Aydın ENGİN
Herkesin dilinde aynı soru var:
- Sen gazetecisin bilirsin. Bu Gezi direnişi nasıl sonlanacak ?
Önceleri işi şakaya vurup “Kelin merhemi olsa kendi başına sürer. Bilmiyorum valla” diyordum. Sonunda sıkıldım, bunaldım. Soran kim olursa olsun somurtarak “Bilmiyorum. Sen biliyor musun” diye cevaplamaya başladım.
Pazartesi gününün şu ileri saatlerinde sorsanız yine aynı cevabı veririm. Ama bu kez somurtmadan. Hatta belki bir cümlecik daha eklerim: “Bir çözüm olasılığı belirdi gibi…”
Bülent Arınç, uzun bir Bakanlar Kurulu maratonunun ardından Hükümet sözcüsü olarak gazetecilerin karşısına çıktı. Sözlerini kağıt gazetelerin internet sayfalarında her gazete kendi meşrebince, hesabınca farklı vurgularla aktardı.
Ben T24 haberine itibar ederim. T24’de çalıştığım için değil. Haberleştirirken bağımsızlığımızın, hiçbir sermaye grubuna ya da siyasal kuruluşa yakın durmayışımızın güveni ile haberi “Haber ne ise öyle” aktarmayı meslek ilkesi bellemişliğimizden…
Bence Arınç’ın yiğitliğe krem sürmemek için sözcüklerle oynayarak, Başbakanının canını sıkmayacak (Malum canı çabuk sıkılıyor ve sıkılınca da dilinin zembereği bozuluyor) cümleler kurmaya, sözcükler seçmeye özen göstererek söylediklerinde iki vurgu önemli, gerisi biraz laf kalabalığı, biraz zevahiri kurtarma çabası…
Bir: Başbakanın inatlaşmasının kilidinde yer alan Topçu Kışlası için “…Proje ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı verildiğine ve 4 tane de ayrı açılmış ama henüz karar verilmemiş dava olduğuna göre, yürütmeyi durdurma kararına uyacağımızı bildirdiğimize göre ilgili tüm paydaşlar bu konu üzerinde görüşebilirler…”
Tamam. Gezi direnişçileri de Başbakanın “Ben öyle istiyorum, öyle olacak” gibi buyurgan cümlelerine karşı mahkemenin verdiği karara uyulmasını isterler. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi ama kararın gerekçesine dikkatle bakılırsa aslında “Oraya kışla mışla yapılamaz” dedi.
İki: Başbakan’ın yarın (Çarşamba günü) temsil yeteneği olan bir grupla konuşacağı belirtildi. T24’ün Ankara’daki çalışkan karıncalarından Helin Alp’in haberi temsil yeteneği olan grupta yer alacakları açıklıyor: Ahmet Mümtaz Taylan, Prof. Betül Tanbay, gazeteci Hayko Bağdat, akademisyen Mücella Yapıcı, Greenpeace, ve Helsinki Yurtaşlar Derneği'nden birer temsilci…
Günlerdir gezide direnen ve siyasal bir bütünlük oluşturmayan, ama siyasal bir bütünlük oluşturmak yerine birbirlerine saygı gösterip dayanışmanın gelecek kuşaklara anlatılacak örneklerini vererek Gezi’yi savunanlar ne der bilemem. Ama amaç “Bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek” ise bu temsilciler Gezi’yi sahiden de temsil ederler. İnatlaşmayı marifet bellememişlerdir ve ilkelerden ödün vermeyecekleri de defalarca sınanmış bir temsilciler heyeti olduklarına inanıyorum.
Oyuncu, yönetmen Ahmet Mümtaz Taylan’ı tanımıyorum ama gezi direnişi sırasında “Leyla ile Mecnun” ekibindeki arkadaşları ile yaptıkları doğaçlamada taşlama sanatının harika örneklerini verdi. “Gezi de neymiş, esas Boğaz’ı betonlayalım, trafik de rahatlar” cümlesi belleğimde ve aklıma geldikçe gülüyorum. Besbelli ki sağlam duruşlu, mizahı sululuk olarak kavramamış az sayıdaki sanatçılardan biri…
Profesör Betül Tanbay, pek çok kişi ve grup Taksim Gezisi’ni umursamazken, Gezi’yi savunmak için kolları sıvayanların içinde yer almıştı. Matematik profesörüdür. Yurttaş bilinci de matematik biliminin sağlamlığını taşır.
Mücella Yapıcı’yı size anlatmam uzun sürer. Tanıdığımdan beri (yani neredeyse millattan önceden bu yana) Mimarlar Odasında görevdeyken de, görev almadığı dönemlerde de ülkesini, kentini, yurttaşın haklarını savunmaktan mimarlık yapmaya vakit bulamayan bir arkadaşımızdır. İnadıyla ünlüdür.
Hayko Bağdat’a gelince… Gelmesek daha iyi. Yarım Ermeni, yarım Rum ve su katılmadık bir İstanbul fırlamasıdır. Kestirmeden söylemek gerekirse “Genç Hrantlar”dan biridir o ve en iyilerinden biridir o.
Ne kaldı?
Greenpeace ile Helsinki Yurttaşlar Derneği. Eh, bu ülkede etkili, gösterişsiz ama sonuç alıcı etkinliklerin mimarı, çok saygın iki sivil toplum örgütünü say, deseniz duraksamadan Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Greenpeace derim.
Sonuç: Çarşamba günü Recep Tayyip Erdoğan’ı zor bir toplantı bekliyor. Entelektüel birikimleri, saygınlıkları ve yurttaş bilinçleri ile kül yutmaz bir heyet ile buluşacak.
Yerinde olmak istemezdim…
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021