Hadi ULUENGİN
İKİ gün üst üste ve örnekler vererek Dil ve Harf Devrimi’nin açtığı yaralara değindim.
Artı, başka yerde kimse böylesine büyük bir suça cüret edemediğinden de Türkiye’dekine benzer bir dönüşümün Vietnam hariç hiçbir ülkede gerçekleşmediğini vurguladım.
Hattâ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “şah damarımız kopartıldı” yönündeki tespitinin de doğru ve haklı olduğunu kaydettim.
Ama tüm bunlar Osmanlıcanın zorunlu ders olmasını desteklemek anlamına gelmiyor.
Sadece ve sadece müfredattaki seçmeli bir dersi onaylayabilirim ki, işte hepsi o kadar!
***
ÇÜNKÜ her şeyden önce ortada bir samimiyet sorunu yatıyor.
Yani nasıl ki yukarıdaki Dil ve Harf İnkılâbı resmî ideolojinin iddia ettiği gibi okuma- yazmayı kolaylaştırmak için gerçekleştirilmiş masumane bir atılım değildi…
Yani nasıl ki o İnkılâp esas itibariyle, iman kültürü dâhil eski uygarlığı reddederek yeni bir uygarlığa yönelişin temel taşı olarak hayata geçirilmişti…
İşte tam ters yönden olmak kaydıyla AKP hükümetinin projesi de aynı hedefi güdüyor.
Zaten birincisi gibi ikincisinin de o samimiyetsizliği işte tam buradan kaynaklanıyor.
Başka bir deyişle, Osmanlıcayı zorunlu eğitim dersi kılmak girişimi iktidar partisinin ve bilhassa liderinin hem Türkiye’yi “dinîleştirmek”, hem de Müslüman coğrafyayla bütünleştirmek tasavvuruyla atbaşı gidiyor.
Ama tabii buradan itibaren şu argüman da getirilebilir: “İyi güzel ya, ‘titreyip kendimize dönüyoruz’ ve mahrum bırakılmış olduğumuz mirasa tekrar kavuşuyoruz.”
***
HAYIR! Şeyler bu kadar basit değil ve gerçekler inatçıdır!
O gerçek de şu ki, şöyle de olsa, böyle de olsa Cumhuriyet’in modernite mayası bu topraklarda hiç de yabana atılmayacak ölçüde tuttu. Geriye dönülmez oranda kök saldı.
Aşırılıklarına karşı getirdiğim bütün eleştirilere rağmen de öz itibariyle iyi oldu.
Nitekim o Cumhuriyet sayesindedir ki Türkiye bütün İslam âleminde demokrasiye en yakın ülke olarak sivriliyor. Sivil toplum ise diğerleriyle kıyaslanmayacak oranda öne çıkıyor.
Üstelik eski laikperest dayatma da yerini makul ve normal bir sekülarizme bırakıyor.
***
OYSA laik hayat tarzını seçmiş ve modernite tercihini yapmış geniş bir kitlenin ülkeyi “dinîleştirmek” ve Müslüman dünyayla bütünleştirmek projesini onaylaması imkânsızdır.
Dolayısıyla çok rahatça diyebiliriz ki, titreyip kendimize dönüyoruz diye toplumun ciddi bir kesiminde yerleşiklik kazanmış parametreleri tekrar kurcalamak hem yeni travmalara yol açar, hem de o toplum katmanlarının birbirlerine daha çok yabancılaşmışına hizmet eder.
Kaldı ki ortada bir de teknik sorun mevcuttur.
Yukarıdaki “şah damarının kopartılışı” Osmanlıcaya hakkıyla vâkıf kadroların da köküne kibrit suyu ekti. Bugün ders verebilecek nitelikteki öğretmen sayısı çok sınırlıdır.
Üstelik böyle bir eğitim sırf Arabî harfleri bildikleri gerekçesiyle, çok doğal olarak etimolojik uzmanlıktan yoksun İmam- Hatip Okulu mezunlarına teslim ve tevdi edilemez.
Edildiği takdirde ise hem öğretilecek şey Osmanlıca olmaz, hem de aynı mezunların formasyonu itibariyle bu eğitim aynı “dinîleştirme” projesinden soyutlanarak düşünülemez.
O hâlde bütün bunlardan sonra şimdi şu sonuçla bitireyim:
***
OSMANLICA seçmeli ders olarak sunulursa proje çok doğru ve çok yerinde olacaktır.
“Normalleşmemize” hizmet edecektir. Hem makul, hem de gerekli olan şey budur.
Fakat aynı Osmanlıcanın zorunlu ders olarak dayatılması mazideki “anormal”i yeni bir “anormal”le değiş tokuş etmek anlamına gelecektir ki, iki yanlış asla bir doğru etmez!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015