Eser KARAKAŞ
Bu yazıda yazacaklarım, önereceklerim aslında 23 Haziran sonuçlarından bir ölçüde bağımsız. Zira işaretler AKP iktidarının, Erdoğan rejiminin sonunun geldiğini gösteriyor; 23 Haziran’da Cumhur ittifakı ağır bir yenilgi almaz ise bile bu kadrolarla, bu programla, bu uygulamalarla, bu ittifaklarla artık Türkiye’yi yönetmesi mümkün olmayacak. Baş aşağı giden ekonomi ortamında yeni kurulacak partiler, vs. bu yönetim faciasının sonunu getirecek çünkü Türkiye yönetilemiyor.
Umarım, iş çöken bir ekonomiye, kurulacak yeni partilere gerek bırakmadan çok net mesajlar verecek 23 Haziran seçimleri ile çözüm sürecine girer.
Ancak, Cumhur İttifakı’nın çok net bir mağlubiyeti ile sonuçlanması muhtemel bir 23 Haziran seçimleri işin sadece ilk adımı olacak; esas önemli adımların, en azından bir kapsamlı ve tutarlı program çerçevesinde 23 Haziran seçimleri sonrasında gelmesi gerekiyor.
23 Haziran sonrası için de bir vatandaş olarak temel önerim konuları Erdoğan karşıtlığından, -bu çok verimsiz bir alan- çıkarıp bir program çerçevesine oturtmak; neyin, nasıl ve neden yapılması gerektiğini herkes kendi siyasal-ideolojik yaklaşımına göre ortaya sermeli ve bu önerilerden de kapsamlı bir demokratik program önerisi çıkmalı.
Ben de bu yazımda kendi önceliklerimi sunmaya gayret edeceğim; başkalarının önceliklerinin benimkilerle örtüşmesi hiç gerekmiyor ama önemli olan herkesin önerilerini sunabilmesi ve Erdoğan karşıtlığını aşacak bir program tartışmasını başlatmak.
Ben de önerilerimi biraz da maalesef didaktik bir üslupla tek tek, numaralayarak sunmak istiyorum.
1- Erdoğan ve AKP’nin AB ilişkilerinde Kopenhag kriterlerini öncelediği Türkiye ile Kopenhag kriterlerinin yerine Ankara kriterlerini koyduğu Türkiye mukayesesi AB tam üyelik hedefinin ve perspektifinin bizim için ne kadar önemli olduğunu ortaya çoktan koydu zaten; Erdoğan sonrası için yapılması gereken ilk şey AB başkentlerine çıkarmalar yapmak ve müzakere sürecinin yeniden açılmasını, işlemeye yeniden başlamasını sağlamak.
Erdoğan ve ekibinin otokratik yönetimini güçlendirmek için Avrupa’ya karşı kullandığı mülteci kozu demokratik bir çerçevede bu kez belki de müzakere sürecinin canlanması için kullanılabilir.
Tüm dosyaların önündeki siyasi engellerin kalkması için güçlü adımlar atılmalı ama öncelikli olarak da önünde siyasal engel olmayan üç dosya bizim tarafımızdan hemen açılmalı; bu dosyalar kamu alımları, rekabet-devlet yardımları, çalışma-iş güvenliği dosyaları.
Bu dosyaların hemen ve koşulsuz açılmasının Türkiye’ye neler sağlayacağını anlamak için aynı dosyalarının bir dizi kısır nedenden açılmamasının nelere yol açtığını görmek lazım.
Kamu alımları dosyası müzakerelere açılmadığı için yolsuzluklar kamu ihaleleri üzerinden vatandaşların, vergi mükelleflerinin, bütçenin üzerine çok ama çok ağır bir mali ve ahlaki yük olarak binmiş bulunmaktadır.
Rekabet-devlet yardımları dosyasının açılmaması ekonominin etkinliğini yerlere sermiştir, düşük büyüme ve enflasyonun temel nedeni haline gelmiştir.
Çalışma-iş güvenliği dosyasının açılmamasının maliyeti en büyük maliyettir, her gün ortalama beş işçinin iş kazalarında (cinayetlerinde) ölmesinin, Soma faciasının temel nedeni bu dosyanın gereklerinin yerine getirilmemesidir.
AB perspektifi ve tam üyelik hedefi daha zengin, daha güvenli ve daha özgür bir Türkiye’nin olmaz ise olmazıdır.
2- Kürt meselesinin çözümsüz bırakılmasının maliyeti Türkiye’yi çağdaş dünyadan koparan temel demokrasi ve hukuk meseleleri olarak karşımızdadır; Kürt meselesi çözülmeden Türkiye’nin daha güvenli, daha zengin, daha özgür bir hukuk devleti olması imkansızdır.
Kürt meselesinin çözümü için de başlangıç noktası Anayasa’nın 7. (etkin yerel yönetimler), 42. (anadilde öğretim görme hakkı) ve 66. Maddelerinin (anayasal vatandaşlık) evrensel hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda çözümü olmalıdır.
3- Kıbrıs meselesi çözülmeden de Türkiye’nin batı iktisadi, hukuki, askeri sistemi içinde rahat etmesi zorlanmaktadır, batı ittifakının bir parçası olmaktan da vazgeçemeyeceğimiz için yapılması gereken ilk şey Kıbrıs meselesinin çözümü için elimizden geleni yapmaktır. Şunu unutmayalım, Kıbrıs meselesinin çözülmemesinin maliyetleri çözümünün getirebileceği maliyetlerin çok ötesindedir.
4- Yargı kurumu çökmüştür; yargı kurumunun durumunun hukuk fakültelerinden başlamak üzere çözüm sürecine girmesi sadece bağımsız ve tarafsız yargıçlarla değil (bu gerekli koşuldur) çok iyi yetişmiş, bilgili, açık zihinli hukukçularla olacağının (yeterli koşul) iyi anlaşılması şarttır; tarafsızlık ve bağımsızlık koşulları tek başlarına sorunu çözemeyeceklerdir, bu nedenden daha nitelikli hukuk fakülteleri meselesini ısrarla vurguluyorum.
5- Eğitim ve üniversiteler sistemin en zayıf halkası durumundadır ve çözümünün nasıl olacağı da kısa vadede belirsizdir; ancak, belirli olan mevcut eğitim sistemi ile Türkiye’nin sürdürülebilir bir iktisadi büyüme sürecine giremeyeceğidir.
Eğitim-öğretim konusu çok daha kapsamlı bir biçimde ve ivedilikle ele alınması gereken bir konudur.
6- Yeni bir anayasanın yapılması, parlamenter sisteme dönüş bir zorunluk haline gelmiştir; kağıt üzerinde kabul edilebilir başkanlık ya da yarı başkanlık sistemlerinin Türkiye siyasal kültüründe işlemedikleri maalesef çok iyi anlaşılmıştır.
Yeni bir anayasa da sivil-asker ilişkilerinin (mesela Milli Güvenlik Kurumu), din-devlet ilişkilerinin (Diyanet İşleri Başkanlığı, kamu parası ve laiklik), vatandaşlık hukukunun (anayasal yurttaşlık, sıfatsız yurttaşlık tanımı), iyi tanımlanmış yerel vergilerin yerel seçilmişler tarafından salınabilmesinin (Anayasa Madde 7) ve başka konuların düzenlenmesini, hukuka geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Türkiye çok önemli bir yol kavşağındadır; yukarıda çok özetle sunduğum öneriler bir siyasal öneri demeti değildirler çünkü siyasal önerilerin tanım gereği karşıtları da vardır, olmalıdır ve bu karşıt öneriler de toplumsal olarak meşrudurlar.
Toplumsal meşruiyetin bir ayağı da mevcut siyasa içinde toplumsal sistemin yeniden üretilebilirliğidir; oysa, yol kavşağı ifadesini bu nedenden kullanıyorum, Türkiye mevcut ve AKP-MHP zihniyetinin üzerinde ısrarlı olduğu siyasal-toplumsal çerçevede artık toplumun yeniden üretilebilirliği olanağını yitirmiş durumdadır.
Sistem böyle devam ederse gök kubbe başımıza çökmez ama uzun seneler ortalama yüzde ikilik ya da üçlük büyümeye mahkum oluruz, işsizlik korkutucu büyüklüklere zaten çıktı ama daha da yükselir, toplumsal barış çok eskilerde kalmış bir hatıra olur, dış ilişkilerimizde “değerli!” yalnızlığımız daha da artar, hukuk devleti sadece kağıt üzerinde kalır hatta belki de hiç kalmaz.
Böyle bir perspektif içinde önümüzdeki aylarda Türkiye toplumunun 23 Haziran’dan başlamak üzere önemli hatta yaşamsal bir refleks gösterebileceğini düşünüyorum, umuyorum.
Bu ülke Kürt ve Kıbrıs meselelerini çözmeden daha zengin, daha güvenli, daha özgür bir ülke olamayacak.
Mevcut anayasal sistemle, mevcut devlet teşkilat yapısıyla da daha parlak bir gelecek mümkün görünmüyor.
Mevcut yurttaşlık anlayışıyla (Anayasa 66), mevcut sivil-asker ilişkileriyle (mesela MGK), mevcut din-devlet ilişkileri anlayışıyla (Diyanet İşleri Başkanlığı) hukuk devleti ve demokrasi mümkün değildir, hukuk devleti ve demokrasi olmaksızın da zenginlik, güvenlik, özgürlük hiç mümkün değildir.
Tüm bunların yapılabilirliğinin de AB tam üyeliği de çok önemli bir kolaylaştırıcısıdır.
Türkiye 23 Haziran sonrası için alternatif programlar üreterek geleceği hazırlamak mecburiyetindir.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
23.09.2025