Ahmet AY
Gökte yapılıp yere indirilen şehir: Kudüs
Yıl: 1182.
Kudüs’ün sokaklarında yere çömelen kadın dizlerinin üzerine koyduğu İncil’den pasajlar okuyordu, “Mesih’in gelişi yakın, dünyayı Müslümanlardan kurtarmak için mıntıka temizliği şart, acımayın” diyordu çevresinde halka şeklinde oturanlara.
Yerin selam durduğu beldede hüzün bitmiyordu. Mescid-i Aksa’nın mihrabını ve minberini domuz kanıyla boyamışlardı domuzlar. 85 yıldır o pis kan izi o kutsal mekânda duruyordu. Gelinlik kızlar gerdek gecesi eşlerinden daha çok Müslüman öldürmeleri için söz alıyorlardı Celile’de, Samara’da, Sûr ve Kudüs’te.
Frankların elindeki Sûr kentinde yaşayan Şeyma İzzet deri kemerini bağlamış, örtüsünü başına geçirmiş, sıcak Temmuz akşamında evinin önünde nöbet tutan Sicilyalı William’ın askerine su ikram ediyordu. Tereddüt geçiren kılıcı boyundan uzun askere, “İç haydi, belki birazdan su içmeye ömrün yetmeyecek, çünkü bizi ve Meytü’l Makdis’i bu ‘domuz nesilden’ kurtarmak için Şark’taki Müslümanlar hazırlık yapıyorlar.” diyerek ‘Şark’taki Müslümanlara’ besledikleri umudu dile getirmişti.
Sûr’un, Kudüs’ün, Hayfa’nın, Nablus’un sokak aralarında çubuk kılıçlarla savaş oyunları oynasınlar diye geceye kadar dışarıda kalmalarına izin veriyorlardı anneler çocuklarına. Dedim ya umut kalbe doğmuş çıkmıyordu.
İşgal altında yaşayan Müslümanlar son yıllarda uzun yoldan gelenlere “ne var ne yok?”diye sorarlarken aslında, “halimizi dert eden Müslümanlar var mı yok mu?” diye soruyorlardı.
85 yıllık işgal sonunda artık soru değişmişti;
Şark’tan ne haber?
Evet, artık her gelen seyyahtan, tüccardan bir tek şey soruyorlardı:
Kudüs için, Mescid-i Aksa, yani Müslümanların ilk kıblesi için Şark ne düşünüyordu?
Herkes bir şeyler söylese de umudunu yitirmeyenler de vardı. Kudüs’ten sürgün edilerek Beytlahim’e yerleşen yaşlı Ümmügülsüm Aliye, “her bir yanımız sessizlik, lakin Şark sessiz olamaz, Şimal’den gelen haberler var. Şark Kudüs için kıyamdaymış” diyordu.
İyi de Şark ne yapıyordu ki?..
Namı dört bir yanına yayılmıştı Şark’ın. Cengâver, muvahhid, mütevazı bir Müslüman komutandı. Kudüs’ü anlatmak için dolaşıyordu İslam beldelerini. Mekke’ye giden hacıların gemilerini batıran Prens Arnet’in askerlerini Mekke’de hacıların huzurunda idam etmişti“Şarkın Sevgili Sultanı Salahaddin.”
Şarkın önemli şehirlerini dolaşarak Kudüs için kavli ve fiili dua istiyordu. Gittiği her şehirde karşılamalar yapılır, yollarına güller dökülüyordu. Son olarak Diyar-ı Bekir’e gidip Kudüs için destek talep edecekti Salahaddin Yusuf.
Şarkın Sevgili Sultanı yorucu yolculuğun sonunda Diyar-ı Bekir’e yaklaşmıştı, Diyar-ı Bekir Surlarına yaslanarak akan Dicle Nehri’nin suyu ile abdest aldı. Bizzat Kürtçe, Türkçe ve Arapça seslendi, “Herkes abdest alsın, içinde 5. Harem-i Şerif bulunan bu aziz şehre abdestsiz girilmez.” dedi.
Salahaddin Diyar-ı Bekir Surlarına yaklaştı, yoluna güller değil, suyu çıkarılmış güllerdökmüşlerdi Diyar-ı Bekirli Hanımlar. Şehrin Surlarının kapıları açılır, halk tekbirlerle surların dışına çıkarak ‘Sevgili Sultan’ı karşılarlar. Salahaddin Yusuf b. Eyyub atından inmek ister, lakin halk onu daha iyi görsün diye atından inmesine mani olurlar. Ulu Cami-i Şerif’e varmadan atından iner, yürüyerek 5. Harem olan Ulu Cami’de iki rekât namaz kıldıktan sonra Diyar-ı Bekirli Hanımların toplandıkları alana doğru yürür.
Alanda bulunan Diyar-ı Bekirli Hanımlar Salahaddin’e, “Yoluna döktüğümüz güllerin suyu burada Saladaddin.” deyip büyükçe bir kabı gösterdiler.
Hanımların sözcüsü Nazife Kerim;
“Salahaddin, Kudüs için hazırlık yapıyormuşsun, bizden ne istersen fazlasını veririz, lakin Mescid-i Aksa’nın mihrabını ve minberini yoluna döktüğümüz o güllerin bu kabın içindeki suyuyla yıkamadan huzurumuza gelme.” dedi.
45 yaşındaki Şarkın Sevgili Sultan’ı kendisini 90 yaşında ve omuzlarında ömrünün son demlerinde bile Kudüs’ü fethedememenin sorumluluğunu hissetti. Beş adım yürüdü, gül suyu dolu kabı alıp sırtını dönmeden beş adım geri geldi ve söz verdi Diyar-ı Bekirli Hanım kardeşlerine,
“Meşrikeyn ve Mağribeynin Rabbine andolsun ki, Salahaddin buraya Kudüs’ü fethetmeden gelmeyecek.” dedi. Tekbirler Gazze’den duyuluyordu.
Salahaddin Eyyubi 4 yıl sonra Kudüs’ü fethettiğinde ilk işi, 4 yıl boyunca yanında taşıdığı, uyurken yanı başında bulundurduğu Diyar-ı Bekirli Hanımların kendisine emanet ettiği gül suyu ile Mescid-i Aksa’nın minber ve mihrabını Arapça, Türkçe, Kürtçe dualar eşliğinde yıkamak oldu, sonra iki rekât şükür namazı.
Şimdi, 21. yüzyılda, güller hazır, gülsuyu da.
Ve “Gökte yapılıp yere indirilen şehr”in ‘Salahaddin’i de,
Ya Müslümanlar?..
Mahcup ve mahzunuz Salahaddin.
“Haçlılar Müslümanlara hiç zulmetmedi.” diyen Müslüman görünümlü, ‘hoca!’ kılıklı Haçlı uşağı şarlatana rağmen umudumuz baki.
Her dilden dualar ‘göğün kapılarını’ zorluyor,
“Ud’uni, estecip lekum…”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019