Murat BELGE
Adalet ve Kalkınma Partisi adı “muhafazakâr” denebilecek bir eğilim gösteriyor. Bir “Adalet Parti”miz vardı. 27 Mayıs’ın yarattığı haksızlığın düzeltilmesi çabası üzerine kurulduğunu ilan etmek üzere “adalet” kavramına başvurmuştu. Bu zaten Türk sağının oldukça eski bir iddiası ve talebi olmuştur. Batlılaşma’yı bu topluma yapılmış en büyük kötülük olarak değerlendiren “sağ”dan söz ediyorum. Onlar için ülkeyi bu etkiden kurtarmak “adalet”i de geri getirecek eylemdir.
Partiyi kuranlar bu toplumun refaha da ihtiyacı olduğunu hesaba katarak geçmişin değerlendirmesi demek olan bu “adalet”in yanına geleceği temsil edecek “kalkınma”yı da eklediler. Siyasi eğilimlerinin ne olduğu sorulunca da, “İslamcı” demediler. “Muhafazakâr demokrat” olduklarını söylediler.” Hristiyan Demokrat”ın muadili “Müslüman Demokrat” gibi bir kavram kullanmayı seçmediler.
“Adalet” bu toplumun ideolojisinde muhafazakâr sayılması gereken bir kavramdır. 2. Meşruiyet olduğunda, Fransız Devrimi’nin ünlü üçlemesi burada ancak “Adalet”in arkasından giden üçlü olabilmişti. Önden “Adalet” gidiyor, arkadan “Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet” üçlüsü geliyordu.
Adalet, adaleti sağlayacak bir otoritenin varlığını ön-gerektirir. “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” diyenler için bu değerleri kendileri kurmak, ayağa kaldırmak, hayatın temelleri haline getirmek misyonunu benimsemiş kişiler demektir. Ama “adalet” bizimdışımızda birinin bir şeyler yapmasını ima eder. Bu nedenle çağrışımları daha muhafazakârdır.
Muhafazakâr… AKP “Muhafazakâr demokrat”ız dedi, ama parti adında bu kavramı kullanmak istemedi. Sanırım “Ak Parti” kombinezonunu elden kaçırmak istemedi. “A-Ka-Pe” diyenlere karşı dillendirilen asabiyet de bu “ak”a önem verdiklerini gösteriyor. Bir zamanlar bu “ak” edebiyatını Ecevit yapmış olsa da.
AKP “Muhafazakârım”diyor. Peki, Türkiye’de muhafazakâr olmayan var mı? Kim var?
MHP de kendi adında “muhafazakâr” kavramına yer vermedi. Parti adında bir “M” olacaksa “Milliyetçi” olsun. Ama MHP’nin de klasik anlamda muhafazakâr olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Bu terim eğer “atalardan kalmış değerleri yaşatmak” anlamına geliyorsa, MHP’nin bu hususta AKP’nin gerisinde kalmak isteyeceğini sanmıyorum.
Bunu herhalde İyi Parti için de sayabiliriz. İyi Parti muhafazakâr olduğunu iddia eden AKP’yle ittifak kurmayı yanlış bulduğu için MHP’den ayrıldı, ama “muhafazakâr” olmak konusunda bu iki parti arasında önemli bir düşünsel ayrılık olacağını sanmam.
Benzer bir durum Saadet Partisi için de geçerli. Onların da AKP ile sorunlar var. Hattâ bu sorunlar arasında AKP’nin gereği gibi muhafazakâr olmaması gibi bir gerekçe de bulunabilir. Ama SP’nin kalkıp “muhafazakâr olmak kötüdür” türünden bir söz söylemesi mümkün değildir.
Belli başlı siyasi partiler arasında HDP için “muhafazakâr” nitelemesi kullanmak akla uygun görünmüyor. Dili, söylemi öyle değil; talepleri muhafazakârlığın tavırlarıyla kesinlikle karşıt. Onun için de var olan yelpazede bir tek HDP’nin muhafazakâr olmadığını söylemek yanlış olmaz.
Sona bıraktığım CHP içinse bunu söyleyemeyiz. Çünkü CHP bu saydıklarımızdan farklı bir biçimde dahi olsa, son analizde “muhafazakâr” bir parti; muhafaza etmek istediği şeyler farklı (onların da hepsi değil.)
CHP’nin muhafazakârlığı dünyada fazla örneği olan bir şey değil; ama büsbütün “benzersiz” de diyemeyiz. Benzeri Meksika’da: Kurumsal Devrimci Parti! Birbirini tekmeleyen, kovalayan iki kavram: “Kurumsal” ve “Devrimci.” Daha önceleri “Ulusal Devrimci” falanken, bu yeni adı düşünen kimse, kim bilir ne kadar kıvanç duymuştur dehasından. Parti üyeleri de hayran olmuştur bu parlak buluşa. Devrimi kurumsallaştırmış bir parti, düşünsenize daha ne istiyorsunuz?
CHP de öyle, muhafaza edemediği devrimlerinin bir gün restore edileceği umuduyla, muhafazakârlığını muhafaza ederek varlığını sürdürüyor.
Son yazımda bu ülkede “sağ”ın çeşitlerini yazmıştım. Bugün muhafazakârlığın çeşitleri… İç açıcı bir durum değil.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025