Hilâl KAPLAN

Başı açık yazarlar hayal kırıklığıymış!
21.07.2013
3243

 Gezi süreci boyunca, pek çok başörtülü kadının taciz edilmiş hatta saldırıya uğramış olması, gözlerin nedense başı açık kadın yazarlara çevrilmesine sebep oldu.

Tamam, belki kadınlık üzerinden ortaklaşmamız daha mümkün. Ve evet, başörtülü kadınları bir ay boyunca evlerine hapseden ruh halini sadece demokrasi söylevleriyle gözardı edenler oldu. Ancak ben yine de bu durum karşısında sadece başı açık kadın yazarların sigaya çekilmesini haksız buluyorum. Üstelik içlerinde, elli yıldır süren başörtüsü yasağına karşı ilk defa bu dönemde bildiri yazıp imzaya açanlar bile var. Neticede bunun takdir edilmesi lazım.

Peki, 'bağzı' erkek yazarlar ne yaptı? Sadece Kabataş'ta, bebeğiyle beraber saldırıya uğrayan Zehra Develioğlu'nun durumu üzerinden baktığımızda bile karşılaştığımız manzara feci.

Mesela en vicdanlı, pek muhalif solcu bir bıyıklı, yazdığı bir yazıda 'türbanlı kadının dövülüp üzerine işenmesi gibi hâlâ kanıtlanmamış, dolayısıyla açıkça yalan ve iftira olan argümanların…' diyebildi.

Ya da en adaletli, pek soğukkanlı sağcı bir bıyıklı da, bu feci insanlık dışılığa imza atanları 'azgın haytalar' diyerek, 'yaramaz yumurcaklar' edasıyla tahfif edebildi.

Ya da İslâm'dan sadece mal biriktirme karşıtlığını değil, zulüm karşıtlığını da öğrenmiş olduğunu sandığımız bir sakallı da 'Yandaş sanmışlardır' diyerek, bir partiyi desteklemenin kişiyi tüm vatandaşlık haklarından ve bir siyasîden nefret etmenin de kendisini insanlığından soyutlayabileceğini gösterdi.

Ya da 'Hayata Dönüş' operasyonu için attığı 'Sahte oruç, kanlı iftar' manşetiyle merhamet yoksunluğu tescilli olmasına rağmen köşesinden demokrasi ahkâmı kesmeye devam eden bir başka bıyıklı da mağdurun tanıklığıyla dalga geçerek, hadisenin halüsinasyon ürünü olduğunu iddia edebildi.

Evet. Gördüğünüz gibi yazarın başı açığı, başı örtülüsü, kafası hafif açılmışı, gür saçlısı, bıyıklısı ve sakallısı olmaz. İlle de bir ayrım yapacaksak kalemi kuvvetli olanlar-olmayanlar. Gazeteci olanlar-olmayanlar. Zeki olanlar-olmayanlar. Okuyanlar-okumayanlar. İlkeli olan-olmayanlar. İyi insan olanlar-olmayanlar gibi ayrımlar daha uygun düşer. Bir insanın vicdansız, merhametsiz, çarpıtılmış yazılar yazmasının örtüsüyle veya saç-bıyık durumuyla değil kalbiyle alakası vardır, dile getirdiklerini bunlardan bağımsız yazıya dökmektedir.

***

Yazar Leyla İpekçi'nin umuduna katılarak bitirelim: 'Örtülülerle örtüsüzler bir ayrım olmadan, hayatın her alanında bir arada yaşıyorlar. Onların da içinde soluk alıp veriyorsanız bir süre sonra artık gözünüz kim örtülü kim örtüsüz bunu seçemez hale geliyor. İdeal durum budur. Gözümüz kimin açık, kimin kapalı olduğuyla ilgilenmez hale geldiğinde, salt bakışımızla oluşan kimlik kabuklarının ne kadar aciz kaldığını fark edebiliriz. Toplumsal gündelik hayatta bu böyle zaten. Aydınların ve toplumbilimcilerin de böyle olmasını umutla bekliyorum.'

Not: İtalik kısım, Ezgi Başaran'ın 'Başı örtülü yazarlar hayal kırıklığıymış!' başlıklı yazısından alıntıdır. Yazıyı bir de bu açıdan görmek gerektiğini düşündüğüm için yer verdim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar