Nevzat CİNGİRT
Gün gelecek, avukatların düşünme ve ne düşündüğünü söyleme hakkını sen savunacaksın deseler, “de git lan!“ derdim.
Ama burası Türkiye…
Bu ülkede bir gün kahraman oluyorsunuz, çok geçmeden sizi kahraman ilan edip baş tacı yapanlar devran döndüğünde bir çırpıda seni vatan haini ilan ediyor…
Evet…
İçeriğine benim de hiçbir biçimde katılmadığım bir grup akademisyenin açıklamasını Fikir Özgürlüğü kapsamında telaki ettikleri için yaptıkları açıklamadan ötürü linç edilmek istenen Düzceli 25 Avukattan söz ediyorum…
İçlerinden birkaçını tanıdığım, bir kaçı ile kısacık sohbetin dışında bir araya gelmediğim ve hiçbir özel hukukum olmayan 25 genç avukat söz konusu olan
Memursen, TSO, MÜSİAD, DESOB ve irili ufaklı 25-30 oda ve dernek temsilcisin geçtiğimiz Cuma günü TSO’da basın toplantısı yaparak, protesto ettikleri 25 genç avukat…
Ne demişti bu avukatlar:
“ … Akademisyenlerin fikirleri tabi ki tartışma konusudur. Her türlü fikrin tartışma konusu olacağı gibi. Bunun yanında şiddet içermeyen ve şiddeti desteklemeyen bir açıklamanın düşünce özgürlüğü kapsamında kalacağı kuşkusuzdur.
Fikir ve düşünce özgürlüğü kapsamında yapılan açıklamaların toplumsal ve hukuksal bir linçe dönüşmesi tarafımızdan kabul edilebilecek bir husus değildir. Voltaire’nin söylediği gibi ‘Söylediklerine katılmayabilirim ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar desteklerim.’ …“ tam metin için bakınız:http://www.duzceparantez.com/haber/Avukatlardan-Sok-Destek/43556
Bu toprağın çocukları
Bu toprakların çocuğu… İçlerinde AK Parti’ye, MHP’ye, CHP’ye ve diğer siyasi partilere gönül vermiş, çoğunu çarşıdan pazardan tanıdığımız, bildiğimiz, tuttuğumuz takım gol attığında birlikte sevinç yumağı oluşturduğumuz, takımımız gol yediğinde birlikte hüzünlendiğimiz, milli takımımız Avrupa kupasına gitme hakkını kazandığı son maçta birlikte sevinç gözyaşı döktüğümüz ve mahkemelerde bizleri savunmaları için vekâlet verdiğiminiz bu genç avukatlar ne söylediler de, bir anda canlı elimize geçirdiğimizde çiği çiğ yemeye hazır hale getirildik.
Buraya nasıl geldik?
Çalışmaktan mutluluk duyduğum ve dönem dönem fikirlerimi hiçbir baskıya maruz kalmadan yazdığım bu gazete, daha bundan birkaç yıl önce, AK Parti hükümeti ve dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti’nin Düzce’ye toplantı yapmak için geldiği 15 Nisan 2013 tarihinde “Hoşgörü şehri Düzce’ye hoş geldiniz! “ manşeti ile çıktı.

Düzce'de sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve kanaat önderleriyle Pelemir Otel’de bir araya gelen Akil İnsanlar Karadeniz Bölgesi Heyeti’nin yaptığı toplantıda, Memursen İl Temsilcisi Orhan Kılıç, DESOP Başkanı Mustafa Kayıkçı, TSO Meclis Başkanı Ertan Taşlı, Düzce Barosu Başkanı Ali Dilber ve bugün avukatlara “ tüü kaka“ diyen onlarca sivil toplum temsilcisi, akan kanın durması için PKK terör örgütü ile müzakere edilmesine açık bir biçimde destek vermiş ve hükümet politikasının arkasında olduklarını ifade etmişlerdi.
Toplantının yapıldığı gün Düzcenin Sesi gazetesinde kaleme aldığım “Minik Serçe Misali”başlıklı yazımda:
“Silahların susması ve akan kanı durdurmaya yönelik her halinde belli bu barış girişiminin öncelikle Düzce’mize, bölgemize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum… Akil İnsanların başlattığı girişimi benim gibi ateşli bir şekilde destekleyen tarafta da olabilirsiniz, ihanet, hıyanet vatan bölünüyor diyen karşı tarafta da. Gün, binlerce eve düşen ateşi söndürmek için risk alma günüdür…” Yazımın tamamı için bakınız:http://www.duzceninsesi.com.tr/nevzat-cingirt/2171-minik-serce-misali
Ne garip değil mi?
Cumhuriyet tarihinin en önemli kardeşlik projelerinden biri olan bu toplantının yapıldığı gün başka illerde taşa tutulan, vatan hainliği ile suçlanan bu Akil İnsanlar Heyetini hoşgörüyle bağrına basan Düzceliler, bu toprağın çocukları vicdanlarının sesini dinlediği ve görüşlerini ifade ettiler diye taşa tutuyor…
Her şey bir yana, Düzce Barosu’nun ne iş yaptığını ve ne işe yaradığını bilen var mı? Barolar Birliği denen birliğin avukatlardan para almasının dışında böylesine önemli bir durumda kendi meslektaşlarına karşı yürütülen maksadını aşan kampanya karşısında ses vermeyecekse ne zaman verecek…
Peki biz bu hale nasıl geldik? Ne oldu bize, neden farklı görüşlere karşı bukadar tahammülsüz hale geldik? Bütün bu olan bitenin üzerine düşünmek gerekmez mi?

Vicdanın teminatı!
Unutmayın, Duruşmalara girerken aynı yargıçlar ve savcılar gibi “cüppeleri” var bu avukatların… O cüppelerin, cebi ve düğmesi yok. Düşündünüz mü nedenini?
Bu siyah cübbe, öylesine sıradan bir kıyafet değil, vicdanın ve tarafsızlığın sembolüdür. Yargı, kimseden emir almadığı, bağımsız olduğu için, kimsenin önünde iliklenmesin diye cübbenin düğmeleri yoktur. Yargı, kamu hizmeti olduğu için cübbenin cebi de yoktur.
Ve biz şimdi o 25 genç avukatı ifade özgürlüğünü savundular, vicdanları ile hareket ettiler diye vatan haini ilan ediyoruz. Öyle mi? Ama niye?...
Birileri bu satırları yazdım diye bana diş gıcırdattığını, anama avradıma, çoluğuma çoğuma, gelmişime geçmişime küfür edeceğini bile bile yazıyorum. Ama aynı zamanda bu şehirde vicdanın sesini dinleyen binlerce Düzcelinin de olduğunu biliyorum…
Yazıyorum çünkü 12 Eylül 1980 darbesinde düşünce suçu olan 141 ve 142. maddelerden ötürü askeri cezaevlerinde yılları geçmiş, tahsilini tamamlama imkanı elinden alınmış, ömrü fikir mücadelesiyle geçmiş bir kardeşiniz olarak 15 Nisan 2013 yılında kaleme aldığım “Minik Serçe Misali” başlık yazımın sonunda söylediğim gibi;
“Gün, binlerce eve düşen ateşi söndürmek için risk alma günüdür.
Nemrut’un ateşinde yanan Hazreti İbrahim’e su taşıyan minik serçe misali…
Nemrut, hazırlattığı devasa odun yığınında Hz. İbrahim’i (a.s.) ateşe attırır; tam o sırada minnacık bir serçe belirir, ateşin üstünde gagasındaki bir damla suyu alevlerin üzerine bırakır.
Serçeye sorarlar:
“Be hey gafil, bir damlacık su koskoca ateşe ne yapar ki?”
Serçe cevap verir:
“Bir şey yapmayacağını ben de biliyorum ama hiç değilse
Tarafım belli olsun…”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları









































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
22.12.2025
20.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
4.12.2025