Cafer Solgun
Zaman, bazen insanın karşısında kendisini ‘çaresiz’ hissettiği bir ezel ve ebed kavram.. O ‘çaresizlik’ duygusunun derinliğinde bazen sizi kıskıvrak yakalamış olan ise, ‘keşke’ duygusu oluyor. ‘Keşke’, çekici bir girdaptır. Hem çekicidir ve hem de girdaptır. Geçmişe yönelik bir hayıflanma içerir ve o geçmiş ki, bir daha ne geri getirilebilir ve ne de yeniden yaşanabilir...
Zaman, insanın insan olalı beri anlamak ve anlamlandırmak çabasında olduğu bir kavram. Albert Camus, “Kendine anlam arayan tek varlık, insandır” derken, belli ki insanın hayata ve zamana dair büyük ve bitmeyen sınavıyla meşguldü kafası.
Hayat, ona yüklediğimiz anlamlar ile birlikte yaşanılası bir değer kazanır. Hayatı anlamlı, değerli kılmak, doğru ve iyi, güzel amaçlar için yaşamak gerekir. Ne var ki, hayata yüklediğiniz bazen bir ‘ideoloji’ bazen bir ‘dava’ olarak karşılığını bulan anlamların tutsağı da olmamalısınız.
Ama bu çelişkiyi çözmek, hiç de kolay değil; biraz felsefenin konusu ve biraz da psikolojik, psikanalitik, duygusal çözümlemelerin... İfade etiğiniz bir doğrunun gereğini yapmak, hayatın ve zamanın durdurulamaz akışında acımasız bir testin konusudur neticede. Ve neticede, soru ve sorun, olduğu yerdedir; üzerinden hayat geçmiş olarak...
Ünlü fizikçi Richard Feynman, “Ne kadar bekliyorsak, zaman o’dur” demiş. Açıkçası, kendi yaşam hikayemden hareketle zaman’ı en çok bu anlamıyla hissettim, yaşadım. Zaman, ‘içeride’ bir beklemek sabrıdır çünkü. An be an hissedilendir, hayatın başka hiçbir boyutunda ve mekanında olmadığı kadar... Ne bekliyor isek o ise zaman, ne beklediğimizi, ne için yaşadığımızı da bilmekle yükümlüyüz. Bilmiyorsak, fena...
Hayıflanmak, ‘keşke’ demek, yıpratıcı bir duygu, evet. ‘Filanca zamanda yaşamak vardı’ demek gibi mesela. Ne kendinden ne de yaşadığın zamandan kaçma, kopma olanağın vardır oysa. Bazen kendinden, yaşadığın zamanın boğucu gerçeğinden uzaklaşma istek ve çabası ne denli insani ise bir o kadar da insanın mücadele enerji ve cesaretini bitiren, tüketendir. Çünkü Sartre’ın dediğince, “Belki güzel zamanlar vardı; ama bizimki, budur”...
Ne zaman hayata ve zamana dair nereden geldik, nereye gidiyoruz diye bir yoğunlaşma ihtiyacı duysam, neden bilmiyorum ama kendimi mahpushane defterlerimi karıştırırken buluyorum. Zamana ve hayata dair düşünmek, ahlaki duruş ve değerlerini, ilkelerini canlı tutmak, yenilemek, tazelemek demek benim için. Bir yeniden sözleşme, kavilleşme, ikrar verme... Bunu mahpushane defterlerimi karıştırırken ve bir de Dersim’de yaşıyorum en çok. Jar û diyar (ziyaretler diyarı) Dersim’de.
İşkence, eziyet, zulüm devirlerinden bugünlere geldiğimizi unutmamak, bu şekilde anlam buluyor sanırım. Ve en genç, en delikanlı, en güzel zamanlarında ölenlerimizin anısı... Bir, onlardan miras hayatlar yaşıyor olmak duygusu...
Nereden dilime takıldı kaldı Attilâ İlhan’ın o şiiri, hani, ‘Sevmek, kimi zaman rezilce korkuludur’ diyen... Şiirini yitirmiş bir zaman değil miydi bu zaman? Demek ki görecek, yaşanacak zamanlar var ve gökyüzü, hâlâ mavi...
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025