Berrin Sönmez
Kerkük, çileli şehir, çilesi bitmeyen şehir… Sade Türkmenlerden değil Türk tarihi mirasından da, kültürel mirasından da temizlenmeye çalışılan şehir. Selçuklu, Osmanlı mimarisine tahammülsüz Baasçıların, Fuzuli’nin naaşına bile zulmettiği şehir, Kerkük. Türkiye’nin türbesinin yıkılışına bile ilgisiz kaldığı, Türkçenin en büyük şairlerinden Fuzuli’nin şehri.
Kendi referandumumuza şafak sayarken yılladır konuşulan Kerkük referandumu düştü gündeme. 2003’teki Kürt işgalinden sonra yoğun Kürt göçüyle bir kere daha nüfus yapışı değişen Kerkük’ün kaderi, bugün yine pazarlık masalarına düşmekmiş.
Haritalar üzerinde “aldım-verdim” oynamayı seven büyük güçler, halklar arasındaki çıkar çatışması ve gerilimleri kullanıp, kendi nüfuz alanlarını yeniden belirlerken masadaki büyük kozlardan biri yine Kerkük.
1959’dan beri Türkmen kıyımıyla “mum kimin yanan Kerkük” yarım asır Irak Baasçılarının “Araplaştırma” oyununa sahneydi. Nice canlar verildi o katliamlarda. Nice göçler yaşandı. Evini yurdunu terke zorlandı Türkmenler ve bin yıllık Türkmen şehri Kerkük, Türkmenlerden “arındırıldı”. Türkmenlerin katliamla, göçle imtihanıydı, Kerkük. Yandı yürekler yıllar boyu. Hoyratlara dökülen yürek yarası hala kanamada… Ah! Kerkük. Can Kerkük.
Kerkük, çileli şehir, çilesi bitmeyen şehir… Sade Türkmenlerden değil Türk tarihi mirasından da, kültürel mirasından da temizlenmeye çalışılan şehir. Selçuklu, Osmanlı mimarisine tahammülsüz Baasçıların, Fuzuli’nin naaşına bile zulmettiği şehir, Kerkük. Türkiye’nin türbesinin yıkılışına bile ilgisiz kaldığı, Türkçenin en büyük şairlerinden Fuzuli’nin şehri.
Amerikan işgaliyle, Saddam’ın devrilmesinden sonra bu defa da “Kürtleştirme” çabasına sahne olan şehir, Kerkük. Araplaştırılmak için kıyıma uğratılan, yok edilmek istenen Türkmenlerin şehri Kerkük. Şimdi de Amerikan çıkarları doğrultusunda Kürtleştirme çabasıyla kalan Türkmen nüfusun yok sayılmak istendiği şehir, Kerkük. Bugün Irak merkezi yönetimiyle Kuzey Irak Kürt Yönetimi arasındaki egemenlik çatışmasına konu Kerkük…
Irak anayasasına göre, Kerkük’ün statüsü, Saddam döneminde zorla göç ettirilenlerin –önceki kıyım ve göçlerle dramatik nüfus değişimini görmezden gelerek- geri dönmesinden sonra referandumla belirlenecekti. Geri dönenlerin de hesaba katılacağı nüfus sayımına dayalı bir referandumla belirlenecekti, Kerkük’ün kaderi. Şimdi bu madde henüz uygulanmadığı halde Kürtler bastırıyor. Kürt bölgesel yönetimine bağlı şehir yapılmak isteniyor Kerkük.
Bağdat, idari olarak merkezi yönetime bağlı olduğunu belirtirken, işgal ettiği kentte hakimiyet süren Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Kürt yönetimine ilhak niyetinde. Türkmenler ise buna karşı çıkarak, Kerkük’ün özel bir statüye sahip olmasını istiyor.
Türkiye ise, maalesef kendi Kürt nüfusuna tanımadığı özel statüyü, Irak Kürtlerinin, Kerkük Türkmenlerine tanımasını istiyor. Saddam rejimine benzer bir yönetim sistemi kurabilmek için koşar adım ilerlediği referandum nedeniyle hiç de sesini yükseltemeden, mahcupça istiyor. Türkiye’de referandum kampanyasına konu bile olamıyor, Kerkük. Türkiye hiç gereği olmayan bir garip sistem kurmak için yok yere referandumla oyalanırken, Türkiye kamuoyunun gündemine bile giremiyor, Kerkük.
Egemenlerin tahakküm sevdasıyla insanı, insani değerleri hiçe saydığı, ilkesiz siyasal hesapların pazarlandığı şehir bugün yine Kerkük…
Ya insan hakları savunucuları, onlara ne demeli?
Türkiye’de Kürt hakları savunusu yapıp Kürdistan’da Türklerin, Türkmenlerin haklarının çiğnenmesine ses çıkarmıyor, insan hakları savunucuları. Geçmişte yaşadığı zulüm gibi bugün dayatılan hegemonik baskının da hak ihlali olarak görülmediği şehir, Kerkük.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024