Leyla İPEKCİ
Bu ülkede güncel olayları yorumlamak üzere yazmaya devam etmek için çok güçlü bir nedeniniz olmalı.
İki binli yılların başından beri şevkle bağlandığım bir niyetti bu benim için. Dünyada ve memlekette olan biteni anlamaya, anlamlandırmaya çalışmak, üzerinde yaşadığım toprakların hatırasını, rüyalarını, korkularını, acılarını işitmek, işittirmek, çoğulcu ve özgür bir geleceği birlikte inşa etmek ve bizleri buluşturan sahici bir dilin içinde hayatı paylaşmak gibi bir niyetle yazdım şimdiye dek. Başıma herkes kadar kötülük geldi, haksızlık vesaire. Olağan saydık.
Ama artık biliyorum beni böylesine harap edenin, dilsiz ve yaşamasız bırakanın ne olduğunu. Belki oldukça klişe bir şey, ama gerçek: Başkaları için yaptığımız tanımlar içine kendimizi hapsetmiş olduğumuzu söylemekten de gına geldi.
En ciddi katliamların, tahriklerin, psikolojik harekâtların bile gerçekliğiyle değil, bizlerin birbirimize hangi tanımlar atfettiğimiz üzerinden 'görüldüğü' bir memlekette kelimelerle yaşamak demek, yaşamasız kalmak demek. Olan biten her şeyi bu nazari tanımlarımız üzerinden yorumlayanların karmaşık niyetlerine karşı çıkma gereği dahi duymaz oldum ne zamandır. Silindi kelimeler.
Başörtülü gençlerin uzun yıllar "valla ben sandığınız gibi sofu değilim, baskıyla örtünmedim, Batı'yı da bilirim, gayet entellektüelim" gibi bir iç sesle hayata tutunmak zorunda kaldıklarında hep içim yandı. Çünkü örtünmenin manevi boyutlarını, katman katman sırlarını ifade edecek o evrensel dili kurmak yerine kendilerini imha etmeye çalışan o çatışmacı dile karşı hep savunmada kalmak zorundaydılar. O savunma dili işte, bizim bütün mağduriyetlerimizde saklı hâlâ.
İçinde yakın arkadaşlarım olan bir isimler listesi geçtiğimiz günlerde gazetelerde yayınlandı: Dink davasının hepimizle alay eder gibi sonlanmasının ardından "biz bu davanın tabii tarafıyız" diyen Müslüman arkadaşlarımdan bahsediyorum. Zira bu öyle bir simge dava ki, tam anlamıyla çözülebilirse ülkenin bütün karanlık resmi tarihine ve faili meçhullerine ışık tutacak.
Arkadaşlarımın "hukuka uygun, kapsamlı ve sahici bir yargılama için çalışacağız" demeleri bende bu yüzden karmaşık çağrışımlara yol açtı. Bir yanıyla mutlaka "vay Ermeni mi oldunuz" söylemleriyle karşılaşacaklarını bildiğimden içim ezildi. (Çünkü hangi mağduriyeti hakkıyla savunmaya kalksanız, öncelikle mağdurun kökeni yüzünden aşağılarlar sizi, şu on yıl içinde bitimsiz kereler ben de bunlara maruz kaldım.) Bir yanıyla da savunma dilinden uzaklaşmış, sahici bir dil kurabildikleri için onlarla birlikte sınırları kaldırdım, çoğaldım, çoğul oldum.
Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cemal Uşşak, Yıldız Ramazanoğlu, Cevat Özkaya, Rıdvan Kaya, Hidayet Tuksal, Üstün Bol, Fatma Bostan Ünsal, Gülcan Tezcan, Hilal Kaplan, Burhan Kavuncu, Neslihan Akbulut, Cahit Koytak, Emrullah Beytar, Yılmaz Ensaroğlu, Yasin Aktay, Özlem Albayrak, Nevzat Çiçek, Abdurrahman Dilipak, Mehmet Bekaroğlu, Kezban ve Hüseyin Hatemi gibi isimlerin çağrıcılığında yayınlanan bu bildiri bize hakikati (içinde hakk olanı) talep edenlerin her türlü kimlikten ve tanımdan azade olduklarını bir kez daha hatırlattı.
Oysa ne kadar sıkıştı kullandığımız dil, değil mi? Sivas davası diyorsunuz bugün mesela. Hemen gelsin büyük yarılma. Bir kesim çıldırıyor: "Azmettiriciler yargılanmadı, provokatörlere ulaşılamadı. Dönemin bakanları, içişleri yetkilileri, emniyetçileri konuşmadı. Onlar nerede?" Bir diğer kesim çıldırıyor: "Vay o kadar kişi müebbet aldı, içeride yattı, ne haksızlığı?"
Bir başka kesim, kendilerine katliamcı denildiği için hassas ve bu alınganlığın getirdiği saldırganlıkla çıldırıyor: "Yaktık, yine yakarız!" Bir başka kesim mağduriyetinin efendiliğinde hep: "Solcular yine mağdur!" Sonra bir kesim yine çıldırıyor: "Aleviler burada kendilerini hep mağdur eden zihniyetin bir derin devlet operasyonu olduğunu bile bile devletin partisine oy veriyor. O zamanlar iktidar ortağı bu partinin uzantısıydı." Yine birileri çıldırıyor sonra: "Aleviler AKP'ye asla oy vermeyecek!"
Çorum, Maraş, 1 Mayıs, Bahçelievler, faili meçhuller vesaire bu anlamda arkasındaki güçlü kalkanlarıyla birlikte aydınlatılmadığı sürece Sivas da olur, Uludere de olur, Hrant da katledilir. Henüz patlamamış bombalar da topraktan çıkar. Nihayetinde asıl katliam birbirimizden nefret etmemizle gerçekleşiyor hep.
Bu yüzden "sorunları birbiriyle vuruşturmayı, tartışmayı bırakalım, gelin hakkaniyetli bir metne destek verelim" diyen arkadaşlarımızın bildirisine okuru şahit tutmak vicdani bir sorumluluk. (bkz: adalettalebimizvar.com)
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018