Mümtazer TÜRKÖNE
“Ana akım” medyanın veya doğrudan Aydın Doğan’ın Cumhurbaşkanı’na sorduğu “Neden bize saldırıyorsunuz?” suali, görünürdeki anlamının dışında çok çetrefil ithamlar barındırıyor.
Rivayet o ki İktidar, Doğan Medya grubundan, parti halinde seçime girmesi için HDP’yi yüreklendirmesini ve parlatmasını rica etmiş. Bu partinin barajın altında kalacağı varsayımı ile maksat, Güneydoğu’daki mebuslukları kapmakmış. Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun HDP’yi “dindar Kürtler” üzerinden yıpratma çabası, ilk varsayımın tepetaklak olduğunu kanıtlıyor. Oy oranlarına göre milletvekili sayısı hesabını geçersiz kılan temel parametre HDP’nin baraj karşısındaki oyu. HDP barajı aşarsa, en iyimser tahminde bile AK Parti tek başına iktidar olamıyor. Bu yüzden panik halinde Doğan’a iletilen “rica” değiştirilmiş; ancak bu “yeni rica”nın yerine getirilmesi gazetecilik açısından çok kolay değil. Hürriyet’in Cumhurbaşkanı’na sorduğu soru demek ki; “Her dediğinizi yapmadık mı, daha ne istiyorsunuz.” anlamına geliyor.
Ayrıntıdan patlayan kavga, çekmeceye sıkıştırılan bütün kirli çamaşırların ortaya dökülmesine yol açıyor. Hiç alakasız gibi görünen bir ayrıntıyı, “kesilen külliyetli vergi cezalarını bile sizden geldiğini bile bile size değil ‘Cemaat’e fatura etmeye hazırız” anlamına gelen eklemeyi gözden kaçırmayın. Tek Parti Dönemi’nin “Tahsildar zulmü” son birkaç yılda yeniden hortladı ve vergi cezası özel sektörü İktidar yedeğinde tutacak bir değnek olarak yaygın bir şekilde kullanıldı.
Diyalog aslında çok açık yürüyor. Cumhurbaşkanı, Hürriyet’in mektubuna “Ben Kasımpaşalıyım” cevabını yapıştırıyor, danışmanı bu cevaptaki çok derin anlamın çarpıtılmaması için “iki silahım, yüzlerce mermim var” tavzihini ekliyor. Basın özgürlüğünün söz konusu edildiği yerde kanundan, anayasadan bahseden bir iktidar yetkilisi neden yok?
İktidar yıpratıyor, uzun süreli iktidar liderlerin siyasî sermayesini tüketiyor. Karaman Beyi’nin kırk oyunu varsa, zamanla hepsini ezberliyorsunuz. Ne durumda iktidar koltuğunun önündeki konsolda duran düğmelerden hangisine basacaksınız? Gündem değiştirmek için topu topu 8-10 CD’ye kaydettiğiniz polemikleri muhatabına göre hangi sıra ile kullanacaksınız? Artık hepsini ezberlemedik mi? Cumhurbaşkanı hafta başında Samsun’da, “niçin miting yapıyor, tarafsız kalmıyorsun?” sorusuna cevap olarak, halkın hafızasının zayıflığından dem vurarak, “Bir hafta önce anlattığınızı bir hafta sonra herkes unutuyor.” mazeretine sığınıyor. Bu mazereti tersinden okuduğunuz zaman halktan gelen tepkilerin iktidar katından neden önemsenmediğini daha iyi anlıyorsunuz: “Nasıl olsa büyük skandallar bile bir hafta sonra unutulacak.”
Unutulmuyor, birikiyor ve zamanla sandıkta millî iradeye dönüşüyor. Medyayı “kendini nasıl millî iradenin yerine koyarsın?” diye susturmaya kalktığınız zaman, “haber alma özgürlüğüne millî iradenin yüzde kaçıyla engel oluyorsun?” karşılığını vermek için geri kalanlar seçim gününü bekliyor.
Saltanat kayığı sallanıyor. Sallandıkça kürekçileri bir telaş alıyor. Seçim kampanyalarında savrulan ve kendi kazdığı kuyuya boydan boya uzanan sadece İktidar cephesi var. CHP, MHP ve HDP hep birlikte bu savrulmaları kendileri için avantaja dönüştürüyor. Erdoğan’ın mitingleri çok güçlü bir rüzgâr estiriyor; ancak AK Parti’nin değil muhalefetin yelkenlerini dolduruyor. Havuz medyasının inandırıcılığı tüketmiş, vıcık vıcık yağ kokan fazlaca profesyonel ve itici kampanyası doğrudan muhalefete çalışıyor.
Basın özgürlüğü üzerinden iktidarla muhalefet arasında büyüyen uçurumu dolduracak bir anayasa hükmü veya kanun maddesi kalmadı. Erdoğan’ın “ben Kasımpaşalıyım” hatırlatması rekabetin, her şeyin mubah kabul edildiği fiili bir güç kapışmasına dönüştüğünü gösteriyor. İktidarda olduğu halde hukuku tüketenin, sandığı tüketmesi kaçınılmazdır. 13 yıllık iktidar, elindeki onca aracı bırakıp hükmünü tehditle yürütmeye mecbur kalıyorsa deniz zaten tükenmiş demektir. Geçen 13 yılın şartları hızla değişiyor; Erdoğan’ın yıldızını parlatan rüzgâr tersine çok kuvvetli esiyor. Genelkurmay İstihbarat eski başkanı Korgeneral Pekin’in “Bir komşu ülkeye MİT aracılığıyla terör ihraç ediyoruz” sözü “İti öldürene sürütürler” atasözünü hatırlatarak, bu ters rüzgârın işaretlerinden sadece birini haber veriyor. Yarın bu mevzuya devam edelim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025
16.10.2025