Vahap COŞKUN
Falih Rıfkı Atay’ın “Babanız Atatürk”* başlıklı kitabı, 1955 tarihlidir. Eserin yazılma tarihi anlamlıdır. Zira Türkiye, 1946’da çok partili siyasi hayata geçer ve 1950’de yapılan ilk serbest seçimleri Demokrat Parti (DP) kazanır. DP, Cumhuriyet Halk Partisi içinden çıkan elitlerce kurulur. Başında, son zamanlarında Atatürk’ün en yakın çalışma arkadaşı olan Celal Bayar vardır. Lakin bu referanslar, DP’nin Cumhuriyet değerlerine bağlılığı noktasında müesses nizamın şüphelerini dağıtmaya yetmez.
1954 seçimlerinin DP iktidarını tahkim etmesi, Kemalist umdelere bağlı çevrelerde derin bir yeise neden olur. Atay böyle bir ortamda, çocuklar için Atatürk’ün hayatını ve ilkelerini anlatan bu çalışmasını kaleme alır. Kitabın sunumunda Atay, çocuklara seslenir, vatanlarını ve özgürlüklerini Atatürk’e borçlu olduklarını her daim akılda tutmaları gerektiğini belirtir:
“Sevgili çocuklar! Her birinizin bir babası ve bir annesi var. Onlar olmasaydı dünyaya gelmezdiniz. Eğer Atatürk, milletinin ve ordularının başında Anadolu savaşlarını kazanmasaydı, bu dünyada vatansız ve hürriyetsiz kalırdınız. Asıl öksüzlük budur. Onun için kitaba Babanız Atatürk adını koydum. Hayatınızı ana babanıza, hür, şanlı ve şerefli Türklüğünüzü de Atatürk’e borçlusunuz.” (s.8)
“Ben eğilmem”
Atay, Atatürk’ü hatalardan âri, her zaman her işin en doğrusunu bilen ve her şart altında hep en doğru kararları veren bir kişilik olarak resmeder. 152 sayfalık eserin her satırına Mustafa Kemal’in eşsiz hususiyetlerini işler. O, asla yanlış yapmaz. Doğumundan ölümüne kadar attığı her adım, muazzam kişiliğinin bir nişanesidir. Daha küçük bir çocukken bile bir büyüğün hassasiyetlerini taşır, mevzu ne olursa olsun olgun bir tavır sergiler. Cesurdur, atılgandır. Şerefini her şeyin üstünde tutar, gözünü daldan budaktan sakınmaz. O kadar onurludur ki, bir çocuk oyununun gereği olsa bile, kimsenin karşısında eğilmez.
“Mustafa şerefi üzerine titreyen onurlu bir çocuktu. Mahallesinde sokak oyunlarını seyreder, fakat katılmazdı. O zamanki arkadaşlarından birinin anlattığına göre, bir gün komşu çocukları birdirbir oynuyorlarmış. Kendisini de çağırmışlar.
– Gel, sen de oyna! demişler. Mustafa:
– Peki, demiş ve olduğu yerde ayakta durmuş.
– Ama eğil de atlayalım, demişler. Mustafa başını sallayarak:
– Ben eğilmem. Üstümden böyle atlayabilirseniz atlayın, cevabını vermiş.” (s.13)
Hayatındaki her hamle planlıdır. Henüz tıfıl bir askeri lise öğrencisiyken bile memleketi içine düştüğü kötü halden kurtarmanın hesabını yapar. Nelerin aksadığını görür, eksikliklerin nasıl giderileceğinin hesabını yapar. Arkadaşları mışıl mışıl uyurken onun gözlerine uyku girmez, gece gündüz vatanın geleceğini düşünür. Disiplinlidir. İşe herkesten önce gelir, yoğun bir tempoyla çalışır ve ancak herkes gittikten sonra işi bırakır.
Çalışkandır. İkili ilişkileri mükemmeldir. İnsanlarla çabucak ilişki kurar. Nerede görev yaparsa yapsın -şehirde, köyde, çölde- halkın sevgisini kazanır. Sıcakkanlı olduğu kadar mesafelidir de. Gerektiğinde sınırlar koymasını bilir. Yumuşak ve tatlı dili gerektiğinde çatallaşıp sertleşir. Doğal bir liderdir; herhangi bir ortama girdiğinde kendiliğinden başköşeye oturtulur:
“Daima sofranın başında idi. Bunu da yalnız zekâsına, bilgisine, çalışmasına ve güzel, tatlı, samimi konuşma yeteneğine borçlu idi. Ne kadar geç kalsalar, en önce vazifesi başında bulunan hep o idi. Orduda parlamak, başarılar kazanmak ve bu haklı şöhretle ilerleyerek memlekette büyük vazifeler görmek hırsı içinde idi. Bir akşam otururken arkadaşlarından birine:
– Seni ordu komutanı yapacağım.
Bir başkasına:
– Seni büyükelçi…
Bir üçüncüsüne:
– Seni sadrazam yapacağım, demesi üzerine içlerinden biri:
– Ya sen ne olacaksın diye sorunca:
– Bu tayinleri yapabilecek mevkiin sahibi,.. cevabını vermişti.” (s. 32-33)
“Vatan tehlikesi her şeyi mazur göstermiştir”
Kuralcıdır; ilkelerine bağlı yaşar, bunlardan taviz vermez. Hayatın güzelliklerini es geçmez. Savaş alanında dahi odası derli topludur, karargâhı bir köşkü andırır. “Mustafa Kemal ölüm karşısında bile hayat yaratır”; en güç koşullarda dahi hayattan zevk almasını bilir. Özverilidir. İdealisttir. Ülke söz konusu olduğunda en değerli varlıklarını gözünü kırpmadan feda eder. Mesela ordu komutanı iken şartların görevini gereği gibi yapmasına elvermediğini gördüğünde istifa eder.
“Mustafa Kemal, ordu komutanlığından istifa ettikten sonra, Halep’ten İstanbul’a gelecek kadar bile parası kalmamıştı. O zamanlar hem nazır hem de komutan olan bir ahbabı ile görüşüyordu. O da tamamıyla kendisinin fikrinde idi.
– Ne yapalım? diye sordu.
– Hiçbir şey yapamazsanız benim gibi istifa edersiniz, dedi.
Arkadaşı düşündü, düşündü, düşündü:
– İstifa edemem, çocuklarımın geçinecekleri yok demişti.
Mustafa Kemal:
– Bahis konusu Türk milletinin ölümü, kalımıdır. Böyle zamanlarda insan nasıl bu tür kaygılara düşer, diye cevap verdi.” (s. 53-54)
Özgüvenlidir. Başkasını ikna etmede mahirdir. Mahareti, olmayanı oldurmaktır. Ordu yoksa kurulur, para yoksa bulunur, düşman güçlüyse yenilir. Memleketin bekası tehlikeye düşmüşse, her şey yapılır. Nitekim Meclis’te, millete angarya yüklediğine dair kendisine yönelik eleştiriler arttığında Mustafa Kemal gerektiğinde kanunun dışına da çıkılabileceğini söyler.
“Bazılarına göre millete angarya yaptırıyormuşum; hâlbuki kanun angaryayı kaldırmış. Bu doğrudur efendiler. Fakat tehlike, vatan tehlikesi her şeyi mazur göstermiştir. Ordunun ihtiyaçları angarya gerektirirse, biz bunu yapar, yaptırırız. En doğru kanun işte budur!” (s.92)
“O şimdi bir diktatör”
Sorumluluğunu hakkıyla yerine getirir. İcap ettiğinde, içi kan ağlasa da en acı kararları almaktan kaçınmaz. Ancak “sırası gelince onbinleri vatan uğruna ölüme atan” Mustafa Kemal, maceraperest de değildir. Dökülecek her damla kanın değerini hesap eder ve “çarpışmaksızın sağlanabilecek menfaatler için tek bir Türk’ün canına kıymazdı.” (s. 99)
Nereye el atarsa başarı olur; Çanakkale’deki büyük zafere imzayı o atar; Arıburnu, Conkbayırı, Anafartalar onun eseridir. Kurtuluş Savaşı, onun dehasının bir neticesidir. Yunan’ı Sakarya’dan def edip İzmir’de denize döken de yok olmakla yüz yüze gelmiş bir milleti küllerinden doğurup yepyeni ve çağdaş bir devlet inşa eden de odur.
Öngörüleri şaşmaz. İstanbul’dan Samsun’a giderken rotayı değiştirip İngilizlerin takibini olanaksız kılan, kaptanın tecrübesi değil, onun basiretidir. Eğer döneminde bazı yenilgiler ve facialar olmuşsa, bunun nedeni onun görüşlerinin dinlenmemesidir; “Gerçekten onun dilediği gibi çalışılsaydı, Rumeli elden gitmeyecekti.” (s. 38) İttihat ve Terakki onu dinleseydi, imparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’na sokmazdı. Dolayısıyla onun belirlediği güzergâhtan sapıldığında, ülkenin başına gelmedik felaket kalmıyordu.
O, düşman çizmesini vatan topraklarının üzerinden kaldırmaya çalışırken sadece dış düşmanlarla değil iç düşmanlarla da uğraşmak zorunda kalır. Düşmanları ya da rakipleri hiç boş durmazlar; gayesine erişmesi önlemek adına onun önüne büyük bentler örerler, ayağını kaydırmak için türlü kumpaslara başvururlar. Tuzakları boşa çıkarmak için bütün yetkilerin onda toplanması mecburiyeti hasıl olur.
“Bu savaş kaybedilse bile, Türk toprağı üstünde tek bir Türk kalıncaya kadar hürriyet savaşına devam etmek azminde olan Mustafa Kemal, muhaliflerinin oyununa düşmedi. Başkomutanlığı almakla beraber Meclis’in bütün yetkilerini de kendi şahsında topladı. O, şimdi bir diktatördü.” (s.86)
“Kanun adamı”
Mamafih o, “halktan korkan, halkla arasına üniformalı setler çeken diktatörlerin aksine tam bir halk adamı” kimliğini haizdir. Bir insanda aranabilecek bütün iyi özelikler onda vücut bulmuştur. Kalp adamıdır. İrade adamıdır. Aile adamıdır. Ve de kanun adamıdır.
“Bir öğretmen Atatürk aleyhinde çok kötü bir şiir yazmıştı. Kendisini hizmetten çıkarmışlardı. Öğretmen yeniden kadroya girmek için dört bir yana başvuruyordu. Bir gün Bakan’ın yanına gitti. Ehliyetli de bir gençti. Bakan:
– Oğlum, dedi; hakkınızda hiçbir şey yapamayız.
– Niçin yapamazsınız?
– Oğlum suçun doğrudan doğruya Atatürk’ün şahsına ait. Biz karar veremeyiz.
– Öyleyse ben Atatürk’ün karşısına çıkacağım.
– Hele bir bekle, çok inatçı imişsin. Bana bir hafta sonara yine gel.
Bakan bir akşam sofrada Atatürk’e meseleyi açtı:
– Hani efendim hakkınızda ağır hiciv yazan bir öğretmen vardı…
– Evet…
– Af Kanunundan faydalanarak yeniden öğretmen olmak istiyor.
– Öğretmen yapılmasına yasal bir engel var mıdır?
– Hayır, efendim?
– O halde niçin bana soruyorsunuz?
– İşlediği suç sizin hakkınızda…
– Aşk olsun sana! Şahsi dargınlığım için kanun emirlerini yerine getirmenizden hoşlanmayacak kadar beni egoist mi sanıyordun? Kendisini hemen ilk açılacak yere tayin ediniz.” (s. 122-123)
Milliyetçidir, ancak ırkçı değildir. Vatan Türkiye; Türk de Türkiyelidir onun tasavvurunda. Demokrattır; inkılap ilkelerine ters düşmedikçe Meclis’in iradesine karışmaz. Hayatta iken ülkede muhalefet partilerinin kurulmasını ister. Fakat en yakın arkadaşlarının kurdukları partiler, “laik cumhuriyet” ilkelerine bağlı kalmayıp kapatıldıklarından, bu isteğini gerçekleştiremez.
“Atatürk’ün bedbahtlıklarından biri, yaşarken muhalefetli bir Meclis bulamamak olmuştur.” (s. 143)
“İş yine olur, fakat birtakım kafalar kopar”
Atay, kitapta “laiklik” konusuna özel bir önem atfeder. Atatürk’ün henüz Şam’da genç bir subayken, softaların milletin üzerine çullanmasına yandığını, daha o günlerden laik bir düzeni kafasında kurduğunu yazar.
“Türkiye, Müslüman olmayanlar için cennetin zevkleri, Müslüman olanlar için cehennemin zorluklarıyla doluydu… Din adına milleti pençesi altında tutan ikiyüzlü softaların taassubu da, onu zulüm ve rüşvete dayanan devlet idaresi kadar üzüyordu. Millet bu iki istibdattan da kurtulmalı idi.” (s.21-21)
Birinci Meclis’in kompozisyonu da Mustafa Kemal’in hoşuna gitmez. “Pek çoğu hacı hoca kafasındadır… Meclis’e bakılınca beyaz sarıktan, âbani sarıktan, sivillerde ise çimden, külahtan geçilmez. Pek çoğu kravatsızdırlar.” (s. 80) Onlar da Mustafa Kemal’den rahatsızdırlar. Hatta Yunanlılara karşı zafer kazanıldıktan sonra sarıklı vekillerden biri “Yunanlılardan kurtulduk, bakalım Mustafa Kemal’den nasıl kurtulacağız” diyerek rahatsızlığı dışa da vurur. (s. 101)
Mustafa Kemal iyi bir asker olduğu kadar iyi bir diplomattır da. Sevmediği herkese hemen cephe almaz, belli süre onlara tahammül eder, lazım olduğunda onlarla işbirliği de yapar. Ama zamanı geldiğinde ve yeterli gücü bulduğunda onlara darbeyi indirir. Saltanatın kaldırılmasına muhalefet eden yobazlara verdiği cevap bunun çarpıcı bir örneğidir:
“Efendiler! Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye ‘İlim böyle diyor’ diye görüşme ile, tartışma ile verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle alınır, zorla alınır. Osmanoğulları, Türk milletine zorla hâkim olmuşlardı. Şimdi de Türk milleti egemenliğini onların elinden almış bulunmaktadır. Bu bir olup-bittidir. Artık eline aldığı bu egemenliği millete bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız, meselesi yoktur. Bu, mutlak böyle olacaktır. Burada toplananlar hakikati olduğu gibi görürlerse iyi olur. Görmezlerse iş yine olur, fakat birtakım kafalar kopar.” (s.103)
“Onun ilk talebesi Mussolini’dir, ikincisi de benim”
Atay, Atatürk’ün reformlarında gözettiği temel faktörlerden birinin, halkta Batı’ya karşı var olan aşağılık duygusunu aşmak olduğunu belirtir. Osmanlı’nın yüzyıllar süren geri çekilişi ve devasa toprak kayıpları, ahalide Batı’ya karşı hem bir nefret hem de bir hayranlığa sebep olur. Batı’nın gücüne duyulan inanç, aynı zamanda onlar karşısında bir aşağılık duygusu da geliştirir. İşte Atatürk, peş peşe radikal adımlarla bu duyguyu kırmaya çabalar. Atay, bu bağlamda özellikle dil ve tarih alanında yapılan çalışmalara vurgu yapar.
“Mustafa Kemal, büyük bir tarihi ve bağımsız bir dil olmadan bir milletin büyük olamayacağını bilirdi… Türk inkılapları böylece 1924’ten 1934’e kadar on yıl sürmüştü Genel tarihte hiçbir millet bu kadar kısa sürede kökten düzeltmemiş ve yenileştirmemiştir.” (s. 118)
İnkılapları meşrulaştırmanın ve parlatmanın bir diğer veçhesi de geçmişin, bilhassa da yakın geçmişin topyekûn kötülenmesidir. Fatih’lere, Yavuz’lara bir saygı duruşunda bulunulur ama ondan sonra gelenler bütünüyle kötücül karakterler olarak çizilir.
“Kadın mizaçlı ve harem esiri bir padişah; bozgunlar içinde dağılışa doğru giden devleti saraylar yaptırmak için borçlandıran, horoz döğüştürmek ve pehlivan güreşleri tertip etmekten başka zevk olmayan bir padişah; ondan sonra otuz üç yıllık zulüm ve istibdat devrini açarak memlekette elektrik, otomobil ve telefon gibi icatları bile sokmayarak memleketi gerilikler içinde çökerten bir dördüncü; bunaklığı halkı utandıran bir beşinci; nihayet düşmana sığınarak vatandan kaçan bir altıncı padişah, yeryüzünde her hanedanın tarihine son verdirir.” (s. 102)
Atatürk bu enkazın üzerine modern bir devlet bina eder. Tarihe “Türklüğün yeniden dirilişi” olarak geçecek bu dönemin mimarı olması nedeniyle Atatürk ülke içinde istediğini yapabilecek bir kudrete erişir. “Çünkü batmış olan bir devletin bir kahramanın kılavuzluğu ile kurutulan bu halkı Mustafa Kemal’in her yaptığında bir keramet buluyordu.” (s. 114)
Dış dünyada ise büyük bir saygı uyandırır. Büyük devletlere boyun eğdirerek “bütün esir Doğulu milletlere” ilham kaynağı olur.
“Ellinci yıldönümünde bulunmak üzere gittiğimiz ve dünyada kendisinden başka kimseyi görmeyen Hitler, bizimle konuşurken:
– Atatürk, dedi, bir milletin bütün vasıtalarından mahrum bırakılsa dahi, kendini kurtarabilecek vasıtaları yaratabileceğini ispat etti. Onun ilk talebesi Mussolini’dir. İkinci talebesi benim.” (s. 132)
“Ölüm, ondan korktu”
Atay, Atatürk’ün her şeyi tek başına yaptığı bir tablo sunar okuyucuya. Kitapta başka kimsenin adı geçmez. Yaşamının belli dönemlerinde Atatürk ile çok yakın mesai yapmış Karabekir’lerin, İnönü’lerin, Orbay’ların, Bele’lerin ve benzerlerinin esamisi okunmaz. Olayların akışına göre kendilerinden bahsedilmesi gerekse bile isimleri zikredilmez, “arkadaşları” ya da “eski arkadaşları” gibi bir ifadeyle geçiştirilir. Yapılıp edilenlere hiç kimse ortak edilmez, bütün değerler Atatürk’ün hanesine yazılır.
Bir kimsenin adı ancak iki şekilde anılır: Ya eleştirildiğinde ya da o kişi Atatürk’ü övdüğünde. Rakip de olsa bir kişi Atatürk hakkında müspet bir kelam etmişse, sayfalarda ona yer açılır. Mesela, bu meyanda, Atatürk ile yıldızı hiçbir zaman barışmamış Enver Paşa’ya da Padişah Vahdettin’e de atıf yapılır.
“İstanbul Hükümetinin gidişini beğenmeyen Mustafa Kemal, bu hükümetten Harbiye Nazırlığı vazifesini istedi. Kendisinin başlıca rakibi ve muhalifi Başkomutan Enver Paşa memleketi bırakırken:
– Benim yerime Mustafa Kemal’i getiriniz. Ancak o bir şey yapabilir, demişti.” (s. 60)
“Padişah söze başladı:
– Paşa, Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık şu kitaba girmiştir. (Masanın üstündeki kitabı gösterdi. Bu bir tarih kitabı idi.) Bunları unutun. Asıl şimdi göreceğiniz hizmet hepsinden büyük olabilir. Paşa, devleti kurtarabilirsin.” (s. 67)
Hayatı olağanüstü seyreden Atatürk’ün ölümü de sıradan olmazdı. Ölümünde de bir mucize olmalıydı.
“Atatürk, bir defa üç gün süren bir komaya girdi. Kendine geldiği zaman uyumuş olduğunu söylediler. Pek inanmamış, fakat ne olduğunu da anlayamamıştı. Atatürk’ün bu komadan kurtuluşu bir mucize idi. Çok yakın hekimlerden biri demişti ki:
– Size edebi bir şey söylemiyorum, yirminci asır tıbbının kudretini bilen biri olarak söylüyorum, ölüm ondan korktu.” (s.150)
Atatürk’ü tarihselleştirmek
Atay’ın kitabı, nihayetinde bir propagandan kitabı idi. Ne var ki Türkiye’de eğitim müfredatındaki Atatürk anlatısı da üç aşağı beş yukarı bu minvaldedir. İnsanüstü bir şahsiyet olarak sunulması ve yasa ile korunma altına alınması, Atatürk hakkında doğru değerlendirme ve tartışmaların yapılmasını mümkün olmaktan çıkarıyor. Bir romancının kurgusal bir karakterinden bile Atatürk’e hakaret çıkartılabiliyor.
Sağlıklı olmadığı tartışma götürmez bu halden çıkmak lazım. Şükrü Hanioğlu’nun “Atatürk’ü tarihselleştirmek” bunun yolunu göstermesi açısından önemli. Tarihselleştirmek, Hanioğlu’nun ifadesiyle “ele alınan tarihî gelişmeyi içinde oluştuğu gerçeklik ve bunun gelişmeye etkisi etrafında değerlendirmeyi, tarihi gelişmeleri içinde oluştukları gerçekliklerde anlamak” gereğini ifade ediyor. (https://www.karar.com/ataturku-tarihsellestirmek-gerek-1600900)
“Şahıs kültünü ortadan kaldırmadığımız, siyasetin Atatürk’ü bir meşrulaştırma aracı haline getirmesini bir kenara bırakmadığımız, onun bir devlet kurucusu olmakla beraber ‘yanılmaz’ olmadığını, tez ve siyasetlerinin yoktan var olunmadığını kabul etmediğimiz sürece Atatürk etrafındaki tartışma sürecektir. Atatürk’ü ‘kutsal’ bir şahsiyet, düşünce ve siyasetlerini de ‘inanç’ haline getirmek yerine Cumhuriyet’in kurucusunu tarihselleştirmek gereklidir.” (https://kriterdergi.com/soylesi/ataturku-tarihsellestirmemiz-gerekiyor)
Atay “Babanız Atatürk”ü yazdığında Cumhuriyet 32 yaşındaydı; bugün bir asrı devirmeye yaklaşıyor. Az bir süre sayılmaz; artık Cumhuriyet’in banisini serinkanlı bir biçimde tahlil edebilecek bir olgunlukla hareket etmenin vakit geldi de geçiyor.
* Falih Rıfkı Atay, Babanız Atatürk, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2020
Perspektif, 22.04.2021
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025