Akif BEKİ
Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek, AK Parti'den ayrılan Gül, Davutoğlu ve Babacan'ın aslında tasfiye edildiklerini söyledi. Tasfiye eden de bitti zannettiğimiz 28 Şubat süreciymiş.
28 Şubat askeri müdahalesi, Başbakan Erbakan ve hükümetini devirmeye yönelikti sanıyoruz ya...O da doğru değilmiş. Perinçek'e göre hedef FETÖ'ymüş. Rahmetli Erbakan'a da FETÖ'cü demiş oluyor haliyle.
Gelecek Partisi yetkilileri köpürdü. Davutoğlu, kendilerine yasaklanan ekranların 28 Şubatçı Perinçek'e sonuna kadar açık olmasına şaşırdı tepkisinde.
Perinçek'i doğrulamıyor mu oysa bu durum? 28 Şubat ruhunun hortladığını, aramızda dolaştığını göstermiyor mu?
Dediği şuydu:
"Aslında şu gün Fethullah terör örgütüne karşı mücadele 28 Şubat’ın devamıdır. Onun için bu mücadele Davutoğluları, Babacanları, Abdullah Gülleri dışlıyor, onları tasfiye ediyor. Yani, Türkiye tekrar 28 Şubat’taki gibi FETÖ'yü temizleme istikametine girdiği için Ak Parti’deki uzantıları ne oluyor, eleniyor..."
Söyleyebilmiş olması bile iddiasını haklı çıkarmıyor mu?
Medyaya bakarak da sağlaması yapılabilir.
Independent Türkçe'den Cihat Arpacık, 28 Şubat’ın meşhur medya brifinginin yıldönümünde, general Çetin Doğan'la konuştu. Brifingi o vermişti.
29 Nisan'daydı, üzerinden 23 yıl geçmiş. Emekli general, hakim medyanın müdahaleye çanak tuttuğunu, askeri yoldan çıkardığını söylüyordu.
Şuna dayandırıyor: İrtica tehlikesiyle nasıl mücadele edileceğini sormalarını asker istememiş medyadan. Gazeteciler, talep edilmeden gönüllü üstlenmiş o rolü.
İrtica paranoyasını kaşımışlar. İktidarı bile ele geçiren gericilik öcüsüne seyirci mi kalınacaktı? Cumhuriyet'i koruma kollama görevini nasıl yerine getireceklerini kurcalayarak askeri kışkırtmışlar...
Antidemokratik müdahaleyi aklamaz, vesayetçilerin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ama medyanın nasıl bir rol oynadığı kısmı yanlış mı!
Brifingden çıkan bir gazeteci, "Türk Silahlı Kuvvetleri komuta karargahı ile Türk Kalemli Kuvvetleri komuta karargahının tarihi bir buluşmasıydı" cümlesini kurabiliyordu.
Saklayamadıkları heyecandan, bastıramadıkları coşkudan belliydi. Hakim medya, o gün de pek demokrasi aşığı değildi.
Hükümet kurup hükümet yıkmacılık oynamaya bayılıyordu devrin baskın gazetecileri. Siyasete hükmetme, iktidara diş geçirme, partileri şekillendirme gücünü kaybetmemek uğruna askerle dayanışmakta bile sakınca görmüyorlardı.
Vesayet düzeninin parçası olmaktan rahatsız değillerdi. O sayede iktidara ortak olmayı seviyordu medya elitleri. Gücü paylaşmaya yanaşmayan siyasileri şeytanlaştırmakta da üstlerine yoktu.
Asker mi medyayı kullandı, medya mı askeri, tartışılır.
Fakat ikisi de o brifingde 'irtica' olarak kodlanan siyasi akımı, dış düşmandan daha büyük tehdit gibi gösterme peşindeydi.
"İrticacıları milletten saymıyoruz. Bunlar terörist PKK'yı destekliyor. Arkalarında dış güç var" diyordu komutan.
İrtica, dış düşmanın önüne geçmişti. Düşman içimizdeydi güya.
Bakılacak şey; düşmanla tehdidi içerde arayan o medya hokkabazlığının bugün de işbaşında olup olmadığıdır.
Bu soruya vereceğiniz cevap, Perinçek'in iddiasının sağlaması da olacaktır. Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat yeniden mi canlandı? Bitti mi, sürüyor mü? Yöntemlerinden anlarsınız.
Hans'la George bozulmasın
Tam arayı düzeltmiştik...
Yardım üstüne tıbbi yardım kolisi gönderiyor, karşılığında cömert övgü ve iltifat alıyorduk.
Onlar bizden biz onlardan razı hale gelmiştik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronayla mücadeledeki dayanışmanın her türlü dil, din farklılığımızı ortadan kaldırdığı, bizi insanlıkta birleştirdiği mesajları veriyordu.
İslam düşmanlığının boy verdiği Hollanda'dan, Almanya'dan ezan sesleri yükselmeye başlamıştı. Cuma ve vakit ezanları okutuyorlardı camilerden. Anadolu Ajansı bize duyuruyordu.
Şerden bir hayır çıkmış, kutsal Haç-Hilal savaşı sona ermiş, sulh sağlanmıştı.
CNN International, koronayla mücadeledeki başarılarımızı hiç kıskanmadan dünyaya örnek gösteriyordu. Sağlık Bakanı Koca da bu kadirşinaslığı alkışlatıyordu.
Zaten vesayetin tabutuna son çiviyi çakan Cumhurbaşkanlığı sistemi, artık başarısızlığa mazeret uydurmaya da yer bırakmamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemin başında açıklamıştı.
Hal mesele böyleyken Anadolu Ajansı dün "Liraya Londra merkezli bir saldırı başlatıldığı" haberini patlattı.
Barış, dayanışma ve mazeretsizlik zamanı ortalığı karıştırmasın!
"Ezanları susturamayacaksınız" sloganları da kaldırıldıkları raftan indirilince tasalandım. Başa mı sarıyoruz?
Şamar oğlanlığından nihayet azat edildiklerine tam sevinecekleri sırada Hans'la George bu işe kızıp bozulabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025