüğünüzü, Kürtlerin bir bölümünün oy verdiği AKP için niye görmüyorsunuz?
Eğer siz Kürtlerin yüzyıllık isyanını, onların siyasal mücadelesini getirip AKP’yle eşdeğer tutarsanız... Kürtler yüz yıldır kendi kaderini tayin etmeye çalışıyor. Kimileri bağımsızlık, kimileri federasyon diyor. 21. yüzyılda biz bu ülkenin bütünlüğü içinde demokratik özerklik diyoruz. Kürtlerin, uğruna büyük bedeller ödediği, yüz binlerin cezaevine girdiği, on binlercesinin öldüğü bir siyasal akımın bir talebi ve arayışı bu. Dolayısıyla...
Evet...
Dolayısıyla bu, seçimlerde yüzde 50 oy alıp almama meselesi değildir. Bu bir halkın arayışıdır, talebidir. O halkın, “Ben böyle yaşamak istiyorum, ben bunun için öldüm, cezaevine girdim. Ben kendi kimliğimle kendi kaderimi tayin etmek istiyorum. Kendi kaderimi de, bu ülkenin bütünlüğü içerisinde özerk yaşayarak ilan etmek istiyorum” demesidir. Bu, bütünlüklü ve genel bir arayıştır...
Siz bütün Kürtleri temsil ediyor musunuz?
Kürtlerin tamamını temsil etme meselesi oy oranı itibarıyla değildir. Bu mücadeleyi yürütenler... Bu yapının tamamı... KCK, PKK, DTK ve BDP... Biz, Kürtlerin yüzyıllık arayışının ifadesiyiz... Biz Koçgiri’yiz, Şeyh Sait’iz, Dersim’iz. Bu mirasın tamamına sahip çıkıyoruz ve onun taşıyıcısı olarak ilerliyoruz. Bir toplumun dili, onun bilinçlenmiş aydın kesimidir. O kesim, halk adına o halkla birlikte, o halk için o mücadeleyi yürütür.
Kürtlerin tamamı, size niye oy vermiyor sizce?
O ayrı bir problem. Bir halkın özgürlük arayışıyız biz. Sadece sandığa gitmek ve temsil etmek meselesi değildir bu.
Peki, diyelim ki BDP’nin yüzde altmışına karşılık Diyarbakır’daki yüzde kırk, demokratik özerkliğe “kesinlikle olmaz” dedi. Ne yapacaksınız? Tutuklayacak mısınız yüzde kırkı?
Niye tutuklayalım. Yüzde 40, ben böyle yönetilmek istemiyorum diyebilir. Onlar da kendilerini ifade edecekler.
Demokratik özerklik olunca, korucular ne olacak? Onların silahlarını KCK mı toplayacak?
Korucunun silahını almak, merkezî hükümetin işidir. Devletin korucuları silahsızlandırması lazım.
Devlet korucuları silahsızlandırmadı. Siz demokratik özerlik ilan ettiniz. Öz savunma gücünü kurdunuz. Ne olacak?
Korucuların yüzde 70-80’i BDP’ye oy veriyor. Kendileri, koruculuktan toplu istifa edecekler.
Korucular örgütlenirlerse ne olacak? Kürtler Kürtlerle iç savaşa mı girişecek?
Öyle bir şey olmaz. Korucuları biliyoruz biz. Koruculuğu ayakta tutan devlettir. Devlet, Kürtlerin işlerine karışmasa...
Demokratik özerkliğin olduğu iller, devletten yardım alacak mı yoksa tamamıyla kendi yağıyla mı kavrulacak? Mesela Hakkâri’ye hiç para gitmeyecek mi merkezden?
Siz, Kürtlerin ilan ettiği demokratik özerkliği niye Kürtlere has bir demokratik özerklik olarak kabul ediyorsunuz? Bizim ilan ettiğimiz demokratik özerklik, dünya sistemi dışında bir özerklik değil. Demokratik özerklik pratiği dünyada nedir, İspanya’da nedir?
Ben İspanya örneğini bilmiyorum. Bazı okurlar da bilmiyor olabilir. Özerkliği siz ilan ettiniz ve ben sizin özerkliğinizin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.
DTP’nin ve BDP’nin dört yıl boyunca yüzlerce toplantısında bu tartışıldı, konuşuldu. Demokratik özerklik diye internete girerseniz...
Niye internete gireyim? Ben dört yıldır demokratik özerkliği tartışan bir partinin önde gelen siyasetçisiyle konuşuyorum ve ona soruyorum. Demokratik özerkliğin olduğu iller devletten yardım alacak mı yoksa tamamıyla kendi yağıyla mı kavrulacak?
Biz demokratik özerkliği konuştuk ve inşa ediyoruz. Formülasyonu şu... Kendi yerelinde topladığı vergiler, şüphesiz oranın kalkınmasında ve Türkiye’nin diğer bölgeleriyle arasındaki makasın kapanmasında yeterli olmaz. Merkezin, pozitif ayırımcılık uygulayarak orayı desteklemesi gerekir. Yani Ankara’ya vergi vermemesi ama devletten yardım alması lazım. Geri kalmış yörelerin hepsi için bu böyle olmalıdır. Çünkü bu bölgeler yıllardır ihmal edildi. Devlet Ege’ye, Marmara’ya yatırım yaptı.
Demokratik özerklik ilan eden her yer, merkezden para alacak ama merkeze para vermeyecek. Türkiye’nin diğer vatandaşlarını, vergilerinin bölgede kullanılmasına, bölgenin ise hiç vergi vermemesine nasıl ikna edeceksiniz?
Bu devlet, bu bölgeyi yıllarca ihmal etti diyeceğiz. Demokratik özerkliği ilan ettik ve her şey güllük gülistanlık değil. Bu ülkenin demokratikleşmesi, bu bürokratik cumhuriyetin demokratik cumhuriyete evrilmesi lazım.
Siz bu özerkliğin zamanlaması konusunda ne düşünüyorsunuz? Her şey hazırlandı, olgunlaştı da mı ilan edildi yoksa barış geliyor telaşıyla biraz aceleye mi getirildi işler?
Gerçekten kışkırtıcı laflarla yaklaşıyorsunuz.
Hangi açıdan kışkırtıcı?
Biz, parlamentoya gidemediğimiz bir ortamda şunu söyledik! “Biz alternatifsiz değiliz. Bizim alternatifimiz var. Biz Kürt halkıyız. Bizim vatanımız Kürdistan’dır. Biz, mücadele insanıyız. Ankara’ya gidemesek de, siz oranın yolunu bize kapatsanız da, biz burada kendi kurumlarımızı oluştururuz” dedik.
Merkezden hiç para gelmemesi, hayat standardını biraz etkiler mi yoksa hiç etkilemez mi?
Tabii ki olumsuz etkiler. Biz, bu sürecin içini dolduracağız, dediğimizde, sadece biz dolduracağız, demiyoruz. Biz diyoruz ki, parlamentoda bunun yasal ve anayasal dayanaklarının oluşturulması lazım... Bağımsızlık ilan etmişiz gibi yaklaşmamak lazım bu olaya.
Bağımsızlık değil ama yeni bir idari yapı ilan etmediniz mi siz?
Evet... Doğru ama biz devletle bağı kopartmıyoruz. Demokratik özerkliği talep ediyoruz. Biz bu şekilde yönetilmek istiyoruz diyoruz. Biz hem bu ülkenin sınırları içinde kalacağız hem de demokratik özerklik yaşayacağız.
Diyelim ki, DTK’nın demokratik özerklik ilan ettiği illerde, devlet “olmaz öyle şey” dedi. O zaman ne olacak? Topyekûn bir halk ayaklanması mı düşünülüyor?
Türkiye Cumhuriyeti, kendisini evrensel ölçülere uydurmak zorunda... İlan ettiğimiz şeyi ya kabul edecek ya kabul edecek... Başka bir şeyi var mı yani? Kabul etmezse gelsin hepimizi öldürsün, biz bunun mücadelesini vereceğiz. O zaman Kürtler olarak biz de biraraya gelip toplanacağız, değerlendirmeler yapacağız. “Senin taleplerini hiçbir şekilde kabul etmiyorum” demek bağları koparmaktır. Biz bağları koparmaktan yana değiliz. Taleplerin kabul edilmemesi bu hareketi radikalleştirir ve bağları koparmaya doğru götürür.
Topyekûn bir halk ayaklanması mı olacak?
Ne bileyim hangi ayaklanma olacak. Ben Bengi Yıldız olarak Kürt toplumunun tamamı adına konuşamam... Siz geleceğe ilişkin sorular ve kararlar soruyorsunuz... “Bu olmazsa, ne olacak?” diyorsunuz.
Politika bu değil midir? İlan ettiğiniz şeyin kabul edilmemesi halinde hangi hamleyi yapacağınızı düşünürsünüz, planlarsınız... Siz, kendi aranızda “Biz bunu ilan ettik ama Ankara kabul etmezse ne yapacağız” diye hiç düşünmediniz mi?
Neşe Hanım biz ne yapacağımızın hepsini size anlatırsak, asıl o zaman biz politika yapmıyor oluruz. Bir halk, meşru demokratik temelde bir talepte bulunuyor. Devlet ve hükümet buna karşı direniyorsa, dünyada ne oluyorsa bizde de o olacak.
Dünyada ne oluyor?
“Biz şu anda kendi kaderimizi demokratik özerlik olarak tayin ediyoruz” diyoruz...
Böyle bir halk ayaklanması ihtimalini ve bunun muhtemel sonuçlarını DTK herkese anlattı mı?
Kürtler zaten şu anda silahlı mücadele veriyor. Neyi anlatacağız Kürtlere... Kürtler şu anda bedel ödüyor, herkes mücadele veriyor. AKP’lilerin çocukları, akrabaları da var bunların arasında. Ailesinden dağa çıkmamış, yaşamını yitirmemiş bir adam bulamazsınız sağcısından solcusuna kadar bütün Kürtlerin arasında. Onlara daha neyi anlatacağız? Biz niçin ölüyoruz, cezaevine giriyoruz, hayatımızı riske atıyoruz? Özgürlük için yapıyoruz bunu. Yarın bunu kabul etmezlerse ne olacak yani?
Ne olacak?
Şimdiye kadar ne oluyorsa o olacak. Kürtler direnmeye devam edecek. Direnmenin şeklini şemalini de kendi aralarında konuşurlar, tartışırlar. Ama Kürtlerin teslim olmayacakları kesindir. Biz bu esareti kabul etmeyeceğiz. Şu anda 20 milyon Kürt, bu coğrafyada statüsüz. Dili inkâr ediliyor. Başbakan asimilasyon bitti diyor ama şu anda biz asimile oluyoruz. En Kürtçe konuşanı bile kendini Kürtçe ifade edemiyor. Çünkü her yerde Türkçe konuşuluyor, Türkçe öğretiliyor. Okul kitaplarında Kürtlerden, Kürdistan’dan bir satır bile bahsedilmiyor. Bahsedildiğinde de zararlı cemiyetler olarak bahsediliyor. Asimilasyon nasıl bitti sorarım ben size? Kürtler kendi dilini kullanacak ve o dil onun resmî dili de olacak.
Temel bir hak bu tabii ki... Özerkliğe dönersek... BDP’nin resmî politikası ne özerklik konusunda? Siz DTK’nın ilan ettiği özerkliği destekliyor musunuz?
Evet destekliyoruz. DTK’nın bir bileşeni olarak bunu destekliyoruz. Bizim parti programımızda var bu. Parlamentoya gidersek, demokratik özerkliğin anayasal ve yasal altyapısını oluşturmak için mücadele edeceğiz.
Ama demokratik özerklik ilanıyla, idari yapıyı tek taraflı olarak değiştirdiniz. İdari yapıyı tek taraflı değiştirmek, “ayaklanmak ve yasaları dinlememek” anlamına geliyor. Hem yasalara karşı ayaklanıp, hem de parlamentoda nasıl görev yapacaksınız? Mantıken sizin parlamentodan da, seçimlerden de çekilmeniz gerekmiyor mu?
Hayır. Biz, bu yasalara itiraz ediyoruz. Bir kısım yasaları kabul etmiyoruz. Ayaklanmak olarak nitelendirmeyelim bunu. Demokratik özerklik, bizim BDP olarak programımıza tüzüğümüze koyduğumuz bir talebimizdir, yaklaşımımızdır.
Diğer partilerin de programlarında projeler ve vaatler var ama bunları uygulamak için ya iktidar partisiyle uzlaşmayı ya da iktidara gelmeyi bekliyorlar. Tek taraflı olarak uygulamaya koymuyorlar. Değil mi?
Biz faşist yasaları, 12 Eylül ürünü olan yasaları kabul etmek zorunda değiliz. Biz bu yasaları kabul etmiyoruz. Biz “parlamentoya girmeyeceğiz, girmiyoruz” demiyoruz. “Eğer bu yasaları ve Anayasa’yı değiştirme iraden varsa, parlamentoya gelelim. Böyle bir iraden yoksa ve bizi oyalayacaksan, biz parlamentoya gelmeyelim” diyoruz. Meselemiz budur bizim! Mesela Başbakan “tek millet” diyor. Bizim tek devlete, tek bayrağa hiç bir itirazımız yok. Kürtlerin en büyük itirazı tek milletedir. Bu millet formülasyonuyla, bu anayasa gitmez...
Peki, bu özerklik işi yürümezse ne olacak?
Şu âna kadar ne oluyordu... Otuz yıldır ne oluyorsa, o olacak. Bakınız... Ölme, öldürme işini biz seçmedik. Bunu, devletin kendisi seçti. Devlet ölme ve öldürme işinden vazgeçmeli. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünya sorunlarını nasıl çözmüşse, “ey halkım, ey Kürtler gelin biz de böyle çözelim” demeli devlet. Bu ülke bir imparatorluğun bakiyesidir. Burası çok dilli, çok dinli bir topluluktur. Ama Cumhuriyet bunu inkâr etti! Türkiye, yerel yönetimler, medeni ve siyasi haklar ve anadil konularında altına imza attığı uluslararası sözleşmelerdeki çekincelerini kaldırsa...
Sonuç ne olur?
Demokratik özerkliğin içini büyük ölçüde doldurur. Bunlar çağdaş ve evrensel sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerin kabulü, önemli bir başlangıç olur. Bu kabul, Türkiye’yi de rahatlatır, bizi de. Demokratik özerklik ilanı Türkiye’nin üniter devlet yapısı içinde bir barış formülasyondur. Bunun görülmesi lazım...
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012