Etyen MAHÇUPYAN
Beklenmeyen yeni durumlarla ve gerçekle karşılaşmalar doğal olarak önce kabullenmeyi zorlaştıran bir ruh hali üretiyor. Ardından 'aslında' hiçbir şeyin değişmeyeceği beklentisiyle rahatlanmaya çalışılıyor.
Ancak yaşananlar gerçekten de farklı bir yöne doğru gidildiğini ima ettiği ölçüde, öfke ve nefrete yaslanıldığını, özcü argümanlara saplanarak siyasetten tümüyle uzaklaşıldığını görüyoruz. Oysa AKP deneyimi, hareketin 'kaptan köşkünde' oturanlar için bile bilinmeze doğru bir yolculuk... Çünkü en hızlı değişim İslami kesimin içinde, zihninde yaşanıyor ve kimsenin kontrolünde değil. AKP buna elinden geldiğince, hissettiği oranda uymaya çalışırken, bir yandan da yönetim gücünü ve kabiliyetini elinde tutmak zorunda. Yaşanmakta olan 'yumuşak' sessiz devrimin başarılı olabilmesi için kesintisiz olması gerekiyor. Bu da oy hesaplarını, pazarlıkları gündeme sokuyor.
Varılacak nokta 'demokrasinin gereği' olarak dindarların geniş kadrolarla devlet yönetiminde yer aldığı, ekonomik, sosyal ve kültürel alanın temel belirleyicisi olduğu bir yeni cumhuriyettir. Laiklik ve milliyetçilik yok olmayacak, aksine dindar bir prizmanın içinden geçirilerek muhafazakarlığa duyarlı, geçmişle mukayese edildiğinde ise açıkça daha özgürlükçü bir kalıba oturacak. Demokrat olmamasına karşın, Kemalist rejim karşısındaki muhalif ve barışçı kimliğiyle demokratikleştirici bir süreçten geçiyoruz...
Varılacak noktada özgürlük, eşitlik, adalet sorunları tümüyle çözülmüş olmayacak, kardeşlik ideali de muhtemelen tümüyle sağlanamayacak. Hatta 'siyasetin' asıl o zaman başlayacağını öngörmek bir kehanet sayılmaz. Önümüzdeki on yıllık süreç ise AKP'nin Türkiye'nin demokratları ve Kemalistleri arasında nasıl bir salınım yaşayacağıyla belirlenecek ve demokratlar için de siyasetin ana aksı İslami kesimle ne denli gerçek bir konuşma üretilebildiğiyle bağlantılı olacak.
Ancak söz konusu sürecin kalbi, farklı kimlikler arası siyasetin değil, bizzat İslami camianın içinde atacak. Süreklilik içindeki bu sessiz devrimin demokrat manivelası, dışarıdan değil, içerden gelecek... Söz konusu manivela özeleştiriden beslenecek ve siyasetin ötesine, doğrudan İslami toplumun kendisine yönelecek. Bunu taşıyacak olan ise hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde, tesettür hareketi ve genelde kadınlar olacak. Önümüzdeki on yıl siyasete hâkim olan dindar erkeklerin, 'iş dönüşü' çok daha demokratik bir aile ile karşılaşmalarına ve bu yeni gerçekliği, önce direnseler de, nihayette hazmetmelerine neden olacak.
Ayşe Böhürler'in 7 Temmuz'da Yeni Şafak'ta çıkan makalesi, henüz yolun ortasına gelinmiş olan bu geçiş döneminin iç kıpırtılarını cesurca ortaya koyan bir yazı... Müslümanlık anlayışının geldiği noktayı sorgulamayı öneren Böhürler, "mücadeleye başladığımız zamanların önemli konuları ile bugün önem verilenlerin kıyaslanması sonucu ortaya çıkan büyük hayal kırıklığı"na dikkat çekiyor: "Yaşam tarzımız, değerlerimiz, önceliklerimiz, bilinçaltında beslediğimiz ve etkilerini yıllar sonra fark ettiğimiz travmalarımız, kişisel vaziyetlerimiz... gibi birçok etkeni fark etsek de eskisi gibi olaylara net tavır alamıyoruz. Hayal kırıklıklarımızın en büyük sebebi de bu. Çünkü karşımızda kendi iç çelişkilerinin ve yüzeyselliğinin farkında olamayan bir muhafazakârlık yorumu var."
Böhürler İslami kesim içinde 'birilerini' eleştirerek, sahih bir pozisyon yaratma peşinde değil. Meselenin kendisiyle yüzleşiyor ve bunu bir hesaplaşma bağlamında değil, yola çıkıldığında sahip olunan 'ruhun' gereği olarak yapıyor...
"Hepimiz o dönem üniversiteli başörtülü bir azınlık grubuyduk. Aramızda ailelerine rağmen örtünenler de vardı, ailelerinin isteği ile örtünenler de. Ancak hepimiz bireysel özgürlüklerimize düşkündük, başörtüsü kendi tercihimizdir vurgusunu yapıyorduk, hayatımıza dair kararları kendimiz veriyorduk. Din adına dayatılan geleneklere, Cumhuriyet'in dogmalarına, modern dünyanın dayatmalarına, tüketim kültürüne karşı direnerek 'İslami bir hayat' kurmaya gayret ediyorduk...
Epeydir düşünüyorum. O zaman verdiğimiz mücadeleyi çocuklarımız aynı argümanlarla başka bir hayat tarzı için bize karşı verselerdi ne yapardık acaba? Tıpkı bizim ailelerimize söylediğimiz gibi 'hayır, ben senin inandığın biçimde inanmıyorum, senin doğrularına göre yaşamak istemiyorum' dese... Ne yaparız? Onlara 'bu sizin özgürlük alanınız' diyebilir miyiz?
Örtünmenin gerekçesini namusa bağlayan gelenekçi İslamcı yaklaşıma karşı mücadele eden, erkeklerin eşleri üzerindeki tahakkümünden, eşin görevlerine birçok noktada İslam'ın esasına vurgular yapan özgürlükçü dindar anneler olarak kızlarımıza aktardığımız değerlere neler oldu konusunu tartışmamız gerekiyor...
Cumhuriyet rejiminin dogmalarına karşı çıkan ruhumuz, muhafazakârlığın dogmalarına neden boyun eğiyor?"
Siyasi devrimin altında akmakta olan bir başka nehir var... Ve o nehir eninde sonunda belirleyici olacak. Geleceğin siyasetini merak edenler, geleceğin toplumuna, bunu zorlayan kadın hareketinin zihin ve yürek berraklığına şimdiden bakmaya başlasınlar derim...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023