Mehmet TIRAŞ

“ŞEHİTLİK BU ÜLKEDE FAKİR ŞERBETİDİR ZENGİNE İKRAM EDİLMEZ”
22.01.2024
594

Türkiye’nin tam 40 yıldır “Kürt Sorunundan” kaynaklanan ufukta çözülecek gibi de görünmeyen yılan hikâyesine dönen bir terör sorunu var.

Bu sorunun bedelini en ağır ödeyenler ise fakir halk çocukları.

Şehit olan askerlerin ailelerinin yaşadıkları evler kerpiç yapıdan, sıvası dökülmüş, penceresi naylonla kaplı, ya da deprem çadırında yaşayanlardan olması tesadüf mü?

Bugüne kadar:

“Kırk yıldır süren çatışmada ne bir zenginin, ne silahlı ve sivil bürokratın, ne de profesyonel siyasetçinin yani Bakanın, Milletvekili ve Belediye Başkanının çok kutsadıkları şehitlik unvanı ailelerine nasip olmadı, bu gidişle olmayacakta.”

En son 22 -23 Aralık 2023 Tarihinde 12 askerimiz PKK baskınında sonra hayatlarını kaybetti.

12 Ocak 2024 Tarihinde aynı askeri üste ve yine PKK baskınında 9 askerimizin daha öldürüldü.

Son üç hafta da toplam 21 askerin hayatlarının baharında yaşamlarını yitirmiş oldular.

Her zaman olduğu gibi şehit askerlerin ardından Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığından(MSB) bildik açıklama:

“77 teröristi etkisiz hale getirdik,78 mağara ve barınakları da imha ettik.”

Bunları etkisiz hale getirmek ve barınakları imha etmek için 21 askerin şehit olması mı gerekiyor, niye önceden bunları yapmıyorsunuz?

Bunları tartışmaya ve sorgulamaya kalkınca iktidar bunları konuşmak askerlerimizde moral bozukluğu yaratıyor diyor…

Peki, asker ölümleri askerlerde moral bozukluğu yaratmıyor mu?

İktidar gibi düşünmeyen ve iktidarın terörle mücadelesinin yanlış olduğunu söyleyen her kesimi, terör örgütlerinin destekçisi ilan ediyorlar.

Bugüne kadar iktidar terörle ilgili hangi yasayı meclisten geçiremedi veya yetki alamadığı için teröre karşı operasyon yapamadı?

Başarı iktidarın olurken, başaramazlarsa buna ekonomi de dâhil “iç ve dış güçler” bize operasyon çekiyorlar diye, muhaliflerine hakaret edip yaftalama yapıyorlar.

Hukuktan uzaklaştıkça toplumsal sorunlarımızı aklıselim tartışamadığımız gibi gerçekle de yüzleşemiyoruz.

Hataların sorumluları da sorgulanamıyor.

Partili Cumhurbaşkanı, o dönem Başbakandı “Kürt sorununu” neye mal olursa olsun ben çözeceğim diye  adını da “Analar Ağlamasın, Kardeş kanı dursun”  diyerek, 2009 yılında “Milli Birlik ve Kardeşlik projesi olan”,çözüm sürecini” başlattı…

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mektubunu Diyarbakır’da Nevroz bayramında bir milyonun insanın önünde TRT’de canlı yayında, ”Kürtçe ve Türkçe” okuttu…

Kararı doğruydu ama yöntemi yanlıştı.

Sorunu meclise taşıyıp, mecliste temsil edilen partilerle mutabakat arayacağına;PKK ile  görüşmeleri tercih etti.

“Meclisi devre dışı bırakınca süreç çöktü.”

Bu sorunun adı ”Kürt sorunu” ve “Siyasi bir sorun.”

PKK’mı Kürt sorununu yarattı, Kürt sorunu mu PKK’yı yarattı bu sorudan yola çıkılmalı?

Bu sorun silahla değil ancak toplumsal bir mutabakatla çözülür.

Teröristle mücadele ile Terörle mücadeleyi bir kuyumcu titizliğinde ele almazsanız, teröristle mücadelede başarılı olamazsınız, olunmuyor da.

26.Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ gazeteci Uğur Dündar’ın Star televizyonunda “Arena” programında 5 Temmuz 2010 Tarihinde yaptığı açıklamayı anımsayın:

“1980-2020 yıllarında biz PKK ile çatışmada 43 bin PKK’lıyı öldürdük,10 bin PKK’lıyı da yaralı olarak ele geçirdik,8 bin de güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.

PKK’nın dağ kadrosu ortalama 5 bin kişiden oluşuyor, biz yılda 5 bin PKK’lıyı etkisiz hale getirdik.

Çözüm siyasi.”

Kürt sorununu barışçıl bir zeminde çözmek isteyenlerle, silahlı çözüm arayanları aynı kefeye koyarsanız, demokratik yoldan Kürt sorununu çözmek isteyen siyasetçileri mumla arar olursunuz.

Bu ülkede yıllarca Milletvekilliği ve Bakanlık yapmış ve  eline mantar tabancası bile almamış,Türkiye’de Kürt varsa bende Kürdüm dediği için 26 ay hapis yatmış; aramızdan 2012 yılında ayrılan deneyimli akil insan Kürt siyasetçi Avukat Şerafettin Elçi ne demişti:

“Bakın biz Kürt sorununu silahsız çözümünü arayan son kuşağız…

Eğer bizi dinlemez ve muhatap almazsanız, şunu bilin ki bizden sonraki kuşak sizinle görüşmez ve silahlı güçlerle görüşmek zorunda kalacaksınız.”

6 milyon vatandaşın oyunu alan ve parlamentonun üçüncü partisi DEM’i neden muhatap almazsınız?

Kürt sorununa duyarlı olan toplumun farklı kesimlerini  terör örgütünün destekçisi diye yaftalarsanız, terörle mücadelenizde inandırıcı olamazsınız?

Ayrıca HAMAS’ı terör örgütü saymazsanız,PKK’nın sınırlarımızda genişlemesini, nasıl  önleyeceksiniz?

Nitekim PKK Erdoğan’ın kadim dostu Putin tarafından da terör örgütü olarak tanımlanmıyor.

Moskova’da PKK’nın Ofisi var.

Kürtlerin “Anadilde eğitim talebini” reddetmenin savunulur bir yanı var mı?

Kürtlerin doğuştan kazanmış olduğu demokratik haklarını yok saydığınız yerde, PKK’nın altını boşaltamazsınız, Kürtlerden de koparamazsınız.

40 yıldır süren çatışmalar binlerce cana ve bir trilyon dolara mal oldu

Erdoğan’ın açıklaması bu.

Bizim milli gelirimiz ne kadar, 850 milyar dolar.

Bir yıllık milli gelirden fazla bir kaynak sonuç alınamayan bir savaşa heba edildi.

Ortaya çıkan tabloya göre sadece can kaybı vermiyoruz bir de yoksullaşıyoruz.

Bu savaş ne zaman biter?

Şehitlik unvanı yoksul ve fakir çocuklarının dışına taşmadıkça terörün nasıl korkunç bir umacı olduğu anlaşılmıyor gibi.

Kalkıp biri sarsıcı şu sözü etse; ”Silahlı ve sivil bürokrasinin, varlıklı insanların ve profesyonel siyasetçinin ailelerine ne zaman şehitlik nasip olursa o zaman bu savaşta, ateşten topu herkes tutmuş olur dese haksız mı?”

Niye yoksul aile çocukları ölümden sonra  unutulup gidiyor?

Ve 40 yıldır neden hep hamaset palavraları tekrarlanıp duruyor?

Çekilen büyük acılar yetmedi mi?                                           

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar