Hasan CEMAL
İlk kez hep birlikte konuştular
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Başkan yardımcıları Cemil Bayık ve Sabri Ok, ilk kez üçü birlikte T24'te yayımlanacak bu röportaj için sorularımı yanıtladılar. Beş saatlik görüşmede Başkan Yardımcısı Ronahi Serhat ve PKK'nın kadın hareketini yöneten Sozdar Avesta da önemli açıklamalar yaptılar.
Türk analarının acılarını paylaşıyoruz
Kandil'deki bir uçurumun kenarında Sakine Cansız'ın adı verilen PKK akademisindeki sohbette, önce Türkiye'deki şehit anaları için ne düşündüklerini, bu süreçte onlara herhangi bir mesajlarının olup olmayacağını sordum. Verdikleri ortak mesaj, “Türk analarının acılarını elbette paylaşıyoruz” oldu.
Türk askeri bizim düşmanız değil
Karayılan, “Artık Türk ve Kürt analarının ağlamalarını istemiyoruz. Her iki tarafta yaşamını yitirenlerin anısına barış ve kardeşliği tesis edelim. Şu bir gerçek; karşımıza çıkarılan askerler bizim düşmanımız değildir. Düşman, Kürtlere karşı inkâr siyasetini geliştiren kurumdur. İnkâr biterse düşmanlığın temeli de sona erer” diyor.
Savaşı erkek zihniyeti yarattı, barış analarla gelir
Ronahi Serhat “Barış, anaların çabasıyla gelir. Savaşı yaratan ‘erkek zihniyeti’dir. Askerler de ezilen emekçi halkın evlatlarıdır”, Sozdar Avesta da “En büyük acıyı analar çekti” diyor. Bayık “Biz savaşmak zorunda kaldık. Savaşta istenmeyen durumlar da yaşandı” derken Ok “En iyi cevap onurlu bir barış olur” diye konuşuyor.
İkinci aşama seçimden önce bitmeli
Çözüm taleplerinde “çoğulcu anayasa ve anadilde eğitim hakkı” vurgulanıyor, etnik vurgu yapılacaksa bütün gruplara atıf isteniyor. Karayılan âkil heyetlerin çalışmasının iyi olduğunu, ancak AKP'nin hâlâ yol temizliği yapmadığını söylüyor ve ekliyor: “Yasal düzenlemeler ve yeni anayasanın seçimlerden önce bitmesi lazım...”
KANDİL
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, KCK Yürütme Konseyi üyeleri ve Başkan yardımcıları Cemil Bayık ve Sabri Ok, ilk kez üçü birlikte Türk medyasında T24’e konuştular. Verdikleri ortak mesaj şu cümlede düğümlendi:
“Türk analarının acılarını paylaşıyoruz.”
Toplam beş saat süren görüşmeye KCK Yürütme Konseyi Üyesi ve Başkan Yardımcısı Ronahi Serhat ve PKK’nın kadın hareketi olan KJD’ninKoordinasyon ÜyesiSozdar Avesta da katıldılar.
Kandil’de, dağların tepesinde, bir uçurumun kıyısında, adı Şehit Sara (Paris suikastında hayatını kaybeden Sakine Cansız) konan akademide beş saat süren bu görüşmeyi yaptım.
Sabri Ok ve Sozdar Avesta, PKK temsilcileri olarak “Oslo sürecine” katılmışlardı.
Sabri Ok, 23 yılını hapiste geçirmiş bir PKK’lı.
Cemil Bayık, PKK’nın kurucu çekirdek kadrosunun içinde yer alan bir isim ve Apo ile birlikte örgütün en eskilerinden sayılıyor. Geçmişinde, çocukluğundan itibaren bir süre Nurculuğu da var. Babasının kendisini Kuran kursuna gönderdiğini söylüyor. Yüksekokul yıllarında ‘devrimci’oluncaya kadar Nurculuğu devam etmiş. İlk eyleminin 1973’te gerçekleştiğini söylüyor.
PKK’nın Apo ile birlikte Ankara grubu diye anılan kurucu kadrosunda Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’la ismi bir arada anılan Cemil Bayık, geçen hafta yine bu köşede kendisiyle mülakatımın yayımlandığı Bahoz Erdal’la birlikte PKK’nın şahin kanadını temsil ettiğine dair iddialara gülüp geçiyor.
'Türk analarının acılarını elbette paylaşıyoruz'
Dağların tepesinde, yemyeşil ağaçların arasında yer alan ve çadırlardan oluşan “Şehit Sara Akademisi”nde önce Türkiye'deki şehit askerlerin analarına dönük herhangi bir mesajları olup olmayacağını sordum. Herkesin ortak mesajı “Türk analarının acılarını elbette paylaşıyoruz” oldu. Bu konuda Murat Karayılan özetle şunları söyledi:
“Yaşanmış olan trajediler bizim irademizin dışında olmuştur. Bunun kaynağında geçmişte Kürtlere karşı uygulanan inkâr siyaseti vardır. Yaşamını yitirmiş askerlerin analarına mesajımız odur ki, bu kavga bizim tercihimiz değildi. Artık hem Türk analarının, hem Kürt analarının gözyaşı dökmelerini, ağlamalarını istemiyoruz. Her iki tarafta yaşamını yitiren, şehit düşen gencecik insanlarımızın anısına, barış ve kardeşliği tesis edelim diyoruz. Şimdiye kadar düşenler düştü. Artık kimse düşmesin. Bize onların bıraktığı miras kör bir kavga değil, barış ve kardeşlik olsun diyoruz. Tüm anaların; Türk olsun, Kürt olsun hepsinin acısını paylaşıyoruz. Bundan sonra da acı çekilmesin diye çaba sarf ediyoruz.”
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Karayılan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önder Apo’nun çağrısı doğrultusunda yaptıklarımız bizim barış konusundaki sözümüzde ciddi, samimi olduğumuzu gösteriyor. Eğer karşı taraf da gerekeni yaparsa, hiçbir ana bundan böyle acı çekmeyecektir.”
'Türk ve Kürt analara en güzel armağan barış'
KCK Yürütme Konseyi’nin Kadın Başkan Yardımcısı Ronahi Serhat’ın da analara mesajı şöyleydi:
“Kürt olsun, Türk olsun bütün analara en güzel armağan, barışı gerçekleştirmektir. Esas barış, anaların, kadınların çabasıyla gelir. Savaşı yaratan ‘erkek zihniyeti’dir.”
Başkan Yardımcısı Cemil Bayık, “Tabii ki Türk analarının da acılarını paylaşıyoruz” diye özetlediği bu konuyla ilgili görüşünü şöyle devam ettirdi:
“Biz savaşmak zorunda kaldık. Kimse isteyerek savaşmaz. Savaşta istenmeyen durumlar da yaşandı. Barış tesis edilmeden, acıları da tam olarak paylaşmak mümkün değildir. Barışı esas analar gerçekleştirecektir. Türk anaları da bunun için, barış için mücadelede öncülük etmeliler.”
'En büyük acıyı analar yaşadı'
Başkan Yardımcısı Sabri Ok da analara mesajında şöyle dedi:
“Anaların duygularını ifade etmek çok zor. En iyi cevap, onurlu ve güzel bir barış olacaktır analar açısından.”
PKK içinde kadın hareketinden sorumlu olan Sozdar Avesta ise analara dönük mesajında şöyle dedi:
“En büyük acıyı hiç kuşkusuz Kürt olsun, Türk olsun, analar yaşadı. Kürt anaları, Türk anaları bu yıl içinde Şırnak, Hakkâri, Dersim dağlarında barış çadırları kurdular. 2013 yılı baharının, Türkiyeli ve Kürdistanlı anaların kucaklaşma baharının bir başlangıcı olacağına inanıyoruz.”
'Biz şehit annelerini kin duymamaya yönlendiriyoruz'
Murat Karayılan, şehit anneleriyle ilgili mesajında sözü savaş ve barış söylemlerine getirdi:
“Biz burada kendi saflarımızda şehit annelerini kin duymamaları için yönlendiriyoruz. Türk tarafında da keşke böyle olsa… Eksik olan budur. Biz cenazelerde barıştan söz ediyoruz. Türk tarafında ise savaş söylemini öne çıkaran, intikamcı duyguları öne çıkaran bir yaklaşım ağır basıyor.”
'Karşımıza çıkarılan Türk askeri düşmanımız değil'
Karayılan, sözü ‘Türk askeri’ne de getirdi ve şöyle dedi:
“Şu bir gerçek; karşımıza çıkarılan askerler bizim düşmanımız değildir. Düşman, Kürtlere karşı inkâr siyasetini geliştiren, yöneten kurumdur. Kavganın nedeni inkârdır. İnkâr siyaseti ortadan kaldırılırsa düşmanlığın temeli de sona erer.”
'Asker de ezilen halkın evladı'
Ronahi Serhat da aynı konuda görüşünü belirtirken, “Askerler de ezilen emekçi halkın evlatlarıdır” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, daha sonra sözü “yol haritası”na getirdi. Kendisinden bu yol haritasını aşamalar halinde özetlemesini istedim. Bu konuda konuşurken, bir cümlesinin altını özellikle çizdim:
“Esas çözümle bağlantılı olarak AKP hükümetinin henüz yaptığı bir şey yok. Neden bilemiyorum.”
Karayılan yol haritası konusunda “birinci aşama”yı “bizim yaptıklarımız” diye tarif ediyor ve şunları söylüyor:
“Ateşkes kararı ve uygulaması, çekilme kararı ve uygulaması, bunlar bizim yaptıklarımız. Her ikisi de yürüyor. 8 Mayıs’tan bu yana beş grup geldi. Son günlerde aşırı yağıştan dolayı aksamalar var. Önümüzdeki ay tekrar hızlanır. Bir zaman vermek yanlış… Ama çekilmede ana halka bir - iki ayda biter.”
'Nedense devlet kendini sıkmış bekliyor'
‘İkinci aşama’ya gelince, Karayılan, bu aşamayı “esas çözüm aşaması” olarak niteliyor. Bu konuda söyledikleri şöyle:
“Hükümet kısa zamanda bir yol temizliği yapabilirdi. Bunların arasında KCK’lıların serbest bırakılması var. Çıkanlar henüz çok az. Ayrıca hapiste hasta olanlar var. Onlar bırakılabilirdi. Ama nedense devlet kendini sıkmış bekliyor. Neden acaba? Yine Terörle Mücadele Kanunu öne alınabilirdi. Çünkü bu kanun Kürtler için bir tür sıkıyönetimdir. Paketler açıldı, örneğin 4. yargı paketi. Ama bunlar yetersiz. (Cemil Bayık da Karayılan’ın bu açıklamasının altını çiziyor.) Sonra Seçim Kanunu değiştirilebilir, baraj düşürülebilirdi. Yine Siyasi Partiler Kanunu değiştirilebilir, örneğin hâlâ ceza konusu olan, Kürtçe siyasi propaganda yasağı kaldırılabilirdi. Bunların hiçbiri yapılmadı şimdiye kadar.”
Karayılan sözü daha sonra, yine ikinci aşama çerçevesinde yer verdiği ve anayasal sorun diye tarif ettiği yeni anayasa konusuna getirdi.
'Çoğulcu anayasa ve ana dilde eğitimin önü açılmalı'
“Anayasa tekçi değil, çoğulcu olmalı” diye söze başladı, yeni anayasada ana dilde eğitim hakkının önünün açılması gerektiğini, etnik vurgudan arındırılmış yeni bir vatandaşlık tanımının yapılması gerektiğini söyledi. Anayasa konusunda Karayılan’ın söyledikleri özetle şöyleydi:
“Öyle bir yeni anayasa olmalı ki, Türkiye’yi demokratikleştirirken Kürt inkârına da son verecek, Kürt halkının varlığını ve özgürlüğünü kabul edecek, Türkiye’de yaşayan diğer inanç gruplarının, mezheplerin eşitlik ve özgürlüğünü de sağlayacak yeni bir anayasa lazım.”
'Anayasaya Türklük yazılacaksa diğerleri de yazılmalı'
Sözü anayasada Türklük ve Kürtlük konusuna getiren Karayılan şunları söyledi:
“Anayasaya Türk yazılmasına karşı değiliz. Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Gerçek bir anayasa bir toplumun aynası olmalıdır. Bütün toplumu yansıtmalıdır. Eğer Türklüğü yazacaksa Kürtlüğü de, diğer inanç gruplarını da yazmalıdır. Hiçbir inkârın olmamasıdır önemli olan.”
Yürütme Konseyi Başkan Yardımcısı Sabri Ok, anayasada Türklük meselesine Karayılan’dan biraz farklı bakıyor. Karayılan'a kod adıyla “Cemal arkadaş” diye hitap ederek şunları söylüyor:
“Eğer anayasada Türklük denecekse Kürtlerden de bahsedilir. Kürt realitesi de anayasa içinde yer alır. Ya da tüm kimlikler nötrleştirilir. Anayasa etnik vurgudan arındırılır. AKP öyle anlaşılıyor ki, muhalefetten, MHP ve CHP’den gördüğü tepkilerden dolayı bu konuyu gündeme tam olarak getirmekten kaçınıyor.”
Karayılan yeni anayasa konusunda yine toplumsal rahatlama konusuna sözü getirdi ve şunları söyledi:
“Yeni ve demokratik bir anayasada her şey Türklükle izah edilmemeli. Türklükle izah etmek bir inkâr siyasetidir. İnkâr oldu mu baskı ve şiddet geliyor, ‘hepiniz Türksünüz’ siyaseti geliyor, asimilasyon geliyor. İşte analar ağlıyorsa, askerler ölüyorsa, Türkiye ekonomisi bunlardan zarar görüyorsa bunların altında bu inkâr siyaseti yatar. Bakın devletin bugüne kadar; ta 1925 Şark İslahat Planı’ndan, 1935 İsmet İnönü raporundan başlayarak Kürtlerin asimilasyonunu, Türkleştirmeyi öngören 10 temel raporu vardır. Devlet 90 yıldır tüm enerjisini Kürtleri eritmeye harcadı. Ama olmadı, yapamadı.”
Ok: Kürtler de kendilerini yönetsinler
Cemil Bayık, devletin ve AKP hükümetinin dil ve üslubunun hâlâ değişmediğinden yakındı ve şöyle dedi:
“Bir taraftan barış geliyor ama Kürtlerin inkârına dayanan algı, üslup ve dil hâlâ değişmiyor. Bülent Arınç’ın 'Kürtçe medeniyet dili değildir' demesi, 'Cehennemin dibine gitsinler' deyişi, 'eşkıya', 'terörist' bütün bunlar yaratılmış Kürt algısıdır. Kürtlere bakışın yanlışlığını ve bakışın düşmanlığını yaratan bugüne kadar izlenmiş olan devlet politikasıdır… Ulus-devlet çözüm olmadı Türkiye'de. Kürtleri asimile etmek olmadı, bu dikişler tutmadı. Bugüne kadar yaşanan çatışma ve acılar da bu inattan kaynaklandı. Yeni bir anayasa ile işte bunlara son vermek gerekir ve bu anayasada sadece bir etnisiteyi değil, sadece Türklüğü değil, toplum içindeki bütün çeşitliliği görmek gerekir. Bunun için de hem anayasanın, hem yalnız anayasanın ve yasaların değil, zihniyetin de değişmesi şart.”
Sabri Ok yeni anayasa çerçevesinde “idari konu”yu da gündeme getirdi. Anayasada merkeziyetçilikten kesinlikle kurtulmak gerektiğini, Kürtlerin de kendilerini yönetebileceklerini söyledikten sonra şöyle dedi:
“Ben seni yöneteyim, yönetmeye devam edeyim olmaz. Kürtler de kendilerini yönetsinler. Merkeziyetçilikten uzaklaşarak kendi kendini yönetmeye dönük yeni bir biçim formülasyon bulunabilir yeni anayasada…”
'Âkil insanların çalışması iyi'
Murat Karayılan, ‘Akil İnsanlar’ın çalışmalarının kötü olmadığını, iyi olduğunu belirtirken, bir noktaya daha değindi. Bugüne kadar Kürtlere yapılmış olan haksızlıkların, Kürtlere dönük inkâr siyasetlerinin Türk halkına daha iyi anlatılması gerektiğini ve barış açısından bu noktanın büyük önem taşıdığını vurguladı.
Karayılan bu konuda Başbakan Erdoğan’ın 2005 yılı Ağustos ayında Diyarbakır’da yapmış olduğu “Kürt sorunu bizim de sorunumuzdur. Devletin de bu konuda yanlışları vardır” içerikli konuşmasına işaret etti. Karayılan Erdoğan’ın bu konuşmasını daha da ileri götürmesi halinde Türk kamuoyunun barış konusunda çok daha kolay ikna edilebileceğini söyledi.
Cemil Bayık, yol haritasının ikinci aşamasıyla ilgili olarak değerlendirme yaparken, bu çerçevede “önderliğin özgürlük konusu”nun ele alınması gerektiğini söyledi.
Karayılan “önderliğin özgürlük konusu"nun kendi içinde aşamalı olarak ele alınmasının doğru olacağını belirttikten sonra şunları söyledi:
“Önderliğin hapishane koşullarının düzeltilmesi ve dışarıyla daha rahat ilişki kurması, çözüm sürecinin derinleştirilmesi açısından önem taşıyor. Önderlik bizlerle daha kolay ilişki kurabilmeli.”
'Kandil, Âkiller, akademisyen ve gazeteciler de Apo ile görüşebilmeli'
Bu noktada Cemil Bayık, Öcalan’ın sadece Kandil’le değil, çözüm için tüm ilgili kesimlerle görüşebilmesi gerektiğini söyledi.
Karayılan ise, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün çözüm süreci, Başkan Apo merkezli yürüyor. Bunun için Kandil’den bir heyet, bir KCK heyeti de, BDP heyeti de, Âkil İnsanlar da, akademisyenler, gazeteciler, sanatçılar da Önder Apo ile görüşebilmeli.”
Bunun üzerine Ronahi Serhat kadın heyetlerinin de İmralı’ya gidebilmesi gerektiğini belirtti. Bu arada Cemil Bayık, “Güney Kürdistan'dan da bir heyetin, Alevilerin de İmralı’ya gidebilmesinin” taşıdığı öneme işaret etti.
'Yeni anayasa ve yasaların seçimlerden önce bitmesi lazım'
Zaman baskısı olduğunu, seçimlerin yaklaştığını belirterek bu ikinci aşamanın ne zamana kadar tamamlanabileceğini Karayılan’a sordum. Yanıtı şu oldu:
“Evet, süre daralıyor. Seçim sath-ı mâiline giriliyor. Seçimlerden önce bitmesi lazım bu ikinci aşamanın, yani yasal düzenlemelerinin ve yeni anayasanın…”
Çekilme Günlüğü yarın da Kandil’den devam edecek. Çekilme Günlüğü'nün dokuzuncu bölümünde, PKK ve başkanlık sistemi, yeniden çatışma ihtimali, PKK’nın özeleştirisi ve silahların gömülme konusu ile Aleviler yer alacak...
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024