Oya BAYDAR
Ankara’daki saldırı ama’sız, fakat’sız bir terör eylemidir. Her kim ki aklamaya, hafife almaya, görmezden gelmeye kalkışırsa bireysel ve siyasal etik açısından sınıfta kalır. “Terör nereden gelirse gelsin” lâfı doğrudur ama soyuttur; nereden, kimden geldiğinin adını koymadıkça anlamı yoktur, çoğu zaman da kendimizi yakın hissettiğimiz ya da parçası olduğumuz bir yapının, bir örgütün, bir siyasal hareketin insanlık suçunu örtbas etmeye yarar.
Terörün her türüne ama’sız karşı olmak; “şiddet tekelini elinde bulunduran örgüt” olarak tarif edilen devletin uyguladığı teröre de, silahlı örgütlerin terör eylemlerine de aynı mesafeden, aynı kararlılıkla karşı çıkmayı gerektirir. Birinin şiddeti diğerininkini aklamaz. Birinin uyguladığı terör diğerininkini mazur ve meşru göstermez. Ahlakımızın ve siyasetimizin sınandığı nokta burasıdır: Hiçbir insanlık suçuna ortak olmamak…
Çırpınan iktidara atılan can simidi
İktidarın Suriye’de batağa saplandığı, ülke içinde çözümsüzlük çukurunda çırpındığı, inanılırlığı ile birlikte dış desteklerinin neredeyse tümünü yitirdiği şu günlerde, Erdoğan-Davutoğlu siyasetine Ankara terör saldırısından daha büyük destek düşünülemezdi. Hem sembolik hem de fiilî olarak Türkiye’nin kalbini hedef alan bu saldırının faili daha önceki benzer saldırılarda (Diyarbakır, Suruç, 10 Ekim Ankara) şahit olmadığımız bir hız ve kesinlikle bulunuverdi: Terör eylemini gerçekleştiren kişi YPG üyesi Suriye uyruklu biriydi.
Bu eylem, Suriye’de Kürtlere karşı haksız bir savaşa girmiş, bu nedenle de haklılığını ve desteklerini yitirmiş olan Ankara’yı bir anda hem haklı hem de mağdur konuma getirdi. Türkiye’yi Suriye ve Kürt siyasetinin yanlışlığı konusunda uyaran, PYD’nin terör örgütü olmadığını savunan ve müttefik sayan ülkeler (başta ABD) YPG’ye yüklenen terör saldırısı karşısında açığa düştüler. Bencileyin, Rojava Kürtleriyle diyaloğu ve barışı savunanlar da… Daha da önemlisi, doğrudan bir saldırı olmadığı halde ulusal çıkarları koruma adına güneyde Suriye topraklarını ve YPG güçlerini bombalayan Türkiye, Başbakan Davutoğlu’nun ne zamandır sözünü ettiği “doğrudan Türkiye’ye yönelen” saldırı karşısında Suriye topraklarında savaşı derinleştirme haklılığı elde etti. Artısı ise, YPG eşittir PKK denklemi doğrultusunda içerde ve dışarda PKK’ye karşı savaşın- şiddetin meşrulaştırılması oldu.
Kısaca, nereden bakılırsa bakılsın Ankara’daki terör saldırısının kazananı Erdoğan iktidarı, kaybedeni Türkiye ve Suriye halklarıdır, özellikle Kürtlerdir ve de iç ve dış barış umududur.
Olağan şüpheli olağan mı?
Zamanlamasına, seçilen yer ve hedefe, ülkede kol gezen algı operasyonlarının yönüne bakıldığında, failin adını koymak için derin strateji uzmanı veya dedektif olmak gerekmiyordu. Olağan şüpheli YPG’ydi. Teröristin kimliği şaşırtıcı bir hızla tesbit edilip olaya ilişkin yayın yasağı sürerken açıklandı, vesikalık fotoğrafı bile yayımlandı. Takipte miydi, değil miydi bilemeyiz ama Emniyet’in ve İstihbarat’ın elinde önbilgiler olduğunu varsayabiliriz. Mesela 7-8 ay önce Türkiye’ye girdiği biliniyormuş, tutulup serbest bırakıldığı bilgisi de var, bir de alevlerin ortasından sağlam çıkan kimlik belgesi... İşte bu noktada şeytan kafama münasebetsiz sorular sokuyor.
Bu toz duman ortamında her çevreden, her türden ajanın kol gezdiğini, farklı istihbarat merkezlerinin cirit attığını, kimin kim adına hareket ettiğinin belli olmadığını biliyorum. Bu yüzden terör eyleminin failinin açıklanan kimliğinden çok işi kimlerin, ne amaçla planladığı ilgilendiriyor beni. PYD başkanı Salih Müslim saldırıyla hiçbir ilişkileri olmadığını açık ve net şekilde söyledi. Bir an düşünelim; Ankara’da gerçekleştirilen terör eyleminden PYD’nin ne gibi bir çıkarı olabilir? Bu eylemin, dünya kamuoyunu PYD’nin terör örgütü olduğuna ikna etmeye çalışan Türkiye’ye kan vermekten başka bir işe yaramayacağını PYD bilmez mi? Dahası, Ankara’nın terör örgütleriyle savaş gerekçesiyle Rojava Kürtlerine, Kandil’e ve kendi Kürtlerine karşı orantısız güç kullanımını meşrulaştıracağını düşünmez mi? Bu son terör saldırısı, Türkiye’yi Suriye’de kara harekâtına sürüklemek için düzenlenmiş provokatif bir eylemse, bunun en ağır bedelini Rojava Kürtlerinin, PYD’nin, YPG’nin ödeyeceği hiç akla gelmez mi? Salih Müslim ve kadroları meczup değiller, böyle bir terör eyleminden en büyük zararı kendilerinin göreceğini hepimizden daha iyi bilirler. O zaman?...
Kafamı kurcalayan ve bulandıran soruların bir bölümü bunlar. Özetlersem, cinayeti işleyen canlı bombanın kimliğinden çok saldırıyı planlayıp azmettiren güçleri merak ediyorum, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılmasını istiyorum. Açık söyleyeyim: bu konuda iktidara ve onun propaganda ağına güvenmiyorum. Türkiye ve Suriye Kürt siyasi hareketinin, özellikle HDP’nin ve PYD’nin söyleyecek daha net sözleri, gerçeğe dayanan inandırıcı açıklamaları olması gerektiğini düşünüyorum.
Unutmayalım; tarih, büyük savaşlar öncesinde provokatif eylem örnekleriyle doludur. Bizi savaşa sürüklemek isteyenler var. Kendimizi korumak için ne pahasına olursa olsun, kimlere dokunursa dokunsun gerçekle yüzleşelim ve ama’sız barışçı olalım.
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024