Kurtuluş TAYİZ
Hüseyin Aygün vakasını düşünmeye başladığımda kendimi insan-şehir ilişkisini sorgularken buldum. Bir insanı anlamak için onun yetiştiği şehri anlamak gerekir mi?
Bir politikacıyı anlamak için onu temsilci olarak seçen şehrin insanlarını tanımak şart mı?
Doğrusu pek emin olamadım.
Belki de çok gerekli değildir.
Hüseyin Aygün ile seçildiği şehir arasında basit bir bağlantı kurulabilir; çift isimli bir şehir ile çift kişilikli bir politikacı.
Şehrin ruhu sanki bu iki ismin (Tunceli ve Dersim) birbirine karşıtlığı üzerine şekillenmiş.
Bir bedende iki ayrı ruh gibi; ancak sürekli çekişme halindeler.
Birinin varlığı diğerinin yokluğunu besliyor.
Dersim Tunceli’yi, Tunceli Dersim’i itiyor.
Birbirinden kurtulmak isteyen siyam ikizi gibiler.
Şehrin ruhunda çaresiz bir boğuşma sürüp gidiyor.
Hüseyin Aygün de siyasete atıldıktan sonra çift kişilikli bir insan portresi çizdi.
İlk yüzü Dersim’e daha yakındı.
CHP’den Meclis’e girdiği ilk aylarda tam bir halk temsilcisiydi.
Kısa sürede yerinde ve doğru çıkışlarla Dersim meselesini gündeme taşıdı.
Türkiye, onun önayak olması sayesinde belki de Dersim katliamı gerçeğiyle yüzleşti.
Milyonlarca Türkiyeli, ilk kez devletin yakın geçmişimizde kadın ve çocuk demeden bir şehirde toplu katliam yaptığını öğrendi.
Makul, mantıklı çıkışları hükümetin önünü açtı.
Ancak bir sabah uyandığımızda bambaşka bir Hüseyin Aygün ile karşılaştık.
“Dersim” gitmiş, “Tunceli” gelmişti.
Geçiş o kadar hızlıydı ki, geceden sabaha kişiliği yer değiştirmişti sanki.
Sağduyusunu tümden yitiren bir Tunceli milletvekili vardı artık karşımızda.
Aygün’ün dili, üslubu, davranışı bir anda değişti.
Saldırgan, küfürbaz, psikopat biri olup çıktı.
Mahalle kabadayısı gibi her gün kavga peşinde koşar oldu.
Alevileri hükümete, hükümeti Alevilere düşman etmek için elinden ne geliyorsa yaptı.
Bu hızlı değişimle ilgili olarak Aygün’ün bir kişilik problemi yaşadığı değerlendirilebilir.
Ancak bize saçma görünen bu saldırgan davranışların bir rasyonalitesi var aslında.
Aygün ne çıldırdı, ne delirdi.
Gayet akıllıca bir strateji izliyor.
Görevi, Erdoğan ve AK Parti’ye karşı başlatılan devirme operasyonuna Alevi toplumunu da dahil etmek.
Başbakan Erdoğan’ı devirmek için Suriye’deki iç savaşı Aleviler üzerinden Türkiye’ye ihraç etmek istediler.
Derin devlet bağlantılı örgütler aracılığıyla Hatay’da bombalar patlatılmaya başlandı.
Reyhanlı bombası böyle bir amaç taşıyordu.
Hüseyin Aygün’ün “çıldırma” tarihi de bugünlere rastlıyor.
Gezi’yle birlikte Alevileri tümden iktidara karşı isyan etmeye çağırdı.
Kışkırtmanın dozunu öyle abarttı ki çoğumuz onun delirdiğini düşünmeye başladık.
Aslında şok edici çıkışlarla, tahrik edici açıklamalarla Alevi-Sünni kutuplaşmasını derinleştirmeye çabalıyordu. Halen de bunu yapmaya devam ediyor.
Alevilere sürekli korku enjekte ederek öfkeyle dolmalarını sağlıyor, sokağa çıkmaları için kışkırtıyor.
Hüseyin Aygün’ün, bize manasız gelen çıkışları belli oranda amacına ulaştı; Aygün, Aleviler’in bir kısmını ulusalcıların peşine takmayı ve Kemalistler’in milis gücü haline getirmeyi başardı.
Bu yüzden onu hafife almamak gerekiyor.
Fakat bu süreçte Aygün’ün gerçek yüzü de deşifre oldu.
Hüseyin Aygün’ün Aleviliğinin örtüsü düştü ve ortaya Kemalist bir militan çıktı.
Dersimli Hüseyin gitti, Tuncelili Hüseyin geldi.
Aygün’ün gerçek yüzü de bu Tuncelili yüzü.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019