Fehmi KORU

Suriye’de yolun sonuna gelindi (mi?)
9.08.2011
1705

Yine de bir çıkış formulü bulunacağı umudunu içimde taşımakla birlikte galiba Suriye’de yolun sonuna yaklaşılıyor. Geçen hafta Hama’yı hedef almıştı Suriye ordusu, bu haftayı Deyr Ez-Zor’dan gelecek kıtal haberleriyle geçireceğimiz anlaşılıyor. Şam ve Halep gibi büyük kentler şimdilik suskun; ancak her an oralardan da kanlı haberler gelebilir.

Dışişleri Bakanı Prof. Ahmet Davutoğlu uyarılarda bulunmak üzere bugün Şam’da olacak...

Aslına bakılırsa, Suriye konusunda ‘uyarı’ aşaması çoktan aşıldı. Ankara’dan yapılan telkinlerin işine gelenlerini dinliyor Beşşar Esad yönetimi, işine gelmeyenlere ise kulak asmıyor... Çok-partili düzene geçileceği, seçimde yeni kurulacak partilere de şans tanınacağı açıklandı sözgelimi; ancak bunun yasal altyapısını oluşturacak demokratik açılımlar konusunda tek bir adım bile atılmadı.

Suriye hâlâ Baas Partisi’nin ülkenin bütün kılcal damarlarında temsil edildiği bir‘güvenlik devleti’ görünümünde ve yetkileri elinde tutanlar ipi birazcık olsun gevşetecekleri hissini vermiyor... Baas mekanizmasının emrindeki ordu barışçıl gösterileri en gelişkin silâhlarla kan dökerek bastırmaktan geri durmuyor.

Türkiye mühlet tanınması konusunda ısrarcı olmasaydı, Libya’nın başına üşüşenler, Suriye’yi de ölüm kusan saldırılarına çoktan muhatap ederlerdi. Bir kapı komşusunun daha yabancı askerlerce işgaline veya en azından bir iç savaşa maruz kalmasına gönlü razı olmadığı için, Türkiye, ikna yolunun açık tutulmasını sağladı. Şimdiye kadar...

Prof. Davutoğlu’nun ‘misyonu’ başarılı olmazsa bundan sonra ne yaşanır, tahmin etmek zor değil...

Birlikte kalkınmaya yararı olacak yeni araçlar geliştirerek, onu her uluslararası zeminde koruması altına alarak, güvenliğini kendi güvenliği bilerek bir süreden beri komşusuna büyük yatırım yaptı Türkiye... Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Suriye bizim iç sorunumuzdur” tespitinin altında bu gerçek yatıyor. Başgösteren kaos sadece Suriye’yi etkilemekle kalmaz, tsunamisi bizim sahillere de vurur.

Galiba vuruyor da... Son zamanlarda anlamsız biçimde artan Türkiye’deki terör eylemlerinin ne kadarının Suriye ile yaşanan gerginlikten kaynaklandığı istihbarat birimleri tarafından herhalde değerlendiriliyordur.

İlişkilerin şu sıralarda sarpa sarmasının en önemli sebebi, yönetimi babasından devralan Beşşar Esad hakkında fazlaca iyimser olunması, devletin başına olumlu profil çizen birinin gelmesiyle 40 yıllık Baas rejiminin daha uyumlu ve ılımlı hale dönüşeceğinin düşünülmesidir. ‘Arap baharı’ndan umuda kapılan Suriye halkının hareketlenmesine kadar iyi giden ikili ilişkiler bugün bozulduysa,  Baasmekanizmasının tehdit algılaması yüzündendir.

Ordu-polis ikilisini de yönlendiren bir parti üzerine oturan ‘güvenlik devleti’kendisine yapılan ilk itirazda gevşemez, tehditleri önemser ve başetmek için kan dökmekten çekinmez. Suriye’de bugün olan bu. Artık bir ‘vitrin süsü’nden farksız hale getirilmiş Beşşar Esad istese bile, ipleri gevşetmenin varlığını kaybetmekle sonuçlanacağını bilen Baas mekanizması sonuna kadar direnecektir. Direniyor da...

Devirlerinin tamamlandığını anlayamayanlara bunu kabul ettirmek bütünüyle imkânsız değildir, ama çok zordur.

Ahmet Davutoğlu muhataplarıyla olabildiğince açık konuşsa iyi olur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar